Yılmaz: Çevrenizi yalakalar sararsa gerçeği göremezsiniz

Yılmaz: Çevrenizi yalakalar sararsa gerçeği göremezsiniz
SP'li milletvekili adayı Gazeteci Mustafa Yılmaz, iktidarı eleştirirken “Yasaklarla mücadele edeceğiz diye geldiler en büyük yasakçı oldular. Muhalefet en başta iktidara lazımdır. Çevrenizi yalakalar sararsa gerçeği göremezsiniz" dedi.

Saadet Partisi Balıkesir Milletvekili adayı, Gazeteci Mustafa Yılmaz, “Millet İttifakı seçimden önce kazanan tek ittifaktır. Bu ittifakın içinde milletimizin her rengi, her kokusu, her farklılığı vardır. Kutuplaşmanın yerine kucaklaşmayı tercih eden bir ittifaktır” dedi.

Yeni Asya gazetesinden Mehmet Kara'ya konuşan Saadet Partisi Balıkesir milletvekili adayı, gazeteci Mustafa Yılmaz iktidarı eleştirirken “Yasaklarla mücadale edeceğiz diye geldiler en büyük yasakçı oldular” diyor.

Mehmet Kara'nın Mustafa Yılmaz röportajı şöyle:

 *Uzunca yıldır gazetecilik yapıyorsunuz. Bunun yanında Merhum Erbakan, Recai Kutan ve en son olarak da Temel Karamollaoğlu’nun danışmanlığını yapıyorsunuz. Hangi saiklerle milletvekili adayı oldunuz?

Gerçekten türk siyasetine yön vermiş ufuk açmış, çok değerli devlet adamlarına, siyaset adamlarına danışmanlık yaptım. Bunların başında elbette bugün değerinin daha iyi anlaşılmaya başlandığını düşündüğüm Necmettin Erbakan geliyor. Yine sayın Recai Kutan’ın ismini anmadan geçmem mümkün değil. Bu ülke bu millet için her biri ayrı bir değer. Hepsininde hayata bakışımızda önemli etkileri oldu. Birikim ve tecrübelerimizin gelişmesinde çok büyük katkılar sağladılar. İnşallah bu tecrübeyi parlementoya taşıma imkânı buluruz. Çünkü hem sayın Recai Kutan’ın sayın Temel Karamollaoğlu’nun aday olmamız konusunda ciddi teşvik ve güvenleri oldu. İnşallah bu güveni boşa çıkarmayız.

ADALETE HAKİMLER VE SAVCILAR BİLE GÜVENMİYOR

*Milletvekili seçilmeniz durumunda Meclis’te gündeme getireceğiniz ve sizin için önemli olan ilk konu nedir?

 Adalet, adalet, adalet. Çünkü Bediüzzaman Said Nursi’nin söylediği gibi “Ekmeksiz yaşanır, hürriyetsiz yaşanmaz.” ‘Maalesef ülkemizde adalet ve hürriyetler konusunda çok ciddi sıkıntı ve mağduriyetler sözkonusu. Oysa adalet bir devletin temelidir. Adalet sarsılırsa devler sarsılır. Bugün ülkemizde adalete duyulan güven yüzde 15’lere kadar gerilemiş durumda. Hatta hakimlere ve savcılar arasında yapılmış bir araştırma var, anket var. Adalete ne kadar güveniyorsunuz diye soruluyor: Güvenmeyenlerin oranı orada bile yüzde 85. İnşaallah biz adalet konusunu birinci önceliğimiz olarak gündeme alacağız. Ve en kısa sürede adalete duyulan güveni yeniden tesis edecek adımları atacağız. Milletimizin, “Ankara’da hakimler var” diyebileceği bir yargı sistemini oluşturmanın mücadelesini vereceğiz. Talimata değil, adalete önem verecek bir adalet mekanızması kuracağız.

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ UÇURUMDAN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞTIR

*Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumu (siyasî, ekonomik, sosyal) nasıl değerlendiriyorsunuz?  

Türkiye her alanda tıkanmış durumda, Ekonomi de, siyasette, dış politika da, toplumsal konularda…. Mevcut iktidar artık sorunlara çözüm üretmek bir yana bizzat sorunun kendisi haline gelmiştir. 24 Haziran seçimleri uçurumdan önceki son çıkıştır. 24 Haziran’da el frenini çekmek zorundayız, aksi takdirde hızla bir uçuruma yuvarlanacağız.  Bu arkadaşlar ciddi anlamda tükenmişlik içindedir. Bunu kendileri de ifade ediyorlar. Mesela metal yorgunu olduklarını söylüyorlar. Mühendisler bilir ki metal yorgunu olan bir madde artık işlevini yerine getiremez. Tamir imkanı da yoktur. Değiştirilmesi gerekir. İşte 24 Haziran seçimleri bu demokratik değişim için önemli bir fırsattır. Milletimizin bu fırsatı çok iyi değerlendirceğini görüyoruz.

mus-2.jpg

OHAL TELAFİSİ ON YILLAR ALACAK TOPLUMSAL YARALARA NEDEN OLUYOR

*Demokrasi, hukuk devleti, OHAL uygulamaları ve yol açtığı mağduriyetler konusunda neler düşünüyorsunuz?

Maalesef bu iktidar işine geldiği için OHAL uygulamalarını artık olağan hale getirmiş durumda. Bu doğru değil. Bu uygulamalar iktidarı birkaç gün daha ayakta tutabilir ama Türkiye’ye ciddi zarar veriyor. Telafisi on yıllar alabilecek toplumsal yaralara neden oluyor.

En temelde de bir kriter sorunu var. Bugün Anadolu’daki bir garibana uygulanan “FETÖCÜLÜK kriteri”, iktidara uygulansa yarısından fazlası içerde olur. Ama tam tersine Anadolu’daki sıradan bir insanın hayatını karartan bu kriterler iktidar mensupları söz konusu olunca rafa kaldırılıyor. Bunu dile getiren vekillerde zorla susturuluyor. Milletvekili listelerinden çıkarılıyor.

İhanet kısmıyla uğraşılması gerekirken tam tersine ibadet kısmıyla uğraşılıyor.  Bu sürecin sosyolojik ve psikolojik boyutu hep göz ardı ediliyor. İnsanlar çok ciddi travmalar yaşıyorlar. Bu yanlış, bu milletimiz içinde çok derin yaralara neden oluyor. Elbette milletine kurşun sıkanlar, Meclis’i bombalayanlardan hesap sorulacaktır. Sorulmalıdır. Ama mesela o hain gecenin en önemli üslerinden İncirlik konusunda atılmış tek bir adım var mı merak ediyoruz? Bu işin bir kuklası bir de kuklacısı var. Kuklacılar hâlâ stratejik müttefikliği devam ediyor mu etmiyor mu? Sorulacak çok soru var. Biz garip gurebanın değil gerçekten darbenin ve darbecilerin üzerine gidilmesini istiyoruz.  TBMM’de temsil edildiğimiz takdirde ilk işlerimizden birisi de bu sürecin bütün doğruları ve yanlışlarıyla ortaya çıkarılması için gerçek bir araştırma komisyonu kurulması olacaktır.

YASAKLARLA MÜCADALE EDECEĞİZ DİYE GELDİLER EN BÜYÜK YASAKÇI OLDULAR

*İnsan hakları, basın hürriyeti ve ifade hürriyeti konusunda neler düşünüyorsunuz?

Ak Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 99’uncu sıradaydı. 2018 yılında 155’inci sıraya gerilemiş durumda. Maalesef 2002 yılında yasaklarla mücadele edeceğiz diyerek iktidara gelenler, bugünün en büyük yasakçıları haline gelmişlerdir. 2002’de özgür medya diyerek iktidara gelenler bugün medya  tekelleşmesinin en büyük müsebbibi haline gelmişlerdir. Evet Türkiye’de konuşmak serbest ama iktidara destek vermek şartıyla.. Ak Parti’ye destek veriyorsanız, istediğiniz yerde istediğiniz şeyi söyleyebilirseniz. Ama muhalefetseniz, gözünüzün üzerinde kaş olması yeterli. Bu doğru değil. Muhalefet en başta iktidara lazımdır. Çevrenizi yalakalar sararsa gerçeği göremezsiniz. Hepimizin acı da olsa gerçeği söyleyecek dostlara ihtiyacımız var.

“TÜRKİYE OTORİTE İLE Mİ  İSTİŞARE İLE Mİ YÖNETİLECEK” BUNA KARAR VERİLECEK

*Bu seçimler Türkiye için ne ifade ediyor? 

 Seçimler bir demokrasi yarışıdır. Siyasi partiler birbirlerinin düşmanı değil rakibidirler.  Karşısındaki hain olarak tanımlayan bir anlayış ülkeye huzur getiremez. Her seçim önemlidir ama bu seçim gerçekten tarihi bir seçimdir. Çünkü bu seçimde sadece bir milletvekili değil bir cumhurbaşkanı değil Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğiz. 24 Haziran seçimlerinde, Türkiye tek akıl ile mi yönetilecek ortak akılla mı, otorite ile mi yönetilecek istişare ile mi, bir kişinin dediği mi olacak yoksa 80 milyonun istediği mi, yönetilecek buna karar vereceğiz.

Daha önce de söylediğim gibi 24 Haziran Türkiye için tarihi bir dönemeçtir.

İKTİDARI PANİK HALDE GÖRÜYORUZ

*Milletvekilli adaylarının dövülüyor, seçim afişleriniz sökülüyor. Seçim arabalarınza zarar veriliyor. 16 yıllık AKP iktidarında görülmeyen bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Panik hali olarak görüyoruz. Onlarda gelen dip dalganın farkındalar. Bizimde Balıkesir’de aracımızın lastiklerini bıçaklarla kestiler. Dip dalga onların altından geldiği için en iyi hisseden Ak Partililer. Ama bu güçlü dalga Türkiye’yi yıkmak için değil yapmak için geliyor. Kimsenin endişesi olmasın. 25 Haziran sabahı çok daha güzel bir Türkiye’nin işaret fişeği olacak.

KAZANAN MİLLET İTTİFAKI OLACAK

*Bir yanda devlet yardımı alan partiler diğer yanda kendi imkânları ile seçime hazırlanan partiler var. Bu  bakımdan adil bir seçim yapılabileceğini düşünüyor musunuz?

Çok haklı bir soru.. Meydanlarda  Selahattin Demirtaş’a ve HDP’ye terörist diyen bir iktidar, seçimlerde harcaması için HDP’ye 89 milyon tl yardım yaptı. Ak Partinin aldığı hazine yardımı ise yanlış bilmiyorsam 400 milyonun üzerinde. Buna karşın Saadet Partisi tek kuruş almadı. Tamamen üyelerinin fedakarlıklarıyla bu seçimi yürütüyor. Ama bize hep şu öğretildi, helâl 5 lira haram 5 milyonlar liradan daha büyüktür.  Bütün paralarına, medyalarına rağmen kazanan millet ittifakı olacak.

DEVLETİN ÇİVİSİ ÇIKTI

*Devlet yardımının yanında bir de devletin televizyonlarında cumhurbaşkanı adaylarına eşit olmayan bir muamele yapılıyor. Hatta bazı devletin haber ajansı Cumhurbaşkanı adaylarının faaliyet ve açıklamalarını abonelerine servis dahi etmiyor. Bu demokrasi açısından nasıl değerlendirir siniz?

İşte bütün bunları düzeltmek için 24 Haziran’da “bu düzeni değiştirelim” diyoruz. Maalesef devletin çivisi çıktı. AK Parti’nin beka sorununu, Türkiye’nin beka sorunu gibi göstermeye çalışanlar var. Tabii bir de kraldan çok kralcılar söz konusu. Hepimiz geçiciyiz. İktidarlar geçicidir, bürokratlar geçicidir. Aslolan devletin bekasıdır.  Hepimiz bu bilinç ve şuurla hareket etmeliyiz.

MİLLET İTTİFAKI  SEÇİMDEN ÖNCE KAZANAN BİR İTTİFAKTIR

*Saadet Partisi’nin millet ittifakında olması, Yeni Asya camiasınında bu ittifakı desteklemesi “bir takım çevrelerce” üslupsuz bir şekilde eleştiriliyor. Hak etmediği eleştirelere maruz kalıyor. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

 Bu ittifak seçimden önce kazanan tek ittifaktır. Seçim sonuçlarından bağımsız olarak söylüyorum, Millet ittifakı bu şu anda bile kazanmış ve bu millete kazandırmıştır. Bu ittifakın içinde milletimizin her rengi, her kokusu, her farklılığı vardır. Ama biz böyle güzeliz. Kutuplaşmanın yerine kucaklaşmayı tercih eden bir ittifaktır. Öfkenin yerine merhameti esas alan bir ittifaktır. Çatık  kaşın yerine tebessümü tercih eden bir ittifaktır.

Bu eleştirilerin toplum vicdanında hiçbir karşılığı yoktur.Trol mantığıyla yapılan bazı üslupsuzları ciddiye almak bunlara gereğinden fazla değer vermek olur.  Ciddiye almıyoruz.  Hep birlikte, el ele omuz omuza daha güzel bir Türkiye için yürümeye devam edeceğiz.

Mustafa Yılmaz kimdir?

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun olan Yılmaz, Milli Gazete Ankara Temsilciliği yapıyor. Saadet Partisi Genel Başkan Başdanışmanı ve GİK üyesi olan Yılmaz, evli ve 2 çocuk babası... Necmettin Erbakan’ın hayatını ve mücadelesini anlatan “Davam” isimli kitabın editörlüğünü yapan Yılmaz’ın “Dul Kadının Oğulları” adlı kitabı bulunuyor.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.