"İran medyası Batı'yı taklit ediyor"

"İran medyası Batı'yı taklit ediyor"
İran uzmanı, gazeteci yazar Selahaddin Eş Çakırgil, "İran’da siyasi olarak söylenmesi gereken fakat resmi ve siyasi kişilerin söyleyemeyecekleri sözler, gazeteler yoluyla veya medya yoluyla söylenmektedir." dedi.

AA muhabirine konuşan Çakırgil, İran medyasının Zeytin Dalı Harekatı özelinde bölge olaylarıyla ilgili yanlı ve yalan haber üretmesinin arkasında mezhepçi politikalar güden İran yönetiminin bulunduğunu söyledi.

İran'da uzun yıllar kalan ve bu ülkedeki siyasi dengeleri yakından takip eden Çakırgil, "İran medyası, ana çizgileri itibarıyla ülkenin liderlik makamına yani Ali Hamaney’e bağlıdır. Birçoğu sermayesini devlete bağlı vakıf ve kuruluşlardan almaktadır. İran, söylenmesi gerekenleri, genel yayın yönetmenlerini ülke lideri Ali Hamaney veya Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümetinin tayin ettiği gazeteler, ajanslar veya Radyo Televizyon Kurumu (IRINN) aracılığıyla yapıyor." diye konuştu.

İran devletinin medya üzerindeki etkisi

Gayriresmi gözüken yayınların dahi bir tür otokontrol ve yönlendirmeyle devletin genel siyasetini gözeterek yayın politikasını belirlediğini dile getiren Çakırgil, "Türkiye'nin faydasına olmasın ama zararına olmasını da açıktan söylemeyelim yaklaşımı, İran'ın gelir geçer siyaseti olmuştur." ifadesini kullandı.

Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili haberlerde İran medyasının terör örgütü PYD/YPG/PKK'yı ısrarla “Suriye Kürtleri” olarak yazmasıyla ilgili konuşan Çakırgil, "İran medyasının Zeytin Dalı Harekatı özelinde bölgeyle ilgili yanlı ve yalan haber üretmesinin arkasında mezhepçi politikalar güden İran yönetimi var." dedi.

İran yönetiminin bölgedeki PKK ve uzantılarına 'kesinlikle benim aleyhimde bir şey yapamazsın ama Türkiye’nin aleyhinde olur' mesajı verdiğini dile getiren Çakırgil, PJAK gibi kendi ülkesindeki terör gruplarına yönelik sert tedbirler aldığını belirtti.

Türkiye'nin güçlenmesinden korkuluyor

İran medyasındaki birçok analizde Türkiye'nin güçlenmesinden korkulduğuna yönelik yazıların yer aldığını dile getiren Çakırgil, şöyle devam etti:

"Türkiye’nin geçmiştekine benzer bir güç kazanmasına dair zihin altında bir şey var. Yüz yıl önce İslam dünyasında bir İran, bir de Osmanlı vardı. Osmanlı Devleti'nin hakim olduğu bölgeler genel olarak Sünniydi. Endonezya, Hindistan gibi sömürge altındaki yerler ve İran da kendi mezhebi çerçevesinde kalıyordu ve dışarıya fazla yayılamıyordu. Korku şu; Türkiye’nin yeniden güçlenmesi demek Osmanlı hinterlandının canlandırılması demektir."

"İran medyası, Batı medyasını taklit ediyor"

İran'da kullanılan yayın dilinin Batı medyasıyla örtüştüğüne değinen Çakırgil, "İran medyası, Türkiye'yle ilgili bölge konularında Batı medyasını taklit ediyor. Oralardan besleniyorlar. İngilizce ya da Batı dillerindeki yayınları alıyorlar. Çok hassas ifadeler olursa sorumluluğu üstlenmemek için, 'şunun yazdığına göre' veya 'Amerikanın filanca gazetesinde yazıldığına göre' diyerek atıfta bulunuyorlar. İçeriye dönük bir şey söylemek istediklerinde ise 'Lübnan’daki bilmem ne gazetesi, El Menar TV veya El Alem TV’ye dayandırırlar ki onlar da zaten kendilerinindir." dedi.

İran yönetiminin devrim değerlerinden uzaklaştığını dile getiren Çakırgil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iki yıl önce İran ziyaretinde Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yle düzenlediği basın toplantısında, "Bizim dinimizin adı, Şiilik veya Sünnilik değil, İslam'dır. Şiilik ve Sünnilik onun farklı yorumlarıdır." sözlerini hatırlatarak, "Biz konuya böyle bakıyoruz, onlar azınlık psikolojisi ve mezhep merkezli yaklaşıyorlar." ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.