AGD'den Farklı ODTÜ Mescidi Yorumu

Haftalardır üniversitelerde yaşanan mescit ve namaz kılma olaylarına dikkat çeken AGD Genel Başkanı Salih Turhan, “Şimdi mesele gerçekten İTÜ’de camii, ODTÜ’de mescit, KTÜ’de namaz kılma meselesi midir? Bugün yapılmak istenen Müslümanların, üniversitelerde Müslüman gençliğin namaz kılan köleler haline getirilmek istenmesidir. Mescitleri müdafaa etmek bu ülkedeki NATO üslerini sorgulamaktır” diye konuştu.

Anadolu Gençlik Derneği’nin (AGD) Ocak Ayı Bölge ve Şube Başkanları Toplantısı genel merkez Adnan Demirtürk Salonu’nda yapıldı. Programda açıklamalarda bulunan AGD ve MGV Genel Başkanı Salih Turhan, 81 ilde gerçekleştirdikleri Mekke’nin Fethi programlarına dikkat çekti.  “Adına Yıl Başı Gecesi denilen ifsada karşı tepkimizi en güzel şekilde ortaya koyduk” diyen Turhan, yaşanan sıcak gelişmelerinde altını çizdi.

Silopi, Cizre, Nusaybin, Dargeçit, Sur ilçelerindi on günü aşan sokağa çıkma yasağının devam ettiğini hatırlatan Turhan, “Eğitim öğretim tamamen durdu. İş yerleri kapalı. Yüzlerce ev oturulamayacak hale geldi. Bu ilçelerde yaşayan insanlardan iki yüz bin kadarı evini, toprağını terk etmek durumunda kaldı. Terör örgütü ile yapılan mücadelede maalesef sivil ölümler de yaşanıyor. Bölgeden gelen her haberi, ajansların geçtiği her haberi biz aynen okuyup paylaşmayız.

Mutlaka araştırmamız ve tetkik etmemiz gerekir. Sürecin nereye gittiğini görmemiz lazım. O bölgede yaşayan insanların çoğu HDP’ye oy vermelerine karşın hendek siyasetini onaylamıyorlar. Bu hendekler öyle kendiliğinden, gizlice açılmadı. İş makinaları, kamyonlar, kum torbaları. Süreç en başından beri izlenildi ama müdahale edilmedi. Sokağa çıkma yasağı sürdükçe, sivil kayıplar arttıkça, acılar ötekileştirildikçe bölge adım adım felakete sürükleniyor” şeklinde konuştu.

BİZİM DURDUĞUMUZ YER İSLAM KARDEŞLİĞİDİR

Bütün bunlar olurken HDP’nin 14 maddelik özerklik açıklamasını da iyi okumak gerektiğinin altını çizen Turhan, “Olup biten Batı basınında bir iç savaş olarak naklediyor. Olay sinsi bir şekilde uluslararası bir mesele haline getirilmeye çalışılıyor. İslam kardeşliği içeren bir tavır ve duruşla bir günde çözülebilecek bir mesele karşılıklı olarak ırkçılığı körükleyen hamlelerle içinden çıkılamaz bir noktaya götürülüyor.

Dört yıl önce askeri yöntemlerle çözüme varılamaz diyenler,  yedi sekiz ay öncesine kadar barışçıl politikalardan dem vuranlar ve bir de bütün bu süreçte şehirlerdeki silahlı yapılanmaya müsaade edenler acaba neye alet oldular? Biz çözüm sürecinin sipariş bir politika olduğunu söyedik.  Batı’nın verdiği bir ev ödevi olduğunu söyledik. Şimdi de uygulanan bu sokağa çıkma yasakları da korkuyoruz ve endişe ediyoruz ki bir başka sipariş.

Bizim durduğumuz yer İslam Kardeşliğidir. Bizim durduğumuz yer bölünüp parçalanmak değil, birleşip büyümektir. Irak’ta yaşanılanlar ortada, Suriye’de yaşanılanlar ortada.  Aynı süreç Türkiye’de işletilmek isteniyor. Burada çözüm kutuplaşmak değil, oturup konuşmaktır” diye konuştu.

Milli Gazete