‘Türküde yalan olmaz’
AKİT: Sizi gayet dinç gördük. Herhangi bir sağlık probleminiz var mı?
ERTAŞ: Her yaşın bir mevsimi oluyor tabii... 73 yaşına giriyorum... Yorgunluk oluyor haliyle. Hatır her şeyden evvel. Artık çalma söyleme dönemi bizden geçiyor. Ölmemiş desinler diye ara sıra görünüyoruz. Sevenlerimiz ‘nerede kaldı bu adam, yaşıyor mu, öldü mü’ diye merak etmesinler diye arada bir görünüyoruz işte.
AKİT: Yeni çalışmalarınız var mı?
“SAZ, SÖYLENECEK SÖZÜN HİZMETÇİSİDİR”
ERTAŞ: Hayır yok. 50 yıldır türkü veriyorum... Hiç birisinin içinde Neşet Ertaş ismi geçmez. Babam da öyleydi. Babamın çırağı Hacı Taşan da öyleydi. Biz sözün içine kendi ismimizi katmadık. Kendi ismimizden bahsetmedik. Saz çalarken, söze çok önem vermek gerekir. Sözün hiçbir kelimesi unutulmamalı. Bu saz, gönül hizmetidir. Bu şiirleri yazanlar beyinlerinden süzerek yazmışlar. Dinleyiciye saygı olarak kelimesi kelimesine tam olarak söylemek lazım. Bu türküleri söylerken eğer adı olmayan varsa; adları söylenmeli. İçinde adı olmayanın adını söylemek dinleyiciye bir saygıdır. O eserin sahibine bir saygıdır. Bunlara saygı duyulmalı... Saz, söylenecek sözün hizmetçisidir. Söz, sazın altyapısıdır. Onun için söze dikkat etmek gerek. Bu nimetleri iyi değerlendirmek gerekir. Biz Allah’ın sofrasındayız. Bize nimetler vermiş. Allah bize ikramlar vermiş. Bizim şükür etmemiz lazım.
“HALKIN SANATÇISI OLMAK BENİM İÇİN EN BÜYÜK MUTLULUK”
AKİT: Daha önce siz, Devlet Sanatçısı ödülünü hak etmiştiniz ancak ödülü kabul etmediniz...
ERTAŞ: O dönem Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım. Bir tek TBMM tarafından verilen üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım.
“ASIL OLAN İNSANLIKTIR”
AKİT: Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, sizin türkülerinizi beğeniyle dinlediğini biliyoruz. Sayın Başbakan da sizden sık sık bahsediyor. Bu ilgiden memnun musunuz?
ERTAŞ: Hepimiz can olarak eşitiz. Ruh olarak farklıyız. Büyük olan Allah’tır. O’ndan başka büyük yoktur. Asıl olan ise insanlıktır. Ayaklar turabı, gönüller hizmetçisiyiz biz. Sevenlerimden, bana ilgi, alaka gösterenlerden Allah razı olsun.
AKİT: Mesleği babanız, Muharrem Usta’dan öğreniyorsunuz...
“TÜRKÜNÜN HER RENGİNDEN VERMEYE ÇALIŞTIM”
ERTAŞ: Yoksulluk içinde büyüdüm. Ailemin geçimini babam, düğünlerde çalgıcılık yaparak sağlardı. Ben de 6-7 yaşından itibaren babamla düğünlere gitmeye başladım. Okul yüzü görmedim, düğünler benim okulum oldu. Çünkü babam sazla ilgili evde bir şey söylemezdi. Düğünlerde babamın hareketlerine dikkat ederdim, onun saz çalma şeklini öğrenmeye çalışırdım... Baba mesleği olan düğün çalgıcılığını 14 yaşına kadar yaptım... İlk plağı 15 yaşında seslendirdim. Babamın duygularıyla yoğruldum ve onun nakşı hâlâ üzerimde... Sanat hayatımın geride kalan kısmına dönüp baktığımda hiçbir pişmanlığım olmadı. Dinleyicilere türkünün her renginden vermeye gayret ettim. Hizmet etmeye çalıştım.
ERTAŞ’TAN GENÇLERE TAVSİYE: SÖZÜMÜ TAM SÖYLESİNLER, SAZIMI TAM ÇALSINLAR
AKİT: Siz babanızın mirasını devraldınız. Peki, sizin mirasınız nasıl devam ettirilecek?
ERTAŞ: Bizim emanetlerimizi biri değil, her isteyen, Türkiye genelinde, dünya genelinde, kim istiyorsa, herkese verdim. Hiç kimseye dur demedik. İsteyen istediği kadar kullanıyor türkülerimi. Benim türkülerimi söylemeyen kalmadı. Kimseye ‘sen şunu da eksik yaptın’ demedim. Kendini bilen bilir, kendini bilmeyenin de ben kusuruna bakmam. Bunun için bir şey söylemiyorum. Beni rahatsız eden tek şey, eserlerimin aynı duygularla söylenmemesi ve sözlerinin eksik söylenmesi. Bir türkünün aslını dinlemek isteyen varsa ben buradayım. Hâlâ yaşıyorum. Benim türkülerimi herkes söyleyebilir. Tek şartım sözünü tam söylesinler, sazını tam çalsınlar ve duygusunu hissetsinler. Bir tek bunu istiyorum.
“BEN LACİVERT KELİMELER BİLMEM”
AKİT: Türküleriniz Anadolu’nun sosyal yaşamını işliyor sanki... Hepsinde geleneklerimizden, göreneklerimizden, hayata dair, yaşama dair kesitler mevcut.
ERTAŞ: Türkünün içinde yalan olmaz. Türkü yalansızdır. Ben okula gidemedim. Renkli kelimeler bilemiyorum. Bizde lacivert kelimeler derler... Biz lacivert kelimeler bilemeyiz...
AKİT: Türkülere gençlerin ilgisini nasıl buluyorsunuz?
ERTAŞ: Konserlerimi yüzde 80 gençler takip ediyor. Saatlerce benim konserimi takip ediyorlar. 2 saat, 3 saat, aralıksız dinliyorlar. Bizler kaynak kişileriz... Âşık diyorlar, ozan diyorlar bize. Şiir üretene, türkü üretene böyle derler ama... Ben hiçbir zaman ozanım, şairim demedim. Benim yaptığım gönül hizmetinden başka bir şey değil...
NEŞET ERTAŞ KİMDİR?
Neşet Ertaş, 1938’de Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesine bağlı Kırtıllar köyünde doğmuştur. Yağmurlubüyükoba, Kırşehir köyündendir. Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne hanımdır. Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade eder; “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”
Neşet Ertaş, 1950’li yılların sonunda İstanbul’a gelerek ilk plağını “Neden garip garip ötersin bülbül” adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip etti. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara’ya yerleşti. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya gitti. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle sahne hayatına tekrar döndü.
BAZI ESERLERİ
¥ 1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
¥ 1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
¥ 1989 - Hapishanelere Güneş Doğmuyor
¥ 1990 - Gel Gayri Gel
¥ 1992 - Türküler Yolcu
¥ 1992 - Gitme Leylam
¥ 1995 - Seher Vakti
¥1995 - Altın Ezgiler 3
¥ 1996 - Polis Lojmanları
¥ 1997 - Benim Yurdum
¥ 1998 – Gönül Yarası
¥ 1999 - Zülüf Dökülmüş Yüze
¥ 1999 - Gönül Dağı
¥ 1999 - Mühür Gözlüm
¥ 1999 - Zahidem
¥ 1999 - Neredesin Sen
YENER DÖNMEZ/YENİAKİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.