Bu filmler rekor kırıyor!
Mehmet Ali Erbil isimli zevata “gaf” kabilinden bir kelime söyletilir, aslında söyleyen şahısın tıyneti bellidir.
Amaç, hükümet başörtüsü çalışmalarının arifesinde iken büyük bir pazarlık konusunu gündeme taşımak, arkalarındaki Alevi halkının sesini yüksek volümden çıkararak, taleplerini duyurmaktır. Hem böylece, yılardır Alevilere atfedilen bir fenomen için “aklama” politikası uygulanacak, laf-ı güzafı sarf eden şahıs tepki alacak, hani “biz adamı döveriz” kabilinden ama rol icabı olduğu için hemen programı iade edilecek, programının iade edilmesi de değişik bir oyunla sahnelenecek. Bu enstantane şöyle sahnelenecek: meşum sözü söyleyen kişi, özür babında Alevi dedesinin elini öpecek… Aslında bu dedenin el öpme ritüeli ile hem dedeye kutsal kisve verilmesi halkın şuur altına pompalanacak, hem dedelerin hüsnü kabulü için zemin hazırlanacak, hem de Alevilere söz söyleyenin affedilmesi için bedel ödemesi gerektiği lanse edilecek vs.
“Teori üretiyorsun, hayali senaryo yazıyorsun” diyenlere şöyle sorayım, din dersinin zorunlu olmasına karşı çıkan Alevi vatandaşların gösteri yaptığı tarih, yine basında Alevilerle ilgili olayların fazlaca yer aldığı tarih ve Mehmet Ali Erbil’in “mum söndü” kelimesini kullandığı tarih ne hikmetse aynı günlere denk geliyor. Hadi bunu da geçelim, geçmişte buna benzer bir söz eden; hatta daha ehven içerikli bir kelam da bulunan Güner Ümit isimli kişinin programı tamamı ile kaldırılmış, tepkiler çok farklı olmuştu. Bu beyefendinin hemen programının el öpme ritüelinden sonra proğramının tekrar konulacağı duyuruluyor. Böylelikle reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı işlemiş, programın reklamı da yapılmış oluyor. Yani alanda da satan da ihya ediliyor.
Sahi bu din derslerinin kaldırılmasını isteyen güruh, hani sizi İslam’ın bir nüvesi, bir gurubu, bir dalı gibi telakki edilmenizi istiyordunuz, neden din dersi sizi bu kadar rahatsız ediyor? Yoksa din, diyanet, İslam sizin sevmediğiniz kelimeler mi? Çok seviyorsunuz yer ve gökte ne varsa aşk ile dönüyor değil mi? Sizler aşk adamısınız! Seviyorsunuz da çok sevdiğiniz için kaldırılması istiyorsunuz!
Anlıyoruz, Bağıran galeyana gelen Alevi halk başörtüsü çalışması yapanlar için kapalı kapılar ardında pazarlık için iyi bir arka plan oluşturuyor.
“Siz başörtüsü derseniz, camii derseniz” biz de nazire yapar, bundan sinekten yağ çıkarır gibi hemen pazarlık konusu yapar, ucuz kahramanlıklar sergileyerek yahut da mağdur edilen, ezilen halk söylemleri ile hak aramaya! Pazarlık yapmaya kalkarız, diyorsunuz.
Yıllardır bu memleketin insanlarının bu kurgulanmış oyunlardan nedir çektiği. Yok yemiyoruz artık. Yemiyoruz ama bu insanların bağrımızı dikenvari delmeye kalkışmalarını görüyor, üzülüyoruz. Yemiyoruz çünkü: müminin ferasetinden korkmak gerek, zira o baktığında Allahın nuru ile bakar.
Rukiye Yıldız Erdoğmuş/habervaktim.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.