Ahmed-i Hani'nin torunları Zerdüşt olamaz!

Ahmed-i Hani'nin torunları Zerdüşt olamaz!
BDP ve terör örgütü yandaşlarından “Kürtlerin Zerdüşt olduğu” görüşü yükselirken, tarihi gerçekler “Ahmed-i Hani’nin torunları Zerdüşt olamaz” diyor.

Hakkarili Kürt tarih ve edebiyatçı Ahmed-i Hani’nin eserlerinde Zerdüştlükten eser yok.

Ahmed-i Hani kim? 

Ahmed-i Hânî, 17. Yüzyılın Sünnî İslâm düşüncesine vâkıf ve bu bilgisini halka mâl etmek için eserler yazmış bir şahsiyettir

Ahmed-i Hânî 165-1707 yılları arasında yaşamıştır. Hânî, iyi bir medrese eğitimi aldıktan sonra İshak Paşa sarayında divan kâtipliği görevini ölünceye kadar sürdüren bir Osmanlı bürokratıdır.

Hânî, bürokrat kişiliğinin yanı sıra dini ve edebî eserler de veren inançlı bir Müslüman’dır.

Türkçe de bilmekle beraber Ahmed-i Hânî, kitaplarını Kürtçe yazmıştır. Başta Divan olmak üzere, Nûbahâr-ı Biçukân, Akîde-i Îmân, Akîde-i İslam, Fî- Beyân-ı Erkân-ı İslam adlı dinî eserleri ve Mem u Zin adlı edebî-dinî bir mesnevisi vardır.

Nûbahâr-ı Biçukân adlı eseri, Kürt çocuklarının İslâmiyet’i öğrenmeleri için hazırlanmış bir Arapça-Kürtçe terimler sözlüğüdür.

Akîde-i Îmân, Akîde-i İslam ve Fî- Beyân-ı Erkân-ı İslam adlı eserleri ise, İslâmiyet’in muhtelif konularındaki görüşlerini açıkladığı Kürtçe eserlerdir.

Ahmed-i Hânî’ye şöhret kazandıran eseri ise, Mem u Zin adlı mesnevisidir. Hânî, bu mesnevisinde Mem ve Zin adlı iki gencin aşk hikâyesini anlatır. Ancak, başta Leylâ ile Mecnun mesnevisi olmak üzere, klâsik mesnevilerin çoğunda olduğu gibi, Ahmed-i Hânî için, aşk hikâyesi bir vasıtadır; asıl amacı Allah aşkını anlatmaktır.

Bütün klasik metinler gibi Hânî de eserine Allah’ın adını zikrederek başlar:

Ser-nâmeė nâme nâmė Ellâh  
Bî-nâmė vî nâ-temâm e vellâh

(Kitabın baş yazısı Allah’ın adıdır
Onun adı olmazsa vallahi kitap eksik demektir.)

Mem u Zin’in tamamına Sünnî akide sinmiştir; şâir pek çok beyitte de Allah aşkını doğrudan işler.

Mem u Zin’de, Hz. Muhammed ile ilgili olarak da pek çok beyit vardır. Özellikle eserin Miraciye kısmında Hânî, Hz. Muhammed’in yer ve gök var olmadan bütün peygamlerlerin serveri olarak yaratıldığını; feleklerin yaratılma sebebinin Hz. Muhammed olduğunu; bütün meleklerin O’na secde ettiğini;  âlemlere rahmet olarak gönderildiği söylendikten sonra;  O’nun gelişiyle tüm din ve milliyetlerin ortadan kalktığını söyler ve müjdeci olarak gelen Hz. Muhammed’in ateşperestlerin mabetlerinin yıkıldığını şöyle söyler:

Mensûh kirin vi dîn u millet  
Me’lûl kirin  ‘elîl u  ‘illet  
But-hâne biâgirî dişuştin   
Âteş-gede cumlekî ve kuştin  

(Tüm dinleri ve milliyetleri yok saydı, Tüm hastalık ve hastaları yok etti.
Puthaneleri ateşle yıkardı. Bütün ateşperestlerin (Zerdüştîlerin) tapınaklarını yok etti.)

Özellikle ikinci olarak verdiğimiz beyitte, Ahmed-i Hânî, “âteşgede” kelimesiyle Zerdüştlüğü ifade etmiştir.  Bilindiği gibi Zerdüştlük inancına göre, ateş kutsaldı ve ona tapınılırdı. Hz. Muhammed dünyaya geldiğinde gerçekleşen mucizelerden biri de Zerdüşt tapınaklarındaki ateşin sönmesidir. Ahmed-i Hâni, bu beytinde bu olaya dikkat çekmektedir.

Mem u Zin adlı mesnevisinde, tasavvuf geleneğindeki “fenafillah, bekâbillah”  anlayışını da nakış nakış işleyen Ahmed-i Hâni’nin, diğer eserlerinden ve yukarıdaki beyitlerinden de anlaşılacağı üzere, Zerdüştlükle, Mecusîlikle uzaktan yakından alakası yoktur.

Ahmed-i Hânî, 17. Yüzyılın Sünnî İslâm düşüncesine vâkıf ve bu bilgisini halka mâl etmek için eserler yazmış bir şahsiyettir.

Yine "Kelimatü'l-Kısar müellifi ve Miladi 1010 yılında vefat eden şair Baba Tahir Üryan'ın eserlerinde; 1570-1640 yılları arsında yaşayan şair Melaye Ciziri'nin divanında ve 1590-1660 yılları arasında yaşayan Fekiye Teyran'ın şiirlerinde de Zerdüştlükten eser yoktur.

Bu şahsiyetler de sünni İslam akidelerine uygun şiirler yazmış ve hatta Sünni İslam propagandası yapmışlardır.

Habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.