Bahçeli'nin Rakibi Konuştu
Tüzük kongresini toplamayacağını açıklayan Genel Merkez’e tepki gösteren Oğan, nasıl bir MHP vaat ettiğini Al Jazeera’ye anlattı.
1 Kasım seçimlerinde oy oranı düşen, Meclis’teki sandalye sayısını ise yarı yarıya kaybeden MHP’de önümüzdeki iki ay zor geçecek. Kamuoyunun ve tabanın yakından tanıdığı Sinan Oğan, Meral Akşener ve Koray Aydın gibi isimler Genel Başkanlık yarışına hazırlanıyor. Ancak öncelik olağanüstü kongrede genel başkanlık yarışına izin vermeyen parti tüzüğünün değişmesi. Aday olmayı düşünen bu isimler arasında ilk açıklama Iğdır eski milletvekili Sinan Oğan’dan geldi. Al Jazeera’ye konuşan Oğan’a göre MHP’nin en önemli sorunu “halka kendisini anlatamaması”. Lider pasif kaldığı takdirde partiler de kadroları ne kadar gelişmiş olursa olsun halka kendini anlatamıyor.” diye konuşan Oğan’a göre düşüş trendindeki MHP’de yönetim mutlaka değişmeli.
Neden aday oldunuz? MHP neden değişmeli?
Öncelikle “neden tüzük kongresi istiyoruz?” sorusunun cevabını vermek daha doğru olur. Milliyetçi Hareket Partisi bugün Türkiye’deki mevcut siyasi ortamda iktidar olması gereken bir parti. Ara dönemi de sayarsak AKP’nin dört dönemdir iktidar olması Türk siyasal sistemine ters bir durum. Normal şartlarda halk başarılı olduğu için AKP’yi seçmedi. Muhalefet başarısız olduğu için AKP hâlâ iktidarda. Diğer taraftan biz hâlâ “Terör, yolsuzluklar, ekonomi almış başını gidiyor” diyorsak tüm bunların olduğu bir yerde iktidarın hâlâ mevcut pozisyonunu koruyor olmaması lazım. AKP bugün suni olarak pozisyonunu sürdürüyor. AKP’nin hâlâ iktidarda olmasının tek müsebbibi muhalefet partilerinin yetersiz oluşudur. CHP’nin oy potansiyelinin minimum ve maksimum aralığı bellidir. PKK’nın siyasal uzantısı konumundaki HDP’nin de oy aralığı bellidir. İşte burada Türk siyasal sistemi içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin alabileceği oyun üst sınırı çok yukarılarda. Türkiye’de seçmenin yüzde 65-70’i milliyetçi, muhafazakâr seçmendir. Biz seçmenin bu kesiminin oyunu alabiliriz, böyle bir potansiyelimiz var. Hatta bugünün şartlarında bile sadece doğru bir strateji ile rahatlıkla yüzde 30 oy alabiliriz. 7 Haziran’da veya 1 Kasım’da MHP yüzde 25-30 bandında oy alabilirdi. Ama MHP doğru stratejiler üretmedi, halkla yeterince kucaklaşmadı, yeterince mitingler, televizyon programları yapmadı. Halka “ben alternatifim, ben senin sorunlarını çözeceğim” demezseniz, halkı inandıramazsınız. Buna ek olarak 7 Haziran akşamı Sayın Bahçeli’nin “seçim en kısa zamanda ne zaman olacaksa o zaman” demesi arkasından kendisinin iktidarmış gibi CHP ile AKP arasında hükümet kurulmasına ilişkin açıklamalar yapması etkili oldu. Bir siyasi parti liderinden en son beklenecek şey başka bir partinin iktidar olmasını dilemesidir. Böyle olunca da halk “demek ki sizin iktidar olmaya niyetiniz yok” dedi ve oy vermedi. İşte bu sebeplerden biz 18 yıldır Sayın Bahçeli’nin MHP’ye yaptığı katkılara teşekkür edeceğiz ve MHP’nin yenilenme zamanı geldiğini düşündüğümüz için tüzük kurultayı istiyoruz. Ardından da bunu yapabileceğimize inandığımız için genel başkanlığa aday olduk.
MHP’nin doğru stratejiler üretemediğinden söz ettiniz. Nedir bu doğru strateji? MHP’nin söylemini, ilkelerini de Türkiye’nin mevcut şartlarına göre yenilemesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
Milliyetçi Hareket Partisi’nin ilkelerinden taviz vermesini kimse istemiyor, halk da istemiyor zaten. Halk sadece Milliyetçi Hareket Partisi’nden halka inmesini istiyor. Bir de bizim kucağımızı daha geniş açmamız lazım. Biz Türkiye’nin her yerinden, Diyarbakır da dahil olmak üzere, milletvekili çıkaracak bir potansiyele sahibiz. Bahsettiğiniz ilkelerimizden taviz vermeden bunu yapabiliriz. Doğru aday sıralamasını kullanarak, insanlara Milliyetçi Hareket Partisi’ni daha iyi anlatarak bunu yapabiliriz. MHP’nin en büyük sorunu kendisini halka doğru anlatamaması. Bir partiyi lider anlatır. Biz kendimizi halkımıza daha doğru anlattığımız takdirde Türk milletinin tüm unsurlarını daha iyi kucaklayabiliriz.
Türkiye politikasının temel başlıklarından biri ve MHP açısından bugün itibarıyla en önemlisi Kürt sorunu. Siz bu konuda mevcut yönetime alternatif bir politika önerebiliyor musunuz? Bu konuda mevcut yönetim ile aranızda bir fark var mı?
Türkiye’de PKK terör örgütünden muzdarip olanlara köken olarak bakarsanız, bunların sadece Türkler mi olduğunu zannediyorsunuz?
Hayır Kürt vatandaşlarımız da bundan muzdarip. Dolayısıyla öncelikle Türkiye’nin normalleşmesi gerekiyor. Normalleşme silahların bırakılması, terörün ortadan kaldırılması ile mümkün. Normalde biz bu meseleye etnik köken olarak bakmıyoruz ama etnik köken olarak bakıldığında bile PKK terör örgütü sadece Türk addedenler ile Kürt addedenler arasında bir ayrım yapmıyor. Terörün dini, dili, ırkı olmaz. O sebeple siz PKK terör örgütü ile masaya oturup, methiyeler dizmezseniz, çözümünüzü net olarak ortaya koyarsanız terör sorununu rahatlıkla çözersiniz. Terör sorunun çözdükten sonra biz vatandaşımızla her türlü anlaşırız. Aslolan silahın gölgesinde değil vatandaşla kucaklaşarak konuşmaktır. Bu ülkeye ülkem diyen, bayrağına bayrağım diyen herkesle kucaklaşırız ve bunda hiçbir sorun olmayacağını da inşallah göreceğiz.
MHP’nin yaklaşımındaki ayrışma zaten terörün nasıl ortadan kaldırılacağı sorusu sorulduğunda gündeme geliyor. Özellikle de müzakere meselesinde. Siz PKK’nın silah bırakmasının nasıl sağlanmasını öneriyorsunuz?
AKP de bunu denedi ve olmadığını gördü. Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, yanı başımızdaki
Suriye’ye mesela, bu sorunu müzakere ile çözmeye çalışan var mı?
Yok. Terör Rusya’da, Afganistan’da müzakere ile mi çözüldü? Dolayısıyla terörü müzakere ile çözen tek bir ülke yoktur. Kimse İrlanda örneğini vermesin, çünkü tamamen başka şeylerden söz ediyoruz. Türkiye’de terörün çözülmesi düşünüldüğünden daha kolaydır. Vatandaşınızı kucaklar, terörle arasına mesafe koymasını sağlarsanız bunu yapabilirsiniz. Ama sadece güvenlik tedbirleriyle değil mali tedbirler de alınmalı. Türkiye’de maalesef hiçbir iktidar terörü çözmeye yönelik mali kaynakları kurutma tedbiri almadı. Gidin Ankara Kızılay’ın göbeğinde kaçak sigara bulursunuz, bunu da PKK’nın organize ettiğini görürsünüz. MHP politikalarını sadece teröre endekslemek MHP’ye haksızlık yapmaktır. Şimdiye kadar en büyük sorunlardan biri de bu olmuştur. Sanki MHP’nin çözüm üretebileceği tek konu terör gibi bir algı da oluşmuş.
Siz MHP’yi halka daha iyi anlatmak konusunda ne öneriyorsunuz?
Türkiye’de siyaset maalesef lider odaklı. Türk milleti siyasi parti programından çok liderin ne söyleyeceğine bakıyor. Lider o konuda pasif kaldığı takdirde partiler de kadroları ne kadar gelişmiş olursa olsun halka kendini anlatamıyor. Biz sosyal medya dahil tüm iletişim araçlarını kullanan, gençlere ve kadınlara yeterince partinin ön saflarında yer veren aktif bir MHP inşa edeceğiz. Biz yapacağımız değişikliklerle MHP'yi Doğu ve Güneydoğu'da var edeceğiz, partimizi İstanbul'da başa güreşen bir parti haline getireceğiz.
Mesela siz Başkan olsaydınız Cumhurbaşkanı ile görüşür müydünüz?
Ben “Siz olsaydınız 7 Haziran’da ne yapardınız?” gibi soruları doğru bulmuyorum. Geçmişin kendi içinde şartları var, bunları doğru kullanmak lazım. Ama bir cümleyle şunu söyleyebilirim, biz olsaydık Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırdık.
Önünüzde zor bir süreç olacak gibi görünüyor. Öncelikle tüzük kongresi toplamanız gerekiyor. Aday olmayı düşünen diğer isimlerle de ortak hareket etmeniz gündemde çünkü Genel Merkez’in tavrı kongre toplamamaktan yana. Birkaç hafta içinde izleyeceğiniz stratejiyi anlatır mısınız? Kongre için hedeflediğiniz tarih nedir?
Genel Merkezimiz kendisini Anayasa’dan, Siyasi Partiler Kanunu’ndan ve parti tüzüğünden üstün görmüyordur diye düşünüyorum. Bunlar siyaseten söylenmiş sözlerdir. Aklı başında kimse bunu söylemez zaten. Parti tüzüğü açık. Yeterli delege desteği olduğu takdirde parti olağanüstü kurultaya gitmek zorundadır. Hiç kimse Milliyetçi Hareket Partisi’nin tüzüğünden üstün değildir. Hepimiz buna uymak mecburiyetindeyiz. Biz iki aylık bir süre içinde bu konunun çözüme kavuşturulacağını planlıyoruz. Yeterli delege desteğimiz olacaktır. Bunu da Genel Merkez’e sunacağız. Ben Sayın Genel Başkan’ın da aklıselim hareket edeceği kanaatindeyim. Bu iki aşamalı bir iş. Birinci aşama partinin tüzük kurultayının toplanması. Bunun için tüm kurultay isteyenler ve aday olmayı isteyenler çalışıyor. Ortak imzalarla ve yüksek bir rakamla bunu gerçekleştireceğiz. Sonrası artık detay. İsteyen aday olur, isteyen olmaz. Ben daha önce de açıkladım, kurultay toplandıktan sonra aday olacağım.
Siz seçilemeseniz de yönetimin değişmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
Bu soruyu hak etmediğimi düşünüyorum. Biz oraya “biz olalım” diye yola çıkmadık. Biz adayız. Biz ülkücüler benden önce partim, ülkem, milletim diyoruz. Öncelikle tüzük kurultayının toplanması ve partimizi bir adım öteye götürecek bir yapıya kavuşturulması için çalışıyoruz. Bunu ülkücü irade seçecektir. Kimse “ben olmazsam tufan” anlayışında olmayacaktır. Öncelik yönetimin değişmesi.
Gelinen noktayı nasıl tarif edersiniz?Yönetim değişmezse MHP nereye gider sizce?
Ben öncelikle imzaları toplayacağımızı ve gerekli değişikliği yapacağımızı düşünüyorum. Eğer sorunuzun bir tarafında “Bu mücadele başarılı olmazsa siz ayrılır mısınız?” varsa, onun cevabı asla. Biz ihraç olduk, hukuk yoluyla geri döndük. MHP bu değişimi sağlamak zorunda aksi takdirde partiyi zor günler bekliyor. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi düşüş trendine girmiş durumda. Bu gidişatı tersine çevirmek için bu yenileşmenin bir an önce sağlanması lazım.
Al Jazeera
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.