Koca Sinan'ı ne kadar tanıyoruz?
Mimar Sinan veya Koca Mi'mâr Sinân Âğâ (Sinaneddin Yusuf - Abdulmennan oğlu Sinan) Osmanlı baş mimarı ve inşaat mühendisi. Osmanlı padişahları I. Süleyman, II. Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla hem Anadolu'ya hemde avrupa ve balkanlara damgasını vurmuştur.
Mimar Sinan , Kayseri'nin Agriano yani bugünkü Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir.Ailesi hakkında çok çeşitli rivayetler vardır.Ermeni, Hristiyan veya hatta Rum olma ihtimali vardır.1511'de Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul'a gelmiş yeniçeri ocağına alınmıştır.
Sinan devşirilmesi hususunda şunları söylemiştir:
« "Bu değersiz kul, Sultan Selim Han'ın saltanat bahçesinin devşirmesi olup, Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman başlanmıştı. Acemi oğlanlar arasından sağlam karakterlilere uygulanan kurallara bağlı olarak kendi isteğimle dülgerliğe seçildim. Ustamın eli altında, tıpkı bir pergel gibi ayağım sabit olarak merkez ve çevreyi gözledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek, görgümü artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum. Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve Acem ülkelerinde gezip tozdum. Her saray kubbesinin tepesinden ve her harabe köşesinden bir şeyler kaparak bilgi, görgümü artırdım. İstanbula dönerek zamanın ileri gelenlerinin hizmetinde çalıştım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım " »
Büyük Türk mimarı Sinan’ın yapıtlarına bir bütün olarak bakıldığında, biçimlerinin evrenselliği, anıtsallığı ve uzun yaşamı süresince Türk mimarisini ulaştırdığı düzey, Osmanlı İmparatorluğu’nün tüm karakteristiğine ışık tutar. Ayrıca O dönemin Avrupası’nda, Roma’da inşası 160 yıl süren San Pietro Katedrali ve Londra’da, Sir Christopher Wren tarafından, 40 yılda tamamlanabilen St. Pauls Katedrali göz önünde bulundurulduğunda, Sinan’ın, İstanbul’daki Süleymaniye Külliyesi’ni 7, Edirne’deki Selimiye Camisi’ni de 6 yılda tamamlamış olması, 16. Yüzyıl Osmanlı mimarlık ve yapı kurumlarının hızlı ve veriminin, Sinan'ın ise dahiyane yeteneğinin en büyük kanıtıdır.
84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 okul ve darülkurra, 22 türbe, 17 imaret 3 darüşşifa, 7 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 köşk ve saray, 6 ambar ve mahzen, 48 hamam olmak üzere sayılamayanlarla birlikte üç yüz elliyi aşkın yapı gerçekleştirmiştir.
Mimar Sinan’ın Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun sanatının gelişmesini gösteren basamaklardır.
Bunların ilki İstanbul'daki Şehzade Camii ve külliyesidir. Dört yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil etmiştir.
Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Kendi tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır.
Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise, 86 yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye takdim ettiği, Edirne’deki Selimiye Camiidir (1575).
NE DEDİLER?
İngilizlerin ünlü mimarlarından Elvis, Edirne’deki Selimiye Camiinin kubbesi ile ilgili olarak şunları söylüyor:
“Bu kubbeyi aşağı indirseniz ve içini altınla doldursanız bile, Büyük Sinan olmadan günümüzün teknolojisi ile tekrar yapamazsınız!”
Balkan savaşları sırasında Bulgarlar bir ara Edine’yi işgal etmişlerdi. O sırada camiyi gören ve hayranlıkla seyreden bulgar komutan, "Bu mabedi Türklerin yaptığını bilmeseydim, Allah’ın yaratmış olduğunu söylerdim” diyerek hayranlığını belirtiyor.
Camiyi gezen bir Alman profesör ve mimarı da şöyle diyor: “Kendimi bütün zamanların mimarlarından daha kaabiliyetsiz görüyorum. Selimiye gibi bir mimari şahasere ve Sinan gibi bir mimara sahip olan bu devleti takdir ediyorum!”
İLERİGÖRÜŞLÜ
Bir Mimar Sinan eseri olan Sehzadebasi Cami'nin 1990'li yillarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir insaat muhendisi, caminin restorasyonu sirasinda yasadiklari bir olayi tv'de soyle anlatmisti.
"Cami bahcesini cevreleyen havale duvarinda bulunan kapilarin uzerindeki kemerleri olusturan taslarda yer yer curumeler vardi. Restorasyon programinda bu kemerlerin yenilenmesi de yer aliyordu. Biz insaat fakultesinde teorik olarak kemerlerin nasil insaat edildigini ogrenmistik fakat tas kemer insaasi ile ilgili pratigimiz yoktu. Kemerleri nasil restore edecegimiz konusunda ustalarla toplanti yaptik. sonuc olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalip cakacaktik. Daha sonra kemeri yavas yavas sokup yapim teknikleri ile ilgili notlar alacaktik ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktik.
Kalibi soktuk.
Sökmeye kemerin kilit tasindan başladik. Taşı yerinden çıkardigimizda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluga yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık. şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kağıt vardi. Şişeyi açıp kağıda baktik. Osmanlica bir şeyler yaziyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafindan yazılmıştı. Şunları söylüyordu. :
"Bu kemeri oluşturan taşların omru yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Buyuk bir ihtimalle yapi teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasil yeniden inşaa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. Işte bu mektubu ben size, bu kemeri nasil insa edeceğinizi anlatmak icin yazıyorum. " Koca Sinan mektubunda böyle başladiktan sonra o kemeri inşaa ettikleri taşlari Anadolunun neresinden getirttiklerini söylerek izahlarina devam ediyor ve ayrintili bir biçimde kemerin inşaasini anlatiyordu. "
MÜTEVAZİ BİR TÜRBE
Sinan'ın türbesi belki yanından geçtiğinizde farkedemeyeceğiniz kadar küçüktür. Türbe, Süleymaniye Camii 'nin eski ağalar kapısının karşı köşesinde, yol ayrımında üçgen bir alandadır.Türbenin mütevazi görünüşü Sinan'ın karakterini yansıtır.Mezar taşında şunlar yazılıdır."Geçti bu demde cihandan Pir-i Mimaran Sinan"
SON BİR HİKAYE
Rivayet olunur ki bir kutlu gecede, Kanuni Sultan Süleyman, rüyasında Resulullah efendimizi görür.
Sultan Süleyman, peygamber efendimizi takip ederek bugün Süleymaniye’nin inşa edilmiş olduğu yaklaşık yetmiş dönümlük arazinin bulunduğu çok güzel manzaralı tepeye gelirler. Bu tepe, hem Haliç’i hem de Boğaziçi’ni mükemmel bir açıdan görür.
Peygamber Efendimiz, Sultan Süleyman’a; “Mihrabı buraya, minberi buraya olsun” der.
Kanuni Sultan Süleyman kutlu rüyadan uyanır, şükürler eder. Mimar Sinan’ı çağırtır. Hiçbir açıklama yapmadan büyük bir heyecan ile rüyada gördüğü yere götürür.
“Buraya bir cami bir de külliye yapacağız.” diye sözlerine başladığında, Mimar Sinan söze karışır.
“Sultanım, mihrabı burada, minberi burada olsun…”
Sultan Süleyman şaşırır: “ Sinan sen bu işten haberli gibisin.” der. Mimar Sinan cevap verir: “ Sultanım dünkü rüyanızda ben de bir adım gerinizde geliyor idim…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.