CHP'li Vekile Büyük Şok!

CHP'li Vekile Büyük Şok!
CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner'in Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bireysel başvuru kabul edilemez bulundu.

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner'in, Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı olduğu dönemde bir gazetede yayımlanan "Darbe Andıcı'nın İşaret Fişeği Erzincan'da" başlıklı haberin mesleki itibarı ve kişilik haklarını hedef aldığı iddiasıyla yaptığı bireysel başvuru, "açıkça dayanaktan yoksun" olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulundu.

RET KARARI YARGITAYCA DA ONANDI

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 2009 yılında bir gazetede yer  alan haberde, "İrticayla Mücadele Eylem Planı başlıklı andıcın ilk uygulamasının  23 Şubat'ta Erzincan'da gerçekleştirildiği, operasyonun HSYK tarafından korsan  kararnameyle terfi ettirilmek istenen Savcı İlhan Cihaner'in izniyle yapıldığı"  iddialarına yer verildi. Cihaner, söz konusu haber nedeniyle kişilik haklarına saldırıda  bulunulduğunu ileri sürerek, Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde manevi tazminat  davası açtı. Dava, yerel mahkeme tarafından reddedildi. Ret kararı, Yargıtayca da  onandı. 

ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURDU

Cihaner, bunun üzerine, davanın etkin olmayan bir yargılama sonucunda  ve Yargıtayın emsal kararlarına aykırı reddedildiği, adil yargılanma hakkının ve  masumiyet karinesinin, kişilik haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa  Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Cihaner ayrıca 250 bin lira tazminat  ödenmesini talep etti. 
 
Yüksek Mahkeme, Cihaner'in başvurusunu "açıkça dayanaktan yoksun"  olduğu gerekçesiyle kabul edilemez buldu. Kararda, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunanların,  başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülüğü bulunduğu, bunun  gereği olarak başvurucunun iddialarını kanıtlaması gerektiği belirtildi. 
 
Başvurucunun, HSYK'nın işlemleri ile ilk derece mahkemesinin ve  Yargıtayın bağımsız ve tarafsız olmadığı iddiaları arasında bir ilişki  kurulamadığı ifade edilen kararda, yargılamanın bağımsız ve tarafsız olmadığına  ilişkin bir husus saptanamadığı kaydedildi. Kararda, bu konudaki iddianın  başvurucu tarafından kanıtlanamadığı aktarıldı. Kararda, kişilik haklarının ihlali iddiası yönünden yapılan  değerlendirmede ise Anayasa'da güvence altına alınan kişisel itibarın korunmasını  isteme hakkı ile basın özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerektiği  belirtildi. 
 
Başvuruya konu haberde dile getirilen düşüncelerin olgular temelinde  gelişen bir tartışmaya katkı sunup sunmadığı ve içeriğinin kamunun merakını  giderme isteğinin ötesine geçip geçmediği sorularına cevap verilmesi gerektiği  ifade edilen kararda, şöyle denildi: 
 
  "Bu bağlamda, bir haber, köşe yazısı veya makalenin kamuyu  bilgilendirme değeri ne kadar yüksekse kişinin söz konusu haber, köşe yazısı veya  makalenin yayımlanmasına o kadar çok katlanması gerekir. Aksine, yazının  bilgilendirme değeri ne kadar düşükse kişinin korunan çıkarına da o kadar çok  üstünlük tanınması gerekir. Basının genel yarar nitelikli bütün sorunlarla ilgili  olarak bilgi ve fikir yayma fonksiyonuna, kamunun bu bilgi ve fikirleri alma  hakkının eklendiği hatırlanmalıdır."

Haberin yayımlandığı dönem, ülkede sivil hükümete karşı darbe  hazırlığı yapıldığına ilişkin iddialar üzerine başlatılan ve "Ergenekon  soruşturmaları" adı verilen bir dizi soruşturmanın devam ettiği hatırlatılan  kararda, bu çerçevede haberin yayımlandığı tarih ve öncesinde, soruşturma  kapsamında birçok kişinin ev ve iş yerlerinde aramalar yapıldığı, bu kişilerin  gözaltına alındığı, bazılarının tutuklandığı anlatıldı. 
 
 Soruşturma dosyasında aramalarda çok sayıda örgütsel doküman ve  örgütün yapısını gösteren belgelerin ele geçirildiği iddialarına yer verildiğine  değinilen kararda, o dönemde soruşturma kapsamındaki operasyonlarla ilgili pek  çok haber yapıldığına işaret edildi. Kararda, haberde dile getirilen iddialarla haberin yayımlandığı  dönemdeki olaylar ve başvurucunun beyanları birlikte değerlendirildiğinde söz  konusu haberdeki sözlerin ve iddiaların bir ölçüde, genel yarar nitelikli bir  tartışmaya katkı sunduklarının kabul edilebileceği belirtildi.

Haberin, başvurucunun şahsına hakaret içermediği, ona karşı şiddete  teşvik etmediği değerlendirmesine yer verilen kararda, şunlar kaydedildi: 

"Başvuruya konu haberde abartıya kaçılmadığı da söylenemez. Ne var ki  basın özgürlüğünün kapsamının, demokrasi ile yakın ilişkisinin doğal sonucu  olarak, bir dereceye kadar abartıya ve hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde  geniş yorumlanması gerektiği kabul edilmelidir. Anayasa Mahkemesi veya derece  mahkemeleri, gazetecilik mesleğinin nasıl yapılması gerektiğini ve gazetecilerin  haber verme tekniğini belirleyemezler. Zira bir düşüncenin en iyi hangi üslup ve  biçimle aktarılacağına bizzat düşünceyi dile getirenler karar verebilir. Bu  bağlamda Anayasa'nın 26. maddesinin, sadece ifade edilen haber ve fikirlerin  içeriğini değil, aynı zamanda bunların nakledilme biçimlerini de koruduğu hatırda  tutulmalıdır."

Kararda ayrıca, derece mahkemelerince tarafların haklarının  değerlendirilmesinde açık bir dengesizlik saptanmadığı ve bu kapsamda bir ihlalin  olmadığı da belirtildi. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum