'Parmak ve Silah Sallayanlara İzin Vermeyiz'

'Parmak ve Silah Sallayanlara İzin Vermeyiz'
Başbakan Yardımcısı Akdoğan "Bir yanda parmak sallayanlar var, bir tarafta silah sallayanlar. Bu ikisine de izin vermeyiz. Demokrasiyi bu ikisi de zehirler" dedi.

 Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti Ankara İl Danışma Meclisi Toplantısı'ndaki konuşmasına, son dönemde hayatını kaybeden vatandaşları ve şehitleri rahmetle yad ederek başladı.

AK Parti'ye karşı büyük bir blok ve ittifak oluştuğunu belirten Akdoğan, "Bir tarafta terör örgütleri, illegal yapılar, bir tarafta siyasi partiler, bir tarafta paralel çetesinden başka birtakım oluşumlara kadar birçok yapı, AK Parti'ye karşı işbirliği yaptı. Yani yedi düvele karşı mücadele ettik" diye konuştu.

Bu oluşumların amaçlarının AK Parti'yi tek başına iktidar yapmamak olduğunu ifade eden Akdoğan, şöyle devam etti:

"Peki siyaset böyle bir amaçla mı yapılır? 'Ben sana zarar vereyim.' Peki sen ne olmak istiyorsun, ne yapmak istiyorsun, siyasi amacın ne? Koalisyon ortağı olur musun olmam, hükümette yer almam. Peki hükümette yer almayacaksan, iktidara gelmek gibi bir amacın yoksa niye siyaset yapıyorsun? Eğer erken seçime gidersek çok dürüst bir şekilde vatandaşa desinler ki 'Biz hükümet ortağı bile olmayacağız. İktidara gelmek gibi bir derdimiz yok, biz muhalefette kalacağız.' Bakalım insanlar size oy verecek mi?"

Samimi bir gayret içinde olduklarını kaydeden Akdoğan, bütün partilere de bütün ihtimallere de eşit mesafede olduklarını söyledi. "Asla AK Parti ile olmaz" diyenlerle de görüştüklerini hatırlatan Akdoğan, "Çünkü bu milletin iradesine saygı göstermektir. Yüzde 17, 13, 25 kaç oy alırsa alsın. Ona oy veren insanlar var. Onun bir tabanı var. Bizim onları da düşünmemiz gerekiyor. Bir parti yanlış yaptı diye ona oy veren kitleyi cezalandıramayız. Onlara hürmeten bütün partilere gittik" ifadelerini kullandı.

"Seçimse seçim, Türkiye için ne gerekiyorsa"

"Bu süreç birilerinin kendi politikalarını dikte etme süreci değildir" diyen Akdoğan, uzlaşının, ileri bir noktada buluşmak olduğunu vurguladı. Akdoğan, "Senin bir politikan var onu bana dikte edersen, kendi şartlarını dayatırsan, orada uzlaşı olmaz. Senin politikana millet yüzde 13 oy vermiş, 17 vermiş, 25 vermiş. Çok beğenseydi millet daha çok oy verirdi. Bizimkine de 41 vermiş. Sen kendi politikanı bana nasıl dayatırsın. Bunun adı uzlaşı da değildir" şeklinde konuştu.

Akdoğan, samimi gayret göstereceklerini vurgulayarak, "Ama olmuyorsa düğümü millet çözer. Bu da kıyamet değildir. Bundan da korkmamak lazım. AK Parti bütün seçeneklere de hazır olan tek partidir. Seçimse seçim, Türkiye için ne gerekiyorsa..." dedi.

Akdoğan, muhalefet partilerinin, Meclis Başkanlığı seçimlerinden sonra birbirlerine düştüklerini, bunun samimi olmayan bir ittifak olduğunu, bunu da milletin gördüğünü ifade etti.  

"Bunlar koltuk tedarikçisi", "Bunlar koltuk değneği" gibi yorumlar yapıldığını kaydeden Akdoğan, "Bütün yorumlar hep koltuk üzerinden, koltuğa takılmışlar. Koltuk dertleri var. Arkadaş mesele koltuk değil. İster tedarikçisi ol, ister değneği ol, biz ne diyoruz 'Biz bu millet için siyaset yapıyoruz, hizmet için siyaset yapıyoruz.' Bu ikisini de birbirinden ayırt etmek lazım" değerlendirmesinde bulundu.

"HDP fabrika ayarlarına döndü"

"HDP seçimden önce bir imaj çiziyordu, şimdi tekrar fabrika ayarlarına döndü" diyen Akdoğan, partinin, tekrar sırtını terör örgütüne dayandırdığını söylediğini aktardı.

AK Parti'yi devirme projesinde HDP'nin kendini kullandırdığını belirten Akdoğan şöyle konuştu:

"Diyor ya Selahattin Demirtaş, 'gladyo'... Gladyo denilen şeyin sen figüranı oldun. Ne diyordu İmralı 'Bir gladyo var, kim Kürt meselesini çözmek istese ona savaş açıyor' Özal'a açtılar, Erbakan'a açtılar. Şimdi Erdoğan'a birileri savaş açtı, kim onlar? Sen savaş açtın, sen savaş başlattın. 'Başkan seçtirmeyiz' dedin. Çözüm Süreci'nin aktörlerine savaş açtın. Amaç AK Parti'yi devirme değil, bu süreci bitirme operasyonuydu. Burada sen kendini kullandırttın. Sürece ihanet ettin. Niye biliyor musunuz? Çünkü takma akılla hareket ediyor bunlar. Projeye dönüştüler. Yanında bir suflör var. Ha bire ona üflüyor. Bu da oynuyor. Fikir de ona ait değil replikler de ona ait değil."

"AK Parti güçlü şekilde varsa Türkiye'de güven ve istikrar sürebilir, yeni anayasa yapılabilir, Çözüm Süreci başarıya ulaşabilir" dediklerini aktaran Akdoğan, "Sen bunların hepsini hedefe koydun yok etmeye çalışıyorsun. Sonra geliyorsunuz 'Hadi süreç devam etsin'. Her türlü kötülüğü yapacaksınız, her türlü zulmü bölgede yapacaksınız. Birileri utanmadan diyor ki '90'lı yıllara mı Türkiye dönüyor', 90'lı yıllarda faili meçhuller, yargısız infazlar vardı, kirli bir savaş vardı, zulümler vardı, haksızlıklar vardı. Bugün bunlar var mı değerli kardeşlerim" ifadelerini kullandı.

"Paralel çeteyle aynı çuvala girmiş durumdalar"

Kürt vatandaşlara "bugün bölgede zulmeden kimdir, infazlar yapan kimdir, insanlara işkence yapan kimdir, haraca bağlayan kimdir" diye soran Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"90'lı yıllara dönen bir terör örgütü var. Ama demokratikleşen bir devlet var. Ama bütün bunlara rağmen zulmeden baskı uygulayan bir terör örgütü var. Bunun artık görülmesi lazım. Aslında birileri bunu gördü ama korkudan söyleyemiyor. Zalim örgütün korkusundan sesini çıkaramıyor. Ama demokratik devlete her türlü lafı söylüyorlar. Niye çünkü devlet artık bu olumsuzlukları yapmıyor, devletten eminler, devlet kötülük yapmaz. O zulüm yapanın korkusundan seslerini çıkaramıyorlar."

Türkiye'de bir ihanet çetesinin olduğunu ve o ihanet şebekelerinin şimdi ittifak yaptığını belirten Akdoğan, "Paralel çeteyle aynı çuvala girmiş durumdalar" dedi.

Akdoğan, bölge insanının bu tabloyu çok iyi görmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bazıları iyi niyetle diyorlar ki 'Boş verin bunları süreci devam ettirin.' Tamam kardeşim, süreci devam ettirelim de sen bunlara bir defa dönüp şunu dedin mi, 'Sen bu sürecin düşmanlarıyla niye iş yapıyorsun, eğer başarılı olursan bu süreç ne olacak' dedin mi? 'Sürecin aktörü mimarı Tayyip Erdoğan'a savaş açıyorsun. Bu süreç zarar görür' dedin mi? Demedin. Zulümleri baskıları yapan terör örgütüne sen süreci zehirliyorsun, dedin mi? Demedin.' Bunların da artık konuşulması lazım. Hep devlete laf söylenmeyecek, o yanlış yapanlara da söylenmesi gerekiyor."

"Bir yanda parmak sallayanlar var, bir tarafta silah sallayanlar"

Tehdit dili kullanıldığına işaret eden Akdoğan, "Bir yanda parmak sallayanlar var, bir tarafta silah sallayanlar. Bu ikisine de izin vermeyiz. Demokrasiyi bu ikisi de zehirler. Kimse devlete meydan okuyarak, hukuka meydan okuyarak, 'Demokrasi içerisinde bir oyuncuyum ben' diyemez" ifadesini kullandı.

Parti kapatmaya karşı olduklarını dile getiren Akdoğan, "Ama 'Ben sırtımı teröre, terör örgütüne dayadım' diyenler, onu kınayamayanlar, teşvik edenler, iş birliği yapanlar, bunlar elbette hukuk adına hesap vermek durumundadır. Bunları da birbirine karıştırmamak lazım. Sen gelip her türlü kötülüğü yapacaksın, vurup vurup kaçacaksın, sonra hukuk, yargı, demokrasi denildiğinde ağlamaya başlayacaksın" değerlendirmesinde bulundu.

"Taşlar yerine oturana, herkes bundan ders alana kadar..."

Akdoğan, güvenlik güçlerine yapılan terör saldırılarını hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Uyuyan polisi uyurken şehit ediyorlar. Bu nasıl bir kahpeliktir. Ambulansı kaçırmak, içindeki ebeyi kaçırmak... Bunlar geçmişte bebekleri öldürüyorlardı, şimdi doğmamış bebekleri öldürmeye çalışıyorlar. Bu nasıl bir caniliktir. Eşinin yanında, ailesinin yanında sivil askeri öldürmek, nasıl bir caniliktir. Bu PKK, hem terörist hem ahlaksız. Onlara laf söylemeyeceksiniz, tek kelime cümle kuramayacaksınız. Gelip hükümete hiçbir şey yokmuş gibi 'Hadi devam edelim.' Oyun mu oynuyoruz burada. Herkes haddini bilecek. Herkes hukuk içinde, demokrasi içerisinde hareket edecek. Bunların hiçbiri yanlarına kar kalmayacak. Kim bu kötülükleri yapıyorsa bunların tek tek hesabı sorulacak. Tek bir evladımızın karşılığında nerede inleri varsa, kampları varsa hepsi başlarına yıkılacak ve yıkılıyor."

Bu mücadelenin geçici bir durum olmadığını vurgulayan Akdoğan, "Taşlar yerine oturana kadar herkes bundan ders alana kadar, demokrasi ve hukuk içine gelene kadar bunlar devam edecektir. Bir yerde kamu düzeni yoksa orada hak ve özgürlük olamaz, kullanamazsınız. Kaosun olduğu bir yerde kimse yaşam hakkını bile devam ettiremez" değerlendirmesinde bulundu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum