Baltacı Mehmet Katerina'yı Görmedi Bile
Bir süper gücün doğuşu
Petro 1682'de tahta geçtiğinde Rusya, Avrupa siyasetinde hiçbir ağırlığı olmayan sıradan bir devletti.
Onun reformları ile Rus modernleşmesi başladı. Petro dönemi milletlerin gelişimde liderlerin oynadığı role örnek olarak gösterilir.
Deli mi? Büyük mü?
Bizlere tarih derslerinde 'Deli Petro' olarak tanıtılan Rus Çarı Birinci Pyotr Aleksiyeviç'i tüm dünya 'Büyük Petro' olarak tanıyor. Döneminin Osmanlı kaynaklarında da kendisinden "Koca" ve "Akbıyık Petro" olarak söz edilirdi.
Baltacı Katerina'yı görmemişti
Bu sene hakkında en çok konuştuğumuz savaşlardan biri olan Prut Savaşı'nın 300. yıldönümü. Prut Savaşı'nın çok konuşulmasının sebebi ise Baltacı Mehmed Paşa ile Katerina arasında var olduğuna inanılan ilişkidir. Hâlbuki bırakın ilişkiyi Baltacı Katerina'yı görmemişti bile...
İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ın Poltava Savaşı'nda Rus Çarı Petro'ya yenildikten sonra Osmanlı İmparatorluğu'na sığınması iki devletin arasını açtı ve savaş çıktı. Rus Çarı Petro Osmanlı topraklarına doğru yürüyüşe geçti. Ancak Osmanlı ordusunun süratle hareket edip, Ruslar'dan önce Tuna'yı geçmesi bütün planını bozdu. Petro ve 60 bin kişilik ordusu Prut'ta karşılarında 140 bin kişilik Osmanlı ordusunu bulmuştu.
Prut'taki kapan
Osmanlı kuvvetlerinin manevraları ile Rus ordusu her taraftan çevrildi. Geri çekilme yollarını da Kırım kuvvetleri tutmuştu. 20 Temmuz 1711'de Rus ordusu Prut Nehri'nin daire çizen kolu üzerinde üç kilometrekarelik bir sahada sıkışıp kalmıştı. Bir tarafı tamamen bataklıktı, diğer tarafları ise Osmanlı kuvvetleri tarafından kuşatılmıştı.
Petro kapana kısıldığının farkındaydı. Siperler kazdırarak, savunma durumuna geçti. Ancak Rus ordusunun elinde yeterince malzeme olmadığı için sadece güney tarafında savunma tertibatı alabilmiş, batı tarafı açık kalmıştı. Bu sırada Bender'deki Osmanlı askerleri, İsveç ve Leh kuvvetleriyle gelerek Prut Nehri'nin öbür tarafından da Rus ordusunu kuşattı.
Kırım Hanı'nın toplar gelmeden taarruza geçilmemesi yönündeki uyarısını dinlemeyen yeniçeriler hücuma geçtiler. Düşman siperlerine varılıp, bayrak dahi dikildi. Ancak Rus top ve tüfek atışları karşısında açıktan, yalınkılıç saldırma bir netice vermedi. Bunun üzerine Osmanlı kuvvetleri de siper kazdılar.
Petro, bu durumdan kurtulacak bir çare arıyordu. Fakat bir çıkış yolu bulamadı. Çar, İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ın Poltava'daki mağlubiyetinden daha büyük bir felaketle karşı karşıya kaldığını söylüyordu. Sabaha doğru Ruslar son kez şanslarını denemeye karar vermişlerdi. Ancak Osmanlı ordusuna karşı yaptıkları taarruz, yoğun tüfek ateşi karşısında başarısız oldu. Osmanlı toplarının ateşi altında bulunan Ruslar, yiyecekleri olmadığı için ağaç kabuklarını yemeye başlamışlardı.
Katerina devrede
Ruslar bu ümitsiz durumdayken son bir kez toplandılar. Toplantıda Çariçe Katerina da vardı. Ümitsiz de olsa, yapılacak bir taarruz ile Osmanlı ordusunu yarıp geçmeye çalışmaktan başka çarelerinin olmadığı konuşuldu. Baştan beri soğukkanlılığını koruyan Katerina ise ne olursa olsun çarı kurtarmaları gerektiğini söyledi ve Osmanlılar'a barış teklifi yapma fikrini ortaya attı. Çarı kurtarmak için her şartı kabul edeceklerdi. Osmanlılar boyun eğene kılıç çekmezlerdi. Petro bu fikri kabul etti ve Rus ordusu başkomutanı Şeremetev'in ağzından Baltacı Mehmed Paşa'ya hitaben barış isteyen bir mektup yazıldı.
Bu sırada Baltacı Mehmed Paşa da çadırında son hücum için emirlerini yazdırmaktaydı. Rus ordusunun sonu gelmişti. Osmanlılar bu kadar üstün durumdayken, Ruslar'ın barış teklifinin kabul edilmesi ihtimali de pek gözükmüyordu. Ancak hiç umulmadık bir şey oldu ve Baltacı Mehmed Paşa, Ruslar'ın barış isteğini kabul etti. Prut Antlaşması'nı yaparak yok olmak üzere olan bütün Rus ordusunun silahları ile birlikte çekip gitmesine izin verdi. Acaba ne olmuştu?
Baltacı Katerina'yı görmedi
Çariçe Katerina'nın bütün mücevherlerini alarak sadrazamın çadırına gittiği ve onu ağlayarak, yalvararak hatta cinselliğini kullanarak barışa ikna ettiği genel bir kanaattir. Yani bu kanaate göre paşanın uçkuruna düşkünlüğü Osmanlı İmparatorluğu'nun gelecekte en büyük düşmanı olacak Rusya'nın başının, tehlike daha küçükken ezilmesini önlemişti. Ancak bu tamamıyla uydurmadır. Bu savaşa şahit olan Türk ve Rus tarihçilerin eserlerinde böyle bir bilgiye rastlanmaz. Prut seferi üzerine kaynakların önemli bir kısmını inceleyerek iki ciltlik bir eser kaleme alan Akdes Nimet Kurat, bu dedikoduların uydurma olduğunu belirtir.
Katerina'nın barış antlaşmasının imzalanmasında büyük rolü olmuştu. Ruslar'ın elindeki cephane azalınca, Petro bir yarma hareketi ile Osmanlı ordusunu püskürtüp, Transilvanya yolu ile Macaristan'a gitmeyi planlamıştı. Ancak bu bir tür intihar girişimiydi. Bu planın sonları olacağını anlayan Katerina, orduda ne kadar mücevherat, altın, gümüş ve para varsa hepsini toplattı. Bunların sahiplerine de sonra karşılığını ödeyeceğine dair senet verdi. Diğer taraftan da Ruslar, Katerina'nın Avusturya hükümdarının kardeşi olduğu haberini yaydılar. Avusturya imparatorunun kız kardeşinin başına bir şey gelirse Viyana'nın harekete geçeceği ve Osmanlılar'la sulhu bozacağı şayiaları kulaktan kulağa dolaşmaya başladı.
Katerina'nın hazır ettiği yedi araba dolusu para ve hediyeler, Başbakan Şafirov tarafından Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa'ya ve yanındaki diğer devlet ileri gelenlerine gönderildi. Bu hediyeler bazı devlet adamlarını barışa yanaştırdı.
Buradaki en önemli nokta Osmanlılar'ın Viyana sendromunu daha atlatamamalarıdır. Viyana önlerindeki gibi bir yenilgi alındığı takdirde birkaç devlete karşı savaşacakları ve tekrar bozgun yıllarının yaşanacağından korkuyorlardı. Bu durum barışa giden yoldaki en önemli noktadır.
İstanbul'a dönüş
Sadrazam İstanbul'a dönmeden aleyhinde dedikodu kazanı kaynamaya başlamıştı. Osmanlı hükümdarı Üçüncü Ahmed, sadrazam aleyhindeki dedikoduları ve Ruslar'ın antlaşmayı uygulamadıklarını duyunca öfkelendi. Savaşa katılanlardan durumu araştırdı. Büyük bir fırsatın kaçırıldığını anladı. Bu sırada sadrazam ve adamlarının aldıkları hediyeler yüzünden Rus ordusunun bırakıldığı rivayetleri dolaşıyordu. Padişah, sadrazamı 20 Kasım 1711'de görevden alarak, Midilli'ye sürdü. Antlaşmanın imzalanmasında başrolü oynayan ve Ruslar'dan büyük miktarlarda para alan Osman Ağa ile Ömer Efendi'yi de öldürttü.
Hayali bir ilişki
Baltacı Mehmed Paşa ve Katerina arasında hayali olarak kurulmuş ilişki üzerine birçok roman, hatta şarkılar yazıldı. Bunlardan biri de H. Albrecht takma adını kullanan XX. yüzyılın önemli şairlerinden Börries Freiherr von Münchhausen tarafından yazılan ve dilimize Prof. Dr. Selçuk Ünlü'nün tenkit ederek aktardığı baladdır. İtalyanca bir kelime olan balad, dans eşliğinde söylenen şarkı manasına gelir. Münchhausen, 1912'de kaleme aldığı bu baladda bir çobandan naklen 1711'deki Prut Savaşı'nı anlatır. Savaşın gidişatını Katerina'nın gözyaşları ve fiziki güzelliğinin değiştirdiğini anlatır. Münchhausen'in yaptığı en önemli yanlışlıklardan birisi, savaşta bulunmayan Üçüncü Ahmed'i Prut'ta göstermesidir. Baltacı Mehmed Paşa ve Katerina efsanesi bu balad gibi sonradan yazılan eserlerden doğdu.
Bugun
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.