Yedi başlı canavar!
“Dünyanın hak katında sinek kanadı kadar kıymeti olmadığını” bildiren ayetler olduğu gibi, “dünyanın leş olduğunu onu talep edenlerin kelbler” olduğunu söyleyen hadis-i şerifler de vardır. Bu ayet ve hadislerle, dünya malının makam ve mevkisinin, müminler için kıymet-i harbiyesinin sinek kanadı kadar olmaması gerektiğine dikkat çekilir.
Hal böyle iken Saat Partisi içinde bu ayet ve hadislere müdrik olan, ulema, ukale(akıllılar) vükela, bilgili, görgülü, vakarlı, İslami kaideleri iyi bilen, saygın, muhteremler var iken, onlardan; koltuk kaygısı için mümin kardeşinin kalbini kırmaları, kişileri davanın önüne çıkarmaları, hatta makam, mevki, koltuk için, kavga etmeleri beklenebilir mi?
Felsefe aklı şöyle tanımlar: akıl, düşünme yetisidir, olaylar arasında bağ kurmaktır, sebepleri çözmektir. Dini literatürümüzde bunun ötesinde, ötesinde bir de irfan, basiret vardır. O zaman bizde akıl yürütelim, irfani bakış açısı ile bakmaya çalışalım. Cevabı alenen belli olmayan sorularımız/zanlarımız, yüzünden birbirimizi kırmayalım.
Gelelim yedi başlı ejderha gibi beynimizi yiyip bitiren, kardeşlerimizin kenetleneceği demde, kalplerimizi parçalayan, içimizi burkan istifhamlarımıza…
Sorular çok, ihtimaller fazla, yedi başlı canavar gibi kardeşliği yiyip bitiren vesveseler enva-ı çeşit.
Soru bir: acaba koltuk kavgası mı? Hafizanallah İslami şuur ve dava adamı, muhterem şahıslarla dolu bu camiaya; hem beşerin, hem de yaratanın çok göreceği, mütedeyyin, münevver kesime hiç yakışmayacak vesvese kabilinden bir soru.
İkinci soru: acaba parti içinde, dışarıdakinden daha tehlikeli fitneciler var, baba ile oğlunun, ağbi ile kardeşin arasını açarak partiyi bitirmeye mi çalışıyorlar?
Üçüncüsü: bütün bunlar siyasetin gereği bir senaryo idi. Erbakan hoca talebe yetiştirip ülkenin makus tarihini değiştirip, hazineyi şahsi zevklerine zebun etmeyecek, millet ümmet şuuru ile ülkesi için çalışacak; yiğitler, devlet adamları, kaliteli devlet ricali oluşturacak ve bunu da, geçmiş eskimiş siyasi yapısının pusundan arındırmak için, yepyeni olduğunu anlatmak için, kökten çıkan taze filizi, muhalif gibi lanse edecek, bunun yolu ayrılmak da olsa ülkesi için kardeşinden vazgeçen Osmanlı paşaları gibi, yetiştirdiği evlatlarından talebelerinden vaz geçecek… Hasılı siyasi argümanlar üretmek, rolü icabına uygun oynamak, düzenin sistemin isteklerine uymak için yapılmış olma ihtimali. AK Parti kurulurken de bunlar gelmişti aklımıza.
Dördüncü ihtimal: hiçbir tasarı, plan ve proje olmadan günlük gailelerle hayatın önüne getirdiği anlık çatışmaların büyümesi ile olmuş, hesabi olmayan basit kavgaların büyümesi ve akabinde bir kopuş.
Beşincisi: Acaba saadet partisi güçleniyor, ilerliyor AK partiye muadil olacak, rakip olacak, oylar bölünecek, yeni anayasa hazırlığı planlanan hassas bir dönemde, seçimlerin arifesinde, Ak parti güç kaybetmesin diye, yine bir dal filizin bedenden ayrılıp yeni dalı tekrar AK Partiye aşılayıp çürümeye başlayan, yıpranmışlığını takviye için, yeniden yeşertme çabaları mı? Çünkü iftarda olaylar olacağını önceden herkes biliyor. Bu şık Numan Bey ilerde AK Partiye katılırsa doğruluğu ispatlamış olacak.
Altıncısı: Parti içinde “biz tecrübeliyiz, bizim dediğimiz olur” diğer grup “biz genciz biz zamanın gereklerini biliriz, bizim dediğimiz olur” diye şeytanın sağdan gelmesi gibi iyi niyetli bir inatlaşma mI?
Yedincisi, sekizincisi diye soruları saymak elbette mümkün, yedi başlı ejderha gibi acabalar, istifhamlar, kuşkular, ihtimaller, akıl yürütmeler, zanlar… ama sebep ne olursa olsun eğer mümin kardeşliğine en üst tabakandan, en alt kademeye kadar, küskünlüğe tefrikaya sebep oluyorsa bence bu iyilikleri yiyip bitiren ateşin odunu yediği gibi bu müspet camiayı yer bitirir. Siyasetin gereği de dahi olsa kardeş kardeşe küsemez, kavga edemez. Kardeş kardeşe hiçbir siyasi hesap ile sataşamaz. İkilik çıkarmadan, fitneye sebep olmadan, itidalle, halim, müşfik, mülayim bir şekilde suhuletle zor badireler atlatılır. Al-i İmran sûresi 103. ayetinde Allah: “hep birlikte Allah'in ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın Parçalanıp bölünmeyin” Diye emreder. Kardeşin koyun gibi sana kızsa, toslasa da parçalamaz ama kurtların dişleri amansız, salyaları, hileleri, desiseleri korkunçtur.
Bizler mümin kardeşini nefsine tercih etmeyi ibadet şuuru ile yapan, ölüm anında su dağıtan sakiye “suyu kardeşime götür” diye içmeyip ölüm anı susuzluğunda kardeşini nefsine tercih eden sahabenin, halefleriyiz. Makamın mesuliyetinden uykusu kaçan Hz. Ömerlerin, makamdan kaçan Numan Bin Sabitlerin, mevkiyi makamı birbirine ikram edenlerin, izinden gidenleriz. Adı AK parti olsun Saadet olsun fark etmez önemli olan sancağı taşıyacak, bayrak düşecek zaman onu kalbine batıracak, “bayrak düşmesin benim kalbim parçalansın” diyecek neferlerle, kardeşlik türküleri söyleyebilmek.
Bu canavar gibi, ejderha gibi yiyip bitirici soruları bir tarafa koyalım, şöyle bir resim tahayyül edelim, şairin dediği gibi “ hayali bile cihan değecek” bir resim karesi: sayın Abdullah Gül, Sayın RECEP Tayyip Erdoğan, Sayın Numan Kurtulmuş, üçü bir gelmişler, bayramda sıla-i rahm için gelen evlatlar gibi... Sayın Necemettin Erbakan da müşfik bir baba gibi, böyle mümtaz evlatlarım var diye hamd-ü sena ederek kucaklıyor. Birlik mesajları ile ülkenin en ücra köşesine kadar kardeşlik türküleri yayılıyor, yeni dönemde Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı, Numan Kurtlulmuş Başbakan… Tabii ihtilafa düşülecek meseleleri de yok çünkü Avrupa’nın önderliği, rehberliği yok. Söz artık karanlık günleri aydınlığa tebeddül eden Müslümanların…
Gökten üç elma düşüyor, fitne ejderhasının başı yarılıyor. İnsanlık çıkıyor kerevetine.
Rukiye Yıldız Erdoğmuş/HABERVAKTİM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.