'Hamid'e maaş, Akif'e sefalet'

Eğitim-Bir-Sen Tokat Şubesi tarafından İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ölümünün 71. yıldönümünde bir anma etkinliği düzenlendi. İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ve yoğun ilgi gören programda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Kur’an-ı Kerim ve meali okundu. Programda, Akif’in hayatından, mücadelesinden ve şiirlerinden oluşan bir slâyt gösterisi sunuldu.

TERöRü İNSANLIK SUçU SAYAN BİR SENDİKACILIK
Yaptığı açış konuşmasında sendikal çizgileri üzerinde bir değerlendirme yapan Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Cemil çağlar, “Biz gücünü çalışanlardan alan bağımsız bir sendikacılığı savunuyoruz. Biz Sendikal hakları; sınıf mücadelesine, siyasi iktidar mücadelesine payanda yapan anlayışın yerine, üyelerinin hak ve çıkarlarını korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen kitle sendikacılığını savunuyoruz. Başta çalışma hayatı olmak üzere her alanda insan hakları ihlallerine karşı koyan ve duyarlı toplum yaratmayı amaçlıyoruz. Kimden gelirse ve kime yönelik olursa olsun terörü insanlık suçu sayan barışçı bir sendikacılık... Soygunculara, vurgunculara, hortumculara karşı duran, yoksulluk ve yoksuzlukla mücadeleyi görev sayan bir şeffaf sendikacılığı savunuyoruz” dedi.

“DEVLET, MEHMET AKİF’E SAHİP çIKMADI”
çağlar, Mehmet Akif ile ilgili ise şunları söyledi: “Milli Şairimiz Mehmet Akif, 27 Aralık 1936'da vefat etti. Devletimiz bu vefatı işitmedi, görmedi; cenazesini binlerce genç kaldırdı. Büyük şair Abdülhak Hamid'e özel kanunla maaş bağlayan devletimiz, büyük Şair Mehmet Akif’e hak ettiği emekli maaşını bile bağlamamış, Akif, dostlarının bakımına muhtaç kalmıştı. Emekli maaşı bağlandığında artık ölüm döşeğindeydi. Akif, siyasete hiç karışmadığı halde bir 'muhalif' gibi peşine polis takılmış, sürekli siyasi hücumlara maruz kalmıştı."Arap, Arnavut" denilerek Türklükten tard edilmişti! "Gerici" denilerek aşağılanmıştı! Bunu yapanlar, onun "İstiklal Marşı"nı yazabilmiş tek şair olduğunu akıllarına bile getirmiyordu. Aslında o Milli Mücadele ruhunun şairi idi. İstiklal Marşı'nı da bu sayede yazdı zaten.”

AKİF’İ ANLAMAK…
çağlar’ın ardından kürsüye gelen Eğitimci Şakir Şahin de, Mehmet Akif’in hayatını anlatırken “Akif’i yeni nesillere iyi anlatmalıyız. Akif’in çizgisini, ideallerini, mefkûresini özümsemeliyiz. Akif haksızlığa karşı dik duran, inançlarından taviz vermeyen bir kişiliğe sahiptir. Akif, şiirlerinde Osmanlı coğrafyası için gözyaşları döker. Bugün etnik milliyetçilik dediğimiz kavmiyetçiliğin felaketlerini anlatır. ‘Arnavud'um... İşte perişan yurdum’ derken yaptığı şey, Arnavutçuluk değil, Arnavut milliyetçiliğine eleştiridir. Akif aynı dönemde ‘Yurdu baştanbaşa viraneye dönmüş Türk'ün’ diye ağlayan şairimizdir. 1921'e gelindiğinde, Sakarya savaşı günlerinde bestelenip cephede söylenen ‘Ordunun Duası’ marşının yazarı da Akif’tir: ‘Türk eriyiz, silsilemiz kahraman / Müslüman’ız hakka tapan Müslüman.’ Yeniden etnik sorunlarla karşılaştığımız bu dönemde, Akif’i anlamaya daha çok ihtiyacımız var” ifadelerine yer verdi.

“KUR’AN çALIŞMALARI YAKILDI”
Programın devamında Abdullah özcan, Akif’in milletin Kur’an-ı anlayabilmesi için meal çalışması yaptığını, yalnız bunun yayınlanmasına izin vermediğini ifade ederek Kur’an çalışmalarının vasiyeti üzerine yakıldığını ifade etti.

“GENçLİK AKİF’İN HAYATINI çOK İYİ BİLMELİ”
Konuşmacılardan Eğitimci Mehmet Coşkun ise, Akif’i anlamak için İstiklal Marşımızın iyi okunması ve anlaşılması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “İstiklal Marşı bize Akif’in hayatına dair ipuçlarını vermektedir. Günümüz gençliği Akif'in hayatını çok iyi bilmelidir. Akif, dün olduğu gibi bugüne de ışık tutan bir kanaat önderidir. Bu milletin destanını yazan büyük bir fikir adamıdır. Akif, kör taassubun karşısında, ışığın habercisidir. İstiklal aşkıyla tutuşan ve bu aşkla milyonların kalbini dirilten Akif, umutsuzluğa, yenilgiye asla pirim vermemiştir” diyerek konuşmasını tamamladı.

(Engin Kaşdaş-habervaktim)