İslamofobi'ye karşı Fatih'in fermanı
Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doktora tezini hazırlarken, 2001 yılında Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna yakınlarında Fojnica kasabasında bulunan Fransiskan Kilisesi rahiplerini ziyaret ettiğini, rahiplerin kendisine, bir bohça içerisinde muhafaza ettikleri Fatih Sultan Mehmet Han'a ait fermanı gösterdiklerini, bu ferman sayesinde hayatta kaldıklarını ve dinlerini özgürce yaşadıklarını dile getirdiklerini söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Özcan, Norveç'in başkenti Oslo'da 76 gencin hunharca katledilmesinin, dünya gündemine bomba gibi düştüğünü ifade ederek, ''Gazetelerde, katliamı gerçekleştiren Anders Behring Breivik isimli teröristin, 'İslam karşıtı bir köktenci olduğu' söylenerek onun özellikle Avrupa'daki Türk ve Müslüman nüfusundan duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği belirtiliyor. Her ne kadar, Avrupa medyası ve ülkemizdeki bir kısım medyanın Breivik'i, Müslüman olmadığı için sadece 'cani' sıfatıyla tanımlaması, Müslümanlara karşı ön yargının yanında, terörizme karşı sergilenen iki yüzlülük olarak değerlendirilmektedir'' dedi.
Norveç katliamı zanlısı teröristin günlüklerinde Hristiyanlık figürleri ve sembolleri kullandığının da gözlerden kaçmadığını vurgulayan Özcan, ''Tam bu noktada, 'ötekisi'ne duyulan nefretin bir yansıması olan terör eylemlerine karşı, birlikte yaşamayı, kendinden olmayana saygıyı ve dini hoşgörüyü öneren Fatih Sultan Mehmet'in Fransiskan Kilisesi rahiplerine verdiği ferman, dünya barışı için tarihten günümüze yansıyan çok önemli bir ışıktır'' diye konuştu.
Açıklamalarında, ''Dinsel çatışmaların körüklendiği ve son olarak Norveç'teki katliamın yaşandığı şu günlerde, Fatih Sultan Mehmet'in rahiplere verdiği ferman, son derece dikkat çekicidir'' diyen Özcan, Avrupa devletlerinin liderlerinin, terör eylemlerine karşı, Fatih Sultan Mehmet Han'ın sergilediği duruşu sergilemeleri gerektiğini ifade etti.
-HOŞGÖRÜNÜN MİLADI FERMAN-
Yrd. Doç. Dr. Özcan, 15'inci yüzyılın ilk yarısında Avrupa'daki devletlerin desteğini yanında hisseden Bosna kralı Stjepan Tomas'ın, Papa'nın telkiniyle Katolikliği seçmesi ve yine papanın 'sapmış' olarak nitelendirdiği Fransiskan rahiplerini ve onların mensup olduğu tarikat üyelerini yok etmeye girişmesi üzerine, Fransiskan manastırı baş papazı Fra Anceo Zvidloviç'in Fatih Sultan Mehmet'ten yardım istediğini, Cihan Sultanı Fatih'in de rahiplerin hayatlarını ve dini özgürlüklerini garanti altına alan bir ferman yayınladığını bildirdi.
Fatih Sultan Mehmet'in fermanının, kendinden olmayanı, kendin gibi olmayanı saf dışı etme ve ona yaşam hakkı tanımama durumunun karşılığı olduğunu ifade eden Özcan, ''Fermanın, gerçekten kelimesi kelimesine özümsenmesi, benimsenmesi gereken belge olduğu kanaatindeyim. Osmanlı devletinde birlikte yaşama kültürünün bir yansımasıdır. Avrupa devletlerindeki liderler terör eylemlerine karşı Fatih Sultan Mehmet Han'ın sergilediği bu duruşu sergilemelidirler'' dedi.
Fatih'in fermanının, gerek Avrupa'da, gerekse Balkanlar'daki karışıklıkların, dini hoşgörüsüzlüğün, farklı dinden olanların ötelenmesine karşı bir çözüm olduğunu kaydeden Özcan, fermanın, bütün ülkelerin liderleri tarafından örnek alınması gerektiğini bildirdi.
-CİHAN SULTANI'NIN ÖRNEK FERMANI-
''Murat Han'ın oğlu, Mehmet Daimi Muzaffer! 28 Mayıs 1463 Milodraz. Dünya Fatihi, Haşmetli ve Ulu Sultan'ın imzalı ve parlayan mühürlü fermanı aşağıdadır:
''Ben Fatih Sultan Han, bütün dünyaya ilan ediyorum ki, kendilerine bu padişah fermanı verilen Bosnalı Fransiskanlar himayem altındadır ve emrediyorum, hiç kimse ne bu adı geçen insanları ne de onların kiliselerini rahatsız etmesin ve zarar vermesin. İmparatorluğumda huzur içerisinde yaşasınlar ve bu göçmen durumuna düşen insanlar özgür ve güvenlik içerisinde yaşasınlar. İmparatorluğumdaki tüm memleketlere dönüp korkusuzca kendi manastırlarına yerleşsinler. Ne padişahlık eşrafından, ne vezirlerden veya memurlardan, ne hizmetkarlarımdan, ne de imparatorluk vatandaşlarından hiç kimse bu insanların onurunu kırmayacak ve onlara zarar vermeyecektir. Hiç kimse bu insanların hayatlarına, mallarına ve kiliselerine saldırmasın, hor görmesin veya tehlikeye atmasın. Hatta bu insanlar başka ülkelerden devletime birisini getirirse onlar da aynı haklara sahiptir.
Bu padişah fermanını ilan ederek burada, yerlerin, göklerin yaratıcısı ve efendisi Allah, Allah'ın elçisi aziz peygamberimiz Muhammed ve 124 bin peygamber ile kuşandığım kılıç adına yemin ediyorum ki, emrime uyarak bana sadık kaldıkları sürece tebaamdan hiç kimse bu fermanda yazılanların aksini yapmayacaktır.''
Başka dinden, ırktan olanlara özgürlük ve hoşgörü sağlayan bu ferman, Fatih Sultan Mehmet'in Bosna-Hersek'i fethinden sonra 28 Mayıs 1463 tarihinden Milodraz'da yazdırıldı. Aslı Bosna-Hersek Fojnica şehrinde Fransiskan Katolik Kilisesi'nde. Ferman, Kültür Bakanlığı'nca 1999 yılında, Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunun 700'üncü yıldönümü nedeniyle yayımlandı.
Bu ferman, Fransiskan kilisesi rahipleri için adeta bir kurtuluş ve yaşam reçetesi olmuştur. Başka diyarlara göç etmeye başlayan cemaatin, artık güvenli bir liman olarak gördüğü Osmanlı Devleti çatısı altında yaşamalarında hiçbir sakınca kalmamış ve göç durmuştur. Bugün dahi Fransiskanlar, varlıklarını Fatih'in yazdığı bu fermana borçlu olduklarını ifade etmekteler. Fermanın verildiği güne özel bir önem atfederler ve her yılın Mayıs ayının son Pazar günü, fermanın veriliş günü olarak Milodraj köyünde kutlanıyor. Kutlama törenlerinde ferman, Türkçe olarak okunarak, Osmanlı Sultanı'na bir vefa örneği sergilenmekte. Manastırı ziyaret eden özellikle Türk misafirlere, etrafı ayyıldızla süslenmiş çerçeveyle kaplı fermanı, mutlaka gösteriyorlar.
Birleşmiş Milletler tarafından, 1971'de tüm üye ülkelerin dilinde yayınlanan bu fermanın, 28 Mayıs 1463'te yani, ABD Anayasası'ndan 324, 26 Ağustos 1789'daki Fransız Devrimi'nin temelini oluşturan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinden 3 asır, 1948'deki Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yaklaşık 5 asır önce yayınladığı göz önünde bulundurulduğunda, ''Pax Ottomano'' diye adlandırılan Osmanlı Barışı'nın şifrelerini çözebilmek de zor olmasa gerek.
-FRANSİSKAN KİLİSESİ RAHİPLERİ-
Assisi'li Aziz Fransua (Francesco) ya da San Francisco D'Assisi, 1181'de İtalya'nın Toscana yakınlarındaki Assisi kasabasında doğdu. Zengin ve asil bir ailenin çocuğu olmasına rağmen fakirliği bir hayat tarzı olarak seçti. Kilisenin ve papanın güçlenmesini istememiş, Hz. İsa gibi çok sade bir yaşamı seçmişti.
Böyle bir yaşam tarzını seçmesindeki maksat, Hz. İsa'nın ve havarilerinin çektikleri acı ve sıkıntının aynısını çekmek ve onların yaşadığı gibi fakirlik yaşamaktı. Bunun için de dünya adına bütün zevklerden kendisini soyutlamıştı. İnsanlar, o dönem ruhbanlarının hiç de alışık olmadığı bu yeni yaşam tarzını benimsemeye ve onun yolunda ilerlemeye başladılar. 1209'da Papa'nın sözlü onayı ile Fransiskan mezhebi kuruldu. Kadınlar için de bir mezhep kurması ve hayvanseverliği gibi hususlarla ön plana çıktı. Öyle ki bütün hayvanların dilini bildiği ve onlarla konuştuğu dahi rivayetlerde vardır. Bu hayat tarzı, rahat içinde yaşayan ruhban sınıfını da oldukça rahatsız etmişti. Fransua 1226'da öldü.
Fransiskan mezhebine üye olanlar Hz. İsa'nın yoksul hayat tarzını benimseyerek onu taklit etmeleri ve İncil'deki hükümleri hayatlarına adapte etmeleri nedeniyle diğer cemaatlerden oldukça farklıydılar. Francisco mal ve mülk edinmeyi, para almayı yasaklamış, sadaka dilenmeyi, yoksulluğu öğütlemiştir. Yoksulluğu tutku derecesinde sevdiği söylenir. Hz. İsa'dan sonra 'stigmata'ya ulaşan ilk kişi olduğuna inanılır ve kutsallık atfedilir. Mezhep İtalya'da hızla yayılmıştır.
ZAMAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.