Soner Yalçın hangi ‘Efendi’nin kölesi?
Soner Yalçın Efendi’nin Yalancı Nöro-Transmettirliği (Sinyal iletimi sağlayan maddeler)
İnsan vucudunda sinir kas kavşağında nöro-transmettirler(ACH,Noradrenalin gibi) veziküllerden(kesecikler) salgılanır Bu maddeler parasempatik ve sempatik sistemin tabii maddeleridir.
Eğer vücuda nöro-transmettirlere benzeyen maddeler verilirse sinir uçlarında veziküllerde birikir ve tabii maddelerin yerini alırlar.Mesela sinire bir uyarı gelince noradrenalin yerine vücuda daha önce verilmiş sentetik madde veziküllerden salgılanır.Fakat fonksiyon görmez.Böylece noradrenalinin fonksiyonunu engellemiş olur. Noradrenalin salınmaz.Sistem bloke dilmiş olur yani sabote edilir.
Bu taklit mekanizması toplumun psikolojik, sosyolojik, tarihi ve kültürel yapısında uygulanmaktadır.Soner Yalçın Efendi de aynı işlevi hem “Efendi” hem de “Efendi-2” kitabı ile görmüştür.
Yıllarca “Aydınlık” ve “2000’e doğru kadrolarında yazan zat şimdi Türk milletinin sözde savunuculuğunu yaparcasına taklit bir kimliğin ve kişiliğin arkasına gizlenmektedir.Kitaplarının arasına serpiştirdiği çok az doğrularla büyük yalanlarını sayfalar dolusu milletimize okutmaktadır.Tam bir yalancı nöro-tansmettirdir.Böyle kitapların ve dünkü Marksist ve Maoist bir takım grupların bariz bir şekilde oynadıkları sözde milliyetçi tiyatro çoğunluk tarafından anlaşılamamaktadır.
Mao yıllar önce “propaganda silahsız savaş, savaş ise silahlı propagandadır” demişti. Hadiseleri çarpıtarak dolaylı bir propaganda tekniği ile Soner Yalçın Sabetayistlerin reklamını yapmakta, aynı zamanda Türk milletinde ve Türk milliyetçilerinde kendi değerleri ve insanları üzerine şüpheler oluşturmak istemektedir.Bu arada İslam dünyası ve Türk milletinin bağrından çıkmış siyasetçi ,devlet, adamı, düşünür, mutasavvıf, edebiyatçı bir çok insanımızı ise şu veya bu şekilde kurgulama yöntemi ile Yahudilikle veya Sabetayistlikle ilişkilendirmektedir.
Suret-i Haktan görünüp dil uzatmadığı kim kalmıştır ki? Tasavvuf adeta Yahudilerin ve Sabetayistlerin eseridir.Yeryüzünde Kabaladan başka mistik eser neredeyse yoktur.Osmanlıdan Milli Mücadeleye, Cumhuriyete her şey onların sayesinde olagelmiştir.
Türk milliyetçiliğinde ne kadar büyük insan varsa Soner Efendi’ye göre dönmedir. Mevlevilik, Bektaşilik, Melamilik, Sabetayistlerle varolagelmiştir. İbn-i Arabi’den Niyazi Mısri’ye, Muhammed Nur’a kadar mutasavvıf kitabın satırlarındaki cambazlıkla sürekli İslam’ın dışına çekilmeye çalışılır. Bu arada kah Türkçüleri tutuyor görünür kah Türkçülere demediğini bırakmaz. Sürekli tutarsızlık ve zorlamalarda işin cabasıdır.
Kitabın eleştirisi tutarsızlığı belge belge ortaya konmak istenirse gayet berrak bir şekilde yapılabilir.fakat kendime ve siz genç arkadaşlarıma soruyorum.Buna değer mi?
Onun çamur attığı insanlarımızı kendimiz okursak nasıl bir pusu nasıl bir kültürel tuzak ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Samiha Ayverdi’ye olmadık suçlamalarda bulunan ,Nihad Sami Banarlı’ya militan diyen Soner Yalçın bu insanlara bu sözleri kullanma hakkını nerelerden alıyor.Milli Mücadelede Özbekler Tekkesinin işlevini küçük gösterecek kadar da kendileri Türk büyüklerinden(!)
Mevlevilik,Bektaşilik ve Nur Arabi ekolü hakkındaki yüzeysel bilgilerle okuyucuyu aldatması ise ayrı bir cehalet örneği.
Bu kitap Türk milletini şuurlandırmak ve bilgilendirmek maksadıyla kaleme alınmamıştır.Aziz milletimizin direnci yok edilmek üzere hazırlanmıştır.Kitabı dikkatli nazarlarla okuduğumuzda bunu teşhis ve tespit edebiliriz.
İnsan vücudunda akyuvarlar(lökositler)imha edilirse vücut mikroorganizmalara karşı savaşamaz.Türk toplumunun gençleri , aydınları zihin planında düşünce planında baskılanmak istenmektedir.Eğer vücudumuzun kemik iliği baskılanırsa nasıl savunmasız kalırsak.sosyal propaganda teknikleriyle de Millet savunmasız bırakılmak istenmektedir.
Seçici, tenkidçi,analiz edici insanlar olmalıyız.Türk-İslam Medeniyeti Soner Efendinin zan ettiği gibi çok kolay kurulmadı.Her değere saldır ve yok et.Hala nefsinin köklerinden atamadığı “bilimsel ideolojisinin” söylemlerini dinliyor.Yahut birilerini iyi dinliyor fakat çok kötü yazıyor.Gerçek yüzünü gerçeği görmeye talip olanlar görür.
Allah, Türk milletinin daima yar ve yardımcısı olsun.O’nu yaratılışın gayesi Hz.Muhammed’in(O’na selam olsun)hatırına kainatlara armağan olacak kıvama getirsin.
Not: Efendi tabiri kültürümüzde ve dilmizde kullanıla gelmektedir. Münevver Ayaşlı’da bu kelimenin sabatayistlerde çok kullanıldığını ifade eder. Tabii Soner Yalçın Münevver Eyaşlıyı’da Malum konu ile ilişkilendirmeye çalışır. Tabii daha önce Efendi kitabında Atatürk üzerinde de sağlıksız zihin yürütmelerle ağzındaki baklayı yarı çıkarır yarı çıkarmaz ve şüpheler uyandırıp durmuştu. Maalesef bu kitabında da bu huyundan vazgeçmemiş. Latife Hanım ve ailesi Menderes ve ailesi zaten kayıtsız şartsız Sabetayist yapılıp geçilmişti. Atatürk Nutuk’da ve konuşmalarında o günkü konuşma dilimizde yaygın olarak kullanılan efendi, efendiler hitabını çok kullanır.Peygamberimize hitaben kullanırken bile bir sakınca görmemişizdir.Bu Büyük Millet olmanın ahengi ve güvenidir.
Ayhan Songar (yazar’ın suçlamadığı insan Türkiye’de kalmadığı için Ayhan Songar’da ondan nasibini almıştır.)Dil ve Düşünce isimli eserinde efendi kelimesinin Rumca dan geldiğini etimolojik ve semantik olarak açıklar.. Soner Efendi bunu daha iyi araştırsa iyi olurdu. Çünkü çok bilimsel görünmek isteyenler az bilimsel olanlardır.
Zamanın birinde çok uzak değil 1400 sene önce Resuller Resulu hakkında demişlerdi ki
“Yahudi din adamlarından dinlediğini anlatıyor.” Halbuki o Hz. Adem’den beri pırıl pırıl gelen İslam’ı anlatıyordu. Soner Yalçın Biraz Tao biraz Budist metinleri, Upanişadlar okusaydı İslam Tasavvufunu hangi kalıba sığdırırdı? Ne o metinleri anlar ne İslam Tasavvufunu. Önce Gözlerine bağladığı Kabala merakını çözsün. Tabii sözlerim Kabalayı küçük görmek değil O da Tarihin değerli metinlerinden. Fakat biraz daha okuyup düşünmesi gerekir. Tabii sadece önüne O konmadıysa.
Hilmi Özden-temizeller
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.