'Peyami Safa intihalci, Çalıkuşu çalıntı!'

'Peyami Safa intihalci, Çalıkuşu çalıntı!'
Yazar Murat Ertaş, 'Necip Fazıl Tenkitler, Polemikler, Kavgalar' isimli yeni kitabında Türk edebiyatının alışılagelmişin dışındaki yönlerini kaleme aldı.

Kitapta, Necip Fazıl Kısakürek'e göre Peyami Safa'nın intihalci, Peyami Safa'ya göre ise Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu romanı, Yahya Kemal Beyatlı'nın Leyla şiirinin çalıntı olduğu ifadeleri yer alıyor.

Erzurum'da özel bir dershanede yöneticilik yapan Yazar Murat Ertaş'ın 'Necip Fazıl-Tenkitler, Polemikler, Kavgalar' isimli kitabı çıktı. 2001 yılında yüksek lisans tezinin bir bölümü üzerine yaptığı çalışma sonrasında tamamladığı kitabında; Necip Fazıl Kısakürek'in sanat ve edebiyat sahasındaki tenkitleri, Türkiye'nin modernleşme sürecinde edebiyatçılar ve yazarlar arasında yaşanan polemikler gibi birçok konuya değiniyor. Kaynak göstererek kaleme aldığı eserinde en çok dikkat çeken ise edebiyat dünyasında yaşanan intihal tartışmaları ve Kısakürek'in yazarlar hakkındaki görüşleri.

Kitapta Necip Fazıl'ın, Peyami Safa'dan duyduğu ve Bâbıali adlı eserinde geçen, "Peyami Safa'ya sorarsanız Reşat Nuri'nin 'Çalıkuşu' romanı, Leon Frapye'nin Instutiricede Province -Taşra Mualilimesi romanından aparma. Yahya Kemal Beyatlı'nın 'Leyla'sı bir Fransız şairindendir ve asıl ismi Solange (Solanj). Halbuki Yahya Kemal onun Fransızcasını da azizlik olsun diye kendisinin yazdığını ve böylece bizzat davet ettiği bir ithama karşı tuzak kurmak istediğini iddia eder. Peyami Safa anlatıyor: Ertuğrul Muhsin'in 'İngilizcesinden, Almancasından, Fransızcasından karşılaştırılarak' diye tumturaklı bir meydan okuma diliyle takdim ettiği, kendisinin Hamlet tercümesi aslında Abdullah Cevdet'in yıllarca önce eski harflerle bastırdığı tercümenin, gayet ufak sadeleştirmelerle kopyası" cümleleri dikkat çekiyor.

Kitapta Peyami Safa'nın uzun yıllar dostluk yaptığı Necip Fazıl Kısakürek'in 'Kaldırımlar' şiirinin kendi romanlarından birinin pasajından aktarma olduğu da yer alıyor. İddialar karşısında Kısakürek, Peyami Safa'nın hangi eserinin hangi Batılı kaynaktan çalındığını ispatladığı belirtiliyor. Ertaş'ın kitabında Necip Fazıl Kısakürek şöyle konuşuyor: "Ayol Peyami'nin romanıyla benim şiirim arasındaki neşir tarihi farkını bir tarafa bırakalım, sırf keyfiyet ayrılığı bakımından öyle uçurumlar vardır ki, ondan çaldığım bile kabul edilse, iki maden arası nisbet, neyin kime ait olduğunu göstermeye yeter. Onunki altın, benimki teneke ise, demek bir şey çalabilmiş değilim."

Peyami Safa'nın Atila isimli tarih romanının Fransız Marsel Briyon'dan, Cingöz Recai'nin ve çocuk masallarının bulunduğu Bir Varmış Bir Yokmuş eserinin hep Batı'dan çalıntı olduğunu delilleriyle ispat ettiğini açıklayan Yazar Ertaş, Peyami Safa'nın Ulus ve Cumhuriyet gazetelerinde yayımlanan bazı fıkra yazılarının ve fikirlerinin de Avrupa'dan çalıntı olduğunun iddia edildiğini vurguladı. Kitapta Necip Fazıl'ın penceresinden, hatıralarından Türk edebiyatının ve edebiyatçılarının bilinmeyen yönlerini okuyucunun istifadesine sunmayı amaçladıklarını belirten Yazar Ertaş, "Necip Fazıl bilhassa edebiyat dünyamızda ihmal edilmiştir. Hep hissî ve önyargılı olmakla suçlanan Necip Fazıl, edebiyat tarihimizde en çok hissî ve önyargı ile yaklaşılan birkaç sanatkârdan biri olmuştur." dedi

Öte yandan kitapta Necip Fazıl Kısakürek'in dönemin yazarları hakkındaki düşüncelerine de yer verilmiş. Bunlardan bazıları şöyle:

"Mehmed Akif Ersoy: O bütün kuvvetini imanından aldı ve birbirine dayalı iki kalas gibi imanını şiirleriyle taşırken, şiirini imanı sayesinde ayakta durabildi. Akif şair değildir. Bunu evvela kendisi söylüyor, sonra da eserleri. Birtakım manzum nesirler yazmış, tasvirler yapmış hikayeler anlatmış, vaazlar vermiştir. Kendini zorlaya zorlaya manzum istida dahi kaleme almıştır. Bundan öteye şair Mehmed Akif, İslamın, büyük duygu ve düşünce çilesi içinde pişmiş üstün sanatkarları olan Lebid, İbni Farız, Sadi, Hafız, Süleyman Çelebi, Şeyh Galip gibi örneklere nisbetle bir kaburga kemiğinden daha küçük bir parça; fakat nazmı tereyağından kıl çeker gibi meramına uyduran, gerçekten dilini en evvel sadeliğe ve hayata ulaştıran, telkin iklimlerine asla sokulmaksızın usta tebliğ reçeteler yazan bir 'münevver'dir.

Hamdullah Suphi Tanrıöver: Hamdullah Suphi... Kumral bıyıkları sıcak maşayla içine kıvrık hale getirilmiş, dalga dalga kır saçları orta yerinden ayrılı, hiçbir değişik ruh haleti belirtmeyen bu meşhur hatip, rivayete bakarsanız Rum asıllıdır, mühtedi bir aileden gelmektedir; fakat kim Türk, kim değil, fetva vermek makamındadır. Türçülük davası kahramanlarından tek telli saz hanendesi Hamdullah Suphi, Bahriye mektebine İttihat ve Terakki ütopyasına hizmet etsin diye muallim ve konferansçı olarak mal ettiler.

Hilmi Ziya Ülken: Hilmi Ziya, cumhuriyet devri pozitif düşüncenin öncülerindendir. Hilmi Ziya muallimdir ve muazzam bir felsefe mektebi kurmak cehdindedir. Bir de sık sık aşık olup, sabaha kadar sevgilinin pencereleri önünde belklemekle tanınmıştır.

Nihal Atsız: Sene 1950, Büyük Doğu İdarehanesi'ne gelmiştir. O zamana kadar tanığıdım ve yüz yüze geldiğim biri değil. Yalnız koyu ırkçılığı ve Hitlervari sağ kaşı üzerine uzattığı saçlarıyla karikatürleştirildiğini bilirim. Peyami Safa onun için Nazım Hikmet'e koyduğu teşhis ile tam bir ahmak derdi. Havası, esprisi, mizanç renkleri olmayan biri. Nihal Atsız ezberciliği ve budala kültürü içinde son derece sığ bir insan olarak yaftalanır.

Tevfik Fikret: Fikret saf şiir üzerinde kekeme bir avukattan başka bir şey değildir. Ben Tevfik Firket'e münzevi diyemem. Münzeviliğin çok ulvi şekilleri bulunduğu gibi içtimai hadiselere karışmanın aynı nisbetle ulvi olanları vardır. Fikret'in ki basit ve cüce kırgınlıkların ferdi inzivasından başka bir şey değildir. Ben Fikret'i felsefi manada geniş ve köklü hiçbir yere mensup görmüyorum."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.