Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Başbakan’dan ferman çıktı, uyalım

Başbakan’dan ferman çıktı, uyalım

O’nu en çok yazarını bilmediği bir şiir okumasından sonra tanıdı halkımız...
O’nu o yazarını bilmediği şiir taşıdı mahpushaneye...
O, mezkur şiiri okuduğundan, mahpushaneye girdiğinden dolayı siyasi mahfilde sıçramalar yaptı...
Tabii bu arada CHP fanatiklerinin haksız saldırıları da yükselmesine vesile oldu...
O, o hadiseden sonra şiir okumaya merak sardı...
Ziya Gökalp kim, Nazım Hikmet kim?
Amma bu sefer de dünyanın en sapık diktatörü “Stalin’in yarattığı” Nazım Hikmet şiiriyle sahneye çıktı...
İhtilalci komünistlerin vird edindiği şiirle...
“Sen yanmazsan, ben yanmazsam,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...”
O şiirin can alıcı mısraları bunlar işte...
Yani, Stalin’in kulu Nazım diyor ki:
Sen yanacaksın, ben yanacağım, öteki yanacak ki “Ortaçağ karanlığı” (özetle İslamiyet) aydınlığa kavuşsun...
Ben derken bal gibi yalan söylüyor...
Yanan-yakılan hep ötekiler olacak... Yani garip-gureba takımı...
İşte bu komünist şiirini sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kürsüden okudular...
Ne yani, okumasın mı?
Okusun, okusun ki vatandaşlar cayır cayır yanmayı bir daha öğrensinler...
Niçin yansınlar? Hangi karanlığı aydınlatsınlar?
Cevabını sayın Başbakan verir herhalde...
Zaten AKP’nin son yıllarda adını duydukları eski tüfek marksistlere iade-i itibar kampanyası başlatmalarından belliydi...
Nazım’a iade-i itibar...
Mümkündür bir köy meydanındaki çınar ağacının altına anıt mezarını yapmak... İleri tarihlerde yanına hakim katili Korkmaz Kuzey’i de yatırmak...
Çok şeyler olacağa benziyor...
Devletin gücü yetmeyecek ne var ki!
Rahşan Ecevit’i C.Başkanı iradesiyle resmi devlet mezarlığına gömme sözü verildiğini duydunuz...
Rahşan hanım yalnızca yatmaktan korkarmış...
Kemikleri Bülent ile yan yana olursa memnun ve mesrur olurmuş...
Olur inşallah...
Son günlerde meşhur anarşistlerden Sinan Cemgil hakkında bir hayli yazılar yazılmaya başlandı...
Ancak Türkiye solcuları bilgi cahilliğinden asla kurtulmuyorlar...
Sinan Cemgil ve arkadaşlarının Nurhak Dağlarında öldürüldüğünü yazıyorlar... Halbuki Cemgil ve arkadaşları Adıyaman Gölbaşı ilçesinin İnekli köyünde girdikleri çatışmada ölmüşlerdi...
Cemgil’in yurtdışında yaşayan karısı da öldü ve Türkiye’ye getirildi...
Sinan Cemgil’e Nazım’ın anıt mezarı kurbünde bir yer ayrılıp, karısının da oraya defnedilmesi iktiza etmez mi?
Sen yanmazsan, ben yanmazsam, ötekiler yanmazsa “Ortaçağ karanlığı” nasıl aydınlığa çıkar?..
Başbakan’ın fermanına harfiyen uyalım...
Ne kadar yurtdışına kaçmış ve oralarda ölmüş ihtilalci Marksist varsa hepsini ülkeye getirelim. En mutena topraklara gömüverelim...
Ülke barışı için önemlidir...
Bir türlü anlaşmaya yaklaşmayan Baykal için şarttır...
Ergenekon sanıkları her ne kadar Masonik desenli olsalar da, içlerinde bir hayli marksist vardır...
Yeni şiirlere ihtiyaç çıkacak galiba...
Kalbimin yarısı buradaysa doktor
Öbür yarısı Çin’dedir...
Sarı nehre doğru sel gibi inen
Maocu orduların içindedir... (N.H.)
Hani, ileride lazım olur diye haberdar etmek istedim...
================
Hoşgörü adına çiğ tavuk yenmez
Sülük kan emmeye doymaz sultanım.
Üflemekle yürek yangını sönmez
İsyankâr, nizama uymaz sultanım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi