Balaban’dan hayatın karikatürü
Konuşan: Ahmet Can
Tanışıklığımız uzun bir zaman öncesine dayanıyor Yalçın Turgut Balaban Ağabeyle... Sanatçı tavrının kendine has bütün özelliklerini bünyesinde barındıran Yalçın Ağabey’i çocukluğumdan kalan yırtık bir resim gibi hatırlamam belki de unuttuğum bir benliği hatırlattığı içindir; o benliğin içinde hem sükut hem de bir devrim heyecanı saklı. Yalçın Turgut Ağabey... İşte 20 yılı aşkın bir dostluğun demindeki buhar...
Kırkıncı sanat yılınızla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Altunizade Kültür Merkezi’nde bir etkinlik düzenliyor. Siz yerli ve sahici bir sanat dili hareketi gayesinde kırk yıldır çiziyorsunuz. Bu kırk yılda ne değişti yüzünüzdeki çizgilerin dışında matbuya yansıyan çizgilerinizde?
•Evet. Sağolsunlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü ve Kültür A.Ş. Perşembe günü(yarın) saat 19.00’da Altunizade Kültür Merkezi’nde “Yalçın Turgut’a Saygı” adı altında bir gece düzenliyor. Yıl içine yayılan 40. Sanat Yılımla ilgili etkinlikler içinde, bu gece sanırım benim için en anlamlısı olacak.
Genel uygulama, dostların-sevenlerin o kişinin ardından bir araya gelerek, hayatındaki iyi-güzel-doğru yanları seslendirmeleri, sevgilerini ifade etmeleridir. Yaşarken sevdiklerini bir arada görebilmek, onlarla olabilip, o anı onlarla yaşayabilmek, herkese nasip olmuyor. Bu açıdan bahtiyarım. Yaradan’a hamdederim. Dostlarıma medyun-u şükranım.
Kırk yılda, çizgilerimdeki değişiklik malzeme ve teknikle ilgili olmuştur. Çizgi dilini kullanmadaki üslubun olgunlaşması-oturması ile ilgili olmuştur. Kısacası, mesajım-merâmım değil, kullandığım dil olgunlaşıp zenginleşmiştir.
Çağlarüstü mutlak Fikir’in solmaz-pörsümez mesajına muhatap “anlayış”ın biçimlenmesine, bir karınca katkısı diyebilirsiniz benim çabama -kırk yıldır süren bir çaba-. Tabii ki, Büyük Doğu’nun İslam’a muhatap anlayış davasının güçlü diyalektiğine borçluyum, değişen eşya ve olaylar karşısındaki 40 yıllık tutarlı çizgimi.
“Hayatın karikatürünü bir tek karede çiz” deseler bize o kareyi bütün ayrıntılarıyla anlatır mısınız? Okurun zihninde bir resim olsun; bu yüzden ayrıntılarını ve renklerini de siz söyleyin...
•Benim için hayatın tek karelik karikatürü; oturmuş, ellerinin arasına aldığı başı kucağında ve kucağındaki başın vücuda soran gözlerle baktığı bir insandır. Genç ve amatör karikatüristlere tavsiyeleriniz...
•Çizginin bir ifade dili olduğunu, lisanlardan bir lisan olduğunu bilsinler. Bu dili kullanma istidatlarından emin olduktan sonra, pratik yapsınlar çokça... Üst fikre ulaşma cehdiyle, fikri birikim çabasında olsunlar... Çizgi diline hangi fikri söyletecekleri, yani meramlarıdır asıl mesele. Lisan bilmek, o dilde anlatacak şeyleri olan için bir anlam ifade eder.
“Karikatür benim için bir vasıta” demişsiniz. Bu vasıta sizi nereye götürdü?
•Sanatın-edebiyatın-görsel sanatın, at oynatabildiğim tüm şubeleri benim için birer vasıta oldu. Yazı dili-çizgi dili-tiyatro dili-sinema dili vs... Becerebildiğim her dilde, o dilden anlayanlara taşımaya çalıştım mesajımı. Karikatür de bu vasıtalardan birisiydi. Beni getire getire “Yalçın Turgut’a Saygı” gecesine getirdi bu vasıta... Ama bu vasıta 40 senede mesajımı sanırım çok uzak noktalara götürdü.
85’te oluşturduğunuz Doğuş Sanat Grubu’ndaki o dönemdeki genç arkadaşlar bugün çok önemli yerlerde. Sizin rahle-i tedrisatınızdan geçen bu arkadaşlarla şu an irtibatınız var mı?
•Doğuş Grubu bir fikir-kültür-sanat hareketiydi. O kadrodan pek çok değerli isim çıktı. Yazarlar, gazeteciler, karikatüristler, sinemacılar... Elbette görüşüyoruz. Ararlar, sorarlar, ziyaret ederler. Hepsiyle gurur duyuyorum.
Nitelikli karikatür ve sanat; üst dil üst fikre muhatab anlayışın da remzi. Siz Üstad Necip Fazıl’ın da talebesi olarak bu üst dil üst fikir makamında yeni bir karikatürist görüyor musunuz? Var mı üstadın fikri misyonunu devam ettirecek kıvamda bir karikatürist?
•Çizgi diline hakim olacağını ve ustalıkla kullanacağını belli eden pek çok genç çizgiye rastlıyorum. Kullanacakları o dile söyletecekleri şeyler de onlara kalmış. Çizgileriyle kahvehane sohbetleri, günlük “geyik”ler de yapabilirler; “mesele” de anlatabilirler. Yeter ki anlatacakları olsun dağarcıklarında.
Üstad’ımın “İslâm’ın Emir Subaylığı” olarak nitelendirdiği Büyük Doğu’yu, onun tatbik sistem fikri olan İdeolocya’yı özümsemiş, “İslam’a muhatap anlayış” davasının yeni neferlerini bekliyor.
Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.