Bu kitabı mutlaka okuyun!

Prestij, sınırsız saygınlık sınırsız itibarı anlatıyor.

Kitabın içerisinde insanları sürekli saygınlığa ve itibara taşıyan birbirinden güzel hayat hikâyeleri var.

Prestij isimli kitapta, Muammer Yıldıztaşı’nın kendine has üslubuyla kişisel gelişimin farklı evreleri çok güzel işlenmiş.

Altı bölümden oluşan kitabın son bölümünde bireyin kendi inancını sorgulaması ve manevi atmosferin oluşması adına kendini sorgulara muhatap kılması, kitabı daha da ilgi çekici hale getiriyor.

Hayat yayınlarından 1 Ekim 2010 tarihinde piyasaya sunulan Prestij adlı kişisel gelişim kitabı akıcı üslubuyla bir çırpıda okuyucular tarafından okunacak önemli bir başucu kitabı olmaya aday.

Okuyun çok beğeneceksiniz…

BU KİTABI NEDEN OKUMALI?
Kitabın arka kapak yazısında ise, “Bu kitabı neden okumalı?” sorusunun cevabı şöyle özetleniyor:

“Eğer sizler de;
Seher vakti doğup alacakaranlıkta ölen insanlardan olmak istemiyorsanız,
Öldükten sonra dünyaya bırakacağınız eserlerinizle, yaşadığınız ömrün birkaç katı süreç içerisinde gelecek kuşaklar tarafından da anılmak istiyorsanız,
Dünya bizim gibileri kendine ait belirli bir zaman diliminde misafir ettiği için kendisiyle gurur duymalıdır, onun için dünyanın gurur duyduğu insanlardan biri olabilmek adına sürekli mücadele veriyoruz diyorsanız,
O zaman sizler de bizlerdensiniz demektir.
Şimdi uzatın ellerinizi bu kitabın her sayfasında yüreklerimizi birleştirelim sizinle.”



İNSAN KENDİ DEĞERİNİN FARKINDA MI?
Kitabı ile ilgili olarak habervaktim’e bilgi veren Yıldıztaşı, şu çarpıcı analizleri yaptı:

“Şimdiye kadar yazılan kitaplar daha çok Asya ve Uzakdoğu kültürü ile ilgili inanç sistemlerine yakın ifadeler içeriyordu. Asıl zihinhsel gelişimi İslam’la özdeşleştirirsek, İslam insanı en değerli varlık olarak kabul eden ve Allah’ın kendisinden bir ruh üflediği varlık olarak gören, bütün kainatın bu değerin farkında olduğunu, bildiren bir din.
Dolayısıyla kendi dinimize göre kişisel gelişimi anlamaya çalışırsak diğer yazılan kitaplardan çok daha iyi, pozitif düşüncelere bürünürüz. Motivasyonumuz artar ve manevi gücümüzün farkına varırız. Yaratıcımızı daha yakından hissederiz. İnsan olmanın şeref ve bahtiyarlığını, insan olarak dünyaya gelmenin şeref ve bahtiyarlığını yaşarız. Kitabımızda bunu anlatıyoruz. Bir bal arısının kendisine öğretilen çiçekleri hiç yorulmadan, usanmadan her gün dağ bayır uçarak onların içerisindeki polenleri toplayıp, arka bacaklarına sarıp kovana getirmeleri, kovandaki işçi arıların o polenleri alarak midelerinde fermantasyona uğratıp dünyanın en değerli gıdasını, dünyanın en değerli varlığına yani insana sunmaları yaratıcının bize verdiği değer ve arıya da dünyanın en değerli varlığına hizmet sunmak için yaratılma görevi vermesi de kişisel gelişim açısından bir insan olarak ne kadar değerli bir varlık olduğumuzu bize anlatıyor.”

Engin Kaşdaş-habervaktim.com