Misak Dergisi 242. Sayı Çıktı!
Tarih boyunca iktidara, silaha ve servete sahip olan müstekbirlerin; mukaddes devlet anlayışını ön plâna çıkardıklarını ve diğer insanların haklarına ve hürriyetlerine tecavüz ettiklerini söylemlek mümkündür. Filozof Niccola Machiavelli’nin ‘Hükümdar’ isimli eserinde yer alan tesbitler ile ‘seküler-laik devlet anlayışını’ birbirinden ayırmak kolay değildir. Niccola Machiavelli’nin ‘Hikmet-i Hükümet’ anlayışını savunduğu ve şu tespitte bulunduğu malûmdur:”Devlet gücünü dinden değil, ulustan almak mecburiyetindedir. Devlet, menfaatleri uğruna, her türlü zorbalığa girişilebilir, her yol mübahtır. Meseleleri halletmenin iki yolu vardır. Birincisi: Hukuka uygun olarak hareket etmektir. İkincisi: Kuvvet kullanmaktır. Birincisi insanlara, ikincisi hayvanlara mahsustur. Ancak birinci yol (hukuka uygun davranmak) çoğu zaman işe yaramaz. İkinciye başvurmak gerekir. Politika hayatı ile özel hayatın ahlâki ilkeleri birbirinden farklıdır.’ Yaşadığı dönemde, ‘hükümdarlara şeytani tavsiyelerde’ bulunmakla suçlanan Niccola Machiavelli, farkına varmadan ‘kapitalist vampirlerin amentülerini’ kaleme almıştır. Kapitalist vampirlerin, filozof Karl Marx’ın “Egemen sınıfların, diğer insanları baskı ve denetim altına alabilmek için geliştirdikleri kuruma devlet denilir” tarifini haklı çıkarabilmek için, bütün imkanlarını seferber ettiklerini söyleyebiliriz.
Wikileaks İnternet Sitesi’nde yayınlanan ve dünyanın gündemine bomba gibi düşen gizli belgeler; Amerikalı diplomatların, görev yaptıkları ülkelerde casusluk yaptıklarını ortaya koymaktadır. Daha uzun yıllar günışığı görmeyeceği inancıyla yapılan bu diplomatik yazışmaların bir anda uluslararası kamuoyunun gündemine girmesinin, Ankara ile Washington arasında çok ciddi bir yüzleşme döneminin başlamasına sebeb olabileceğini söylemek mümkündür. Dışişleri Bakanı Davudoğlu, bu belgelerle ilgili olarak ‘ikinci 11 Eylül ‘ tanımlamasını yapmıştır. Zira söz konusu yazışmalarda, Erdoğan hükümetine ilişkin şüphe, itham ve itiraflardan, İsrail İstihbarat Örgütü MOSSAD’ın 2007’de Türkiye’de askeri darbe yanlısı bir tavır aldığına ilişkin ipuçlarına kadar çok sayıda sarsıcı tesbitlere yer verilmiştir. Le Monde, The Guardian ve El Pais gibi gazetelerin bir bölümünü haberleştirerek sitelerinden duyurduğu belgelerde, Amerikalı diplomatların küstahça bir uslûp kullandıkları görülmektedir. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin 2002 genel seçimlerinden itibaren hemen tüm mesaisini Başbakan Erdoğan ve kurmaylarının “gerçek” niyetini anlamaya ayırdığı, Wikileaks’in yayınladığı diplomatik telgraflardan da anlaşılmaktadır. ABD’nin Erdoğan’la ilgili görüşü şudur: “İslami bir partinin otoriter eğilimleri olan reformist lideridir. Türkiye’de Şeriat Düzeni kurma riski oldukça düşüktür.”
Ankara’daki ABD yetkilileri, 22 Temmuz 2007 seçimlerinden hemen önce, 101373 numaralı büyükelçilik telgrafında, “Erdoğan’ın rakiplerinin, onun gizli bir İslami gündemi olduğu konusunda çok ciddi kanıtlar ortaya koyamadıkları” kayda geçirilmiştir. ABD’nin Erdoğan hakkındaki, yine gizli diplomatik yazışmalara yansıyan, diğer bir saptaması, Başbakan’ın “küstah bir gurur” ve “dizginlenmemiş bir hırs” sahibi olduğu yolunda. 2007’de AKP yüzde 47 oyla yeniden hükümet kurma yetkisi aldıktan sonra, Erdoğan’ın çok yakın bir danışmanının bir Amerikalı diplomatla yaptığı görüşme, 116713 sayılı ve “gizlilik derecesi yüksek” telgrafta aktarılmaktadır.
Gizli telgraflarda ayrıca, TSK’nın hükümet üzerindeki emelleri de önemli yer tutmaktadır. Temmuz 2007’deki genel seçimler öncesinde, ABD 27 Nisan e-muhtırası ardından ordunun başka bir girişimde bulunup bulunmayacağını merak etmektedir. ABD Büyükelçiliği‘nin iki numarasının bu merakı giderebilmek için nabız tuttutuğu ve şu tesbitte bulunduğu ifade edilmektedir: “Generallerin perde arkasında bir şeyler hazırladıkları çok açık.” Diplomat, Türk generallerin özellikle de Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı operasyon düzenlenmesi için baskı yaptıklarını belirtiyor ve ordunun amacını şöyle yorumluyor: “AKP hükümetinin terörizm konusunda zayıf kaldığını göstermek ve kararsız seçmenlerin laikçi partilere oy vermesini sağlamak istiyorlar.”
Amerikalı Diplomatların telgraflarında, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Ergin Saygun’un Amerikalılara söylediği sözler de yer alıyor. Buna göre, Saygun 27 Nisan muhtırasını, “Türkiye’nin laik düzenini koruma amaçlı” diye savunuyor. Saygun, ordunun “kavga“ istemediğini belirtiyor ve muhatabı olan Amerikalı diplomata “İstesek tankları caddelerde yürütürdük” diyor. Söz konusu diplomat, Washington’a gönderdiği mesajda Amerikan hükümetinin “Türkiye’de demokrasiye verdiği desteğin devamının hala çok kritik olduğunu” ifade ediyor. Wikileaks İnternet Sitesi’nde yayınlanan gizli belgelerde, ortaya çıkan bir gerçeği şöyle ifade etmek mümkündür: Halkı müslüman olan ülkelerde; kendi siyasi projeleri neticesinde hayat bulan siyasi rejimler, keyfiyet açısından birbirinden farklı değildir.
Firaset sahibi olan mü’minlerin; Dünyayı vahşi bir ormana çeviren müstekbirlere karşı elleriyle, dilleriyle ve kalpleriyle mücadele etmeleri gerekir.
Allah’a (cc) emanet olunuz.
MİSAK YAYIN HEYETİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.