Halimiz ahvalimiz
Bazı aydın! Geçinenler de geçmişimizdeki, geriliklerden, gericiliklerden bahsederek, yoksulluk ve taasupla dolu bir hayat düzeni olan tarihimize sürekli ver yansın ederken; günümüzde, çağdaş, müreffeh bir toplum olduğumuzdan, ortaçağın karanlıklarından kurtulduğumuzdan bahsedip duruyorlar.
Bu zevata sormak istiyorum, (yakın tarihi muaf tutarak) ilimin fennin söz sahibi olduğu sahada bazı hassas dönemlerde ayağımız aksamış, bacağımız sakat kalmış olabilir, lakin hiç bu kadar komik durumlara düşmüş müydük?
Ayağını kaldırdığı yere, izine basmaya çalıştığımız, arkasına geçip vokalistliğini yaptığımız, bir el hareketine baktığımız, ilerici batı: “grip” dedi, “grip” dedik. “Aşı” dedi “aşı” dedik. Yine onlardan gelen şaibeli haberle olmasa işin içinde başka işler olduğunu bilemeyecek şimdiye kadar defaatle olduğu üzere kobay olmaya devam edecektik. Hala netliğe kavuşamayan durum karşısına tedip edilmesi gerekenler var.
Tazirimiz avama değil, niteliği kalmayan havasımıza. Nitekim: halk havasın ağzına bakar bizde ilimle hikmeti yoğuran havas kalmamış ya, salt bilgi sahibi bilim adamı da kalmamış. Araştırmacı ve çalışma azminden uzak, ezberci, papağan gibi sorgulamadan tekrara eden, yatarak mevkii sahibi olmanın yollarını ve bu uğurda başvurulacak incelikleri bilen zevat türemiş.
İlim bilim için gözünün nurunu kan edip sabahlara kadar akıtacak alimlerimiz kalmadığı gibi, bu ilerici ülkemde, okullar akademiler, araştırma merkezleri, mutat üzere ezberden dersini verip kaçamak üzere hazır bekleyen sürülerle dolmuş.
Gen teknolojisi ile kitleleri yok etme hikâyelerini okuyoruz, topla tüfekle cidalin sahnenin arka tarafına atıldığını, şimdi sahnede genetik bilimi, psikolojik savaş ile kitleleri etkileme, sindirme, hatta yok etme görüntülerinin olduğunu biliyoruz. Galiba sadece bu kadarını bilmekle kalıyoruz zira, koskoca ülkede grip aşısı hakkında tutarlı araştırma yapacak, net sonuçlara varacak ne araştırma merkezlerimiz, ne de söz sahibi hakiki ilim adamlarımızın kalmadığını, boş atıl mahzenler gibi binaların hakkının verilmediğini matessüf görüyoruz.
Her yıl, beyaz yalıtılmış, kıyafetlerle, ağzında maskesi, ellerinde, beherler tüplerle deney yapanlar, ekranlarda boy gösterince yada hastalıkla muhatap olanların tedirgin görüntülerini görünce yüreklerimiz ağzımıza gelir oldu. Kuşlar deli danlar domuzlar halimize güler oldu.
İlerleme ölçüsü çağdaşlaşma ölçüsü batının nefesini koklamak olanlara onların ellerinde hala bizim kitaplarımızın kırıntıları ile geçindiklerini, biz de şu durumda onların bir parmağını şaklatmaları ile kâbuslar gördüğümüzü düşünürsek komedinin boyutunu varın siz düşünün. Bu ironik halimizle bu çizdiğimiz komik tablo ile halimize hayvanları dahi güldürdük, biz bayağı ilerledik, gericilik kâbusu görenlere müjde.
Rukiye Yıldız Erdoğmuş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.