Gerçek ve Olgun Müslümanlar
Gerçek, sâlih ve sağlam birer Müslüman olan,
*Allahı Rabb, Kur’anı Kitab, İslamı din, Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemi nebi, Şeriat-ı islamiyeyi nizam kabul eden şuurlu ve uyanık dindarlar,
*Bu meyanda Nakşibendî, Kadirî, Rufâî, Cerrahî, Şabanî, Halvetî, Mevlevî ve diğer aziz ve muhterem tasavvuf tarikatlarına mensup olanlar.
*Risale-i Nurlara ve Üstad Bediüzzaman Said Nursîye bağlı olanlar,
*Ehl-i Sünnet ve cemaat yolundan gidenler…
İşte bunlar var ya:
1. İtikadın sahih olmasına çok büyük önem verirler.
2. Beş vakit namazı çok dikkatli ve çok önem vererek çok doğru şekilde itina ile kılarlar.
3. Şer’î ve geçerli bir özürleri olmadıkça farz namazları ehil bir imamın ardında cemaatle eda ederler.
4. Zekatlarını Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak, hakkeden gerçek şahıslara verirler.
5. Onlar kesinlikle gıybet etmezler.
6. Onların elinden ve dilinden herkes selamette ve güvende olur.
7. Onlar parayı ve malı sevmezler.
8. Onlar dinî, imanî, Kur’anî hizmetleri para, benlik, dünyevî menfaatleri karşılığında yapmazlar; Hâliq için yaptıklarından dolayı mahlukattan ücret istemezler ve almazlar.
9. Onlar kötülükleri iyilikle uzaklaştırır ve böylece düşmanlarını dost ederler.
10. Onlar mü’minleri bizden olan mü’minler ve bizden olmayan öteki mü’minler diye ikiye ayırmazlar.
11. Onlar Ümmet birliğini kabul eder, zenginlik oluşturan müsbet çeşitlilikleri hoş karşılar.
12. Onların hiç biri, futbol hastaları gibi cemaat, tarikat, grup, parça, hizip, fırka, sekt holiganlığı, militanlığı, fanatizmi yapmaz..
13. Onlar İslam düşmanı kafirleri dost ve veli edinmez.
14. Onların, iyi mü’min ve iyi Müslüman olmaktan ileri gelen faziletlerini bir kısım düşmanları da kabul, tasdik, teslim ve itiraf eder.
15. Onlar dini içten yıkmayı hedefleyen bütün dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, mezhebsizlik, Sünnet düşmanlığı, Fazlurrahmancılık, İslam Feminizmi, Teravih namazı düşmanlığı gibi bid’atleri kabul ve tervic etmez.
16. Onların hepsi İslam ve Kur’an yazısı taraftarıdır.
17. Onların hepsi Hilafet-i islamiyeye taraftarıdır.
18. Onlar büyük alimleri, büyük şeyhleri, kamil ve olgun mürşidleri, rühbanları erbab haline getirmez.
19. Onlar Ashab-ı kiramı sever ve sayar, hiçbirini dışlamaz.
20. Onlar Ehl-i Beyti ve Âl-i Mustafayı severler.
21. Onlar paylaşma ve yardımlaşma ahlakına sahiptir.
22. Onlar lüks, israflı, gösterişli, kibirli, gururlu, şatafatlı, debdebeli bir hayat sürmezler, müsriflerin şeytanın kardeşleri olduğunu bilirler.
Bu muhterem zevatın, bu gerçek, olgun ve sâlih Müslümanların duaları üzerimize sâyeban olsun.
(İkinci Yazı)
Sünnî Çoğunluğun Tepkisizliği
ON sene önce miydi, büyük bir tv’de bir sunucu Kızılbaş vatandaşlara dil uzatınca, büyük tepki toplamış, öfkeli bir kalabalık televizyon binasını basmış ve sunucu işinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Türkiye’de her gün İslam mukaddesatına dil uzatılıyor, nice hakaretler yapılıyor ama Sünnî kesimde tepki ve hassasiyet yeterli ve etkili değil.
Bir cemaat başkanına lisanla saldırılınca sadece o cemaatin bağlıları harekete geçiyor.
Peygambere (Salat ve selam olsun ona) saldırılınca pek ses çıkmıyor ama bir din baronuna saldırılınca yer gök inliyor.
Türkiye’de Sünnîler çoğunlukta ama bin parçaya ayrılmış oldukları için güçleri yok.
Derin rejim Sünnîleri pasifize etmiş.
Sünnî Müslümanlığın temel değerlerinden biri de emr-i mâruf ve nehy-i münker farizasıdır. Param- parça olmuş Ehl-i Sünnet Müslümanları bu farzı yeterli miktarda yapamıyor.
Mukaddesatını koruyamayan bir toplum ne olur? Zelil olur. Çünkü mukaddesat mukaddes bir emanettir, bir vediadır, korunması gerekir.
Kanunsuzluk yapmadan, şiddete başvurmadan…
Ehl-i Sünnet çoğunluğu o kadar pasif hale gelmiş ki, birtakım derin reformcular dinin temellerini dinamitliyor, milyonlarca Sünnî Müslümanın haberi bile yok.
Resmî bir bina, mesela bir okul, tamir edilse, eşyaları yerine konulsa, giriş salonundaki büst unutulsa veya kaldırılsa ne olur? Bütün Kemalistler ayağa kalkar.
Çok büyük bir şehrimizdeki tarihî cami restore edilmiş, törenle açılmış… Tamirden sonra dört büyük Halife yazılarını asmamışlar. Bu işte elbette bir kasıt var. Peki Sünnî Müslümanlar protesto etmiş mi? Etmemişler, hattâ yüzde 99’u levhaların yerinde olup olmadığına dikkat bile etmemiştir.
İslamın kutsal değerlerini korumak Müslümanların üzerine farzdır.
Resulullah Efendimizin hatırasını korumak boynumuza borçtur.
Şeriat, Kur’andan Sünnetten icmadan çıkartılmış kutsal hükümlerdir. Onu da korumamız gerekir.
Memlekette hayli hürriyet var ama Sünnî çoğunluk bu hürriyeti kullanmıyor. Kemalistler, solcular, çağdaşlar, Geziciler Müslümanlardan daha uyanık, daha güçlü, daha pervasız.
Müslümanları bu hale hangi güçler getirmiştir?
Bendeniz şiddete başvurulsun, vurulsun kırılsın, kanunsuz işler yapılsın demiyorum, yasal sınırlar içinde tepki gösterilsin diyorum.
Densizin biri dine saldırınca milyonlarca mail gönderilmelidir.
Bu kadar basit bir tepkiyi bile gösteremiyoruz. Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş.
Millete domuz eti ve yağı yediriliyor, tepki yok.
Bu tepkisizliğin sonu iyi olmaz. Emr-i maruf ve nehy-i münker farzını terk eden Müslüman bir toplum iflah olmaz.
Kimliğini, kültürünü, mukaddesatını savunamayan bir toplumun sonu esaret ve zillettir.
Bugünkü kafa ile Sünnî Müslümanlar haklarını alamaz. Haklarını bileceksin ve ısrarla isteyeceksin.
Hilafet… Ümmet teşkilatı… İslam medreseleri… Tasavvuf tekkeleri… Cuma tatili…
Yazık ki, Sünnî kesim yatakta uyuyor, büyük kısmı ayakta da uyuyor…