Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Bir devrin babatomisi

Bir devrin babatomisi

Sağlığım bozulmuştu, şamatalı günleri değerlendirme imkânım olmadı...
Elhamdülillah biraz olsun düzeldim sayılır...
Gündem, bildiğiniz gibi, 28 Şubat eşkıyalığının basit bir analizi...
Neydi o günler???
Rütbeler üstü yetki kullanan, İsrail muhibbi, demokrasi muhalifi çok sayın /sayın işte/ Çevik BİR’in kılıncının önünün de, arkasının da kestiği günlerdi...
Çevik Bir’in suç duyurularına bakarsanız, siyasetçi olmadığım halde ne çok antika suçlar işlemişim...
Türklüğe hakaret!..
Türk büyüklerine hakaret!..
Adalet tanımamak!..
Atatürk ilke ve inkılaplarına muhalefet etmek...
Cumhuriyet rejimine muhalefet...
Din istismarcılığı!..
Irkçılık yapmak!..
Türk dostu devletlere hakaret etmek ve aramızı bozmak!..
Hatırladığım bunlar...
a- Türklüğe hakaret etmeyi zül sayarım...
b- Türk Büyükleri/dedikleriniz maalesef o kadar küçüklermiş ki 300 tanesi bir Silivri koğuşuna sığıyor...
c- Adaleti çoban azığı gibi dürüm yapıp yedeğinde gezdirenleri ben çok önceden tanımıştım... Bakacak yüzlerinin olmadığını erken fark edenlerdenim...
ç- Atatürk ilke ve inkılaplarını mıncıklaya mıncıklaya suyunu çıkartanların bence biraz edebli ve anlayışlı olmaları iktiza ederdi...
d- Cumhuriyet rejimi maalesef darbeseverler tarafından sevimsizleştirildi... Onun da sıkıntısını çektim yıllarca...
e- Din istismarı, aslında dinsiz kesimin icat ettiği bir savunma mevziidir... Ben dindarım, kendi dinimi istismar aracı yapmam...
f- Irkçılık ha? Benim dinimin yasakladığı bir kavram o...
g- Türk dostu denilen ve bilahare çekirdeği ortaya çıkan yegane ülke İsrail olsa gerek... Zamanın Başbakanı, İsrail’e kuyrukçuluk yapmayı kabul etmeyince re’sen /satılma unsuru taşıyan/ antlaşmayı Telaviv’e giderek kimin ne maksatla imzaladığını unutmadık...
Eee, ne dersiniz sayın büyüğümüz?
Yalnız değildiniz, onu da biliyoruz.
İ. Hakkı Karadayı Paşa habire saman altından su yürütüyordu... Birinci dayanağınız kesinlikle Karadayı idi...
İkincilerin sahası hayli geniş:
Demirel,
Kıvrıkoğlu...
Kanadoğlu, kuyrukoğlu vesaire...
28 Şubat aslında bir milattır...
Batılın hakka hükmetme ve hakkın temelden yok edilmesine matuf bir yobazlık...
Milli egemenliğin sembolü sayılan parlamentoyu baskı yoluyla toz/duman etmek...
Kısmen başarılı oldunuz sevgili Çevik...
Esasında BİR adım kalmıştı maksadınıza vasıl olmak için...
Ah şu Yarsav harici bağımsız savcılar ve hakimler var ya, meseleyi temelden sarstı...
Paşamız “susma” hakkını kullanacakmış...
Peki sonra?
Herhalde yeni bir 28 Şubat maskaralığı gündemi işgal etmeyecek...
Çünkü her devirde Karadayı generalin baş olacağı mümkün değil...
Kasnak Erol’u arasanız da bulamazsınız...
Küfürbaz O.Ö. ve dahi mezhepçilikle malum Silahçızade...
Diyeceğim o ki kar gidince her pislik ayaza çıkar...
Omzunuzda kaç yıldız olursa olsun ilahi kader hepinizi yakalayacak ve hak ettiğiniz çukura düşeceksiniz...




“Post modern darbe” dendi, POSTAL MODERN darbeymiş
Anladınız mı bari, memleket ne haldeymiş?
Yakından gören bilir o günlerin resmini
Adalet komadaymış, hürriyet zevaldeymiş...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Abdurrahim Karakoç Arşivi