Dertleri bir bir ortaya çıkıyor! Türkiye’ye IMF operasyonu
Ekonomi verilerle örtüşmeyen dolar kuru artışının arkasında, Türkiye'yi dev yatırımlar yerine borç faizi ödeyen ve yeniden IMF tarafından yönetilen ülkeye dönüştürme hevesi yatıyor. Türkiye 1983'ten sonraki 25 yılda faiz ödemelerine 433 milyar dolar harcarken, aynı dönemde yatırıma ayrılan miktar ise yaklaşık 100 milyar dolarda kaldı. AK Parti iktidara gelmeden önce 2001 yılında tüm Türkiye'de toplanan vergilerin yüzde 103'ü borcun sadece faizine gidiyordu. Yani gelirler borun faizini bile ödemeye yetmiyordu. Oysa şimdi gelirlerin sadece yüzde 13'ü faize gidiyor, kalan parayla da dev yatırımlara imza atılıyor.
ARJANTİN TESLİM OLDU
Başta kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's olmak üzere uluslararası 'faiz ittifakı' tarafından aralarında Arjantin ve Türkiye'nin de bulunduğu ülkelerde dolar üzerinden yürütülen operasyon karşısında Arjantin pes etmişti. Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri, 8 Mayıs'ta yaptığı açıklamada "Peso'daki satışların kredi piyasası ve borsaya yayılmasıyla merkez bankasının faizi yüzde 40'a yükseltmeye zorlanmasının ardından, Arjantin IMF ile görüşmelere başladı" açıklaması yaptı. Ekonomistlere göre Arjantin'i önce faiz artırmaya, sonra IMF'den borç almaya zorlayan güç odakları ve faiz lobisi, şimdi aynı oyunu Türkiye'de sahnelemeye çalışıyor. Türkiye'ye yabancı ülkelerin neden ısrarla 'faizi artır' baskısı yaptığı da Türkiye'nin geçmiş yıllarda yaptığı faiz ödemelerindeki rakamlarda yatıyor. Türkiye'de AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'den önce 2001 yılında bir yılda tüm ülkeden toplanan vergilerin toplamından daha fazla borç faizi ödüyordu. Vergi gelirlerinin faiz ödemesine oranı yüzde 103, ödenen faizin GSYH'ye oranı ise yüzde 16.7 idi. Faiz oranlarındaki bir puanlık artış bile Türkiye'nin on milyarlarca dolar daha fazla faiz ödemesi yapması anlamına geliyor. Maliye Bakanlığı ve Hazine verilerine göre 1983 ve sonrasındaki 25 yılda Türkiye 433.3 milyar dolar faiz ödemesi yaptı. Aynı dönemde devletin bütçeden yaptığı yatırımların tutarı 100 milyar dolarda kaldı. Aynı dönemde tüm Türkiye'den 845.1 milyar dolar vergi toplanırken, faiz ödemelerine ise 433 milyar dolar gitti. 2001'e gelindiğindeyse 32.5 milyar dolar vergi toplanan Türkiye'de, faiz ödemelerinin boyutu ise 33.5 milyarı aştı.
AK PARTİ'NİN BAŞARISI
AK Parti'nin iktidara gelmesinin ardından uygulanan ekonomik program, IMF ile anlaşmanın sona erdirilip faizin düşüşünü sağlayan önlemlerle tablo tamamen değişti. Adım adım faizi düşüren AK Parti hükümetleri 2017'de ise toplanan vergi gelirlerinin faiz ödemelerine oranını yüzde 11.1'e kadar çekmeyi başardı. Faiz ödemelerinin GSYH'daki payı ise yüzde 1.8'e düştü. Böylece Türkiye, 2002 öncesinde hayal bile edemediği dev projeleri teker teker hayata geçirdi.
ALKİN: UYKUDAYKEN OPERASYON YAPILIYOR
Türkiye'nin cari açığı nedeniyle dolardaki hızlı artışın yaşandığı tezlerinin gerçeği yansıtmadığına, olayın Türkiye'ye yönelik bir saldırı olduğuna dikkat çeken İstanbul Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin "Cari açığımız bugünkü seviyenin 25 milyar dolar üzerindeyken böyle kur hareketi mi oldu? Son 3 hafta içinde 60 kuruş üzerindeki hareketin tümü gece Türkiye uykudayken, yurt içinde piyasalar kapalıyken, döviz piyasaları dünyada işlem görürken ve Asya piyasalarından başlatılarak yürütülen bir operasyon olarak karşımıza çıkıyor" diyerek, operasyonun nasıl yapıldığını da açıkladı..
İÇİMİZE DÖNMEMİZİ İSTİYORLAR
24 Haziran seçimleri öncesi başlatılan "döviz operasyonu"nu değerlendiren Gazi Üniversitesi Araş. Gör. Dr. Tolga Dağlaroğlu ise "Ortadoğu'daki olaylarda tek sesi çıkan ülke Türkiye. Siyasi ve kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarında bu etkili oluyor. Türkiye'nin kendi içine dönüp iç sorunlarıyla uğraşmasını istiyorlar" dedi. Döviz operasyonunu değerlendiren Tolga Dağlaroğlu, "Türkiye'nin kendi içine dönüp iç sorunlarıyla uğraşmasını istiyorlar. Merkez Bankası'nın kriz döneminde uygulamış olduğu bu politikadan çıkıp, sadeleşmeye gitmesi gerek. Faiz politikası yatırımcıların kafasını karıştırıyor. Piyasa dostu maliye politikasından taviz verilmeyeceği yatırımcılara anlatılmalı" dedi.
FAİZE SAVAŞ AÇAN ERDOĞAN'I HEDEF ALDILAR
Bir süredir karanlık ellerin 'dolar ve faiz üzerinden seçime etki etme çabası' dünya basınında iyice gün yüzüne çıktı. Özellikle Batı ve ABD basını, Merkez Bankası'nın önceki günkü faiz artırmasının ardından bayram etti. Bazı gazeteler ise yüzde 16.5'e çıkan faizler için uzman görüşlerine başvurarak faize yüzde 20'lik yeni hedef koydu. Wall Street Journal (WSJ) "Faiz her türlü ekonomik kötülüğün anası ve babası" dediği için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldı. Gazete Erdoğan'ın Merkez Bankası ile olan ilişkisini ele alırken Erdoğan'ın Merkez Bankası'na 'Suriye lideri Beşar Esad muamelesi' yaptığını yazacak kadar ileri gitti. Aynı gazete öteden beri faize karşı her fırsatta karşı durduğu bilinen Erdoğan'ın bu tutumunu da 'politika kapris' olarak niteledi ve Erdoğan'ın seçimler öncesinde faizleri düşük tutmak istediğini yazdı. Bloomberg Haber Ajansı da Merkez Bankası'nın 300 baz puanlık faiz artırımını 'açık yaranın üstünü yara bandıyla kapatmaya'benzetti ve piyasada artışların devam etmesi beklentisinin olduğunu ifade etti. Commerzbank analisti Tatha Ghose de kurda istikrarın sağlanabilmesi için faizlerin yüzde 20 seviyesine kadar yükseltilmesinin gerekebileceğini ifade etti. New York Times da liradaki değer kaybının Erdoğan'ın tekrar seçilme şansını tehlikeye attığını öne sürdü. Reuters ise "Liradaki yükseliş, seçimleri gölgede bırakıyor" başlıklı haber yapmasına rağmen Erdoğan'ın seçimden galip çıkma olasılığının yüksek olduğunu da yazdı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.