Yakışmadı MHP’ye!

Yakışmadı MHP’ye!
02 Şubat 2010 Salı günü TBMM’inde, Çalışma Bakanı Sayın Ömer Dinçer hakkında, MHP tarafından verilen gensoru önergesinin görüşmeleri sırasında MHP’li konuşmacılar, çıkarılması önceden plânlanmış bir kavganın fitilini ateşleme

Önceden ‘plânlanmış kavga’ diyorum. Çünkü verdikleri gensoru önergesi ile hiç ilgisi ve alâkası olmayan bir sürü materyalle donanımlı olarak Meclise gelmişler. Tıpkı ilköğretim öğrencileri, okulda yapacakları bir gösteri veya deney için nasıl hazırlıklı geliyorsa, işte MHP’liler de öyle hazırlıklı gelmişler. Derslerine çok iyi çalışmışlar. Bu başarılarından dolayı kendilerini ve üzerlerinde emeği olan öğretmenlerini tebrik ederim.
Önergelerinde iddia ettikleri gibi Çalışma Bakanı, Başbakan, hatta bütün bakanlar yanlış yapmış olabilirler. Gönül arzu ederdi ki hakkında gensoru verilmiş olan bakan eleştirilirken, milletin vekillerine yaraşır şekilde, hem siyasi nezaket kuralları çerçevesinde, hem de millî ve manevî değerlere saygılı olduklarını savunan insanların edebi, âdabı, hayâsı ve ahlâkı çerçevesinde eleştirilsin…
Fakat akıl ve izan sahibi olan herkesi MHP’li Osman Durmuş’un yaptığı konuşmayı iyice anlamaya davet ediyorum. Bu konuşmanın; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer hakkında verilen gensoru önergesi ile ne ilgisi var? “Hele beyaz gömlekli doktorlar yok mu? Nejat Uygur’u ziyaret etmek isteyen hanımefendiye ‘Gülhane’ye gelmeyin.’ demişler. Sizi beyaz gömlekliler sizi! Üç beş kuruşu görünce kendinizi ne sanıyorsunuz? Peygamber olarak anılan bir Başbakanın eşini nasıl kabul etmezsiniz? Üç beş kuruş paranıza mı güveniyorsunuz? Sizin muayenehanelerinizi kapatsın da bir görün.”
Daha sonra AK Parti adına konuşan Sayın Bekir Bozdağ’ın konuşmasının tamamını dinledim. Bu konuşmada hiçbir partiye ve hiçbir partinin herhangi bir üyesine zerre kadar saldırı, aşağılama, hakaret veya sataşma yoktu. Yukarıda bahsettiğim gibi edep ve âdap sınırları içinde yapılan bir konuşmaydı.
Buna rağmen MHP’liler ‘grubumuza sataşma var’ diyerek söz istediler ve öğretmeninin verdiği ödeve çok iyi çalışan Osman Dursun, elindeki materyallerin bir kısmıyla birlikte yeniden kürsüye gelerek, yukarıda tırnak içinde yazılı konuşmasının bir benzerini hem de ‘alaylı’ bir üslûpla yaptı.
Peki, hiç sataşma yokken, oturumu yöneten CHP’li Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu neden söz verdi? Çünkü o da kendisine biçilen rolü oynayacaktı. İki parti arasındaki söz düellosunun körüklenmesi gerekiyordu. Bu rol de Güldal Mumcu’ya düşmüştü. TBMM çalışmalarını izleyenler çok iyi bilirler ki; herhangi bir grup ‘sataşma’ gerekçesiyle söz istediği zaman başkan; “Tutanakları bir inceleyelim. Eğer sataşma varsa size söz vereceğim.” şeklinde açıklama yapar ve ondan sonra uygun görülürse, söz verilir. Ancak MHP’li Osman Dursun söz ister istemez, kendisine söz verilmiştir. Bu da gösteriyor ki, Güldal Mumcu da bu kavganın fitilini ateşleyenlerden biridir.
Güldal Mumcu’yu anladık ta, şu bizim ‘milliyetçi ve mukaddesatçı’ MHP’yi anlamakta çok zorlanıyorum. Çünkü MHP’nin sloganlarının başında ‘millî ve manevî’ değerler vardır. İşte bu MHP, seçim meydanlarında oy isterken, basın toplantılarında mikrofonların karşısına geçerken, herhangi bir bildiri yayınlarken muhataplarının millî ve manevî duygularına hitap eder. Millî ve manevî yaşam tarzlarıyla öne çıkan topluluklardan destek ister. Ancak arabası düze çıkınca da, bu çilekeş milletin değerleriyle alay eder, onları hafife alır.
Bundan üç yıl önce GATA’da Sayın Başbakan’ın eşine karşı başörtüsünden dolayı bir densizlik ve bir edepsizlik yapılacak. Sen milliyetçi ve maneviyatçı bir siyasetçi olarak orada; Müslüman-Türk kadınının ‘iffet ve namusu’ sayılan başörtüsüne karşı yapılan bu saygısızlığı kınayacağına, hem o edepsizliği savunacaksın, hem de orada haksızlığa uğrayan hanımefendiyi ve onun eşi olan Başbakan’ı aşağılamaya kalkacaksın.
Oda yetmeyince, Aydın’ın eski İl Başkanı İsmail Hakkı Eser’in “adeta bizim için ikinci peygamber” saçmalıklarını; sanki Başbakan Erdoğan, “Ben ikinci peygamberim” diye kendi söylemiş gibi insanların kafalarına kazımaya çalışacaksın.
Bakın bu kahraman milletin yüce değerlerini hafife alan ve aşağılayan zavallıları, Vatan Şairi Üstat Mehmet Akif; “Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne,
Acırım tükrüğe billahi tükürsem yüzüne…
Medeniyet dediğin soymaksa bedeni,
Desene hayvanlar bizden daha medeni…” dörtlüğü ile çok veciz bir şekilde ifade ederken, ne kadar da isabetli ve haklı olduğunu ispatlamıştır.
‘Bu yaptığınız yanlıştır, izansızlıktır, insafsızlıktır’ diyince de, küfür ediyorsunuz ve kavga çıkarıyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi; “Erdoğan ve AKP'yi siyasi terbiyeye davet ediyoruz. Başbakan’ı namuslu ve dürüst olmaya davet ediyoruz.” şeklindeki akıl almaz beyanlarınızla da tıpkı ‘zeytinyağı gibi’ üste çıkmaya çalışıyorsunuz.
Meclis Başkanlık kürsüsü önünde yaşanan bu kavgalardan biri de, dokuz yıl önce bir milletvekilinin hayatına mal olmuştu. DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu, hem de aracılık yaparken iki MHP milletvekilinin yumruklarıyla can vermişti. İnsan istemese de MHP’yi bu tip vakalarla hatırlamak zorunda kalıyor.
Taraf Gazetesi yazarlarından Ahmet Altan MHP’nin bu davranışını; “İnsanlar bu aşağılamalara karşı sessiz kalmıyorlar. MHP, Başbakan’ın eşine yapılan hoyratlığı hafifsemenin ve türbanlı bir kadının haklarını değil de askerlerin saygısızlığını savunmanın bedelini sanırım önümüzdeki seçimlerde ödeyecek. Anadolu bunu kolay kolay affetmez.” şeklinde bir hatırlatmada bulunuyor.
Ahmet Altan’ın haksız olmadığı, olayın üzerinden daha bir hafta geçmeden, MHP’den ayrılıp AK Parti’ye katılan üç belediye başkanının davranışı ile ortaya çıktı.
Başbakan Erdoğan, kendisine “adeta bizim için ikinci peygamber” benzetmesinde bulunan Aydın eski İl Başkanı İsmail Hakkı Eser’ i partisinden ihraç etti. Bakalım aynı cesareti Sayın Bahçeli de gösterebilecek mi?
Benden hatırlatması, bizim insanımız; yüksek enflasyonu-düşük geliri, içi boşaltılan 21 bankayı, ip fırlatmayı, ‘erkeği-ürkeği’ ve daha binlerce yanlışı unutur ama, millî ve manevî değerlerine dil uzatanları asla unutmaz.

Selâm ve saygılarımla…

Eğitimci-Yazar / Muhittin ATICI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.