Her Filme Komedi Yapmak İçin Başlıyorum Ama...
Kadınlar için savaş sonrasında yaşananlarla başa çıkmak çok daha yalnız ve çaresiz bir çaba gibi görünüyor... Hiçbir zaman sinemamı kadınlara adamaya karar vermiş değilim. Ama ne zaman bir hikâye geliştirmeye başlasam kadınların dünyasının bana erkekle-rinkinden çok daha ilginç geldiğini fark ediyorum. Sanırım bu dünyayı her se-ferinde yeniden, bütün karmaşıklığı ile keşfetmemden kaynaklanıyor. Ayrıca kültür ve sanat dünyası da dâhil her alana maço bir hegemonya hakim. Ya-şadığım coğrafyadaki kadınların anlatılmamış o kadar çok hikâyesi var ki!
Boşnak yönetmen Aida Begic’i ilk uzun metrajlı, bol ödüllü filmi Kar (Snijeg) ile tanıdık. Savaş sonrası, 1996’nın Bosna’sında hayallerinin peşinden giden, hayat mücadelesi veren kadınların hikâyesini anlatıyordu. Begic’in, dünya prömiyeri Cannes Film Festivali’nin resmi bölümlerinden Belirli Bir Bakış’ta (Un Certain Regard) yapılan ikinci uzun metraj filmi “Çocuklar”da (Djeca) da savaşın içinden iki çocuğun dramı var. Film, savaş başladığında 5 yaşında olan Rahime ile savaşta doğan erkek kardeşi Nedim’in, 16 yıl sonraki hallerini, yetimhaneden çıkınca birlikte verdikleri ‘hayat savaşı’nı perdeye yansıtıyor. ‘Kar’a kıyasla karanlık bir atmosfer çizen ‘Çocuklar’da, Rahime’nin güçlü karakterine odaklanıyor yönetmen. Erkek kardeşini tekrar yetimhaneye göndermemek için gece gündüz çalışan; geçmişine, savaş hatıralarına, sistemin ve toplumun ürettiği tüm problemlere rağmen geleceğe güçlü adımlarla ilerlemeye çabalayan genç kızın hafızası ile hayalleri arasındaki gergin hat üzerinde ilerliyor film. Bağımsız yapımların gösterime girme imkanının her geçen gün azaldığı ülkemizde, ‘Çocuklar’ da maalesef bu talihsizlikten nasibini aldı. Sadece iki hafta boyunca vizyonda kalacak film, Astoria Alışveriş Merkezi’nde gösterilmekte. Estetiği, senaryosu, oyuncu yönetimi ile ikinci uzun metrajında da izleyicinin beklentisini karşılayan Aida Begic’in Çocuklar’ını görebilmek için ne yazık ki cuma gününe kadar vaktiniz ve tek salon seçeneğiniz var.
Bosna Savaşı’nın üzerinden uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen ‘Çocuklar’da iç açıcı bir manzara yok. Ses tasarımı, kamera, mekân kullanımı ve senaryodaki göndermelerden yola çıkarak savaş hâlâ devam ediyor hissini uyandırmak mıydı amacınız?
Maalesef Bosna’nın savaş sonrası gerçekliği çözülmeyi bekleyen meselelerle dolu. Bir anlamda savaş hiç bitmedi diyebiliriz. Özellikle de savaş mağduru olanlar için. Öncelikler sıralamasının başında yer alması gerekirken kimsenin umursamadığı bir güruh haline geldiler. Bosna, savaş sonrası en zor döneminden geçiyor. Sadece siyasi, toplumsal ve ahlaki anlamda değil, kültürel ve diğer alanlarda da.
‘Çocuklar’da çürüyen ahlaki yapı, sistemin çöküşüne dair tespitleriniz var. Düşman şekil değiştirmiş adeta. Dürüst olmayan devlet adamları ve sokak aralarına sızan mafya, bu savaşın yeni aktörleri mi?
‘Geçiş’ dönemindeki bütün ülkelerin ortak sorunu ahlaksız siyasetçilerin ve mafyanın işleri ele geçirmesidir. Böyle bir ortamda halkın çoğu kendini kaybolmuş ve köşeye kıstırılmış hisseder. Kişi ruhunu satmadan nasıl hayatta kalacağını bilemez hale gelir.
Rahime hep geçmişi hatırlıyor, savaş günleri zihnine çarpıyor. Hafızası, hatıraları ve geçmişi, onun geleceğe güvenle ilerlemesinin önündeki en büyük engel diyebilir miyiz?
Rahime’nin çocukluğu savaşla geçti. Çoğu insan ço- cukluğunu hayatının en güvende ve mutlu olduğu zamanlar olarak hatırlar. Rahime’nin çok özel ve farklı bir hafızası var çocukluğuna dair. Yine de kendini tehlikede hissettiğinde oraya geri dönüyor. Savaş hem anne-babasının olduğu hem de onları kaybettiği bir zaman dilimi. Genellikle kişinin geçmişinde çözümleyemediği şeyler varsa sağlıklı bir geleceğe ilerlemesi de zordur.
Rahime’nin başını örtmesi hayatını daha da zorlaştırmış. Hatta erkek kardeşi de çevresinden gördüğü olumsuz davranışların ablasının bu tercihinden kaynaklandığını düşünüyor, onu suçluyor. Kimlikler, dini tercihlere dönük ayrımcılık hâlâ bu kadar keskin mi Bosna’da?
Sanırım günümüzde başörtülü olmak çok popüler bir şey değil. Bosna da başka memleketlerden daha iyi veya kötü diyemeyiz. Pek çok insan hâlâ başörtüsünü, dini bir uzmanlık alanı veya ev hanımı olup evde oturmaya karar veren hanımlar için uygun görüyor.
Filmlerinizdeki karakterlere kendi hayatınız, yaşadıklarınız ne kadar yansıyor?
Yaşadıklarım, araştırmalarım ve sanat yoluyla edindiğim tecrübelerin birleşimi hepsi. Diğer ikisi kendi tecrübemin ve kişiliğimin bir parçası haline geldiğinde filmi çekmeye hazır oluyorum.
Bosna ve farklı ülkelerdeki gösterimlerde ne tür tepkiler aldı film?
Bosna’da insanların filmlerimde kendi gerçeklikleriyle yüzleşmeleri her zaman zor oluyor. Sonunda filmi izlemeye karar veren birçok insan için çok duygusal anlar oldu. Ucuz edebiyat değil bu ve bazen sağaltma (catharsis) etkisi yapabiliyor. Film Fransa, İtalya, İngiltere, İsviçre ve komşularımızdan başlamak üzere Sırbistan, Slovenya, Hırvatistan ve Gürcistan’a kadar geçiş dönemindeki bütün ülkelerde iyi tepkiler aldı.
Sonraki filmlerinizde de savaşın izlerini görecek miyiz?
Her seferinde, yeni bir projeye başladığımda komedi filmi yapmak istiyorum. Sonunda hiçbiri komedi olamıyor. Sanırım savaşın izleri gündelik hayatımda devam ettiği sürece filmlerimde de mevcut olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.