Mazlum Müslümanlara Siyaseti Öğretti
Prof. Dr. Cevat Akşit, Erbakan Hocamızın ideallerinin kıyamete dek süreceğini, çünkü onun hak dava ve sırat-ı müstakim üzerine bir çizgiyi temsil ettiğini söyledi.
Bu ülkenin Erbakan’a minnet borcu var
Vefatı sene-i devriyesinde Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle andığını, Allah’ın (C.C.) ülkemiz ve dünya adına böylesine önemli işlere imza atmış Hocamıza rahmetiyle muamele etmesini dileyen Prof. Dr. Cevat Akşit, “Hocam, çok zor zamanlarda siyaset yaptı. 1950’li, 1960’lı yıllarda çektiğimiz acıların bugün belli bir aşamaya ulaştığını görüyoruz. Bu ülkenin Erbakan’a minnet borcu var” diye konuştu.
Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın vefatı sene-i devriyesinde Prof. Dr. Cevat Akşit Hoca ile görüştük. Prof. Dr. Cevat Akşit, Erbakan Hocamızın ideallerinin kıyamete dek süreceğini, çünkü onun hak dava ve sırat-ı müstakim üzerine bir çizgiyi temsil ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Türkiye için yapmaya çalıştıklarını, “Önce ahlak ve maneviyat” sloganıyla özetleyebileceğini belirten Cevat Akşit, “Erbakan Hoca, mağdur, mazlum Müslüman halkımıza siyaset yapmayı öğretti. Siyasetin hangi araçlarla ve ne şekilde yapılabileceğini öğretti. Bir zamanlar ‘Allah’ demenin yasak olduğu, ‘Kur’an öğretiminin’ yasaklandığı bir dönem geçirdik. Ben Erzurum’da Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğretim üyesiyken, namazlarımı bile kapıyı kilitleyerek kılabiliyordum. Çünkü, damga yiyorduk, teftiş yiyorduk. Erbakan Hoca, siyasete girdiğinde hükümet ortağı olduğu ilk dönemde Devlet Bakanlığı’nda mescit ve cami açıldı. Bundan daha büyük bir hizmet olur mu?” diye konuştu.
Erbakan Hocanın Türkiye’nin her bölgesinde üretim ve istihdama yönelik ağır sanayi hamlesinin de Anadolu insanının kalkınması için fırsatlar getirdiğini, “İthal eden değil, ihraç eden bir ülke” olmanın önemini sık sık vurguladığını, tam bağımsızlığın ancak “ekonomik bağımsızlıkla” mümkün olabileceğini vurguladığını hatırlatan Akşit, “Hocamızın kıymeti, ortaya koyduğu idealleri ve insanımızı severek yaptığı işleri, zaman içinde çok daha iyi anlayabileceğiz. Hocamız, sadece Türkiye için değil, İslam dünyasının birlik, beraberliği için de ümmet şuurunu yerleştirme amacıyla çok işler yaptı” dedi.
1956 yılında tanıştık
Prof. Dr. Cevat Akşit, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile 1956 yılında tanıştığını belirterek, “İstanbul İmam Hatip Lisesi’ne geldiğim dönemlerdi. Eskiden imamlık, müezzinlik, vaizlik imtihanla olurdu. Diplomalı adam yoktu. İsmet Paşa, pınarı kurutmuş. Bu dönemde Fatih Camii’nde müezzinlik imtihanı açıldı. Ben 3. sırada kazandım, ama buraya atanamadım. Zeyrek Yokuşu başında Ümmü Gülsüm Camii vardır. Bu camide Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi imamlık yapıyordu. Ondan evvel ise Abdülaziz Bekkine varmış. Ben de imtihanı kazandım ve burada müezzinlik yapmaya başladım Hocaefendi, ‘Senin dedelerin seni bana emanet etti’ dedi. Baba oğul gibi burada hizmet etmeye başladım. Erbakan Hoca, İTÜ’de asistanlık yapıyordu. Bir önceki dönemden Abdülaziz Efendi’nin de öğrencisiymiş. Çok önem vermiş hoca, Erbakan’a… Recai Bey, Osman Çataklı…
Teknik Üniversitede kim varsa, oraya geliyorlar. Ben de evin oğlu gibiyim. Hizmetleri ben yapıyorum. Çayları ben veriyorum, sofrayı ben indirip, ben kaldırıyorum. Hatta girecekleri de bana danışıyorlar. Erbakan Hocayı o dönemde tanıdım. Gençti ve toplu birisiydi. Beyaz tenli. Çok sessizdi… Hiç konuşmazdı. Hoca çok konuşuyor diyorlar ya, o dönemde fazla konuşmazdı, çok efendiydi. Mecliste sorarlarsa bir kelimelik cevap verirdi. Bir de şunu hatırlıyorum. İki katlı bir ev, kilim yok, hasır yok. Millet gide gele, gide gele, tahtaların çivisinin başı yukarıya doğru çıkmış. Tahtalar da düzgün değil. Bir gün Erbakan Hoca, kapının hemen dibinde yer bulabildi. Ortalık kalabalık. Hoca, doçentti tahmin ediyorum. İki dizinin üzerine oturdu, saatlerce iki dizinin üstünde o çivinin üstünde Hocaefendinin sohbetini dinledi. Her akşam gelirdi oraya” dedi.
Erbakan Hocanın Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı döneminde de sohbet meclislerini bırakmadığını ve sürekli hocaefendinin derslerine katıldığını belirten Akişt, “O günlerde arabası olan insanlar çok nadirdi. Osman abi Londra’da doktora yaparken almış. Erbakan Hoca da Almanya’da doktora yaparken almış ve ordan bir araba getirmiş. Erbakan Hoca bekâr, ben de öğrenciyim ve bekârım. İmam Hatip Lisesi’nde talebeyim. Hep beni arabasına alır, diğer arabalarla birlikte giderdik. Son derece hızlıydı, süratliydi. Araba çukura girmiş, bir şey olmuş pek fazla umursamazdı. Arabaya şu olacak, bu olacak diye titremezdi, pata küte giderdi. Akşamları sohbete o taşırdı beni. İki senemiz böyle geçti, her akşam gelirdi sohbete” ifadelerini kullandı.
Erbakan Hocanın Gümüş Motor macerasının da Türkiye’de yeni bir sanayi hamlesinin sevdası olarak ortaya çıktığını belirten Akşit, “Gümüş Motor, bu işe gönül veren Müslüman kardeşlerimizin sevdasıyla kuruldu. Motor yapmak üzere. Önce araba motoru yapmak üzere yola çıkıldı, ama öncelikle basitten yola çıkıldı. Pancar motoru üretimi gerçekleştirildi. Sonra da kamyon motoruna geçilecek. Bu işin başında da Erbakan hoca var. Ben de o günlerde 60 lira maaş alıyorum, ama hocaefendim her gün yemeğimi veriyor, para olduğu gibi kalıyor. Babam rahmetliden kalan tarlaları da satarak, o paralarla birlikte ben de Gümüş Motor’a ortak oldum” dedi.
MSP’den Milletvekili Adaylığını Kabul Ettim
Erbakan Hocanın siyaset sürecinde çok başarılı olduğunu, kendisinin ise uzun süre siyasetten uzak durduğunu ifade eden Prof. Dr. Cevat Akşit, “MNP sonrasında kurulan MSP’den milletvekilliği adaylığını kabul ettim. Hocaefendi’nin, ‘Dini ihya edeceğim diyen birisine yardım etmezsen, yarın Allah’ın huzurunda ne cevap vereceksin’ telkini ve cevazıyla siyasete girmiş oldum. Denizli’den girdiğim bu dönemdeki seçimlerde kazanamadım. Ama, seçimler dolayısıyla Denizli’de gitmediğim yer, gitmediğim ilçe, köy kalmadı. Allah bize bunu nasip etti” açıklamasını yaptı.
Denizli’de Süller kasabasının o dönemde silme Demirel’ci olduğunu, havaalanında bile Süller Kasabası sakinlerinin Demirel’i karşılamak için hazırolda beklediğini ifade eden Akşit, “Gide gele, gide gele Süller sakinlerini Selametçi ve Milli Görüşcü yaptık. Demirel hava limanına gelmiş, hiç kimse yok Süller’den. Demirel sormuş, ‘Ne oluyor Baha?’. Ordan birisi demişki, ‘Bunun bir yeğeni var, ortalığı karıştırdı’. Orda Baha’ya emir vermiş, ‘O yeğenini hallet’. Amcam, ben nereye gidersem, arkamdan gelip, ağlayarak halkı kandırmaya çalışırdı” anısını anlattı.
Bu ülkenin Erbakan’a minnet borcu var
Vefatı sene-i devriyesinde Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle andığını, Allah’ın (C.C.) ülkemiz ve dünya adına böylesine önemli işlere imza atmış Hocamıza rahmetiyle muamele etmesini dileyen Prof. Dr. Cevat Akşit, “Hocam, çok zor zamanlarda siyaset yaptı. 1950’li, 1960’lı yıllarda çektiğimiz acıların bugün belli bir aşamaya ulaştığını görüyoruz. Bu ülkenin Erbakan’a minnet borcu var” diye konuştu.
Milli Gazete
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.