Ebru duyguları nasıl etkiliyor?
Duygu durum ebruya nasıl yansıyor?
Ebru Türk geleneksel sanatları içerisinde önemli bir yere sahip. Bir dönem unutulmaya yüz tutan ebru giderek yaygınlaşan bir Türk sanatı… Renklerin suda yüzdürülerek elde edilen ve hiçbirisi birbirine benzemeyen, tekrarı mümkün olmayan bambaşka bir dünya… Suyun rüyası ya da renklerin su üzerindeki dansları… Ebru teknesinin başına geçen kişi kendi iç resmini yapar gibi… O gün içinde bulunduğu hâli renklerle sponton bir şekilde ifade ediyor… 'Halin neyse ebrun o' bir anlamda… Tüm konuları Türkiye'nin ilk özel Nöropsikiyatri Hastanesi olan NPİSTANBUL yatan hastalarına psikolog ebruzen Ayda Aktay ile ebru yaptırıyor. Meşguliyet terapisi olarak hastalar tarafından yoğun ilgi gören ebru yapımı sırasında neler yaşandığını öğrenmeye çalıştık.
- Siz hem psikolog hem de ebru sanatçısınız. Hastalara ebru yaptırma nasıl başladı?
Psikoloji okumuş bir kişi olarak severek kendim yapıyordum ebruyu… Ebru çalışması sırasında kendimi tamamen suyun ve boyanın enginliğine bırakıyordum. Adeta zaman açılımı oluyordu ve tüm duygumu serptiğim boyalarla sunun yüzeyinden kağıda döküyordu. Yaşadığım her türlü günlük sıkıntıyı unuttuğumu, rahatladığımı fark ediyordum. Güzel bir rastlantı sonucu da bunu NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesinde paylaşma ve yaptırma imkanı buldum.
İlk zamanlarda ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Psikolog ebruzen Ayda Aktay ve Uğur İlyas Canbolat
İlk zamanlar yılların verdiği alışkanlıkla, kendi yaptığım gibi boya serpmek üzere fırçayı kullanmanın, desen oluşturmak için suyun çizilmesinin gösterdiğim gibi bekledim hastaların. Tekrar tekrar gösterdim doğru fırça tutuşu, boya serpmeyi… Öyle zamanlarım oldu ki, fırçayı suya batırdıklarında inanmaz gözlerle bakıp artık bu tekneden ebru çıkmaz diye korktuğum oluyordu.
- Bu iş biraz dikkat daha çokta sabır gerektiriyor değil mi?
Evet aynen öyle… Ebru sabır ve titizlik gerektiriyor… Psikiyatrik şikayetlerle yatan hastalar elbette telaşlı ve dikkatsiz olabiliyorlar. Onlara tekrar tekrar gösterip uygulatmak ve iyi sonuçlar almalarını sağlamak onları çok mutlu ettiği gibi beni de sevindirdi. İlk başlarda hastaların özensiz ve rastgele ebru yapmaya çalışmalarının yerini giderek hem daha dikkatli, hem daha zevk alır hale gelmelerini izlemek sabır gerektirdi tabi kolay olmadı ama buna değdi her defasında.
- Neler öğrettiniz?
Sağlam bir zemin yapmanın, nerede duracağını bilmenin önemini anlatmaya çalıştım ilk zamanlar. Terapi amaçlı ebru çalışması yaptığımız için bunları sağlamalarına çalıştım ama esas olan bunu bir meşguliyet, dinlenme, yararlı zaman geçirme, ortak alan paylaşma gibi amaçlara yöneltmeye çalıştım. Teknik açıdan birkaç müdahale dışında tamamen serbest çalışmalarını destekledim. Bu yaklaşımımla hastaların içinde bulundukları ruh hallerini renklerle ve desenle dışa vurmalarını sağlamaya çalıştım. Bunu çok güzel bir biçimde başardılar. Aslında maksadımız ve önemli olan kusursuz ebru yapmaları değildi. Malzemeyi özgürce ve spontan olarak kullanarak iç dünyalarını yansıtmalarını amaçlıyoruz.
- Hastaların günlük durumlarına göre ebruda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Günlük ruh haline göre hastanın önce renkleri değişiyor, sonra çalışma şekli... Hasta sıkıntılıysa renk seçimi uyumsuz olabiliyor örneğin. Huzurlu ve sakin ise o gün ki durumu bu defa renkler ahenk içinde oluyor.
- İstemenin başarma arzusunun etkisi oluyor mu sonuç almada?
Elbette… Olmaz olur mu? Çok etkili üstelik… Hastalar ebru yapmaya isteksiz gelirlerse motivasyonları düşük oluyor mesela. Bu durumlarda bir ya da iki renk kullanıyorlar. Hiç şekil vermeden ebrunun kağıda alınmasını isteyenler oluyor. Depresif olan bazı hastalar koyu renkleri tercih ederken, depresyonda olan diğer bazı hastaların ise çiçek ve kalp motifleri yapmayı tercih ediyor olmaları dikkat çekici...
- O halde hastanın durağan, neşeli ve harekeli olup olmaması burada bir etken…
Evet bu çok ilintili bir durum. Hasta hareketli ve heyecanlıysa, boyaları çok fazla kullanıyor. Bu hareketliliği döneminde renk uyumuna dikkat etmiyor. Yine bu dönemde renklere şekil verirken bazen dalıp gidiyor. Sürekli çiziyor çiziyor… Ve sonunda renkler kayboluyor dolayısıyla iyi netice alamıyor. Bazı hastalar sıkıntılı, keyifsiz ya da huzursuz olsa da kendini farklı şeyler yapma konusunda motive edebilmişse, hastanedeki zamanının bir kısmını farklı şeylerle uğraşarak değerlendirmesinin iyi olacağını düşünüyorsa, ebru yapmaya istekli oluyor ve iyi netice alıyor.
- Size göre her kişinin sürekli tercih ettiği onun kişiliğini ifade edebilecek bir rengi olduğundan bahsedilebilir mi?
Evet, bunu bazı hastalar zaten ifade ediyorlar. Her rengi sevdiğini söyleyenler de oluyor fakat onların da hep aynı renklerle çalıştıklarını yani tercih ettikleri renkler olduğunu görüyorum. Bazı hastalar ebru yaptıklarını unutabiliyorlar. Ebru yaptıklarını hatırlamasalar da renkleri ve suyu şekillendirme tarzları hep aynı şekilde oluyor.
- Hastaların ebru sanatına ilgileri nasıl?
Ebruya ilgi çok yoğun... Televizyonda ebru yapılışını görmüş olanlar bile birebir uygulamayı hayranlıkla izliyorlar… Kağıdın suya yatırılıp ebrunun alınması anında herkes çok heyecanlanıyor ve nefesini tutuyor. Burada dikkatimi çeken bir husus var. Onu sizinle paylaşmak isterim. Erkek hastalar daha çok teknikle ve ebrunun tarihsel gelişimiyle ilgileniyorlar. Bayan hastalar ise çiçek ve kalp motifleri yapmayı seviyorlar. Çocuklarına, eşlerine hediye vermek üzere ebru yapıyorlar. İstemeyerek gelen hastalardan bazıları ise teknenin başına oturduklarında çok eğlenceli, zevkli buluyorlar ebru yapmayı, bu çalışmaya geldikleri ve ebru yaptıkları için memnun oluyorlar. "Beni burada bıraksanız saatlerce ebru yaparım" diyen hasta sayısı az değil. Yapacağı ebruyu önceden tasarlayarak gelenler de oluyor. "Papatya yapmak istiyorum", "mavi-yeşil" çalışacağım diye hazırlıklı geliyorlar bu kişiler. Taburcu olduktan sonra bazı hastalar ebru kursuna başlıyorlar, bazıları ise hastanede yapmış olduğumuz ebru çalışmalarına katılmayı talep ediyor.
- Kendilerini bu çalışmalar sırasında nasıl hissediyorlar?
Hastalar genellikle kendilerini rahatlamış, hafiflemiş ve dinlenmiş hissediyorlar. Bunu kendileri de ifade ediyor ben de gözlemliyorum. İsteksiz, negatif bir tavırla gelenler giderken gülümsüyorlar, teşekkür ediyorlar. Çalışma bittiğinde hemen herkes bir sonraki çalışmanın ne zaman olacağını soruyor. Ebruyu ilk kez yapacağı için yapmak istemeyen, yapamam diye çekinen kişiler, teknenin başına geçerek yapabildiğini gördüğünde, zannettiği kadar zor bir iş olmadığını fark edince hastanın kendine güveni geliyor. Hatta bir sonraki hastaya nasıl yapması gerektiğini söylüyor. Bazen gelen grup, güzel ebru yapmak için birbiriyle tatlı bir rekabete giriyor. Bu rekabet sırasında gerçekten çocuklar eğleniyorlar. Tekneden çekilen her ebru alkışla karşılanıyor.
- Ebru çalışması onlara neler kazandırmaktadır?
Ebru çalışması; sakinlik, sabır, sükûnet kazandırıyor kişiye. Damlaların düşeceği yeri, büyüklüklerini kontrol edemeyeceklerini görüyorlar. Kontrolün yüzde yüz ebru yapanda olmadığını, ebruda kişinin iradesini aşan külli iradenin olduğunu görüyorlar. Bu mükemmelliyetçi ve takıntılı kişilerin her şeyi kontrol edemeyeceklerini idrak etmelerini sağlıyor.
Hastalar ebru yapmaya yoğunlaştıklarında, "ân'ı yaşama" nın önemini, yaptıkları iş ne olursa olsun; yemek yapmak, el işi, resim vb. tamamen dikkatlerini verdiklerinde geçmişin sıkıntılarından, geleceğin kaygılarından uzaklaşacaklarını fark ediyorlar.
- Kişi herhalde ebru çalışması sırasında her türlü olumsuzluktan uzaklaşıyor değil mi?
Evet kişiyi olumsuz duygu ve düşüncelerden uzaklaştırıyor. Ebru yaparken insanın aklına kötü bir şey gelmesi imkansız… Çünkü statik değildir, hareket vardır. Sudaki renk ve desenler sürekli değişir. Bu da hastaların zihinlerinin olumsuz düşüncelerden uzaklaşmasını sağlıyor. Suyla ve renklerle oyun oynama, hastalara uzun zamandır unuttukları çocukluklarını yeniden hatırlatıyor. Stres ve endişeden uzaklaşıp rahatlıyorlar.
- Size ilginç gelen bir gözlemini paylaşır mısınız?
Bana her zaman ilginç gelen bazı gözlemlerim var. Örneğin bazı hastalar fırça tutmayı gösterdiğim gibi yapmayıp kavanozdan aldıkları gibi tekneye boca ediyorlar boyaları. Teknik olarak ebru çıkmaması gerekirken çok iyi bir netice alıyorlar, sonradan aynı şekilde ebru yapmayı denediğimde olmuyor. Ebru yaptığını hatırlamayan, ilk kez geliyorum diyen hastaların tekne başına oturduklarında yardıma ihtiyaç duymadan daha önce yaptıkları ebrunun neredeyse aynısını yapmaları da beni şaşırtıyor.
- Burada kullandığınız malzeme ve boyaların bir özelliği var mı?
Tamamıyla geleneksel ebruda kullanılan malzemeleri kullanıyorum. Kitre, öd, toprak boyalar. Fırçalarımız gül dalı ve at kılından yapılıyor. Bütün malzemenin doğal olması, özellikle su, ebrunun rahatlatıcı özelliğini arttırıyor. Hareket eden su, pozitif iyonlar yaydığından insanlar üzerinde olumlu etkileri vardır.
- Yapılan ebruları yorumlama imkanı var mıdır? Bugün daha iyisiniz ya da dün daha iyi idiniz denebilir mi bu çalışmalar sonucunda?
Hastanın ebru teknesinin başına oturup ebru yapışı, ebrunun kağıda alınıp kalkması sürecinde bile yaptığı ebruya bakmadan o gün iyi mi kötü mü olduğunu anlayabiliyorsunuz. Yapılan ebruyu yapılış sürecinde izlemek yorum için önemli. Evet yorum yapılabilir, renk seçimi yorumda etkili oluyor.
- Kişi kendi iç dünyasını tekneye yansıttığı söylenebilir mi? Bunu bilerek mi yapmaktadır yoksa bir yansıma mı?
Kişiler iç dünyalarını farkında olmadan, kendiliğinden yansıtırlar. Kişi bilinçli olarak kendisini farklı, iyi ya da kötü göstermek isteyebilir ama ebru teknesine düşen damlalar ve kullandığı renkler, şekillendirme tarzı iç dünyasını yansıtır. "Bugün karamsar bir ebru yapacağım" diyen bir hastanın rengarenk, cıvıl cıvıl bir ebru yaptığını, "canım sıkılıyor, koyu renkler kullanacağım" diyen bir hastanın pembe, sarı, açık mavi kullandığını gözlemledim. Yansıma spontan gelişiyor. Hastalar sözel olarak ifade edemedikleri öfkelerini, korkularını, sıkıntılarını farkında olmadan suya yansıtıyorlar, duygularının dışavurumunu görüyoruz suda.
UĞUR İLYAS CANBOLAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.