İşte Abdülhamid Han'ın karakutusunun günlükleri
Sultan İkinci Abdülhamid’in en yakınlarından olan ve tarihlerde isminden “Arap İzzet Paşa” diye bahsedilen İzzet Holo Paşa’nın beş defter teşkil eden ve “Bunlar, yüz sene sonra açılacaklar” diye vasiyet ettiği günlükleri, İsviçre’de bir bankanın kasasında ortaya çıktı. Paşa’nın torun çocuğu Semih Mümtaz’ın otuz senelik ısrarlı bir aramanın neticesinde bulabildiği günlükler önümüzdeki Ağustos ayında yayınlanacak ve bu sayede Sultan Abdülhamid döneminde meydana gelen ama üzerleri hâlâ bir bilinmezlik bulutu ile kaplı duran bazı hadiselerin ayrıntıları da ortaya çıkacak.
ÖNÜMÜZDEKİ yaz aylarının sonuna doğru, Sultan İkinci Abdülhamid ve dönemi ile ilgili olarak şimdiye kadar mevcudiyetinden haberdar olunmayan çok önemli bir kaynak eser yayınlanacak: Hükümdarın “karakutusu” olan ve genellikle “Arap İzzet Paşa” diye bilinen İzzet Holo Paşa’nın 110 sene boyunca saklı kalan günlükleri...
Günlüklerin bir filmi andıran bulunuş macerasından bahsetmeden önce, bilmeyenler için İzzet Paşa’nın kim olduğunu yazayım:
Orta Asyalılıktan Araplığa, Kürtlükten Çerkesliğe ve Türklüğe kadar imparatorluğun hemen her unsurunun genlerini taşıyan ve tarihlere “Arap İzzet” diye geçen İzzet Holo Paşa, 1852’de Şam’da doğdu. Çok iyi tahsil gördü, bir Fransız okulunu bitirdikten sonra Hukuk okudu, 1890’larda Abdülhamid tarafından Yıldız Sarayı’na alındı ve zamanla hükümdarın en güvendiği adamı oldu. Padişahın dış dünya ile temasının sağlanması, memlekette olup bitenler hakkında haberdar edilmesi ve devlet birimleri arasındaki koordinasyon gibi işlerin yanısıra hükümdarın bütün gizli temaslarını da senelerce o yürüttü.
‘HEMEN KAÇ, GİT’ DEDİ
Derken, 1908’de meşrutiyet ilân edildi, bir sene sonra 31 Mart olayı yaşandı. Sultan Abdülhamid’in yakınlarının hayatları tehlike altındaydı ve hükümdar oğlu gibi gördüğü İzzet Paşa’ya “Beni hayatta bırakırlar ama seni öldürürler! Memleketi hemen terket!” tavsiyesinde bulundu. Paşa’nın bu tavsiyeye uyarak padişahın birçok yakınının yaptığını yapıp Türkiye’yi terketmesinin hemen ardından Abdülhamid de tahtından indirilip Selânik’e sürgüne gönderildi.
İzzet Paşa İstanbul’dan Avrupa’ya gitti, oradan Mısır’a geçti, büyük bir servete sahip olduğu için hiç sıkıntı çekmedi, hep refah içerisinde yaşadı. İstanbul’da bulunan hanımının vefatı üzerine 1923 Ağustos’unda Ankara Hükümeti’nin verdiği izinle birkaç haftalığına 14 sene aradan sonra İstanbul’a geldi, sonra tekrar Mısır’a döndü ve hayattan 1924’te, Kahire’de ayrıldı.
Paşa’nın aynı hanımdan 17 çocuğu olmuş ama bunların dördü hayatta kalabilmişti. Çocukları imparatorluğun yıkılması üzerine bulundukları ülkelerin vatandaşlıklarını alıp rahat bir hayat sürdüler. Oğullarından Muhammed el Âbid de, 1932 ile 1936 arasında Suriye’nin cumhurbaşkanlığını yaptı.
TORUNU PEŞİNE DÜŞTÜ
Paşa, Sultan Abdülhamid’in yanında bulunduğu senelerde günlük tutmuş, devletin önemli meselelerini, yaşadıklarını ve faaliyetlerini bu günlüklere kaydetmiş ama yazdıklarının hemen yayınlanmasını istememiş ve çocuklarına “Bunlar yüz sene sonra açılacaklar” demişti.
Günlüklerin macera filmlerini andıran macerası, işte bu “Yüz sene sonra açılacak” vasiyeti ile başladı...
Defterler, Paşa’nın Amerika ile İsviçre’de yaşayan, Amerikan ve Avrupa yüksek sosyetesine mensup olan kızlarından Leman Hanım’a intikal etmiş, Leman Hanım günlükleri İsviçre’deki bir bankanın kasasına koymuş ama bundan kimselere, hattâ en yakınlarına bile bahsetmemişti...
İzzet Paşa’nın günlüklerinin mevcudiyetini her nasılsa işitmiş olan bir torun çocuğu vardı: Paşa’nın diğer kızı Seniye Hanım’ın kocası, “Tarihimizde Hayâl Olmuş Hakikatler”, “Sultan İkinci Abdülhamid ve Zamanı” ve “Eski İstanbul Konakları” ile daha birçok kitabın yazarı olan Semih Mümtaz’ın torunu olan ve büyükbabası ile aynı ismi taşıyan işadamı Semih Mümtaz...
TAM OTUZ YIL ARADI
“Genç” Semih Mümtaz, günlüklerin peşine düştü, akrabalarını, yani İzzet Paşa’nın gayet geniş bir aile olan ve dünyanın dört bir tarafında yaşayan torunlarını otuz sene boyunca tek tek dolaştı ama bir şey elde edemedi! Ailede bu defterlerin varlığını bilenler vardı fakat nerede muhafaza edildikleri yahut hâlâ mevcut olup olmadıkları konusunda hiçbir malûmat bulunmuyordu...
Günlüklerin bulunma ihtimali, İzzet Paşa’nın Lozan’da, Lozan Palas Oteli’nde yaşayan kızı Leman Hanım’ın 1980’lerin başında vefat etmesinden seneler sonra ve yine tesadüfen ortaya çıktı. İsviçre bankalarından biri 2010’da Leman Hanım’ın Amerika’daki bir akrabasını bularak “Madam Leman bizde çok uzun yıllar önce bir kasa kiralamıştı. Kira müddeti bu sene sona erdi, veraset ilâmınız ile beraber gelerek kasayı açın” haberini gönderdi.
KASAYI ÇİLİNGİRLE AÇTILAR
İzzet Paşa’nın bankanın temas kurduğu Amerika’daki torunu, Semih Mümtaz’ı vaziyetten haberdar ederek “Aradığın defterler büyük halamızın kasasında olabilir” dedi, Semih Mümtaz birkaç ay uğraşarak tamamladığı belgelerle bankaya gitti ama bu defa ortaya bir anahtar derdi çıktı! Zira, İzzet Paşa’nın kızı Leman Hanım’da bulunan anahtarlar ortada yoktu!
Bankaya çilingir çağırıldı, kasa birkaç saatlik uğraşmanın neticesinde açıldı ve içerisinden İzzet Holo Paşa’nın beş defter hâlindeki günlükleri çıktı!
Günlükler bulunmuş ama bilinmezlik üzerine kurulu kaderleri bir türlü değişmemişti. Semih Mümtaz da defterleri kimseleri haberdar etmeden sekiz sene boyunca muhafaza etti ama bu arada çok önemli bir iş yaptı, Paşa’nın beş defter hâlindeki hatıralarının kopyelerini eski harflere ve dolayısı ile eski dile mükemmelen âşina olan bir uzmana, Osmanlı Arşivleri’nin eski mensuplarından İbrahim Küreli’ye vererek yeni yazıya çevirtti...
İzzet Holo Paşa’nın günlükleri, orijinal dili ile önümüzdeki Ağustos ayında İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanacak ve yayında Semih Mümtaz’ın talebine uyularak orijinal elyazmalarının tamamının görüntüleri de yeralacak. Semih Mümtaz eski Bâbıâlî lisanı ile, yani ağdalı bir resmî dil ile kaleme alınmış olan metni sadece uzmanların değil, bu konulara meraklı herkesin anlayabilmesi için daha sonra günümüzün Türkçesi’ne çevrilmiş şeklini de yayınlamak niyetinde...
Günlüklerden yayınlanmalarının ardından daha geniş şekilde yeniden bahsedeceğim ama şimdilik bir hususu hatırlatacağım:
TARİHÇİLER DERS ALMALI
İzzet Holo Paşa’nın mükemmel bir “hatırat” olan günlüklerinin ortaya çıkartılması, merak ile bilgiden kaynaklanan ısrar ve inadın yeri geldiğinde nasıl işe yarayıp faydalı neticeler sağlayabileceğinin tam bir örneğidir!
Büyük dedesinin mevcudiyetinden çocukluk senelerinde haberdar olduğu günlüklerini bulabilmek için otuz sene boyunca bir kıt’adan diğerine gidip kapı kapı dolaşan ve bu ısrarı sayesinde Türk Tarihi’nin çok önemli bir kaynağını ortaya çıkartan Semih Mümtaz’ın hevesinden günümüzün birçok tarihçisinin ders alması gerekir...
Bu bilgileri Murat Bardakçı Habertürk gazetesindeki köşesinde paylaştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.