Komünist "Şirinler" elli yaşında

Komünist "Şirinler" elli yaşında
23 Ekim 1958 tarihinde bir çizgi romanda boy gösterdikten sonra kendi başına bir fenomen haline gelen Şirinler artık 50 yaşında birer yetişkinler.

Şirinler büyük beğeniyle izlenirken, komünizm propagandası yaptığı gerekçesi ile başta Amerika olmak üzere birçok yerde yasaklanmıştı..

Şirinler'in İngilizce adı olan "Smurf"un, "kızıl bayrak altında yaşayan küçük adamlar" veya "kızıl şapka altındaki sosyalist adamlar" (socialist man under red father-flag) cümlelerinin kelime baş harflerinden türetildiği iddia edildi. Şirin babanın kırmızı şapkası, Karl Marx'ı andıran sakalı, Şirin Köy'de hiçbir mabet veya tapınağın olmayışı, tanrının görevini üstlenen ve materyalizme göndermelerde bulunan doğa ana-zaman baba gibi figürlerin oluşu, tüm şirinlerin komünal ve işçi-köylü bir yaşam sürmeleri, her şeyin elbirliği ile yapılışı, herkesin yeteneğine göre bir görevi oluşu ve para kullanmayışları bu iddiaları tetikledi. Ferhat Uludere, Taraf'ın ilavesinde "Komünist Şirinler"i anlattı.


***

TRT'li yıllar, tek kanallı televizyonun siyah beyaz, karıncalı görüntülerin karşısına saat öğleni gösterdiğinde geçerdik, bir ritüel gibiydi ve hiç sekmezdi. O zaman cumartesi günleri saat 13.00'te açılırdı televizyon ve bir saat önceden "tiiiii…" diye uzayıp giden sesin arasında zamanın dolamasını beklerdi. Bu sesin arasında televizyondaki görüntü de bir dijital saat, saniyeleri sayarak ilerlerdi ve bizler önce saati izlemeye başlardık. Zaman geçmek bilmezdi, uzadıkça uzardı o bir saat, başka şeyler yapsak da, başka oyunlara dalsak da, aklımız orada olduğundan zaman yine geçmezdi. Öyle ya da böyle saat 13.00 olduğu gibi askerlerin postal sesleri ve görüntüleri arasında Türk bayrağı göndere çekilir ve İstiklal Marşı okunarak televizyon açılırdı. Ajan haberleri başlardı önce, akşam olanları anlatırdı bize spiker ve dünya ile ilgimiz zayıf olduğundan ve neler olduğunu anlamadığımızdan pek ilgi çekici gelmezdi haberler. Bitsin diye bakardık, bakardık bakmasına ama bir türlü bitmez, uzadıkça uzardı haberler ve haberlerin hemen ardından başlardı Şirinler… Beklenen zaman gelmişti artık, televizyon gerçek kimliğini kazanırdı gözümüzde, benim yaşamdaki çocuklar için o dönemde televizyon darbelerin haber verildiği bir yer değildi, Heidi'ydi, Uçan Kaz Norton'du, Şirin Baba'ydı, Uykucu Şirin'di, Gargamel'di, Azman'dı ve seksenli yılların daha ilk yarısıydı…

Şimdi her yerde biraz eğlenceli hale getirilen, hatta düzenlenen gecelerle, hakkında yazılan biraz da acı seksenli yılların ilk yarası Türkiye için derin yaraların açıldığı ve bu yaralarla birlikte toplumun tamamen değiştirildiği yıllar olsa da bizim için çocukluğun en önemli zenginliklerini tattığımız yıllardı. Sokaklarda, mahallelerde, caddelerde, hemen hemen her yerde koşup oynadığımız, ağaçlara tırmandığımız, mahallenin yaşlılarını çileden çıkardığımız, eriklere daldığımız, meyveleri ağaçlardan yerdiğimiz ve bazı zamanlarda, sadece bazı zamanlarda televizyon denen aletin karşısına geçtiğimiz bir dönemdi. Hatta bizim televizyondan bir beklentimiz yoktu. Televizyon bizi sokaktan kopartan ve eve kapatan bir haletti, sadece belirli zamanlarda seyredilirdi. Şimdi çocuklar daha fazlasını bekliyor televizyondan, haklılar, özellikle büyük kentlerde televizyon karşısında büyüyor onlar, daha iyi çizgi filmleri daha net görüntülerle ve renkli olarak izliyorlar. Birbirinden farklı kahramanları var, hepsi büyük işler yapıyor, hepsi dünyayı kurtarıyor ve hepsinin doğaüstü güçleri var. Daha hızlı akıyor görüntüler, daha fazla şiddet barındırıyor içinde ve daha inandırıcı olmaya çalışıyorlar. Bu da ayrı bir tatminsizlik yaratıyor çocuklarda, sokağa çıkmadan, çizgi filmin başından kalkıp bilgisayarda az evvel izledikleri kahraman oluyorlar. Ama bir kuşak için bunların hiçbir bir şey ifade etmiyor ve bir kuşak tek bir çizgi film hatırlıyor Şirinler… Bugünün filmleriyle yarışamayacak olan Şirinler, hatta bugünün hiçbir şeyiyle yarışamaz… Şimdinin çizgi filmlerinden insanlar tek tek ölürken, Şirinler kimseyi öldürmez, böğürtlen toplamak için köyün dışına çıkarlardı, bütün macera buydu ve hepimiz Gargamel bir yerden çıkıp onları yakalamasın diye dua ederdik… En fazla şiddet Gargamel'in Şirinlerden birini yakaladığında uygulanırdı. Gargamel Şirini, şirin yahnisi yapmak için bir kafese koyar ve yahniyi hazırlamaya girişirdi. Belki de en korkunç andı bu, şimdi için oldukça sıkıcı kabul ediyorum, ama Gargamel bize çok kötü bir karakter gibi gözüküyordu o zaman, zaten çok da kötüydü. Yine diyorum şimdiye dönüp baktığımızda hiçbir kötü tarafı yok bile diyebiliyoruz. Kötüydü, çünkü şirinleri yemeye çalışıyordu. Ama yiyemiyordu, sakardı çünkü, hatta olabilecek en sakar kötüydü o ve işte o zamanlar kötülerin bile komik, alay edilecek bir tarafları vardı.

Biz Şirinler'i izlemeye başlamamızın üzerinden yıllar geçmiş. Hepimiz artık otuzlarına gelmiş, hatta daha da ileriye giden çocuklarınız. Kimimiz evlenmiş, kimimizin saçları dökülmüş, artık göbekler bağlamış kelli felli adamlar, evli barklı kadınlar olmuşuz, hatta bazılarımızın çocukları olmuş, artık onlar bizlerle birlikte zevk almasalar da, anneleri ve babaları kırmamak için, Şirinler'i izliyorlar. Ama Şirinler de bizimle büyüdü, hatta her biri 50 yaşına geldi. Hatta 23 ekimde kutladılar 50. yaşlarını büyüklü küçüklü gibi dursalar da her biri 50 yaşında artık ve 50 yıldan beri çocuklar uslu olmaya çalışıyor, çünkü her çocuk bilir şunu; eğer uslu birer çocuk olursak şirinleri görebiliriz… şunu da iyi biliyoruz, o dönem şirin aramaz için senelerini verdi bazılarımız, korularda, ağaçların arasında kaybolanlarımızda oldu.

Bundan tam 50 yıl önce, 23 ekimde ilk önce bir çizgi roman olarak yayımlandı Şirinler. Peyo olarak tanınan Belçikalı çizer Pierre Culliford tarafından yaratılmıştı. Peyo, Şirinler'i yaratırken insanların onları nasıl bir ilgiyle karşılayacağını bilmiyordu, çünkü o bir misyonu da yerine getirmek istiyordu. Hatta gelişen çağın unutkan çocuklarını çok da umursadığını söyleyemeyiz, onları eğlendirmek yerine onlara bir inancı göstermek, daha güzel bir dünyanın nasıl olacağını anlatmak istiyordu. Bunu doğruluğu hiçbir zaman kanıtlanmadı, hatta Peyo'da bu duruma ilişkin bir açıklama yapmadı, ama komünist olduğunu da gizlemiyordu. Komünizm karşıtları tarafından Şirinler şiddetle karşı çıkılan bir çizgi roman oldu bir dönem, hatta soğuk savaş döneminde yasaklarla mücadele etmek zorunda kaldı.

Şirinler'in yaratıcısı, hatta Şirinler'in dedesi, Şirin Baba'nın babası Peyo 1928 yılında Brüksel'de doğdu. Okul dışındaki tüm zamanını Compagnie Belge d'Animation / Belçika Çizgifilm Topluluğu'nda geçiriyordu ve çizgi filmler yapmaya da burada başladı. Küçük olmasına karşın burası bir cennet gibiydi çizerler için André Franquin, Morris ve Eddy Paape, dünyanın tanıdığı çizerlerin hepsi bu stüdyodan çıktılar. İlk karikatürlerini La Dernière Heure gazetesi için yaptı Peyo. Aynı zamanda para kazanmak için reklâm çizimler yapıyordu.

1952 yılında bir çocuk dergisi olan Le journal de Spirou'da çizmeye başladı Peyo. 1938 yılında yayımlanmaya başlayan dergi Belçika'da yayına başlamıştı ve ellili yıllarda çok önemli bir yere gelmişti. Peyo burada birkaç yeni karakter ve onların hikâyelerini hazırladı. Bunların arasında Pierrot ve Benoit Brisefer vardır. Fakat en gözde serisi daha önce çizdiği Johan'ın devamı olan Johan et Pirlouit idi.

Şirinler ilk kez Johan and Pirlouit'de 23 Ekim 1958 tarihli macerada görünürler. Git gide daha popüler olurlar. Peyo 1960'ların başında bir stüdyo kurar ve burada Johan and Peewit yerine Şirinler'e ağırlık vermeye başlar. 1959'da Şirinler kendi serilerine sahip olurlar. Şirinleri kısa bir dönem sonra iyiden iyiye kâr getirir bir hal alır. 1959'da 70'lere kadar çok sevilen PVC heykelcikleri yapılır. Şimdilerde birçok çizgin filmin oyuncağıyla karşılaşıyoruz, hatta hamburger salonları bu kahramanların oyuncaklarını promosyon olarak kullanıyor, bu oyuncaklar da ilk olarak Şirinler için yapılmıştı. Şirinler'in oyuncakları yeni bir sektör yarattı. 1981 de Hanna-Barbera'nın Şirinler'i çizgi filme uyarlanmasıyla Amerika'ya ulaştı. Bu durum Peyo'yu çok üzdü. Peyo'nun sağlığı bozulmaya başlamıştı ve olacakları sanki biliyor gibiydi. Peyo 64 yaşında Brüksel'de kalp krizi sonucu hayatını kaybetti, ama stüdyosu yeni hikâye ve serilerle devam ettirdi.

KOMÜNİZM İDDİALARI

Komünizm iddiaları Şirinler'in çok üzerine çıkmaya başladı. Şirinler'in İngilizce adı olan "Smurf", "kızıl bayrak altında yaşayan küçük adamlar" veya "kızıl şapka altındaki sosyalist adamlar" (socialist man under red father-flag) cümlelerinin kelime baş harflerinden türetildiği iddia edildi. Şirin babanın kırmızı şapkası Karl Marx'ı andıran sakalı, Şirin Köy'de hiçbir mabet veya tapınağın olmayışı, tanrının görevini üstlenen ve materyalizme göndermelerde bulunan doğa ana-zaman baba gibi figürlerin oluşu, tüm şirinlerin komünal ve işçi-köylü bir yaşam sürmeleri, her şeyin elbirliği ile yapılışı, herkesin yeteneğine göre bir görevi oluşu ve para kullanmayışları bu iddiaları tetikledi. Ayrıca Gargamel'in paraya karşı olan hırsının da, komünal toplumun düşmanı olan kapitalizmi sembolize ettiği iddia edildi. Ayrıca Gargamel'in, papaz cüppesi giyerek dinî-misyonerliği sembolize ettiği, para düşkünü olduğu ve Şirinler'i sürekli yemek istediği için Amerika'ya benzetildiği ortaya atıldı. İngilizce adı Azrail olan, Gargamel'in kedisi Azman'ın Amerika'nın peşinden koşan küçük insanları sembolize ettiği sanılmaktadır. Bu yüzden çeşitli ülkelerde Komünizm propagandası yapmakla suçlandı ve yayını yasaklandı. Yasaklandığı dönemde ayrıca ilginç bir süreç, Şirinler ilk olarak en çok izlendiği Amerika'da yasaklandı. Amerika her şeyden fazla komünizmden korkuyordu çünkü. Arkasından dünyanın dört bir yanında yasaklar geldi.

12 EYLÜL ŞİRİNLER'İ YASAKLAMADI

Şirinler'in pazarı kısıtlandığından olsa gerek Türkiye'de yayınlanmaya başlandı. 12 Eylül birlikte muhalif hareketleri susturmuş askeri cuntanın hemen ardından yayınlanmaya başlıyor hatta. Daha 12 Eylül etkileri bitmeden hem de… Demek ki bizim kitapları yasaklayan, insanları asan generallerimiz belki bu dedikodulardan habersiz çocuklarına ve tüm ülke çocuklarına yeni gelişen devlet televizyonundan izletmeye başlıyorlar Şirinler'i… İyi ki de habersizler ve iyi ki de izleyebiliyoruz onları ve hâlâ da izliyoruz, çünkü ne olursa olsun Şirinler 50 yıldır alternatif bir yaşamın olabileceğini gösteriyor bizlere. Çizgi de olsa inanmak istiyoruz onlara. Uslu çocuklar olmasak da bir gün Şirinler'i görebileceğimizi umuyoruz hâlâ…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.