Aşıda tehlike çanları: Aşı karşıtı lobiler var
Yeni Şafak'ın haberine göre, hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için en etkili ve en ucuz halk sağlığı müdahalelerinden biri olan aşı, bazı çevrelerin karşıt olmak için oluşturduğu olumsuz algının kurbanı oluyor. Ülkemizde çocukluk çağı süresince 13 farklı hastalık için aşı uygulaması yapılırken, 2017 yılında 23 bin 600 aile çocuklarına aşı yapılmasını reddetti.
ÇOCUKLAR İÇİN KIRMIZI ALARM
2011 yılında 183 kişiyle başlayan aşı karşıtlığının her geçen gün artması çocuk sağlığında kırmızı alarm veriyor. Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, "Aşı karşıtları, 'Çocuğumu istersem aşılatmam, siz çocuğunuzu aşılatın. Çocuğumun hastalığından ben sorumluyum' diyor. Ancak bu çok yanlış bir düşünce. Aşılarda toplumsal etki denilen ve gözardı edilmesi mümkün olmayan bir gerçek var” diyerek olayın boyutunu gözler önüne serdi.
AŞILI ÇOCUKLAR İÇİN DE RİSK
Aşı yaptırılmayan çocuklarım, aşılı çocukların da hayatını riske soktuğunu vurgulayan Ceyhan, “Önceki gün Kıbrıs'tan ulaşan bir hastam, aşısız bir çocuğun sınıfta kızamık geçirdiğini, aynı sınıfta aşılı olan başka çocukların da hastalandığını anlattı. Her aşı yüzde 1-2 oranında bağışık kazandırmayabilir. Aşısız çocuklar, aşılı ama bağışıksız çocuklarla temas ettiğinde hastalık her ikisine de bulaşır. Yani sizin çocuğunuzu aşılatmamanız, aşılı çocukların da hayatını riske sokuyor" ifaelerini kullandı.
BUNLAR ÇOK TEHLİKELİ
Aşı olmayan 23 bin 600 kişinin salgın yaşamayacağına dair bir garantinin bulunmadığını aktaran Ceyhan, "Kızamık aşısı yıllardan beri oldukça yüksek oranda yapılmasına rağmen özellikle Amerika'da ve Avrupa'da aşı yapmayı reddeden din dışı mezhepler var. Giderek artan bu akımın Türkiye'de de destekçileri var. Konuyla ilgili olmayan bir kısım öğretim üyelerinin, medyada bazı kişilerin, hukukçu birkaç kişi 'bu benim özgürlüğüm, ben konuşurum. Çocuğumu aşılatmam' diyorlar. Bunlar çok tehlikeli” dedi.
HER YIL 14 BİN ÇOCUK ÖLÜR
Ceyhan sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyelim ki Türkiye'de bir karar verildi ve biz artık aşı yapmıyoruz dendi. Her yıl Türkiye'de 14 bin 296 çocuk ölür. Bu tamamen bilimsel bir veri. Benim yaptığım bir çalışma. Verileri maddi giderleri de hesapladım, 3,5 yıl sürdü. SGK'dan verileri aldım istatistikleri çıkardım. Tüm Türkiye'yi baz alarak ortaya konan sonuç bu. 20 milyar avro maddi kaybınız olur. Ortaya çıkacak yüzbinlerce sakatlığı saymıyorum bile."
AŞI KARŞITLARI LOBİSİ
Aşı karşıtlarının doktorlar, avukatlar ve bazı medya organları aracılığıyla adeta lobicilik faaliyeti yapması ise dikkat çekiyor. Amerika'da başı çeken bu oluşumun hızla batıya yayıldığını ve oradan da Türkiye'ye ulaştığını aktaran Ceyhan, "Doğru giden bilimsel bir çalışmanın medyatik değeri yok. Ama siz 'aşıya karşıyım, yaptırmayın' dediğinizde medya bir anda sizin sözlerinize yer veriyor. Böylece reklamları oluyor. Bu kişiler, 'aşı yaptırmanıza gerek yok benim diyetimi uygulayın zaten hastalığa yakalanmazsınız' diyor. Ya da 'aşı kullanmayın bazı gıda takviyeleri kullanın' diyerek ürünlerden kazanç elde ediyor. Hepsinin bu işten kazancı var” diye konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: İddiaların hepsi yalan
Türkiye’de aşıya karşı olanlardan bir kesimin dini nedenleri kullanarak insanların aşıdan uzaklaştırılmaya çalışıldığını aktaran Mehmet Ceyhan, “Baktığınız zaman kitabi dinlerde, aşı karşıtlığı değil, aksine insanın vücudunu koruması emrediliyor. Tam da dine uygun, biz Diyanet İşleri Başkanlığı ile oldukça olumlu çalışıyoruz. Mesela hacca giden insanlar, menenjit aşısı yaptırmadığı zaman Suudi Arabistan’dan vize alamıyor. Bu noktada Başkanlık devreye girerek aşı yaptırılmasını teşvik ediyor. Öte yandan bazı mesnetsiz argümanlar da aşıyı kötülemek açısından kullanılıyor. Hiçbir aşıda domuz ve ürünleri bulunmazken, bu lobiciler ‘var’ diyor. Eskiden aşılardaki civaları bahane ederek sağlıksız olduğunu iddia ediyorlardı. Elinizde 20-50 dozluk bir aşı varsa, mecburen aşı yaparken defalarca aşı unsuruna gidip çıkıyorsunuz, burada bir bakteri bulaşmasına neden oluyor, civa aşı içerisine enfeksiyonu önlemek için konuyordu. Artık aşılar tek doza düştüğü için civa kullanımı ortadan kalktı. Hala aşılarda civa olduğunu iddia ederek algı oluşturmaya çalışıyorlar. Ayrıca aşıda bulunan alüminyumla ilgili de bazı mesnetsiz iddialar var. 1 çocuğun hayatı boyunca aşılardan alacağı alüminyumun 4 katı bir kilo ıspanakta var. Alüminyum doğada en çok bulunan metaldir. Alüminyum nedeniyle alzheimer olduğu iddiasını yayıyorlar. Bunların da tamamı yalan” dedi.
Kritik seviyeye yaklaşıyoruz
1997 yılından beri Sağlık Bakanlığı Eradikasyon Komitesi üyesi olan Mehmet Ceyhan, “Sağlık Bakanlığı problem yaşanan illerde, doğuda aşı kampanyaları yapıyor. Bizler dahil bakanlığın elemanları dağ bayır dolandık. Köy köy dolaşıldı bir sürü aşılar yapıldı. Devlet bir sürü aşı aldı. Tüm maddi manevi varlığını ortaya koydu. Tüm emek boşa gidecek herkesin çocuğu risk altına girecek. Bunu göze alamıyorsunuz. Örneğin çocuk felciyle ilgili 26 Kasım 1998’de son vakayı gördük. Ondan beri vakamız yok ama biz bunu sürekli aşıyla kontrol edebiliyoruz. Salgınlar yaşanmasın diye çok ciddi emek verildi. Bu kadar herşeyi kontrol altına alınmışken çıkacak bir tane difteri vakası herşeyi alt üst eder” dedi. Aşı yaptırmayan çocuklarda kızamık hastalığı nedeniyle ölenlerin olduğunu anlatan Ceyhan, “Şu anda Türkiye’yi kurtaran, aşılama seviyemiz o kritik seviyeye ulaşmamış olması. O seviyeye yaklaşıyoruz. Yani yüzde 95 kritik bir sınırdır. Yüzde 97’ye çıkmıştı, aşı yüzde 96’ya düştü. Eğer yüzde 95’in altına inersek çok ciddi salgın riski ortaya çıkacak” ifadelerini kullandı.
Zorla değil ikna yoluyla
Fransa’nın göçmenleri gerekçe göstererek zorunlu aşı yasası çıkardığını hatırlatan Mehmet Ceyhan, “2015 yılında bu konu Yargıtay’a geldi. Yargıtay bu işi çok ciddiye aldı. Ben ve bakanlıktan iki arkadaş giderek Yargıtay 2’nci Dairesi üyelerine aşıyı anlattık. Yargıtay ‘aşı yaptırmak zorunlu, çünkü başkalarının hayatını riske atıyorsunuz’ diye karar verdi. 2016’da bir hakimin başvurusuyla Anayasa Mahkemesi’ne gitti konu. Hiçbir sağlık çalışanından görüş almadılar. ‘Mevcut kanunlarla aşı yapmak zorunludur, denemez’ dedi. O yüzden ‘aşı yapmak zorunlu değildir’ olarak kaldı. Anayasa Mahkemesi’nin raportörü bizzat bizi aradı, ‘bu kararı verdik ama yasal boşluğu doldurun’ dedi. Sağlık Bakanlığı’nda zorunlu aşı yasası hazırlandı. Meclis’e getirilmedi. En son ‘zorlamak yerine halkı ikna ederek yapmak daha doğru’ diye bir karar verildi. Bu yönde gayret sarfediyoruz. Bu bilinci oluşturmaya çalışıyoruz. Eğer bunu yapabilirsek yasaya gerek kalmayacak” açıklamalarında bulundu.
Bu konularda eğitimleri yok!
Prof. Mehmet Ceyhan, kamuoyunda hekim sıfatıyla konuşan ve aşı karşıtı olarak bilinen kişilerle ilgili çarpıcı bir gerçeği de paylaştı. Ceyhan, “Sağlık Bakanlığı’nda aşı rakamları çok ciddi şekilde tutuluyor. Karşı çıkanların tamamı çocuklarını aşılatmış. Elimizden geldiğince Türkiye’nin her yerini dolaşıp, halka ve hekimlere yönelik toplantılar yapıyoruz. Eğitmeye çalışıyoruz. Ama hoca sıfatıyla konuşanların ortak özellikleri var. Hiçbiri aşıyla ilgili bilim dalında eğitim almamışlar. Enfeksiyon uzmanı, çocuk uzmanı, halk sağlığı uzmanı değil bunlar. Göğüs hastalıkları uzmanı, kardiyalog, metabolizma gibi alanları var. Bu insanların isimlerine bakıyorsunuz, bunlar profesör olmuş. Ben bunların bazılarını YÖK’e şikayet ettim. Bunlar şöhret peşinde. Baktığınızda gerçekten böyle istekleri var ve paraya çeviriyorlar. Bir çocuğun kızamık olup ölmesi, bir insanın vicdanını yaralamalı ve uyuyamamalı bana göre. Ben bunlara yüzyüze olduğumuzda soruyorum, ‘senin vicdanın rahat mı başını yastığa koyabiliyor musun’ diye soruyorum” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.