Kasetten çıkanlar!

Kasetten çıkanlar!
Yetmişlik Baykal, internete düşen seks görüntüleri nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. Bay Baykal sadece istifa etmedi. İstifa ederken, o görüntülerden başkalarını sorumlu tutarak çamur atmaya devam etti…

Sadece Baykal değil, bütün CHP ve o CHP’nin yandaşları; bir taraftan timsah gözyaşları dökerken, bir taraftan da her zaman olduğu gibi, yine suçluyu farklı adreslerde aramaya çalıştılar. ‘Haksızlığa uğramış ve mağdur duruma düşmüş’ bahanesiyle hükûmete ve o hükûmetin Başbakanı’na saldırmaya devam ettiler.
Diyelim ki bu kaset skandalında hükûmetin veya Sayın Başbakan’ın parmağı vardı. Eğer öyleyse, Baykal’ın koltuğuna o zaman Sayın Erdoğan’ın oturması gerekirdi. Sayın Erdoğan’ın böyle kirli bir plânın içine girmesine hiç gerek yok neden?..
Sayın Erdoğan için Baykal’dan daha iyi bir rakip olmaz. Çünkü…
* Hiçbir plânı ve hiçbir projesi yok.
* Millet yararına yapılmış ve yapılacak her şeye karşı çıkar.
* Seçim öncesi çarşafa rozet takar, seçim sonrası, rozet taktığı o çarşafı yırtar.
* Yetmişini aştığı halde, bu ülkede dikili tek bir fidanı ve çakılı tek bir çivisi yok.
* Sürekli darbecilerle ve çetelerle işbirliği içindedir. Onların avukatlığından başka bir şey yapamaz.
* Partisinin adı ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ olmasına rağmen, hem halkçılığa, hem de cumhuriyetçiliğe itiraz eder.
* Bosnahersek’e giderken oradaki kadınlara, ‘başörtüsü iffetin ve namusun sembolüdür.’ diyerek onlara başörtüsü götürür. Fakat Türkiye’de başörtüsünün yasaklanması için kanının son damlasına kadar savaşır.
* Dindar çevrelerin oyuna ihtiyaç duyduğunda; Kur’an’a, Sünnet’e ve İslâm büyüklerine sarılır. Ancak partisinin içinden çıkıp ta Allah’la, Kur’an’la ve Peygamber’le alay edenlere ya ses çıkaramaz, ya da onların yaptıklarını tasdik eder.
* Seçim meydanlarında, 12 Eylül Anayasası için; “Bu bir darbe anayasasıdır. Tamamının değişmesi gerekir.” der. Fakat seçimler geçince, “Ben bu anayasanın tek noktasına bile dokundurtmam.” şeklinde feryat eder.
* Bay Baykal işte bu özelliklerinden dolayı, Sayın Erdoğan’la birlikte girdiği ‘4’ seçimin hiç birinde ona rakip olamadı ki, Sayın Erdoğan kalkıp onun ayağını kaydırmaya çalışsın. Aksine Sayın Başbakan’ın kendi ifadesiyle; “Böyle rakip dostlar başına”…
Bu kaset olayına bir de diğer yorumcuların gözüyle bakalım;
* Fetullah Gülen; “Bunun ötesinde medyada yer alan ‘Bizim çocuklara sordum. Bizimle ilgisi yok. İktidara baksınlar’ gibi tırnak içine alınarak verilen sözler kesinlikle bana ait değildir, yalan ve iftiradır. Kamuoyuna saygılarımla duyururum.”
* Ertuğrul Günay; “CHP'de işler karıştı. Kılıçdaroğlu'nun adaylığına Baykal ‘şer ittifakı ve ihanet’ dedi. Baykal’ın ilişki kasedinin CHP içerisinden birileri tarafından internete konulduğu iddiası Kılıçdaroğlu’nun aday olmasıyla doğrulandı...”
* Hikmet Sami Türk; “Bu tür ilişkiler birçok siyaset adamının sonu olmuştur. Özellikle de siyasetçilerin özel hayatlarına dikkat etmesi ve örnek bir şekilde sürdürmesi gerekir. Ben bir bilim adamıyım, doğru olanı ve söyleneni görmezden gelemem. Vatan Gazetesi’ndeki demecimde de bunu belirttim. Bu konuda Sayın Başbakanı samimi buluyorum. Siyasette belden aşağı vurmak doğru değildir. Söz konusu komplo içinde bu iki kişiyi de mi AKP bir araya getirdi? Ele geçirildiği iddia edilen bu görüntülerin siteden çıkarılması Sayın Başbakanın talimatıdır. Sonuçta bu tür görüntülerin yayınlanması da bir suçtur.”
* Beden dili uzamanı İlhan Doğan; “Baykal’ın istifa konuşmasını değerlendirdim. Baykal’ın hareketlerinde aşırı gerginliği fark ettim ve Baykal’ın kâğıda bakarak konuşması suçluluğunu gösterir. O ifadeleri okurken suçluluk imajı vardı. Kâğıda bakarak konuşuyordu. Bu da suçluluğu gösterir. Kişilerle göz kontağına girmedi, özellikle de medyayla. Göz kontağı kurduğu kişiler sadece partililerden oluşuyordu. Aşırı gergindi.”
* Hürriyet’ten Mehmet Y. Yılmaz; “Eğer bu bir komplo ise, söz konusu görüntülerin öncelikle ‘kurmaca’ olduğunu düşünmemiz gerekiyor. Teknolojinin olanakları ile böyle bir kurmaca görüntü elde ediyor ve bunu sonra yayımlayarak Baykal’ı CHP'nin başından istifaya zorluyor olmalılar. Baykal büyük olasılıkla şöyle düşündü: ‘Bu olay nedeniyle istifa edersem, hem siyaseten gerekli olanı yapmış olurum hem de beni bırakmazlar ve bu olay nedeniyle aklanmış olarak partinin başına geri dönebilirim.’ Durum, Baykal'ın hesabının tutmamış olmasından ibarettir. Baykal’ın kasetini bizzat Baykal’ın çekmesi, akla gelen komplo senaryolarından birisidir. Neden bunu yapar Baykal? Şundan dolayı yapar. Önümüzdeki kongrede seçilememe ihtimalini görmüştür. Bu yüzden de mağdur edebiyatı yapmak ister. Hemen plan kurulur ve işletilir. Kendisinin de dediği gibi olay 2 haftalık taze olaydır. Olayı ‘komplo’yla açıklamaya çalışan Sayın Baykal, Çıkıp “O görüntüler bana veya bize ait değil.” demiyor. ‘Zinaya karşı olduğunu, eşini aldatmadığını’ açıklamıyor. ‘Nesrin Baytok’un milletvekili adayı gösterilmesiyle bu ilişkinin hiçbir ilgisi olmadığını’ da söylemiyor. Savcılığa suç duyurusunda bulunuyor ama o savcılığa bilgi vermeye yanaşmıyor. ‘Sonra bakarız’ demekle yetiniyor. ‘Komplo’ iddiası ile hükümeti hedef göstererek işi sulandırmaya, Göstermelik istifa ile dinlendirmeye aldığı CHP Genel Başkanlığı koltuğunu korumaya çalışıyor.”
* Ali Topuz; “Muhalif adam nerden bilecek gizli kapaklı yapılan işleri? Bu Baykal’ın burnunun dibinde olan insanların rezaletidir. Evet. Maalesef izledim. Çok kötü ve çok utanç verici. Çok ahlaksızca! Umarım bir kurgu ya da montaj hilesi filandır bu kaset. Çünkü eğer o görüntülerdeki kişiler gerçekten Sayın Genel Başkanımız ve milletvekilimiz Nesrin Hanım’sa, bunun çok feci sonuçları olur. Biz ahlaklı ve erdemli davranmazsak, toplumdan nasıl ahlak ve erdem bekleyebiliriz ki? Böyle bir yasak ilişkiyi gelip muhalif isimlerle mi paylaşacak! Bunu bilse bilse bu işin içinde olan Baykal yakını insanlar bilir. Saçma sapan bir ihbar mektubuna dayanarak, ‘Sarıgül Baykal’ı iki dizinden vurdurtacak tetikçi tutmuş.’ filan demek büyük komediydi. Yahu diyelim ki Sarıgül böyle bir şey yaptı. Bu kimin işine yarar? Baykal iki dizinden vurulacak olsa, oy oranı en az yüzde yirmi artar.”
Şimdi bu yorumların ışığında değerlendirme yapalım…
* Kaset kurultaya 20 gün kala servis edildiyse, acaba CHP’nin rakipleri tarafından mı, parti içinde önü kesilmiş muhalifler tarafından mı, yoksa Baykal’ın ‘istemezük’çülüğünü yetersiz gören patronları tarafından mı servis edildi? Bay Baykal’ın ve çevresinin bütün gayretlerine ve çırpınışlarına rağmen;
* Ergenekon davası sayesinde dokunulamayanlara dokunuldu. Uzun yıllardan bu yana devam eden aydınlara, gazetecilere, yazarlara yönelik suikastlar, toplumu kamplaştırmaya yönelik kanlı cinayetler, adaletin pençesine yakalanmış durumda. Bu durum, başta lâik kesim olmak üzere toplumdaki bütün ezberleri bozdu.
* 2007’de bütün yasakçıları, bütün ‘istemezük’çüleri, bütün cübbeli darbecileri, bütün şer odaklarını arkasına alarak engellemeye çalıştığı, Cumhurbaşkanlığı seçimini engelleyemedi.
* Sivil iradenin cesareti ve kararlılığı sayesinde yükselen; devlette “demokratikleşmenin vakti geldi artık...” şeklindeki tepkilerin artmasını engelleyemedi.
* Avukatlığına soyunduğu çeteler ve kapalı kapılar ardındaki odaklar; kendisine biçtikleri ‘statükoyu ve yasakları’ savunma rolünü yeterli bulmadılar.
* Bütün güç odaklarını arkasına alarak engellemeye çalıştığı Anayasa değişikliğini engelleyemedi.
* AK Parti’yi, içten bölemedikleri gibi, kapatma tehdidi projeleri de bir işe yaramadı.
CHP’li dostlarımız kusura bakmasınlar ama her zaman eğri oturup eğri konuşuyorlar. Bir defa da düzgün oturup düzgün konuşmayı deneselerdi, belki de gerçekleri göreceklerdi. Şurasını unutmayalım ki; gizli kameralarla özel hayatların mahremiyetine girmek ne kadar alçaklıksa, o mahrem sayılan ortamlarda gayrimeşru ilişkilerde bulunmak ta o kadar alçaklıktır.
CHP ve onun şakşakçıları, Cumhuriyet tarihi boyunca ve hiçbir zaman idrak edemediler ki; halka rağmen halkçılık, demokrasiye rağmen demokratlık, hukuka rağmen hukukçuluk olmaz. Sırtını haktan ve halktan başkasına dayayanlar her zaman kaybetmeye mahkûmdur.

Selâm ve saygılarımla…

Eğitimci/Yazar-Muhittin ATICI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.