Yazıdaki Büyük Gizem!
Parmak izi ve ses gibi başka kimsede bir eşi bulunmayan özelliklerden birisi de el yazısı. Adı el yazısı olsa da, yazma işlevi beyin tarafından gerçekleşiyor. Bu yüzden yazı karakterlerinin eğimi, boyu, birbirlerine nasıl bağlandığı, kâğıtta nasıl konumlandığı, üzerinde ne kadar basınç uygulandığı, kelimeler arasında ne kadar boşluk olduğu gibi birçok faktör, yazı sahibinin fiziksel ve ruhsal kişiliği, huy ve karakterindeki eğilimler, hangi mesleklere yatkın olduğu, hangi hastalıklara yakalanma olasılığı bulunduğu hakkında ipuçları veriyor.
El yazısı ve imzaların karakteristik özelliklerini kullanarak kişilik değerlendirmeleri yapan grafolojinin (yazı bilimi) tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor. 45 yıl kadar önce bilim olarak kabul edilen bu disiplinden, dünyanın pek çok ülkesinde, personel alımlarında, tıpta, adli alanda ve mesleğe yönlendirme noktasında eğitim ve rehberlik uygulamalarında yararlanılsa da ülkemizde hâlâ adı dahi bilinmiyor.
Yazıdan kanser teşhisi bile mümkün
Sosyal hayatın hemen her alanında işe yarayan bir disiplin grafoloji. Grafologlar, evlenmeyi düşünen ve birbirine uygun olup olmadıklarını merak eden çiftlerin el yazılarından intihar ve tehdit mektuplarına kadar pek çok yazının incelenmesi talebiyle karşılaşıyor. Ancak en yaygın olarak kullanıldıkları alanlar şöyle:
Hastalık teşhisi:Zihinsel ve fiziksel birçok hastalığın, el yazısını etkilediği biliniyor. Yıllar içinde saklanan defterler sayesinde yazınızdaki ciddi değişikliklerin bir arada incelenebilmesiyle karakterden sağlık durumunuza kadar her şey öğrenilebiliyor. Bir yıllık yazının birlikte incelenmesi ile check-up yapılmasının mümkün olduğu yapılan incelemeler arasında. Hatta bazı grafologlar, el yazısının kanseri erken teşhiste işe yaradığı görüşünde. Kanser riski altında olduğunu tespit ettikleri kişileri ilgili bir doktora yönlendiriyorlar. El yazısının en fazla etkilendiği durumlar ise sinir-kas sistemi tutulumuna yol açan hastalıklar. Alzheimer ve parkinson gibi hastalıklarının başlangıcında yazı çizgilerinde titreklikler, çizgilerin koordinasyonunda zayıflık, duraklamalar, aynı kelime içerisinde kalem kaldırmalara rastlanıyor.
Adli vakalar:Ülkemiz, grafolojiden en çok bu alanda faydalanıyor. Mahkemelerde yazı uzmanı adıyla anılan grafologlar, yazının geçerliliğini saptıyor, sahibini belirliyor. Adli grafologlar el yazıları ve imzalara bakarak kime ait olduğuna, sahteliğine veya gerçekliğine, yazı sahibinin yazısını gizlemeye çalışıp çalışmadığına, yazının hangi koşullar altında yazıldığına, yazan kişinin telaşlı, tedirgin, korkulu olup olmadığına kanaat getirebiliyor. Uzmanın vardığı sonuçlar birer kanıt sayılabiliyor ve bu bilgilerle suçlu, hüküm giyebiliyor. Hatta son zamanlarda mahkemelere boşanmak üzere başvuran eşlerin problemlerini kanıtlamalarında bile grafologlara müracaat sayısı artış kazanıyor.
Personel alımı: Grafolojiye en çok başvurulan alanların başında personel alımı geliyor. Avrupa ülkelerinde, özellikle Fransa’da, şirketlerin yüzde 80’i işe alacakları kişileri seçerken, kimi hangi pozisyonda istihdam edeceklerine karar verirken, kariyer planlaması ve ekip kurma aşamasında grafologlardan yardım alıyorlar. Böylece başvuran kişilerin güvenilirliği, uykusuzluğa ve ayakta durmaya dayanıklılığı, yaşama sevinci, hayata bakış açısı, grup halinde ya da tek başına çalışabilme yetisi kolaylıkla tespit edilebiliyor.
Türkiye’de hâlâ yeri yok
Türkiye’de grafoloji eğitimi alan sayılı isimlerden biri Nursu Marmara. Grafolojinin özellikle Avrupa’da sıklıkla başvurulan bir disiplin olduğunu söyleyen grafolog, İsrail’de yıllar önce bu işin teknolojisinin bile geliştirildiğini anlatıyor. Türkiye’de bu disiplinin değil rağbet görmesi, bilinmesi noktasında bile sıkıntıların olduğunu söyleyen Marmara, “Türkiye’de yalnızca bir üniversitede grafoloji enstitüsü var, o da güzel sanatlar fakültesi kapsamında yer alıyor.
Psikolojinin bir dalı olan grafolojinin güzel sanatlarla ne alakası olabilir? Akademisyenler bile grafolojinin ne olduğunun farkında değil.” diyor. Türkiye’de şimdilik yalnızca adli grafoloji alanında bir düzeye ulaşılmış durumda. O da yazı ve imza sahtecilik tespitiyle sınırlı. Rakam, yazı ve imzalarda değişiklik yapılmış mı, kâğıdın dokusuyla oynanmış mı gibi sorulara cevap aranıyor.
Zaman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.