Tam Din Hürriyeti
1. Ehl-i Sünnet Müslümanları başlarına ehliyetli, liyakatli, dirayetli, kiyasetli bir İmam-ı Kebir seçecekler ve bu zata biat ve itaat edeceklerdir.
2. Türkiye siyasî, sosyal, kültürel kopukluk, ârıza ve kazalardan; tarihî, kültürel ve sosyal devamlılığa dönecektir.
3. Millî kimlik ve kültüre aykırı bütün tabular, zorlamalar, zalim kanunlar, ideolojik heyulalar kaldırılacaktır.
4. Evrensel insan hak ve hürriyetlerine aykırı bütün zorlamalar mülgadır.
5. Türkiye’nin Sünnî çoğunluğuna İngiltere’de olduğu gibi/kadar geniş bir din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti verilecektir. Devletçe tanınmış diğer dinlere de hürriyet verilecektir.
6. Sünnî çoğunluğa yazı, kılık kıyafet, serpuş, kadınların tesettürü, eğitim, hafta tatili hürriyeti verilecektir.
7. İslam vakıfları Müslüman Cemaat Teşkilatına devr edilecektir.
8. Yakın tarihte satılan, gayesi dışında kullanılan İslam vakıfları için İslam Cemaat Teşkilatı’na tazminat ödenecektir.
9. İslam Medreseleri tekrar açılacak ve İmamet-i Kübra denetiminde eğitim ve icazet verecektir.
10. Tasavvuf tarikatları tekrar açılacak, Meclis-i Meşâyih tarafından denetlenecektir.
11. Devlet ve hükümet din işlerine karışmayacak ve Din’e saygılı olacaktır.
12. Din siyasete, şahsî menfaatlere, siyasî nüfuz ve ihtiraslara alet edilmeyecektir.
13. Yakın tarihte yıkılmış, satılmış, tahrip edilmiş camiler, medreseler, taş mektepler, imaretler ve diğer vakıflar için tazminat ödenecek ve bunlar müceddeden inşa ve ihya edilecektir.
14. Devletin resmî ideolojisi olmayacak, Müslüman çoğunluğa, dine aykırı herhangi bir küfür ideolojisi zorla dayatılmayacaktır.
15. Dinî hizmet ve faaliyetler kısıtlanmayacaktır ama her türlü doğrudan doğruya veya dolaylı din sömürüsü ve mukaddesat istihdamı âdil kanunlarla engellenecektir.
16. Din hürriyeti konusunda Müslüman çoğunluğa Norveç’te, İsveç’te, Avusturya’da ve diğer medenî ülkelerde olduğu gibi ve olduğu kadar hürriyet ve serbestlik verilecektir.
17. Ezici çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlara açıkça veya sinsice dinde reform, dinde değişim, dinde yenilik, ılımlı/light İslam, mezhepsizlik, telfik-i mezahib gibi yabancılaştırma siyaseti takip edilmeyecek, Ümmet birliği yıkılıp onun yerine İslamcılık Protestanlığı getirilmeyecektir.
19. Başörtüsü, İngiltere’de olduğu gibi kamu alanında ve hayatın her safhasında alabildiğine serbest olacaktır.
20. Müslüman ebeveyn çocuklarını kendi dininde yetiştirmek hakkına sahip olacaktır.
21. Yurt dışından mezhepçilik fitnesi çıkartmak için para gönderilmesine engel olunacaktır.
(İkinci yazı)
Adalet ve Helal Para
Temel ve zarurî şart adalettir. Adalet olmazsa devlet de, halk da, ülke de sarsılır ve en sonunda yıkılır.
Oldukça hürriyet var ama yeterli miktarda adalet yok… Böyle bir hürriyetin fazla kıymeti yoktur.
Mülkün asıl Sahibi Allah’tır. Mülkü dilediğine verir, dilediğinden alır.
Bir küfür devleti adaletle ayakta durur, adaletsiz bir İslam devleti batar.
İslam devletinin ve nizamının temel vazifelerinden biri de ülkesindeki halkın can, mal, ırz, namus, nesep güvenliğini sağlamaktır.
Mallar, zenginlikler ikiye ayrılır: Meşru, ahlakî, hukukî yollarla elde edilmiş ve temiz olanlar… Gayr-i meşru, gayr-i ahlakî yollarla elde edilmiş olan kirli, kara, necis, uğursuz, cehennemî para ve mallar. İslam devleti bu ikincileri korumaz. Onları adalete uygun bir şekilde tasfiye ve izale eder.
Devlet ve belediye bütçeleri halka, ülkeye, devlete hizmet içindir.
Şu veya bu şekilde haram, kirli, necis kazanç elde edenler hem kendilerini, hem halkı, hem, ülkeyi, hem devleti bozar yakar yıkar.
Düzenin az veya çok bozuk olması hırsızlık ve haksızlık yapmak için haklı bir gerekçe teşkil etmez.
İslamın temel emirlerinden biri istikamet=doğruluk ve dürüstlüktür.
Cihad küffarla yapılır.
Küffarla yapılan cihad esnasında ganimet alınabilir ama ganimet toplayanlar işin şer’î tarafına dikkat etmekle mükelleftir. Toplanan ganimet Emirü’l-Mü’minîne veya vekiline getirilir, o beşte birini beytülmal-i müslimîn için alır, gerisini mücahidlere taksim eder.
Müslümanların canları, malları, ırzları birbirlerine haramdır.
Meşru yollarla elde edilmemiş servetler uğursuzluk, bereketsizlik, dünyada ve ahirette elem, azap, sıkıntı ve felaket kaynağıdır.
Şükrü eda edilebilen az mal, şükrü eda edilemeyen çok maldan daha hayırlıdır.
Bu devir Müslümanlarının bir kısmı para, mal, zenginlik imtihanında sınıfta kalmıştır.
Haram para ve servet azgınlığa yol açar.
Büyük bir servet, helal de olsa, kişiyi azdırırsa felaket kaynağı olur.
En korkunç yakıcı ve yıkıcı şehvet para ve mal şehvetidir.
Kendi karısının, anasının, bacısının namus ve ırzına dikkat edip onları koruyan; başkalarınınkilere kötü gözle bakan kişi namussuz, iffetsiz ve şerefsizdir.
İsraf içki içmek, zina yapmak, haydutluk etmek gibi büyük bir günahtır. Kur’anda israf edenler için onlar şeytanın kardeşleridir buyrulmaktadır.
İslamın ticaret, iktisat, maliye, ziraat konusunda kuralları vardır. Doğru olanlar onlardır.
Müslüman bir zengin zekatını verse, zekattan başka nafile sadaka da dağıtsa yine israf yapamaz, azamaz.
Devamlı olarak doyduktan sonra yiyenler israf yapmaktadır.
Bayat ekmekleri çöpe atanlar israf yapmaktadır.
Gösteriş, gurur, kibir için lüks, geniş, süslü, şatafatlı meskenlerde oturanlar müsriftir.
Tabağında yemek artırıp bunların çöpe gitmesine yol açanlar müsriftir.
İslamda dağıtma, paylaşma, yardımlaşma ahlakı vardır.
Allahın kendilerine servet ve zenginlik verdiği kimseler, paralarıyla istihdam imkanı oluşturmalıdır.
Türkiye’de lüks meskenler, lüks otolar, lüks hayat tarzı, israf ve sefahat için harcanmış olan trilyonlarca dolar; verimli iktisat, ticaret, sanayi, ziraat ve hizmet işlerine yatırılmış olsaydı ülkemiz Japonya’dan ileri ve zengin olurdu.
Turizm yoluyla elde edilen gelirler, zenginlikler, servetler İslama, Kur’ana, Sünnete ve Şeriata, ahlak ve fazilete aykırı ise, bu yüzden de haram ve kirli ise ülkeye refah değil, felaket getirir.
İsrafı teşvik eden bir sistem ve düzen bozuktur, kirlidir.
Kesin bir harama helaldir diyen kişi kafir olur.
Dini imanı para ve menfaat olan kişi zahirde Müslüman gibi görünse de gerçekte iyi, olgun ve doğru bir Müslüman değildir.
Kişinin namazına ve orucuna bakıp da aldanmayın, siz onun asıl para ile olan münasebetlerine bakın.
Müslüman bir fert ve toplum için en büyük hazine kanaat, iktisat ve gönül zenginliğidir.
Bir adamın milyar doları olsa ama onda ilim, irfan, kültür, sanat, medeniyet, görgü, ahlak, fazilet, hayır hasenat olmasa, o aslında çok fakir bir kimsedir.
En kirli, en kara, en necis para ve servet din sömürüsü yoluyla elde edilendir.
Din sömürüsüyle zengin olmak, karı satmaktan daha adi ve iğrençtir.
Rüşvet alanlar ve verenler Cehennem ateşindedir.
Kur’ana, Sünnete, Şeriata, ahlaka, fazilete aykırı bütün haram kazançlar uğursuzluk ve felaket kaynağıdır.
Bir devletin adı İslam devleti veya İslam Cumhuriyeti olsa, lakin o devlet adaletli olmasa ve onun gölgesinde yoğun ve yaygın bir haram kazanç ve servet faaliyeti olsa, o gerçek bir İslam devleti olmaz. Gerçek İslam devleti adaleti sağlar ve onun ülkesinde (istisnalar dışında) haram yenmez.
Ne mutlu haram ve şüpheli kazancı ve malı olmayanlara…
Yazıklar olsun haram yiyenlere.
Onlar doymaz. Şiştikçe iştihaları artar. Sonunda ölürler. Ölünce uyanırlar ama çok geç kalmışlardır.