Tekden ‘Ölümsüzlük Hadisi’ Peşinde

Tekden ‘Ölümsüzlük Hadisi’ Peşinde
AK Parti’den Kayseri milletvekilliği için aday adaylığını açıklayan Tekden Grup Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Üstün Zekâlı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı Genel Başkanı, Eğitimci, Film Yapımcısı, Kemal Tekden siyasete girme sebeplerini açıkladı.

TRT’nin büyük sükse yapan ‘Diriliş – Ertuğrul’ dizisinin yapımcısı olan Tekden Film’in de sahibi Dr. Tekden, çektikleri dizideki entrika ve gelişmelerin benzerlerinin günümüz Türkiye’sinde de yaşandığını anlattı. 

“İŞİN DUA KISMI BENİM İÇİN DAHA ÖNEMLİ” 

Kamuoyu sizi eğitim ağırlıklı faaliyetlerinizle tanırken siyasete yöneldiniz. Siyasette yeni bir simasınız. Neden siyaset?

Eğitim benim için çok büyük heyecan verici bir alan. Çünkü eğitim uzun vadeli size dua getirecek bir sektör. İşin dua kısmı benim için çok önemli. Kısacası beni daha fazla ilgilendiren kısmı dua, dua, dua… Rabbim inşallah bize; vatana, millete ve tüm insanlığa hizmet edebilmemiz için hizmet ömrü verir bu toplumdan aldığımızı bu topluma vermek zorundayız. Bu topluma vefa borcumuz var. Bir de derdimiz var bizim. Cenabı Allah’a inancımız sonsuz. Ne kadar büyük hizmet yapabilirsek ideallerimiz doğrultusunda hem şehrimize hem ülkemize hem de bütün İslam âlemine dolayısı ile insanlığa... Ne kadar büyük hizmet edebilirsek o kadar başarılı olmuş oluruz demektir. Bence başarılı bir makama gelmek, bir miktar para kazanmak dünyevi mal mülk edinmek değil. Buradan gittiğimizde arkamızdan hoş bir seda bırakmak istiyoruz. Bunun için de siyasetin önemli bir araç olduğunu düşünüyorum.

“ÖLÜMSÜZLÜK HADİSİ”

Bir hekimsiniz; ayrıca bu ifadelerinizle, sanki adeta ‘ölümsüzlüğün’ peşindesiniz. ‘Hoş bir seda’ bırakabilmenin yol haritasını nasıl çizersiniz bize?

Mevlana Hazretlerinin dediği gibi ‘’Kamil odur ki; koya dünya da bir eser, Eseri olmayanın yerinde yeller eser” İstediğimiz bizim göçüp gidince insanların arkamızdan dua etmesi. Hesap gününde de başımızın dik olması. Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifinde, “İnsan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç şey sebebi ile amel defteri kapanmaz. Sadakayı cariye, istifade edilen ilim, dua ve hayırlı evlat” der. İşte ben buna ‘ölümsüzlük hadisi’ adını verdim.

Burada ‘gençlik’ meselelerimiz de gündeme giriyor sanırım?

Evet tabi… ‘Eser bırakırsanız…’ diyor Efendimiz, kendisinden faydalanılan ilim tahsili yapar ve bunu insanların istifadesine sunarsanız birde salih evlatlar yetiştirirseniz. İşte salih evlatlar deyince gençlik meselesine geliyoruz. Salih evlat sadece evimizdeki çocuklarımız değil. Çevremizdeki hitap ettiğimiz değil dünyadaki bütün çocuklar bizim için bir Salih evlat adayıdır.

Bir TBMM üyesi adayı olarak İslam aleminin durumunu; Müslümanların çocuklarının eğitim sorunlarını da sormalıyız size?

Ümmetin çocuklarının derdi bizim derdimiz olmalı. Öyle düşündüğünüz zaman o dert sizi durdurmuyor. İşte ölümsüzlük hadisinin gereği budur zannediyorum. Bütün İslam coğrafyasındaki çocuklar bizim çocuklarımız. Tanzanya’dan ve Kudüs’teki çocuklarda bizim çocuklarımız. Bunlar benim içerimde bir dert. O çocuklara nasıl hizmet edebilirsiniz. Oradaki çocuklar bizden çok şey bekliyor. Biz öyle bir toplumun çocuklarıyız ki bizim ceddimiz onlar için “Veliyyü külli Mazlumin” idi. Bütün mazlumların koruyucusu ve kollayıcısı idi. Bizde böyle olmamız lazım. İşte o zaman ölümsüzlük hadisine layık insanlar olabiliriz. Geçici dünya hevesleri ve siyasi hırsım yok. Yukarda bahsettiğim gibi benim bir derdim var. Ümmetin çocukları bizim derdimiz. Onların dertleri ile dertlenmek bizim vazifemiz. Biz bu vazifeleri üstlenip dertlenmek ve onların derdine çare olmak istiyoruz. Bizler yetimlerin, mağdurların ve mazlumların sesi olmaya ve onların ellerinden tutmaya gönüllüyüz. Bizler çocuklarımıza önem veriyoruz. Aileye ve onu ayakta tutan değerlere sahip çıkıyoruz. Manevi kalkınmadan yanayız. 

Gençliğin sorunlarını biliyoruz. Geleceğimiz olan çocuklarımıza yatırım yapıyor ve yapmaya da devam ediyoruz. Bunun için Tüzdev’i kurduk.

“ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARIN SUİSTİMALİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”

Daha önce bu konuda çalışmalar yok muydu?

Yaklaşık yüz yıldır maalesef üstün zekâlı çocuklarımızla çok ilgilenilmemiş. Biz üstün zekâlı çocuklarımızla ilgileniyoruz. Aslında her çocuk zekidir. Her çocuğun kendine göre zekilik tarafı vardır. Millet olarak bu çocuklarla ilk defa kültürümüzden gelme Türk milleti ilgilenmiştir. Tarihe baktığımızda nizamiye medreselerinde ve Enderun mekteplerini kuruyor. Osmanlı’nın insan yetiştirme üssü olarak kullanılıyor. 1915’lere kadar Enderun aktif bir şekilde işlevini sürdürüyor. Osmanlı’nın tüm üst seviye insanlarını yetiştiriyor. Bugüne yansıttığımız zaman eğitimlerin daha uygun olması ile birlikte bu çocuklarımız hala var. Her çocuğumuzun farklı zekâ türleri var ona göre şekillendirilmesi gerekir. Bu ihmal edildiği için tüm çocuklar aynı eğitimi gördüğü için burada bir sıkıntı oluşuyor. Zihni yüksekliği farklı oluşan çocuklar keşfedilemiyor. Anlaşılamıyor. Bu çocuklar daha sonra isyankar olabiliyor, hackerler olabiliyorlar en kötülerinden birisi de yabancı istihbarat teşkilatları ya alıp kendi ülkelerine götürülüyor ya da kullanılıyor. Tamamen yapı ve duyguları değiştirilmiş olarak geliyor. Biz burada kendi anlayışımıza uygun, milli değerlere bağlı, milli kimlik sahibi, İslami değerlere uygun insanlar yetiştirmek zorundayız. Bizim kaygılarımız bu, dertlerimiz bu. Biz bunu hep birlikte başaracağız. Hep birlikte sesimizi duyurarak birliktelikle bu sorunun üstesinden geleceğiz, gelmek zorundayız.

Vahdet Gazetesi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum