Kemer sıkılacak ama nerede?

Kemer sıkılacak ama nerede?
Hane halkını enflasyon ve yüksek gıda fiyatları vurdu, şirketleri ise kur şoku ve büyümedeki daralma. Devletin ise gelire ihtiyacı var ancak bazı nedenlerle vergi alınmasının zamanı değil. Geriye iki seçenek kalıyor...

Habertürk'ün özel haberine göre, yerel seçimler Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gidişinde bir dönüm noktası olmaya aday. 25 yıl sonra büyük kentlerin yönetimlerinin değişmesi dönüm noktasının ayaklarından biri. Diğeri de merkezi yönetimin seçmenin verdiği mesajı aldığını ve yeni bir açılıma yöneleceğinin işaretlerini vermesi.

Seçim sonuçlarındaki ana faktörün ekonomi olduğunu düşünüyoruz. Önceki gün ve dün yayımladığımız yerel seçim yerel seçime ekonominin ve finansal piyasaların durumunu yansıtan tablolar yeterince açıklayıcıydı. 5 yılda ciddi bir irtifa kaybı vardı. Gerek kişi başına gelirde gerek işsizliğin artmasında ve gerekse de hayat pahalılığında.

GIDA FİYATLARINDAN KENTLERDEN GÖÇE

-Özellikle tarım üretiminin düşüklüğü ile birleşince hızla artan gıda fiyatlarının etkisini halk şiddetli bir şekilde hissetti.

-Yüksek gıda fiyatları artan işsizlikle birleşince de büyük kentlerden ilk kez yüksek oranda net göç meydana geldi. 2018 yılında İstanbul'dan net bazda 210 kişilik göç gerçekleşti. Ankara da ilk kez net 37 bin göç verdi. En çok göç alan iller ise Çankırı, Ordu, Sivas, Rize, Giresun ve Trabzon olması da tersine göçün başladığına işaret ediyor.

POPULİZM KORKUSU VAR

-Yerel seçim dönüm noktası ise bunun öncesi ve sonrası ekonomide ve siyasette çok farklı olmaya adaydır. Hem yerel yönetimler değiştiği için, hem de merkezi yönetim değişim işaretleri verdiği için bu böyle olacak. Bu seçimle seçmen bir uyarı verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu uyarıyı aldığının işaretlerini verdi.

-Buna karşılık merkezi hükümetin icraatları konusunda kafalarda karışıklık var. Uyarı alınmasına alındı da, piyasaların bir kısmında, gereği olarak daha fazla popülizm yapılacağından çekinenler bulunuyor. Dünyada da popülist siyasetçilerin revaçta olması böyle düşünenleri destekliyor.

ANCAK POPULİZMİN GEREKÇESİ YOK

-Popülizm yoluna sapılabileceğini gündeme getirenlerin bir gerekçesi de seçimlerin öne alınması ihtimali. Yerel seçimlerin öne çekilmesi mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı seçimini öne çekmek de çok zor. Meclis çalışamaz hale gelse bile Cumhurbaşkanı'nın yürütme için Meclis'e pek ihtiyacı yok. Kararnameler ve yönetmeliklerle belli bir süre devam edebilir.

-Bütçeyi Meclis'ten geçirmese dahi olur. Bütçe kalemlerini yeniden değerleme oranı kadar artırarak devam etme seçeneği var. Seçmen de sık yapılan seçimlerden bıktı, ekonomik aktörler de. Dolayısıyla yakın tarihte seçim zor. Seçim yoksa popülist politikalara da ihtiyaç da yok diye düşünülebilir.

BAŞLANAN İŞİ BİTİRMEK

-Popülist politikaların gereği yoksa gidilecek yolun içine girdiğimiz ekonomik sürecin devamının gelmesi ve tamamlanması olacağı açıktır. Bu yola zaten başlandı ve belli bir mesafe alındı. Cari açık düşürüldü, enflasyonda belli bir düşüş sağlandı. Büyüme daraldı, işsizlik arttı. Bütün bunların siyasi faturası da bu seçimde ödendi.

-Hükümetin ortaya koyduğu politikanın devamı olarak daralan bir ekonomide tarım ve sanayi üretiminden yana net tercihler yapılmalı, yapısal değişikliğe gidilmeli, konsolidasyon yapılmalı, elenen elenmeli, kalan sağlar güçlendirilmeli, borç oranları düşürülmeli.

2023 ÇİPASIYLA YOLA DEVAM

-Bütün bunlar için de altı aylık hazırlık ve sonrasında yaklaşık iki yıllık fiiliyata geçirme zamanı var. Geriye kalan iki yıl ise alınan önlemlerin pozitif sonuçlar doğurmasının beklenmesi, takviyeler ve düzeltmeler yapılması, nihayetinde seçimlere hazırlıkla geçer.

-Çok ciddi hazırlıklar gerekli çünkü 2023'te hem Cumhuriyetin 100. yılı kutlanacak hem de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. 2024'ün ilk baharında ise yerel seçimler var. Bu üç önemli gelişme de çok ciddi bir ekonomik hazırlığı ve toparlanmayı gerektirir.

POPULİZMİN ÖNÜ NEDEN TIKALI?

-Tersi yönde popülizmi yoluna sapmadır ki, hem kısa vadeyi düşünerek atılan adımlardan geri dönüş ve ödenen bedellerin karşılığının alınmaması sonucunu doğurur, hem de 2023 ve 2024 yıllarındaki üç önemli testten sınıfta kalma riskini artırır.

-Kaldı ki atılan adımlar piyasalar tarafından hemen anlaşılacağından popülist politikaların bedeli hemen peşin olarak ödenmeye başlanır. Bu durumda istenen kısa vadeli sonuçlara da varılamaz. Yani popülizmin önü tıkalı, en azından Türkiye'de. Bunu yapmak için öncelikle finansal kaynak gerekli. Bizde olmayan da bu.

BİREY VE ŞİRKETLERE VERGİ YOLU TIKALI

-Popülist politikalar bir süreliğine yoksa gündemde kemer sıkma var. Peki kemeri kim sıkacak? Vatandaş zaten zor durumda. Büyük kentlerden dahi göç ediyor. Hayat pahalılığı var, işsizlik yüksek. Kemeri zaten sıkmış.

-Elbette tek seçenek kemer sıkma değil. Gelir artırma da bir yöntem. Bunun için ya şirketlere ya da bireylere yeni vergi salınması lazım. Vatandaşın durumu belli. Şirketlerin durumu ise daha zor. Çünkü istihdam vergilerinin bir kısmını dahi devlet üstlenmiş durumda. Yine devletin garantörlüğünde verilen kredilerle yüzen şirketler var. Borçlarını ödeyemeyen, çalışanlarının vergi yükünü devlete devreden ve kar etmekte zorlanan özel sektörün ekonomik büyümenin daralmaya döndüğü bu dönemde yeni vergileri kaldıracak durumu yok. Kısaca bireylere de şirketlere de öyle büyük tutarlı vergi salınması yoluyla kaynak sağlanmasının yolu da tıkalı.

BÜTÇE BİZE NE DİYOR?

-Bitişikte yer alan tablo 10 yıl arayla dolar bazında merkezi yönetim bütçesinin durumunu gösteriyor. TL tutarları yıllık ortalama dolar kurundan çevirince devlet bütçesinin durumu daha net görünüyor. 10 yıl önceye göre dolar bazında bütçe gelirleri 3 milyar dolar kadar azaldı. Bu sırada GSYH da sadece 7.4 milyar dolar arttı. Milli gelirde büyüme yok. Vergi gelirlerinde de.

- 10 yılda en büyük değişim faiz dışı giderler ile faiz giderlerinde yaşandı. Bütçede faiz ödemeleri 38 milyar dolardan 15.6 milyar dolara indi ve 22.4 milyar dolar azaldı. Çünkü arada küresel kriz yaşandı ve faizler tarihin en düşük düzeylerine indi. Hükümet de iç borçlanmayı azalttı.

-Buradan elde edilen 22 milyar dolarlık fazla ise faiz dışı harcamalara gitti. Kamusal maaşlar, sosyal güvenlik harcamaları, alt yapı yatırımları ve cari transfer olarak bütçeden 10 yıl öncesine göre 27.7 milyar dolar daha fazla para çıkıyor.

KEMERİN SIKILACAĞI YER FAİZ DIŞI HARCAMALAR

-Tasarruf edeceğimiz yer ve büyüklük de burası. GSYH aynı yerde durduğuna, kişi başına düşen gelir gerilediğine göre, bu büyüklükler içinde tasarruf edilecek tek yer olarak geriye devletin harcamaları kalıyor.

-Çünkü 10 yıl önceye göre en büyük artış burada. Artış olarak da büyüklük olarak da bozucu etki buradan geliyor. GSYH'nın üzerinde net artışı olan yer burası. 10 yıl önceye göre GSYH 7.4 milyar dolar artarken faiz dışı giderler 27.7 milyar dolar artmış.

KAMUNUN KEMER SIKMASININ ÖDÜLÜ

-Eğer kamu kesimi kemer sıkabilirse bu durumda devletin gelir artırmasına gerek kalmaz ya da dış kaynak aramasına ve IMF'e gitmesine de. İki yılda sıkılacak kemerle rahatlıkla 50 milyar dolarlık tasarruf elde edilebilir. Bu tasarrufun3-4 yıla da sarkacağı dikkate alınırsa, ekonominin ihtiyacı olacak finansal kaynak buradan tasarruf edilebilir.

-Ayrıca 2023'te seçime gidecek siyasetçinin seçmenlerini ve geniş halk kitlelerini rahatsız edecek icraatlar yapmasına ihtiyaç da kalmaz.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.