Suriye Sünnîlik Şiîlik
Suriye savaşı İslam dünyasının perişan halini iyice açığa çıkardı. Müslümanlık edebiyatı yapmaya gelince mangalda kül bırakmayanlar Suriye faciasını âdil bir çözüme kavuşturma konusunda sınıfta kaldı.
Sünnîlerle Şiîlerin anlaşamayacakları Suriyede bir kere daha belli oldu.
Halifelik kurumunun ve en azından Sünnilerin biat ve itaat ettiği bir Halife bulunmamasının acı, korkunç, dehşetli manzarasını görüyoruz.
Suriyedeki Nuseyrî faşist diktatörlüğün meşru bir rejim olmadığı, Suriye halkının yüzde doksanını temsil etmediği, kırk küsur yıldan beri insan hakları ihlalleri ve kıyımlar yaptığı besbellidir ama Müslüman dünyası bu rejimin yerine insaflı, adaletli, çoğulcu bir düzen getirmekte birleşemedi.
Türkiye maalesef gün geçtikçe Suriye konusunda bir eşek arısı kovanının içine girmektedir.
Tarih boyunca Nuseyrilerle barışçı bir anlaşma ve çözüm olmamıştır.
Tunus diktatörü Zeynel Âbidin kaçtı…
Mısır diktatörü Mübarek devrildi…
Kaddafi sonuna kadar direneceğim dedi, feci şekilde öldürüldü…
Suriye savaşının sonu bir türlü gelmiyor.
Milyonlarca sürgün… Yakılmış yıkılmış şehirler… Yüz binlerce ölü… Çöken sanayi, ticaret, ziraat, iktisat…
Gözyaşları… Feryatlar… Kanlar… Yetimler dullar sakatlar… Hayatı kararmış Müslümanlar…
Zalim azınlık faşizmini devirmek için çarpışan direniş güçleri de kendi aralarında tam manasıyla anlaşamamış vaziyette.
Osmanlı devlet-i islamiyesine bir isti’mar=sömürge sistemi diyenler bugünkü rezalete ne isim veriyorlar acaba?
Suriyede bir Selahaddin, bir İmam Şamil yok mudur?
Osmanlının zaafları hataları olmuştur ama o devlet, halkına karşı asla bu kadar merhametsiz ve gaddar olmamıştır.
Suriye iç savaşı başlamadan önce bir planım vardı. Üç arkadaşımla birlikte Kilise gidecek, oradan Halebe geçecek, bir otomobil kiralayıp Suriyeyi bir güzelce gezecektik. Halep Hama Humus Şam… Müzeler, tarihî mekanlar, camiler, türbeler… Ulemadan meşayihten birkaçının elini öpecektik. Emeviye camiinde sabah namazı kılacaktık… Çevirme, yanında elma veya koyu kırmızı havuç suyu… Hamidiye kapalı çarşısındaki muhallebicide keşkül-i fukara... Halid-i Bağdadî hazretlerinin türbesini ziyaret… Muhyiddin Arabinin türbesi… Türbe civarındaki dolap kadar küçük aşureciden bir kase aşure alıp kenarda yemek…
Bendeniz meraklıyımdır, eskisicilerden birkaç sanat eşyası… Üzerinde balık tasvirleri olan Haleb çinileri…
Suriyede rejim değişmesi çok kolay olabilirdi ama İran bu konuda diretti durdu. Kan, ateş, yıkım ölüm devam ediyor. Bu kafayla biteceği de yok.
BOP planlarına göre Suriye de, Irak gibi parçalanacak…
Suriye Türkiye İran İsrail ABD AB Rusya Çin…
Tek bir Ümmet olamayan Müslümanlar…
Halifesiz Müslümanlar…
En azından bir kısmı vicdansız Müslümanlar…
Bir tek konuda, anlaşmamak konusunda kesin ittifak etmiş Müslümanlar.
(İkinci yazı)
Bir Kadeh Rakıda Fırtına
BİR kadeh rakıda fırtına… Be adamlar hatunlar!.. Muhalefet yapacaksanız şunu adam gibi doğru dürüst yapsanıza. İslamcı iktidar içki konusunda faşizm yapıyormuş… Bu ne gülünç ve ucuz muhalefettir.
Dünyanın bütün Hıristiyan ülkelerinde içki konusunda kısıtlamalar olduğunu bilmiyor musunuz? Biliyorsunuz ama bilmezlikten geliyorsunuz.
Rusya Federasyonunda içkinin millî bir felaket ve bela haline geldiğini bilmiyor musunuz, görmüyor musunuz?
İçmek hürriyeti kısıtlanıyormuş… Ben ise bir Müslüman olarak ülkemin bir meyhane-i kübra haline geldiğinden şikayetçiyim.
Her yerde içki fabrikaları harıl harıl üretim yapıyor.
İçen içene…
Sarhoş sürücülerin yaptıkları kazalar yolları mezbahaya çeviriyor.
Sultanahmette oturuyorum, gece açık pencerelerden evimin içine turistik şarap ve kebap kokuları doluyor.
Siyasî iktidar sigara tüketimini azaltmak için tedbirler aldı… İçki tüketiminin de kısıtlanması gerekmez mi? Türkiye’miz de Rusya gibi alkolik mi olsun istiyorsunuz?
İçki içmeyi, sarhoş olmayı uygarlık mı sanıyorsunuz?
Ulu Paşa çok içermişti… İçti içti içti de ne oldu? Siroz olup ölmedi mi?
Sarhoşluk yüzünden işlenen cinayetleri görmüyor musunuz? Sarhoşların yaptığı trafik kazalarından haberiniz yok mu?
Hastanelerde tedavi görenlerin, yatanların kaçta kaçı içki yüzünden hasta olmuş, biliyor musunuz?
1930’da ABD’de içki yasağı ilan edildiğini elbette biliyorsunuz.
Sizin ne acayip bir hürriyet anlayışınız var. Birtakım bedbaht kadınlara TC başlıklı fahişelik vesikası verilmesine, onlara devletin himayesinde KDV’li, koruma polisli seks köleliği yaptırılmasına hiç karşı çıkmıyorsunuz. Neden?
Bir de kadın haklarından yana çıkarsınız.
Kadına şiddet diye bağırıyorsunuz. Bu şiddetin bir kısmının içkiden ve sarhoşluktan meydana geldiğini niçin görmüyorsunuz?
İçkici beyler, içkici hatunlar!.. Boş gülünç yaygaraları bırakın ve muhalefet yapacaksanız doğru dürüst yapın. Unutmayın ki, halkın çoğunluğu içki içmemektedir.
Onların oylarıyla seçilen bir iktidarın içkiyi kısıtlamasından daha makul bir şey olamaz.
Ulu Paşa taraftarları!.. Siz de bir parti kurun, halk sizi destekler ve iktidar yaparsa içkiyi
teşvik edersiniz, her yerde serbestçe hiçbir kısıtlama olmadan sattırırsınız, çocuklara bile içki içme hakkı tanırsınız…
Müslümanların, İslamcıların içkiyi ve sarhoşluğu kısıtlaması çok normal, çok tabiî bir davranıştır. Bunu anlasanıza.
İçkinin yararı yok, zararı sayılamayacak kadar çok. İçkiden alınan vergilerin on misli, içkinin tahribatını tamire harcanıyor. Alkollü içki tüketimi korkunç bir israfa sebep oluyor.
Para israfı, sağlık israfı. Rusya içki salgınından batabilir.
İçki konusundaki kısıtlamaları alkışlıyorum.
Devlet piyangodan, kumardan elini çekmelidir.
Devlet, TC başlıklı, KDV’li, polis korumalı, yasal fuhşu kaldırmalıdır.
Devletimiz zaten bu konuda (kadınları seks kölesi olarak kullandırmayacağına dair) uluslararası kadın hakları sözleşmesine imza koymuştur. Şu anda bu imzasını çiğnemektedir.
TC başlıklı vesikalarla yaptırılan resmî ve yasal fuhşu protesto etmeyen Kemalist ve çağdaş Feministleri kınıyorum.
İslamcı Feministleri daha çok kınıyorum.
İki yüzlüler!..