İran sineması, insan ruhunu esas alır

İran sineması, insan ruhunu esas alır
Genç Sinemacılar Derneği Halkla İlişkiler Müdürü Muhsin Belmehani, İran Sineması'nı dünya sinemasının diğer örneklerinden ayıran faktörü, insan ruhuna hitap etmesi olarak görüyor. Asya'nın en büyük kısa film festivalini düzenleyen derneğin yöneticisi olan

Geçtiğimiz aylarda İran'a yaptığımız seyahat sırasında görüştüğümüz isimlerin sonuncusu, aynı zamanda en genci. Aslında ilk görüştüğümüz isimlerdendi. Ancak neşretme sırasını konuya ve gündeme göre değiştirince sona kaldı. Ayrıca, gençleri doğrudan ilgilendiren konuları ele aldığımız için de sona bırakmaya kadar verdik (seyahati beraber yaptığımız Bünyamin Yılmaz ile birlikte). Genç Sinemacılar Derneği Halkla İlişkiler Müdürü Muhsin Belmehani, aynı zamanda, İran'ın İngilizce yayın yapan meşhur kanalı Press Tv'nin de Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nü yapıyor.

Öncelikle bize Genç Sinemacılar Derneği'nden bahseder misiniz?
Genç Sinemacılar Derneği, İran genelinde en yaygın sinema örgütü. 28 yıl önce kuruldu ve yavaş yavaş büyüdü. Resmi bir dernek. Devlet destekli. İran'da genel olarak kültürel faaliyetler devlet destekli olmazsa ayakta duramaz. Ancak faaliyet konusunda özerk.

Dernek, Asya genelinde kısa metrajlı en büyük film festivalini düzenliyor. Geçen yıl toplam 2 bin 500 eser katıldı. İran'dan katılan eser sayısı ise bin 500 idi. Ülke genelinde 60 büro ve eğitim merkezi ile her yıl binlerce gence eğitim ve uygulama imkanı veriliyor. Yüzlerce görevli bu hizmeti sunuyor. Bu merkezlerde yılda bin 500 eser üretiliyor. Sinemadan anlayan arkadaşlar bin 500 eserin ne demek olduğunu bilirler. Evet amatördür ama önemli bir rakamdır.

Derneğin yönetiminde devletin müdahalesi var mı, yoksa sadece mali destek mi?
Yedi yönetim kurulu üyesi var, bunun dördünü devlet tavsiye ediyor. Diğerleri de seçiliyor.

Yılda bin 500 film yapılıyor

Derneğin İran sinemasına olan katkısı ne boyuttadır; rakamlarla ve şahıslarla örneklendirebilir misiniz?
İran'da sinemayı teneffüs eden insanlar öncelikle Genç Sinemacılar Derneği'nden mutlaka geçmiştir. Hemen herkesin buradan geçtiğini söylersek abartı olmaz.

Genç Sinemacılar Derneği'nden yetişip ülke dışına çıkan, muhalif olanlar bile var. Mecid Mecidi, derneğin yetiştirdiği en meşhur isimlerdendir. Genç Sinemacılar Derneği'nde eğitim gördü, ders verdi. Ben de üniversitede eğitim görmeme rağmen buradan da eğitim aldım. Abbas Kiarüstemi'yi bir süre önce telefonla aradım. Workshop teklifimi önce kabul etmedi. Sonra derneği söyleyince heyecanla kabul etti. Kendisi de buradan yetişmişti zira. Derneğin sinema üzerindeki etkinliğini de gösteriyor bu. Duygusal bir etki de söz konusu.

Kalite konusunda bir iddiası yok, derneğin. Yılda bin 500 film yapılıyor. Bunların yüzde 10'u festivallere katılma kalitesine sahip. Bütün bunlara rağmen uluslararası festivalerde dernek yerini alıyor. Dünyanın en büyük kısa metraj film festivalinin yapıldığı Fransa'daki etkinlikte iki dernek üyemizin eseri kabul gördü, konuşuldu. Derneğin öncelikli hedefi kalite değil, ikinci hedef olabilir. Örnek olarak, Doğu Azerbaycan eyaletinde Erdebil kentinde, köylü genç 300 dolara bir film yapacağını tasavvur etmiş. Biz ona bir takım imkanlar sunduk, çekti. Bizim asıl misyonumuz budur. Diğer meşhur bir isim de Bahman Ghobadi'dir. Bir kısa filmini köyde çekti, derneğimizin katkısıyla.

İran gençliğinin sinemaya bakışını nasıl tarif ediyorsunuz? Gençler sanat sinemasına mı, gişe sinemasına mı meyilli?
Genç birinin ilk tecrübesinden nereye baktığını tespit etmek zor. Genel hatlarıyla belirli bir yön çizmek doğru olmayabilir. Çünkü tecrübe burada önemli. Tecrübe kazandıktan sonra bir grubu batı yanlısı oluyor, bir kısmı doğu. Ancak ortak bir nokta var; İran bakışını ortaya koyuyor hepsi. İran sineması burada oluşuyor işte.

İran sineması insan ruhuna hitap ediyor

Peki bu 'İran Sineması' denilen olguyu nasıl tarif ediyorsunuz? Dünya sinemasının diğer örnekerinden ayıran şeyler nedir?
Aslında bu sorunuz, bizim Kiarüstemi ile yapmak istediğimiz workshop projesiyle örtüşüyor. Sıfırdan perdeye yansımasına kadar geçen merhalelerin ne olacağı şeklinde bir proje idi. İran sineması insan ile insan ruhunu esas alıyor. Olaylardan ziyade şekil ve görüntü de önemli. Cennetin Rengi'nde olduğu gibi bir duygusallık söz konusu. Kör çocuk. İnsan ve insanın ruhu. Ama Da Vinci'nin Şifresi'nde durum böyle değil. Sinemada duygu ile beraber olaylar gelişiyor. İran sinemasında da olaylar değil, insan duygusu sürüklüyor sinemayı. Bu sinemada sonuç açık bırakılıyor. Yönetmen; 'ben buraya kadar verdim, gerisini sen doldurursun' diyor.

Bu yöntem izleyiciyi filme dahil ediyor yani?
Evet. İzleyiciye, adamın ölüp ölmediği verilmiyor. His veriliyor. İzleyici ne çıkarırsa, o. Böylece her film kişiye özel oluyor. Hem Press Tv hem de dernek halkla ilişkiler müdürü olmam hasebiyle yurt dışında çok kişiyle görüşüyorum. Kendimi tanıttığımda herkes Mecidi veya diğer önemli yönetmenlerden bahsediyor. Gördüm ki hep insani temaları öne çıkaran yönetmenlerin eserleri biliniyor.

Doğu sineması olarak nitelendirebileceğimiz sinema arasında ayrım yapacak olursak; İran sinemasında kahramanlık türü şeyler çok ön plana çıkarılmıyor. Misal Çin sinemasında Samuray olmadan olmaz. Ama bizde bir Şahname, Mevlana (ki bunlar da kahraman sayılır) olmadan da sinema yapılıyor.

İran'da sinemayla ilgilenen gençlerin avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Sadece gençlerle sınırlandırmak doğru değil, dernek açısından. 50-60 yaşında insanlar da eğitim görebiliyor. Tecrübe kazandırma manasında genç ifadesi kullanılıyor. Kısa metraj film çalışmaları noktasında özellikle. Bu yönüyle film yapımı konusunda tecrübe kazanmak isteyen herkese kapı aralamış oluyoruz. Ülke genelinde 60 büro ve eğtim merkeziyle köylerde, kasabalarda tecrübe kazanmak isteyenlerin ulaşabileceği bir merkez olarak avantaj sağlıyoruz. İran sinemasının bir ayağını oluşturduğumuzu söyleyebiliriz.

En büyük sıkıntımız maliyet elbet. Kırsalda kısa metrajlı film yapan bir genç şehre geldiğinde uzun metrajlı film yapmak için gereken kaynağı bulamayabiliyor.

Mali destek konusunda kurumlar mı destek veriyor? Gençlerin destek gördüğü başka alanlar var mı?
Muhtelif merkezler var. En geniş ve büyük kurum Genç Sinemacılar Derneği. Bunun yanı sıra İslami Tebliğ Teşkilatı'na bağlı güzel sanatlar enstitüsü diyebileceğimiz bir yer var, sadece üniversite öğrencilerini içine alan bir yapı. Ayrıca Belgesel Film Yapımları Merkezi var. Orada da uzun metrajlı filmler destekleniyor.

Türkiye'den cevap bekliyoruz

Türkiye ile bağlantınız var mı?
İslam Ülkeleri Kısa Metrajlı Film Yapımcıları Derneği var. 27 ülke buraya üye. Her ülkenin temsilcisi var ve etkili kişiler bu üyeler. Bu vasıta ile Türkiye'den bağlantı kurmaya çalıştık. Kimle irtibat kuracağımız konusunda net bir durumumuz yok. TRT'ye başvurduk ama olumlu cevap alamadık. Hilal Tv Genel Müdürü Adnan Bey (İnanç) ile görüştük ve kendilerini davet ettik. Onlardan cevap bekliyoruz. Türkiye ile irtibatımız olmasını da çok istiyoruz. Ancak birliğin adı İslam Ülkeleri Kısa Metrajlı Film Yapımcıları Derneği. Seküler kişilerin üye olmasını da istemeyiz. Bu konuda kuruluş amacımıza uygun birilerinin olmasını istiyoruz. Çabalarımız devam edecek, bu konuda.

Türkiye sinemasını takip edebiliyor musunuz?
Açıkçası yakından takip ettiğimi söyleyemem. Ama İran'da Türk dizileri ciddi bir şekilde izleniyor. Sırlar Dünyası ve Hakkını Helal Et gibi yapımların yanı sıra Arap ülkelerinde de meşhur olan diziler izleniyor.

Eklemek istediğiniz başka bir şey var mıdır?
Özellikle bir noktaya dikkat çekmenizi isterim. İran sinemasının iki yüzü var; iki başarılı sinema var. Birisi, dünya genelinde dikkat çeken filmlerdir. Mecidi, Kiarüstemi, Ghobadi gibi isimlerin eserleri. Bu sinemadan hiç de geri kalmayan bir alan olarak İran içerisinde çok başarılı olan filmler de var. Ancak yurt dışında çok bilinmiyorlar. Çünkü oradaki festivallerde başarılı olmalarını sağlayacak şekilde işler yapmıyorlar. Örneğin Rıza Mir Kerimi, İbrahim Hatemikiya gibi isimler İslam İnkılabı sonrasında eser veren başarılı sinemacılar. Bu isimler hiçbir zaman İran'ın fakir boyutunu göstermiyorlar. İran'ı cahil ve fakir gösterme niyetinde değiller. İran'da fakir var elbet. Film içerisinde de gösterilebilir ama gerçekçi boyutuyla gösterilir, bu eserlerde. Oldukça ciddi filmlerdir de bunlar. Bana sorarsanız İran sinemasının o boyutlarını öne çıkarırsanız daha iyi olur.



Abdülhamit Güler/MİLLİ GAZETE

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.