Ey Batı! Zulümle Abad Olunmaz
Fransa’nın başkenti Paris’te Cuma akşamı 7 farklı noktada silahlı ve bombalı saldırılar gerçekleşti. Saldırıları IŞİD üstlenirken, Fransa’nın dününe ve bugününe şöyle bir göz atıldığında saldırıların asıl nedeni hususunda ortaya bambaşka bir tablo çıkıyor. Saldırıları IŞİD’in üstlenmesi birçokları için konunun açıklığa kavuşması adına yeterli olurken, Charlie Hebdo saldırılarıyla başlayan ve Paris saldırılarıyla devam eden süreç, aslında Batı’nın önüne koyup da düşünmesi gerekirken cambazlık için kullandığı şapkasından çıkanlardan başka bir şey değil!
SÖMÜRÜnün FATURASI
Charlie Hebdo ile başlayan Fransa’nın 11 Eylül’ü teorileri, Paris saldırılarıyla da devam ediyor. Tüm sınırları kapatıp, halka evlerinden çıkmama çağrısı yapacak kadar ileriye giden bu durum, kurulduğu günden bu yana İslâm coğrafyası başta olmak üzere tüm dünyada terör estiren Fransa’nın sömürü düzeninin faturası olarak karşılarına çıkıyor. Bu faturayı önüne koyup, “Ben ne yaptım?” sorusunu kendisine sormak yerine, Charlie Hebdo saldırılarının ardından sömürgeci dostlarıyla kol kola girip yürüyen Fransa, bugün yine aynı ama daha kabarık bir faturayla karşı karşıya.
Sömürünün baş aktörü
Dünya haritasına bir göz atıldığında adı birçok kimse tarafından bilinmeyen Afrika ülkelerinde dahi Fransa’nın askeri üslerinin bulunduğu ve Fransız askerlerinin bu ülkelerde cirit attığı görülüyor. Özellikle 20. yüzyılda Afrika’daki yeraltı zenginliklerini emen ve buradaki insanları açlığa, sefalete terk eden Fransa, milyonlarca Müslüman’ın kanına girerken, flaşlar hiç bu kadar yoğun bir şekilde patlamıyordu. Afganistan’da, Irak’ta, Senegal’de, Cibuti’de, Nijer’de, Libya’da, Mali’de, Orta Afrika’da rüzgâr eken Fransa şimdi fırtına biçiyor.
HER YERİ SÖMÜRDÜ!..
19 ve 20. yüzyılda dünya sömürü düzeninin ağır toplarından olan Fransa, 21. yüzyıla geldiğimizde ise sömürgeciliğin diğer ismi olan emperyalizm ile karşımıza çıktı. Yine başta İslâm coğrafyası olmak üzere dünyanın birçok yerinde askeri üsler ve binlerce asker bulunduran Fransa, bu ülkelerde Müslümanların katledilmesinde hep baş aktördü.
MALİ’DE FRANSIZ POSTALI
2013’te Mali’ye giren Fransa, bunu yaparken radikal oluşumları bahane etmişti. 2 bin 500 askerle Mali’deki yıkımın mimarı olan Fransız ordusu halen bölgede ciddi bir varlık gösteriyor.
AFRİKA HAZİNESİ’NİN YÜZDE 50’Sİ FRANSA’YA
Burkina Faso, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo ve Gabon’un, yıllar önce bağımsızlıklarını ilan etmelerine rağmen gizli sömürge antlaşmasının şartlarına uymak zorunda kaldıkları için merkez bankaları aracılığıyla döviz rezervlerinin yüzde 50’sini Fransız hazinesine aktardığı geçtiğimiz aylarda ortaya çıkmıştı.
Türkiye akıllı adımlar atarak hareket etmeli
Türkiye’nin olaylara daha hassas yaklaşması gerektiğini belirten Terör Uzmanı Dr. Ali Nihat Özcan, “Türkiye terör olayları bakımından Batı’dan daha hassas bir konumda. Öncelikle onlara odaklanmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin yumuşak karnı çok. Onun için süreci iyi okumalı ve daha akıllı adımlar atmalı” diye konuştu.
Paris olayları yeni bir Haçlı’ya zemin hazırlar
ULUSLARARASI İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni, Paris saldırılarının Batı’yı bir araya getireceğine vurgu yaparak, “Saldırılar Rusya ve Amerika’yı yakınlaştırır. Batı dünyasını yani Hıristiyan dünyasını birleştirir ve çıkartmak istenilen Şii-Sünni savaşı yerini önümüzdeki dönemde Hıristiyan-Müslüman savaşına çevirebilir. Yani yeni bir Haçlı’dan söz edebiliriz” dedi.
Charlie Hebdo ile başlayan Fransa’nın 11 Eylül’ü teorileri, Paris saldırılarıyla da devam ediyor. Bu kez çok da sert bir dil kullanan Fransa, yaşananları “Savaş nedeni” olarak nitelendirip, tarihinde ilk kez OHAL ilan etti. Tüm sınırları kapatıp, halka evlerinden çıkmama çağrısı yapacak kadar ileriye giden bu durum, kurulduğu günden bu yana başta İslâm coğrafyası olmak üzere tüm dünyada terör estiren Fransa’nın sömürü düzeninin faturası olarak karşılarına çıkıyor. Bu faturayı önüne koyup, “Ben ne yaptım?” sorusunu kendisine sormak yerine, Charlie Hebdo saldırılarının ardından sömürgeci dostlarıyla kol kola girip yürüyen Fransa, bugün yine aynı faturayla daha kabarık bir şekilde karşı karşıya.
FRANSA SÖMÜRGESİ HER YERDE
19 ve 20. yüzyılda dünya sömürü düzeninin ağır toplarından olan Fransa, 21. yüzyıla geldiğimizde ise sömürgeciliğin diğer ismi olan emperyalizm ile karşımıza çıktı. Yine başta İslâm coğrafyası olmak üzere dünyanın birçok yerinde askeri üsler ve binlerce asker bulunduran Fransa, bu ülkelerde Müslümanların katledilmesinde hep baş aktördü.
Dünya haritasına bir göz atıldığında adı birçok kimse tarafından bilinmeyen Afrika ülkelerinde dahi Fransa’nın askeri üslerinin bulunduğu ve Fransız askerlerinin bu ülkelerde cirit attığı görülüyor. Özellikle 20. yüzyılda Afrika’daki yeraltı zenginliklerini emen ve buradaki insanları açlığa, sefalete terk eden Fransa, milyonlarca Müslümanın kanına girerken, flaşlar hiç bu kadar yoğun bir şekilde patlamıyordu. Afganistan’da Irak’ta Senegal’de, Cibuti’de Nijer’de Libya’da Mali’de, Orta Afrika’da rüzgâr eken Fransa şimdi fırtına biçiyor.
TARİHTEN DERS ALINMADI
Tüm dünyada işgalci ve sömürgeci zihniyetiyle nam salmış olan Fransa, başta Müslümanların yaşadığı topraklar olmak üzere dünyanın birçok yerinde dün de bugün de varlık gösteriyor. Dünde kaldığı zannedilen sömürgeciliğini “gizli” olarak sürdürmeye devam eden Fransa’nın tarihi, soykırımlarla, katliamlarla, yağmacılıkla, sömürgecilikle dolu… Tarihinden ders çıkarmayan Fransa, bugün tarihi olarak nitelenen saldırılara maruz kalıyor.
MALİ’DE FRANSIZ POSTALI
2013’te Mali’ye giren Fransa, bunu yaparken radikal oluşumları bahane etmişti. 2 bin 500 askerle Mali’deki yıkımın mimarı olan Fransız ordusu halen bölgede ciddi bir varlık gösteriyor. 1959 yılına kadar sömürgesi olarak kullandığı Mali’nin 1960 yılında sözde bağımsızlığını tanıyan Fransa, bu ülkeyi ve diğer eski sömürgelerini gizli” olarak sürdürüyor. Tabiî ki Fransa’nın tek icraatı Mali değil. Senegal’de bu işgalden nasibini almış bir başka Afrika ülkesi. İki Fransız üssünün bulunduğu ülkede 2 binin üzerinde Fransız askeri görev yapıyor.
SOYKIRIMIN ÖTEKİ ADI: CEZAYİR
Fransa, 1962 yılına kadar işgal altında tuttuğu, tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürdüğü Cezayir’de, 1,5 milyon kişinin kanına girerek tarihin gördüğü en acımasız soykırımlardan birine imza amıştı. Tüm dünyanın gözü önünde milyonları katleden Fransa, bununla da yetinmedi. 1991 yılında Cezayir’de gerçekleştirilen seçimlerde oyların yüzde 55’ini alarak iktidara gelen Kurtuluş Cephesi (FIS), Fransa’nın etkin rol oynadığı bir askeri darbeyle görevden uzaklaştırıldı. Binlerce kişi toplama kamplarına gönderildi ve ağır işkenceler gördü.
LİBYA’DA İLK KURŞUN
2011 yılında NATO tarafından Libya’daki iç karışıklıklar bahane edilerek müdahale kararı alınmıştı. Birçok NATO üyesi ülkenin oluşturduğu koalisyona Fransa liderlik yapmış ve Libya’nın yıkımında aslan payını alan taraf olmuştu. Fransa’nın halen Libya’da yüzlerce askeri ve bir de askeri üssü bulunuyor.
B.A.E’DE ASKER VE SAVAŞ GEMİSİ
2011 yılında NATO tarafından Libya’daki iç karışıklıklar bahane edilerek müdahale kararı alınmıştı. Birçok NATO üyesi ülkenin oluşturduğu koalisyona Fransa liderlik yapmış ve Libya’nın yıkımında aslan payını alan taraf olmuştu. Fransa’nın halen Libya’da yüzlerce askeri ve bir de askeri üssü bulunuyor.
FRANSA AYNI HATAYA DÜŞÜYOR
G-20 öncesi gerçekleşen saldırıların sebebini kendi hatalarında aramayıp, aynı hatayı paylaşanlarla birlikte bu kez emperyal bir masada, yine İslâm coğrafyasına yönelik sert bir dille arayan Fransa, saldırıların hemen ardından birinci ağızdan yaptığı savaş telalığıyla bu sorumluluğu ortaklarıyla bölüşmeye hazırlanıyor. 11 Eylül mesajlarıyla İslâm coğrafyasına adeta aba altından sopa gösteren Batı, bir kez daha aynı hataya düşüyor. Dünya üzerindeki en büyük sömürge devleti olan Fransa’nın dünü ve bugünü ele alındığında, şapkadan Batı’nın kirli hesapları yerine, zulmün inkâr edilemez fotoğrafı çıkıyor!
FRANSA EMPERYALİZMİ IRAK VE AFGANİSTAN’DA
ABD saldırısıyla daha önce yerle yeksan edilen Irak, geçtiğimiz yıl IŞİD bahane edilerek yeniden geniş çaplı bir saldırıya uğradı. Birçok NATO üyesi ülkenin bulunduğu koalisyonda Fransa ön saflardaydı. Yine ABD postalıyla kirlenen ülkelerden biri olan Afganistan, 100 binin üzerindeki yabancı asker sayısıyla, en fazla yabancı unsuru bulunduran ülke konumunda bulunuyor. Fransa Afganistan’da 4 bin asker barındırıyor.
ORTA AFRİKA’DA KATLİAMCI FRANSA
Ubangi-Chari adıyla geçmişte Fransız sömürgesi olan Orta Afrika Cumhuriyeti, 1960 yılında sözde bağımsızlığını kazandı. Orta Afrika’da terör estiren Anti Balaka adlı örgüt, Fransa’nın desteğiyle bugüne kadar binlerce kişiyi vahşice katletti. Bölgede 700 Fransız askeri bulunuyor.
SÖMÜRMEYE DEVAM EDİYOR
Tüm dünyayı örümcek ağı gibi sarmış olan Fransız emperyalizminin marifetleri bunlardan ibaret değil elbet. 60’lı yıllarda sözde bağımsızlıklarını ilan eden birçok ülke, aradan yarım asırdan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen Fransız sömürgesi olmaktan kurtulamamış durumda. Fransa, Batı ve Orta Afrika ülkeleri ile imzaladığı “gizli sömürge antlaşması” ile yıllar önce bağımsızlıklarını ilan eden bu ülkeleri sömürmeyi sürdürüyor. Bunu yaparken ise “zorla sahiplenme” ve “köleleştirme” kavramlarına sığınıyor. Sömürülen devletlerin kaynaklarını emen ve bu ülkeleri ekonomik olarak yavaşlatan Fransa, öte yandan da kendi açıklarını Afrika üstünden kapatıyor. Öyle ki Fransa, milyarlarca dolar değerindeki Afrika ülkelerinin döviz rezervlerini, kendi açığını kapatmak için kullandığı kredilere garanti sağlamak amacıyla hazine bonosu olarak tutuyor. İşte yüzyıllardır tüm dünyanın kanını emen böyle bir zihniyet, şimdi ektiğini biçiyor.
DÖVİZ REZERVLERİ FRANSA KONTROLÜNDE
Fransa’nın başkenti Paris’te yaşanan olaylar gündemdeki sıcaklığını korumaya devam ederken, Fransa’nın bu kanlı sonuca nasıl vardığını icraatları belgeliyor. Batı ve Orta Afrika ülkeleri ile Fransa arasında imzalanan “gizli sömürge antlaşması”, yıllar önce bağımsızlıklarını ilan eden bu ülkelerin prangası olmayı sürdürüyor.
CİBUTİ, ÇAD, NİJER, BURKİNA FASO, GABON, FİLDİŞİ…
Fransa’nın bugüne kadar sömürdüğü, işgal ettiği ülkeler saymakla bitmiyor. Afrika’yı adeta talan eden Fransa Cibuti, Çad, Nijer, Burkina Faso, Gabon, Fildişi Sahili gibi ülkelerde hâlâ yoğun olarak varlık gösteriyor. Bu Afrika ülkelerinde şuanda binlerce Fransız askeri ve Fransız üsleri bulunuyor.
YÜZDE 50’Sİ FRANSA HAZİNESİNE...
Burkina Faso, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo ve Gabon’un, yıllar önce bağımsızlıklarını ilan etmelerine rağmen gizli sömürge antlaşmasının şartlarına uymak zorunda kaldıkları için merkez bankaları aracılığıyla döviz rezervlerinin yüzde 50’sini Fransız hazinesine aktardığını geçtiğimiz aylarda ortaya çıkmıştı. Fransa çıkarları için yıllardır Afrika’nın döviz rezervlerini hazine bonosu olarak kullanıyor. Fransız siyasetinde yer alan “zorla sahiplenme” ve “köleleştirme” kavramları, sömürülen devletleri yavaşlatırken, Fransa’nın çıkarlarına göre şekillenen ilişki Afrika’ya zarar veriyor. Öyle ki Fransa, milyarlarca dolar değerindeki Afrika ülkelerinin döviz rezervlerini, kendi açığını kapatmak için kullandığı kredilere garanti sağlamak amacıyla hazine bonosu olarak tutuyor.
PARİS OLAYLARI YENİ BİR HAÇLIYA ZEMİN HAZIRLAR
SALDIRILAR BATI DÜNYASINI BİRLEŞTİRİR
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni Paris saldırılarıyla ilgili gazetemize yaptığı açıklamalarda çarpıcı tespitlerde bulundu. Bu olayların Batı’yı bir araya getireceğine vurgu yapan Köni, “Bir hafta önce biliyorsunuz büyük saldırılar yapılacak söylemiyle Rusya tehdit edilmişti. Ardından Rusya’da bir saldırı beklerken, Fransa’da peş peşe saldırı haberleri geldi. Tabi bu saldırının birçok yönü olabilir. G20 öncesi radikal kararlar aldırmak için. 11 Eylül saldırısı vari bir saldırı olabilir. Vs. Ama bu saldırının en büyük etkisi Müslümanlar üzerine olacaktır. Saldırılar Rusya ve Amerika’yı yakınlaştırır. Batı dünyasını yani Hıristiyan dünyasını birleştirir ve çıkartmak istenilen Şii-Sünni savaşı yerini önümüzdeki dönemde Hıristiyan- Müslüman savaşına çevirebilir. Yani yeni bir Haçlı’dan söz edebiliriz” dedi. En büyük endişesinin Türkiye’nin bu savaşa dâhil edilip kara harekâtına katılması olduğunu belirten Köni, “İnşallah Türkiye’yi bu savaşın içine çekmek için kara harekâtına ikna edemezler” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE SÜRECİ İYİ OKUMALI VE AKILLI ADIMLAR ATMALI
Terör Uzmanı Dr. Ali Nihat Özcan ise Paris saldırılarıyla ilgili gazetemize yaptığı açıklamada, herkesin kendi bulunduğu yerden olaylara baktığına işaret etti. Özcan, “Meseleyi herkes kendi açısından farklı görüyor. Şimdi Batı dünyasında, tırnak içinde radikal Müslümanlar tarafından saldırı altındayız ve bizi öldürüyorlar perspektifinden olaylara bakıyor. Öteki taraftan İslam dünyası ise bu saldırıları yıllardır yaşıyor. Ortada bir vaka var ve bu vakanın tarihsel, sosyolojik, dini ve birçok nedeni var. 21. Yüzyılda ise bu tarihsel, sosyolojik ve dini sorunlar bu şekilde meydana çıktı” dedi. Türkiye’nin olaylara daha hassas yaklaşması gerektiğini belirten Özcan “ Türkiye terör olayları bakımından Batı’dan daha hassas bir konumda. Öncelikle onlara odaklanmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin yumuşak karnı çok. Onun için süreci iyi okumalı ve daha akıllı adımlar atmalı” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.