Kabahat Müslümanlardadır
EHL-İ Sünnet Müslümanları!.. Bu memleketteki bütün kötülüklerden öncelikle siz sorumlusunuz? Dinsizlerden, münafıklardan, kötülerden şikayet edip durmayınız. Siz bu memlekette yekûn olarak çoğunluktasınız ama ağırlığınız yok. Çünkü düşmanlarınızın istediği ve planladığı şekilde birbirinden kopuk bin parçaya kendi iradenizle ayrılmışsınız.
Bir kafirin, bir münafığın kuyuya attığı bir taşı bin Müslüman çıkartamıyor.
Efendim bu memleketi bu hale dinsizler, kafirler, İslam düşmanları getirmişmiş… Yok canım!..
On milyonlarca Sünnî Müslüman var ama tek bir Ümmet teşkilatı yok. Müslümanların başında, kendisine biat ve itaat edilen bir İmam veya Emîr yok…
Bu on milyonlarca Müslüman o kadar aciz ki, başörtülü kızlarının ve kadınlarının en temel haklarını bile koruyamıyor.
Bendeniz çok iyi biliyor ve hatırlıyorum: 1960’larda, 70’lerde bozuk düzen ve sisteme verip veriştiren birtakım radikal İslamcılar, sahte mücahidler, daha sonra ellerine fırsat geçince o kötü düzenin haram rantlarına aç köpekler gibi saldırdılar.
Sünnî Müslümanların büyük kısmı birleşmemekte ittihad etmişlerdir.
Kafirler ve münafıklar Müslümanlar için kaç kuyu kazmışlarsa, Müslümanlar o kuyulara düşmüşlerdir.
Müslüman bir delikten çıkan zararlı mahluk tarafından iki kere sokulmazmış. Bizimkiler bin kere sokuluyor, bin birinci sokulmaya hazır bekliyor.
Elde fırsat varken bu Müslümanlar oğullarının ehliyetli, liyakatli, istidatlı bir kısmını subay yetiştirmemek suretiyle zaten intihar etmişlerdi.
Soruyorum: Hangi Sünnî zengin, akıllı çocuğunu cami imamı olarak yetiştirmiştir? Hiç ciğerinin köşesini imam yapar mı? Doktorlukta ve mühendislikte çok para var, imamlıkta yok.
Hazret-i Ömer ne demiş? Mü’minlerin emîri (devlet başkanı) olmasaydım, müezzinlik yapardım…
Bizim çok bilmiş Müslüman seçkinler ve zenginler tabakası, en akıllı, en ahlaklı, en kabiliyetli, hizmete en müsait çocuklarını hiç hademe-i hayrat (din görevlisi) yapar mı?
Sonra yalanın bini bir paraya: Efendim bizi dinsizler bu hale getirmiş, zillet ve esaret kuyularına atmış… Yalan yalan yalan!.. Bizi, biz bu hale getirdik.
Hâlâ hıyanet içindeyiz.
Sabah namazlarında İstanbul camilerine gidiniz, birkaç cami dışında hepsi boştur. Nerede o mangalda kül bırakmayan İslamcılar? Nerede o dindar liseli ve üniversiteli gençler?
Şu hal-i perişanımıza bakınız… Bize, bizden büyük düşman olur mu?
Şu hizip ve grup holiganlarına, fanatiklerine, militanlarına bakınız…
Şu bozuk ve fâsık düzenin meddahlarına bakınız…
Şu haram, kara, kirli, nârî rantlarla şişenlere bakınız…
Şu harbî kafir ve münafıkları dost ve velî edinenlere bakınız…
Şer’î tesettürün cılkını çıkartan bezirgânlara bakınız.
Allahı bir Roma putuna benzeten zındığın peşine düşenlere bakınız…
Bizi dinsizler mahv etmişmiş… Yok canım!.. Bizi dindar görünen birtakım gafiller bu hale getirmiştir.
Kur’an “Onlar namazı terk ettiler, şehvetlerine uydular” buyuruyor. Bu uğursuz topluluk kimlerdir acaba?
Riba/faiz darülislamda da, darülharbte de, Müslümanlar arasında haramdır. Kur’an ribacılar için onlar Allaha ve Resulüne savaş ilan etmişlerdir buyurmaktadır. Bu memlekette ribaya bulaşmayan kaç Müslüman kalmıştır?
Türkiyenin Müslüman çoğunluğunun bugünkü esaretinden, zilletinden, zebunluğundan, parçalanmışlığından Müslümanlar sorumludur.
Ucuz bahaneleri, mesnetsiz şikayetleri bırakalım da aynalara bakalım.
Aynalara tükürelim.
(İkinci yazı)
İslam Nizamı Vasıflı Müslümanlarla Kurulur
İslam dini ve nizamı hayata, realiteye kaliteli=vasıflı, güçlü ve üstün Müslümanlarla geçirilebilir. Vasıfsız Müslümanlarla geçirilemez.
Vasıflı Müslüman zaferi kazanmadan, amaca varmadan ganimet toplamaz.
Vasıflı Müslüman kendi ülkesinde, kendi halkından, Müslümanlardan ganimet toplamaz.
Vasıflı Müslüman, dün kötü dediği bir nizamın haram rantlarını devşirmez.
Vasıflı Müslüman gulül yapmaz.
Vasıflı Müslüman faydalı ilimlerle âlimdir.
Vasıflı Müslüman gerçek, halis muhlis âbiddir.
Vasıflı Müslüman yüksek ahlak ve karaktere sahiptir.
Vasıflı Müslüman haramları işlemez, şüphelilerden kaçınır.
İki vasıflı Müslüman beraber oldukları zaman farz namazları birlikte cemaatle kılar.
Vasıflı Müslüman riyasete ve hizmete talib olmaz. Matlub olursa, ehliyeti olduğunu sanıyorsa kabul eder. Ehliyetli olduğunu sanmıyorsa kabul etmez.
Vasıflı Müslüman, Resulullah Efendimize (Salat ve selam olsun ona) kopuksuz ve sahih bir silsile ile bağlı ve icazetli bir bir mürşid-i kamile biatli ve irtibatlı olur, öğüt dinler, o öğütleri hayata geçirir.
Vasıflı Müslüman hizip grup parça holiganlığı yapmaz.
Vasıflı Müslüman ruhbanları erbab haline getirmez, gizli şirke düşmez.
Vasıflı Müslümanın nazarında altının gümüşün, euronun doların, malın mülkün kıymeti yoktur.
Vasıflı Müslümanda Peygamberimizin, Selef-i Sâlihînin, Ömer ibn Abdülazizlerin, Selahaddinlerin, Şeyh Şâmillerin ahlakı ve karakteri vardır.
Hâlikın=Yaratanın rızası için yaptığı hizmetlerin ücretini mahlukattan=yaratıklardan isteyen kimse vasıflı Müslüman değildir.
Vasıflı Müslüman dinini satmaz, din sömürüsü yapmaz.
Vasıflı Müslüman ihlaslıdır, mürüvvetlidir, muhsindir.
Vasıflı Müslüman hasbelbeşeriye günah işlese, hatâ etse bile asla açıkta, küstahça, meydan okurcasına işlemez, o fasık-i mütecahir değildir.
Vasıflı Müslüman israf yapmaz, geliri olsa da tevazudan, kanaatten ayrılmaz.
Vasıflı Müslümanın faziletlerini düşmanları bile kabul ve teslim eder.
Kendisi hakkında “Aaa bu ne biçim Müslüman!.. Çift hörgüçlü deveyi hamuduyla birlikte yutuyor…” denilen kişi vasıflı Müslüman değildir.
Vasıflı Müslüman şu veya bu cemaatin veya hizbin üyesi olmaktan önce Ümmet-i Muhammed’in bir ferdidir.
Nefs-i emmare derekesinde olan bir kimse dıştan alim, hizmetkar gibi görünse bile vasıflı Müslüman değildir.
Edille-i erbaayı (Kur’an, Sünnet, İcmâ, Kıyas) kabul etmeyen kimse vasıflı Müslüman olamaz.
Efendimizin Sünnetini hafife alan Müslüman vasıflı değil, vasıfsızdır.
Vasıflı Müslüman Hâliq’a mâsiyette mahluka itaat etmez.
Vasıflı Müslüman, Şeriata aykırı şekilde yemin etmez.
Vasıflı Müslümanın Müslümanlığı kal ile değil hal ile anlaşılır.
Vasıflı Müslümanın başına belalar ve sıkıntılar gelebilir, o bunlara sabr eder.
Bir vasıflı Müslüman bin kafire bedeldir.
Bin vasıfsız Müslüman bir vasıflı Müslümana denk olamaz.
Vasfın kaynakları nelerdir?.. Tahkikî iman, sahih itikaddır… Faydalı ilimdir… Geniş ve derin kültürdür… Hükmettir=bilgeliktir… Ahlak ve fazilettir… Şecaattir… İhlastır… Hasbîliktir… Mürüvvettir… Garazsız ivazsız hizmettir… Sabır ve namazdır… Sebat ve azimdir… Büyük ve küçük cihaddır… Emr-i mâruf ve nehy-i münkerdir… İstikamettir (doğruluk dürüstlük)…