Al birini vur diğerine!

Al birini vur diğerine!
Bugüne kadar önüne ne gelirse gelsin sadece reddeden, içeriğine dahi bakmadan hep ‘istemezük’çü bir kafayla yaklaşan CHP’den şikâyetçi oldu bu millet.

Yapılan ve yapılacak bütün yenilikleri, yatırımları ve her çeşit hizmeti; ister milletin yararına olsun, isterse dünyanın en ileri harekâtı olsun, hep karşı çıkmıştır. Çünkü dayandığı güç odakları böyle istiyordu ve varlığını buna borçluydu.
Tanıdığımız CHP’nin; cumhuriyet tarihi boyunca vatandaşın özgürlükleri önündeki engelleri kaldırma, millete hizmet, milletin refahı ve huzuru için kafa yorma, milletin yaşam standartlarını yükseltme diye bir derdi hiç olmamıştır. Bu gibi konularda asla kafa yormamıştır. Çünkü ona taktir edilen görev sadece engellemek, kaos çıkarmak, hükûmet ve millet o kaosla uğraşırken, o kaosun doğurduğu ürünleri devşirmek…
CHP’nin iktidar olduğu veya iktidar ortağı olduğu dönemlere şöyle bir göz atalım… Yasaklardan başka, elle tutulur-gözle görülür tek bir hizmetini göremezsiniz. Muhalefete düştüğü dönemlerde de, millet yararına olan her şeye karşı çıkmıştır.
Buna ilk aklımıza gelen birkaç örnek olarak, şunları verebiliriz:
* Bugüne kadar ‘öcü’ olarak bilinen komşu ülkelerle ‘sıfır’ problem,
* Devletin sırtında kambur olarak duran arpalıkların özelleştirilmesi,
* İstanbul ve benzeri büyük şehirlerin su problemini çözecek projeler,
* Boğaz köprüleri ve onların işletim şekli,
* Kısa adıyla ‘GAP’ olarak bilinen proje,
* Yeni üniversitelerin kuruluşu,
* Otoyollar ve işletim şekli…
Buraya kadar söylenenlerle de anlıyoruz ki; CHP’nin söylemleriyle eylemleri örtüşüyor. BDP’de İmralı’dan aldığı talimata göre hareket ediyor. Onun da Türkiye’nin kalkınması, çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkması, halkın refah seviyesinin yükselmesi, özgürlüklerin artması diye bir derdi yok. Onlar da kandan ve kaostan nemalanıyor.
Bu ‘istemezük’ çatısı altında CHP, BDP, İP, ERGENEKON, Yargıtay, Danıştay, HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin malum temsilcileri ve onların taşeronlarıyla aynı noktada buluşmasını, MHP’nin nasıl izah edeceğini anlamak mümkün olmadığı gibi anlatmakta mümkün değil.

‘12 Eylül Darbe Anayasası’ hakkında, CHP ve MHP’nin daha önce söylediklerine bakalım…
* Baykal; “Bu anayasanın betonarme hesapları yanlıştır. Öngörülen denge bu sıkleti çekmez. Statik denge milli irade dışına taşmıştır. Bu anayasayla çağdaş demokrasiye geçemeyiz.”
* Türkeş; “1982 Anayasası hazırlanış, sunuluş ve kabul ediliş süreci, şartları ve içeriği ile ülkemizin demokratik gelişmesi önünde çok önemli bir engel olarak durmaktadır. Aradan 11 yıl geçmiş olmasına rağmen, 12 Eylül hukukunun başta Anayasa olmak üzere hala geçerliğini koruması, demokratikleşme yolunda çok ileri ve önemli adımlar atılması gereğini açıkça ortaya koymaktadır.”

Şimdi bu iki parti yetkililerinin bugünkü yorumlarına bakalım…
* Kılıçdaroğlu; “Ramazan ayı da referandum kampanya sürecinin önemli bir bölümüne denk geliyor. Bu ayda muhafazakâr kesimin, mütedeyyin insanların ve sade vatandaşlarımızın hassasiyetlerini göz önünde bulundurun. Sizlerden ricam 12 Eylül’e kadar içki sofralarından uzak durmanızdır. İftar çadırlarını ziyaret edin. Orucunu açan insanlarımızla buluşup sorunlarını dinleyin. Teravih namazlarını ve camileri AKP’ye terk etmeyin. AKP’nin yöntemleriyle çalışıp hem bunların gerçek yüzünü anlatın hem de boşluk kalmasını önleyin.”
* Bahçeli; “MHP, anayasanın değiştirilmesi gerektiğine samimiyetle inanıyor. Partimizin teklifleri hiç dikkate alınmadı. Tek taraflı olarak AKP tarafından tezgâh altında hazırlanan değişiklikler, çürükle sağlamın, kokmuş ile tazenin el çabukluğuyla ambalajlandığı bir paket içinde TBMM iradesine dayatılmıştır.”
Bunlardan biri; yüce değerleri sayesinde tarihin altın sayfalarında yer almış bu büyük milleti, her zaman olduğu gibi ‘enayi’ yerine koyarak, bir yıl boyunca onun tarihine, kültürüne ve inancına saldıracak. Daha sonra işi düştüğünde, onun camisine gidecek ve orada, ona; “Bakın ben bir yıl boyunca içtim-eğlendim, sizin Peygamber’inize, caminize, ezanınıza, örtünüze ve bütün değerlerinize saldırdım. Fakat bugün sizin desteğinize ihtiyacım var. Onun için şimdi ben de sizinle beraberim.” diyecek…
Bir diğeri ise; sürekli kandan ve gözyaşından bahsederek, 12 Eylül mağduriyetinden nemalanarak… Her zaman olduğu gibi meclisteki çalışmaları; hiçbir fikir üretmeden, gelen teklifleri dahi okumadan, yüksek perdeden bağırarak, tekmeyle-yumrukla engellemeye çalışırken, kurulan komisyonlara üye dahi vermeden; “Bizim fikrimiz sorulmadan yapılan çalışmaların içinde bulunmayız.” diyecek… Daha sonra da kalkıp ‘istemezük’ çetesinin içinde yer alarak İmralı’dan talimat veren zatın dümen suyuna girecek…

Bu gaflete bir de diğer yorumcuların gözüyle bakalım…
* Başbakan Erdoğan; “Güya uzlaşmaya yanaştığı, bizim kaçtığımız gibi bir hava estirilmeye çalışılıyor, muhalefet partisinin hedefi uzlaşma değil, şark kurnazlığı. 2007 yılında uzlaşma komisyonu kuruldu. AKP dışında hiçbir parti üye vermedi. O gün ortak bir taslak hazırlanmasına yanaşmadılar. Arkasından da; ‘Bu anayasanın noktasına dahi dokundurtmayız’ dediler. Yapılan her adımda Anayasa Mahkemesi’nin kapısına koştular. Yüce Meclis’in aldığı kararları mahkemelik yaptılar. ‘Geçici 15. Madde’ dediler. Onu da içeren Anayasa değişikliğine toptan karşı çıktılar. Destek olmayız dediler, taslağı dahi okumadan ‘Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz’ dediler.”
* Eski Bakan Hasan Aksay; “Anayasa değişikliği ile ilgili referandum bir onur ve haysiyet konusudur. Mutlaka milletin üzerindeki bu tahakküm ve darbe havasının kalkması lazım. Bunun için de referandumun yüksek bir oyla kabul edilmesi için var güçle çalışılmalıdır. Türkiye'nin ileri atılımlarının gerçekleşmesi için, ufkun açılması gerekli.”
* Siyaset Bilimci Prof. Dr. Naci Bostancı; “MHP’nin burada aldığı tavır, esasen kendi durduğu yer ve yürüttüğü siyasi faaliyetlere çok da uygun bir hareket değil. Bu Türkiye’deki iktidar-muhalefet anlayışının bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğini de ortaya koyuyor.”
* İbrahim Kahveci; “Referandum, Türkiye için kritik bir anlam ifade etmektedir. Referandumla, Türkiye’yi düzlüğe çıkaracak adımlardan biri atılmış olacaktır. Vatandaş, özgürlük ve kendisini ifade etme açısından bir fırsat kapısı aralamış olup, bu referandumla hakkını arayacak bir süreci başlatmış olacaktır.”
Kürtlerin 12 Eylül günkü referandumda Ergenekoncular, MHP ve CHP ile aynı safta yer alması, kendilerini inkârdan başka bir şey olamaz.”

Bir de bu paketin dikkat çeken maddelerine, değişen ve eklenen kısımlarıyla bakalım…
* MADDE 2- “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir.”
* MADDE 3- “Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.”
* MADDE 4- “Her çocuk, yeterli himaye ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.”
* MADDE 6- “Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler.”
* MADDE 12- “Ancak, Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır. Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.”
* MADDE 14- “Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
* MADDE 16- “Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişilerin, sadece askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri askerî suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz.”
* MADDE 18- “Anayasa Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve özlük işleri kanunla düzenlenir.”
* MADDE 19- “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir. Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
* Madde 22- (müsaadenizle bu madde çok uzun olduğu için özet olarak yazayım) HSYK üye sayısı, yedi asıl ve beş yedek üyeden, yirmi bir asıl ve on yedek üyeye yükseltilmektedir. Kurulun üç daire ve Genel Kurul şeklinde çalışması öngörülmektedir. Kurulun görevlerine ilave olarak getirilen en önemli yenilik ise, halen Adalet Bakanlığına ait olan hâkim ve savcıların denetlenmesi yetkisinin tamamen Kurula devredilmesidir. Yürürlükteki düzenlemede, Kurul kararları tamamen yargı denetimine kapalı iken, yapılan değişiklikle meslekten çıkarma cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimine açılmaktadır. Kurulun diğer kararları için ise etkili iç itiraz sistemi öngörülmektedir.
* Teklifin 24. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15. maddesinin (yani darbe yapanlar, hiçbir şekilde yargılanamaz) hükmünü yürürlükten kaldırıyor.

Şimdi de bu maddelerin ve yukarıdaki yorumların ışığında değerlendirme yapalım…
Bütün bu değerlendirmeler ve açıklamalar ışığında, şimdi herkes elini vicdanına koyarak cevap versin. Bu değişikliklerin hangisi, bu ülkenin ve bu milletin aleyhinedir? Lütfen açıklasınlar biz de anlayalım. Eğer bir açıklamaları yoksa ‘her şey yanlış, her şey kara, istemezük’ gibi şamatalardan artık bıktık. İşte o zaman insanın diyesi geliyor ki; “Bunların hepsi kaostan, kandan, ülkenin önündeki engellerden beslenen karanlık zihniyet sahipleridir.”
Bir büyüğümüz ne güzel buyurmuş; “Bir şey biliyorsan, konuş ta ilham alsınlar, eğer bilmiyorsan sus ta insan sansınlar.”

Selâm ve saygılarımla…

Eğitimci/Yazar
Muhittin ATICI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.