Zaferde Kürtlerin etkisi ne kadardı?
Malazgirt Savaşı'nda Mervânî Emirliği Türkler'le ittifak yaptığı için değil, Selçuklular'a tâbi olduğu için muharebeye asker göndermişti. Aysel Tuğluk, "Türkler, Malazgirt Savaşı'nı Kürtler'in desteğiyle kazanmışlardır. Anadolu içlerine doğru yönelirken Kürtler'le ittifak içinde olmayı başarıları için zorunlu görmüşlerdir" şeklinde bir beyanatta bulundu.
Malazgirt Savaşı'nın sonucuna tesir edecek büyüklükte olmasa da Kürtler bu savaşta Selçuklu bayrağı altında savaşmışlardır. Ancak burada bir ittifak söz konusu değildir. Kürtler, Mervânî Emirliği Selçuklular'a tâbi olduğu için Malazgirt Savaşı'na katılmışlardır. Anadolu'nun içlerine ilerlerken de başarı için bir ittifak yapılmamış, Anadolu'yu kısa sürede Türkmenler fethetmişlerdir.
Türkmenler'in Anadolu'ya gelişi
1048'deki Hasankale zaferinden sonra Anadolu'ya yayılmaya başlayan Türkmenler, 1059'da Sivas ve Malatya'yı ele geçirdiler. Alparslan, 1064'te Kars'ı fethetti. 1067'ye gelindiğinde Kayseri, Niksar ve Konya fethedilmişti. Afşin Bey, 1068'de Anadolu'yu boydan boya geçerek, İstanbul Boğazı'na kadar geldi.
Türkmenler Anadolu'nun doğu ve orta kısımlarına yayılmışlarsa da burası henüz onlar için emin bir yurt değildi. Zira Türkmenler'in düzenli Bizans ordularına karşı mücadele edecek güçleri yoktu. Bu yüzden Bizans orduları üzerlerine geldiği zaman Türkmenler, Kafkaslar'a çekiliyorlardı. Ayrıca Anadolu'da fethedilmemiş birçok müstahkem mevki ve kale vardı. Buraların, kuşatma silahlarına sahip olmayan Türkmenler tarafından ele geçirilmesi oldukça zordu. Selçuklu orduları da Türkmenler'i himaye için her zaman Anadolu'ya gelemiyordu. 26 Ağustos 1071'de kazanılan Malazgirt zaferi Bizans ordusunu ve mukavemetini çökerterek Anadolu'nun kapılarını sonuna kadar Türkmenler'e açtı. Bizans'ın yediği bu büyük darbe Türkmenler'in Anadolu'ya sel hâlinde dolmalarını sağladı.
Mervânîler ve Selçuklular
Meyyâfârikin (Silvan) merkez olmak üzere Diyarbekir ve çevresinde hüküm süren ve Kürt bir hanedan tarafından yönetilen Mervânî Emirliği, 1049'dan itibaren Şiî Büveyhîler adına okuttuğu hutbeyi Tuğrul Bey adına okutmaya başlayıp, Selçuklu Devleti'ne tâbi olmuştu. Selçuklular Ortadoğu'ya ve Anadolu'ya geldiklerinde bölgede Şiî hâkimiyeti vardı. Mervânîler ise Sünnî bir beylik idi. Güneyde Musul ve Nusaybin arasında Şiî Arab Ukayliler, güneybatı Urfa-Halep bölgesinde Şiî Arab Mirdasîler, Batı'da ise Hıristiyan Bizans olduğu için Selçuklular Mervânî Beyliği'ne dokunmamışlardı. Alparslan Anadolu'ya gelince Mervânîler tâbi bir beylik oldukları için Malazgirt Savaşı'nda Selçuklu ordusuna asker göndermişlerdir.
Malazgirt'te Kürtler
Malazgirt Savaşı'nda Kürtler'in rolüyle ilgili en önemli bilgi 13. yüzyıl yazarlarından Sıbt İbnü'l-Cevzi ismiyle tanınan Ebu'l-Muzaffer Yusuf'un "Mir'atü'z-zeman fi Tarihi'l-âyan" isimli eserinde şu şekilde geçer: "Az önce 10 bin Kürt de Sultan'a katılmıştı. Bununla beraber (sultan) Tanrı'dan sonra buyruğundaki 4 bin kişilik hassa askerine güveniyordu" (Faruk Sümer-Ali Sevim, İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı, Ankara 1971, s. 34).
Şam'da yaşayan Sıbt İbnü'l-Cevzi (öl. 1257) Malazgirt'ten yaklaşık 180 yıl sonra tarihini kaleme almıştır. Ancak Sıbt, 11. yüzyılın ikinci yarısına ait bilgileri 1088'de ölen ve bugün elimizde bulunmayan Garsunni'me'nin "Uyunü't-Tevârih" isimli eserinden almıştır. Bu yüzden verdiği bilgilerin sıhhatinden tam olarak emin olamıyoruz.
Malazgirt Savaşı'na katılan Kürtler'le ilgili bilgi muharebeden yaklaşık 260 yıl sonra Kenzü'd-Dürer ve Câmiü'l-Gurer isimli bir eser yazan Memlük tarihçisi İbnü'd-Devaddari'de de (öl. 1336'dan sonra) vardır. Kenzü'd-Dürer'de bu konu "Sultan Alparslan'a Kürtlerden ve sâir kavimlerden olmak üzere 10 bin kadar insan da katılmıştı" şeklinde geçer. (İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı, s. 57)
Ortaçağ tarihçileri genellikle rakamları abartılı verirler. Nitekim Sıbt, Selçuklu ordusunun tam sayısını vermezken Bizans ordusunu 400 bin kişi olarak vermektedir. İbnü'l-Kalanisi ise Bizans ordusunu 600 bin, Selçuklu ordusunu ise 400 bin kişi olarak zikreder. Ortaçağ da bu büyüklükte ordu yoktur. Selçuklu ordusunun tamamı muhtemelen en fazla 50 bin kişi civarındaydı ve Selçuklu'ya tâbi olduğu için Mervânoğulları'nın Malazgirt'e gönderdiği Kürt birlikleri de birkaç bin kişiydi.
Anadolu'nun Fethi
Malazgirt zaferinden sonra Anadolu çok kısa sürede fethedildi. Selçuklu hanedanından Kutalmışoğlu Süleyman Şah Anadolu'daki Türkmenler'in başına geçip, kısa sürede Orta Anadolu'dan İznik'e kadar olan sahayı ele geçirerek, Türkiye Selçuklu Devleti'ni kurdu.
Türkler, Selçuklu Devleti'nin yanı sıra başka beylikler de kurdular. Çubukoğulları (Elazığ), Artukoğulları (Mardin-Hasankeyf), İnaloğulları (Diyarbakır), Dilmaçoğulları (Bitlis-Erzen-Batman civarı), Kızılaslanoğulları (Siirt ve civarı), Saltuk Bey (Erzurum), Danişmend Gazi (Sivas-Amasya-Tokat) ve Mengücek Gazi (Erzincan-Divriği) beyliklerini kurarak, Anadolu'nun Türkleşmesini sağladılar. Ancak bu beylikler zamanla Türkiye Selçukluları tarafından ilhak edildiler.
Malazgirt'ten önce kazanılan zafer
Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yinal, 1047 yılında Nişabur'a gelen Türkmen kitlelerini Anadolu'ya göndermiş ve kendisinin de arkalarından geleceğini vadetmişti. Bu sırada Selçuklu hanedanından Hasan Bey komutasındaki kuvvetler de, Van Gölü havzasını ele geçirmek için harekete geçmişlerdi. Vaspurakan'da Bizans Valisi Aaron, Selçuklular'ı, Büyük Zap Suyu civarında pusuya düşürerek, mağlup etti. Savaşta Hasan Bey de şehit düştü. Bu olayın ardından büyük bir ordu ile Anadolu'ya gelen İbrahim Yinal ve Kutalmış, Bizans kuvvetlerini Pasin Ovası'ndaki Hasankale'de 18 Eylül 1048'te büyük bir mağlubiyete uğrattı. Bu zafer sayesinde Türkmenler Anadolu'da yayılma imkânı bularak, Trabzon'a kadar ilerledi.
Türkler Anadolu'ya ne zaman geldiler
Türkler'in Anadolu'ya gelişini M.Ö. 3000-2000 yıllarına kadar çıkaranlar varsa da, bu iddialar tarihçiler arasında genel kabul görmüş fikirler değildir. Anadolu'ya Türkler ilk defa IV. yüzyılın sonlarına doğru Batı Hunları'yla (Avrupa Hunları) geldiler.
Anadolu'dan önce Irak ve Suriye'ye
Türkler, Anadolu'dan önce Suriye ve Irak'a gidip, yerleşmişlerse de bu ülkelerin iç bölgelerine girmemişlerdi. Bu bölgelerin iklim ve otlak durumunun hayvanları için uygun olmaması, Türkler'in buralarda yoğun bir şekilde yayılmasına engel oldu. Türkler bölgede yönetici sınıf olarak bulundular.
Erhan AFYONCU-BUGÜN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.