Haluk İpek AK Parti'nin Oyunu Açıkladı
Çözüm süreciyle ilgili konuyan İpek, "kamu otoritesinin aşındırılmasına izin vermeyeceğiz, bunu önümüzdeki günlerde de onlar çok iyi bir şekilde görecektir" diye konuştu.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İpek, AK Parti'nin başarılarının sırrının gerçekleştirdiği istişare toplantıları olduğunu belirterek, iktidara geldikten sonra yaptıkları her icraatın çok geniş bir şekilde istişare edildikten sonra adım atıldığını söyledi.
Osmanlı'da demokrasinin tanımı yapılırken, karşılıklı konuşma, bir problemi tartışma ve bu şekilde sonuca ulaşma anlamındaki "meşveret" ifadesini kullandıklarını hatırlatan İpek, "Biz partimizi kurduğumuzda ve kurmadan önce aklınıza gelebilecek her konuyla ilgili, Çözüm Süreci de dahil olmak üzere, bunların tamamını AK Parti programımızın içerisinde bulabilirsiniz. Biz bunların tamamını kendi aramızda istişare ile yani meşveret yoluyla bulduk" dedi.
AK Parti'nin her 6 ayda bir genişletilmiş istişare toplantıları gerçekleştirdiklerini, geniş manada Türkiye’nin o gün önemli konularının masaya yatırıldığını, son yapılan toplantıda da Çözüm Süreci başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Kobani bölgelerindeki gelişmelerin ele alındığını anlatan İpek, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun moderatörlüğünde, herkesin her soruyu sorduğu bir toplantı da yaptıklarını, bu yolla eksikleri görerek, yola devam ettiklerini ve bu toplantıların Türkiye'ye çok büyük katkıları olduğunu kaydetti.
AK Parti Genel Sekreteri İpek, 2015'teki genel seçimlerin öne alınması gibi bir durumun da söz konusu olmadığını belirterek, AK Parti 5. Olağan Kongresi'nin takviminin sürdüğünü, önce delege seçimleri, sonra belde, ilçe ve şimdi de il seçimlerinin devam ettiğini vurguladı. İpek, "İl seçimlerinin bittiği tarih yaklaşık şubat ayının sonlarına yanaşıyor. Arkasından Yüksek Seçim Kurulu asgari 90 günlük bir seçim takvimi açıklıyor. Bu takvimi de mart, nisan, mayıs gibi o aradaki bir dilimde açıklayacağını düşünürsek, seçimin mecburen gününde yapılması gerekmektedir" diye konuştu.
BUGÜNKÜ ANKETLERDE OY ORANIMIZ YÜZDE 50,6 GÖZÜKÜYOR
AK Parti'nin seçimlerde anketlerin 2-3 puan üzerinde oy aldığını vurgulayan İpek, şöyle devam etti:
"2007'de seçimlerden birkaç ay önce yüzde 42-43 gibi bir bantta yer almamıza rağmen özellikle Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle ilgili 'Parlamentoda 367 kişi olması gerekir' gibi çok absürt bir iddia ortaya atılmıştı. Halk buna çok büyük bir tepki gösterdi ve bu tepkisini de sandıkta ortaya koydu. Böylece anketlerin yine 3-4 puan üzerinde yüzde 47 oy aldık. 2010 referandumunda, 'bugün seçim olsa kime oy verirsiniz' diye sorulduğunda AK Parti oyları yüzde 42 olarak gözüküyordu. Fakat referandum bittiğinde aynı soru sorulduğunda oylarımız yüzde 46-47 bandındaydı. 2011 seçimleri bittiğinde ise yüzde 50 oy alarak tamamladık. Bugünkü anketlerde oy oranımız yüzde 50,6 gözüküyor. İlk defa seçime 6 ay kala bu oranı yakalamış bulunuyoruz. Ben bu bandın 3-4 puan daha üzerinde bir oy alınacağını, yine parlamentoda üçte iki çoğunluğun sağlanacağını ve hislerim beni yanıltmazsa Anayasa'yı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşacağımızı düşünüyorum."
Haluk İpek, Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesiyle ilgili toplumda bir beklenti oluştuğunu, 2010 yılındaki halk oylaması sürecinde yapılan anketlerde halkın önemli bir kısmının "bu değişikliği istiyoruz, ama daha fazlasını da istiyoruz" şeklinde görüş bildirdiğini ifade ederek, toplumda yeni bir anayasa beklentisi olduğunu, tüm partilerin sivil bir anayasa fikrini dile getirdiğini söyledi.
Yeni anayasa için AK Parti'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda çok büyük mücadele verdiğini, üzerinde mutabık kalınan maddelerin TBMM'den geçmesi için de çaba sarfettiklerini anlatan İpek, "CHP ve MHP'nin Meclis'i oyalamaları" nedeniyle bunu yapamadıklarını belirtti. İpek, "Biz, 2015’te '330’un üzerinde bir milletvekiliyle parlamentoya girdiğimizde sivil bir anayasayı hayata geçireceğiz' diye milletimizle buluştuğumuzda, bunu kendilerine bildireceğiz. Milletimizde yetki ve izin verirse bunu gerçekleştireceğiz" dedi.
İpek, çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunarak, bu konunun da AK Parti programında yer alan diğer konular gibi çözüme kavuşturulacağını söyledi. Çözüm süreci kapsamında, anayasal düzenlemelerle, Avrupa Birliği’ne uyum yasalarıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da olağanüstü halin kaldırılarak bugünlere gelindiğini anlatan İpek, terör örgütü PKK ve onun yandaşlarının istismar ettikleri bütün konuları yasal ve anayasal düzenlemelerle birer birer çözmeye başladıklarını kaydetti.
SÜRECİ MİLLETİMİZLE BAŞLATTIK
Haluk İpek, "Biz, buna 2002 yılında başladık aslında; Demokratikleşme Paketi, Kardeşlik Projesi, arkasından çözüm süreci denilen süreç ilk geldiğimiz günden başlayan bir süreçtir. Biz, bu süreci milletimizle başlattık. Bu konuyu istismar edenler, özellikle bu işin siyasal uzantısı olan partinin mensupları paniğe kapıldılar. Baktılar ki AK Parti bunların, bölge halkını istismar ettiği hususların tamamını yasal düzenlemelerle çözüyor. Onların elinde var olan, bölgeyi istismar eden, o bölgenin halkını kaldırdıkları hususları biz 2002 yılında halkımıza söz verdiğimiz gibi tek tek çözmeye başladık" değerlendirmesinde bulundu.
İktidar olarak özellikle teröre bulaşmamış olanların topluma kazandırılması ve demokratik siyasal mücadele yapması yönünde yasal düzenlemeler yaptıklarını, terör örgütünün 2013 Mayıs ayında silahları bırakarak, Türkiye'yi terk etmesinin hedeflendiği günlerde, Gezi olaylarının başladığını ifade eden İpek, şunları kaydetti:
"Gezi olayları meydana geldiğinde terör örgütü durdu, 'Hele durun bakalım herhalde bir iktidar boşluğu gözüküyor' diye Gezi olaylarını bahane ederek... Biz, her zaman olduğu gibi kendi yapacağımızı söylediğimiz hususları, yasal düzenlemeleri yapmış olmamıza rağmen konuyu beklemeye aldılar. Arkasından 17 Aralık ve 25 Aralık yargı üzerinden hükümete taammüden bir saldırı oldu. Bunun üzerine de terör örgütü bu konuyu beklemeye aldı ve sözlerinde durmadılar. Bölgede kamu düzenini ve kamu otoritesini aşındırmaya yönelik faaliyetlere yöneldiler. Ama bununla ilgili çok sert tedbirler alacağımızı anladıklarında ki o son olaylarda bölgede birçok esnafın dükkanlarını yaktılar, yağmaladılar, bölge insanına zarar verdiler ve bu olayları bir anda kestiler. Şimdi 'çözüm sürecine yanaşabiliriz' gibi çok cılız sesler duymaya başladık. Esasen o Nevruz'daki kalabalığın gözündeki mutluluktan bende umutlanmıştım. Yani çözüm sürecine o bölgedeki halkın inandığını, silahların artık susması, insanların ölmemesiyle ilgili BDP tabanının da o Nevruz günü çok istekli olduğunu ben gözlemledim. Fakat arkasından Kandil'den farklı sesler çıkmaya başladı, Avrupa’dan faklı sesler çıkmaya başladı. Yani her kafadan bir ses çıkan, silahı elinden bırakmayı arzulamayan bir görüntü ortaya çıkmaya başladı, ama biz buna rağmen 'çözüm sürecini milletle, halkla sürdürmeye devam edeceğiz' dedik."
"Çözüm süreci PKK terör örgütünü boğacaktır, bölgedeki insanlar tarafından boğacaktır" diyen İpek, AK Parti'nin Doğu'da ve Güneydoğu'da birinci parti olduğunu söyledi.
AK PARTİ DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA BİRİNCİ PARTİ
AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek, sözlerini şöyle tamamladı:
"2011 seçimlerine bir hafta kala televizyondaki bir programda şimdiki Cumhurbaşkanımız, o günkü genel başkanımız, 'Bu terörist başı Öcalan yakalandığında, eğer ben hükümet ortağı olsaydım bu terör örgütünün başını idam ederdim, eğer idam edemiyorsam hükümeti bozarım' diye bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamadan bir hafta sonra 2011 seçimleri olmuş ve AK Parti bu sözü söyleyen genel başkanın liderliğinde Doğu'da ve Güneydoğu'da birinci parti olmuştur. Bu çok önemli birsosyolojik olaydır. Dolayısıyla çözüm sürecine, silahların susmasına ve tüm bu demokratik adımlara bölge halkı çok olumlu bir cevap vermektedir. Anketlerde de bu ortaya çıkmaktadır. Biz, çözüm sürecine devam edeceğiz ama kamu otoritesinin aşındırılmasına izin vermeyeceğiz bunu önümüzdeki günlerde de onlar çok iyi bir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.