"Hesap sorulur!"
Kurtulmuş, Başbakan Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü'nde toplanan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. "HDP'li belediyelerin kaynaklarını terör örgütüne aktardığı" iddialarının hatırlatılarak, "Bu konuda somut bir adım atılacak mı? Ne gibi tedbirler alınacak?" sorusuna Kurtulmuş, "Hepimiz demokrasi ile yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. HDP başta olmak üzere bütün siyasi partiler ve bu siyasi partilerin mensupları, seçilmişler ya da seçilmiş olmayabilir, o siyasi partinin mensupları olabilirler, herkes demokrasinin imkan ve nimetlerinden istifade ediyor. Öncelikle bu seçilen belediye başkanlarına kendi memleketlerinde, kendi seçim çevrelerindeki halk, hendek kazsınlar, hendek kazanlara bir takım araçlarla imkanlar sağlasınlar, oralara bombaların, oralara taşların, tuğlaların, silahların taşınmasına yardımcı olsunlar' diye oy vermediler. Onlara, o çukurların içerisinde kendilerine hayatı zehir edecek bir takım militanlara ön açsınlar diye bu desteği vermediler. Bu belediye başkanlarını ve seçilmiş diğer belediye meclis üyelerini ve diğerlerini bu görevlere getiren bölge halkı o seçim çevresindeki halk, kendilerine iyi hizmet etsinler diye, kendilerine belediye ve şehircilik hizmetlerini iyi götürsünler diye verdiler" yanıtını verdi.
"ÇUKUR SİYASETİNE DESTEK OLANLAR ŞEHİRLERİNİN, KENDİ BÖLGELERİNİN GELİŞMESİNE KATKIDA BULUNMUYORLAR"
"Çukur siyasetine destek olan belediye başkanları ya da seçilmiş insanlar, oradaki yerel yöneticiler aslında şehirlerinin, kendi bölgelerinin gelişmesine katkıda bulunmuyorlar" diyen Kurtulmuş, "Kendi seçmenlerinin isteklerini de yerine getirmiyorlar. Seçmenlerinin tam tersine istediklerinin tam tersini yapıyorlar. Dolayısıyla öncelikli olarak sorumlulukları kendilerine oy veren seçmenlerinedir. Ayrıca hiçbir demokrasi seçilmiş insanlara bu imkanları kullanarak devletin ve ülkenin bölünmesini sağlayacak hareket alanı bırakmaz. Hiçbir demokrasi kendisini ortadan kaldıracak olan insanlara ya da bu niyet içerisinde olanlara destek olanlara, 'siz nasıl bunu yapıyorsunuz' diye sormadan edemez. Zaten yasal mevzuat çok açıktır" ifadelerini kullandı.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'YA KAYNAK AKTARAN BELEDİYELERE KÖTÜ HABER
Bu çerçevede ilgili belediye başkanları hakkında soruşturmaların açılabileceğini bildiren Kurtulmuş, "İçişleri Bakanlığı'nın bu konuda soruşturma yetkisi vardır. Şuanda zaten biliyorsunuz bazı belediye başkanları görevden alındı, bazı belediye başkanlarıyla ilgili tutuklama kararları çıktı. Tutuklama kararı çıkan bazı belediye başkanlarının yurt dışında kaçtıklarına dair duyumlar alındı. Bazı belediye meclis üyeleri görevlerinden alındı, dolayısıyla burada hele hele imkanları ve kaynakları milletin aleyhine kullananlardan tabii ki bunların hesabı sorulur ve bunlarla ilgili yasal işlemler yapılır" açıklamalarında bulundu.
"ÖĞRENCİLERİMİZ VE VELİLERİ MÜSTERİH OLSUNLAR"
Doğu ve Güneydoğu'da bazı bölgelerde eğitim verilemediği hatırlatılarak, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sömestr tatilinde "kaynaştırma eğitimi" önerisine ilişkin son durumun sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Milli Eğitim Bakanlığımız çok hassas bir şekilde bu çalışmaları, gün gün saat saat takip ediyor. Şundan herkesin bir kere daha emin olmasını istiyoruz, yöntemi, şekli nasıl olur, onu önümüzdeki günlerde Milli Eğitim Bakanlığı netleştirecek ama Türkiye'de yasal olarak öğrencilerimizin görmek zorunda oldukları bütün müfredatı 1 yıl içerisinde belli iş günü, çalışma gününü kapsayan eğitim günü mutlaka eğitimlerini alacaklar. En iyi kalitede alacaklar. Hiç bundan tereddüdünüz olmasın. Sınavlarıyla ilgili TEOG gibi sınavlara girenler için hiçbir aksama olmayacak ve öğrencilerimizin mağdur olmaması, eğitimlerini alması için bütün çalışmalar düzenlenecek. Bütün öğrencilerimiz ve velileri müsterih olsunlar. İnşallah bu konuda hiçbir eksiklik yaşanmayacaktır."
SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİ
Numan Kurtulmuş, Suriyelilere çalışma izni konusunda yaş, cinsiyet ve sektörel bazda kısıtlamaların olup olmadığına ilişkin soruya, "Çalışma Bakanlığı'nın ortaya koyduğu bir takım bizdeki verilerle Göç İdaresi Başkanlığı'nın hazırlamış olduğu verilerle Suriyeliler'in yaş, cinsiyet, meslek gruplarıyla ilgili bütün bilgiler elimizde ama şuanda öngörülen çalışma müsaadeleri kapsamında herhangi bir kısıtlama mevzu bahis değildir. İhtiyaç duyulan alanlarda tabii ki daha fazla istihdam edilecekleri açıktır. Buradaki temel koşul çalıştıkları iş yerindeki Türk vatandaşlarının yüzde 10'unun geçmemektir. Tarımsal işçilerle ilgili olarak da düzenlemede valilikler etkili olacaktır" yanıtını verdi.
Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de iş hayatına katılmalarına katkı sağlamalarına müsaade edilmesi çağrısında bulunan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Aralarında çok iyi dereceleri olan, diplomaları olan, mali imkanları olup bununla ilgili iş kurmak isteyenleri zaman zaman televizyonlarda da görüyorsunuz. 'Suriyeli' deyince illa bizim sokaklarda gördüğümüz, kırmızı ışıklarda mendil satan ya da cam yıkayan Suriyeli küçük çocuklardan ibaret değil, çok sayıda iyi eğitim almış Suriyeli de var. İşgücü sahibi olan, meslek erbabı olan insanlar da var. Bunların da ekonomik sistemin içerisine katılması, onların da bu sistemin içinde üretken unsurlar haline gelmesi, Türkiye ekonomisine de bir katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda biz bütün bu faaliyetleri yaparken zihnimizde hep şu vardı; yeni Suriye'nin kurulmasında biz bu insanlardan nasıl istifade ederiz? Biz bu insanlara kamplarda eğitim faaliyetleri verdik, meslek edindirme kurslarında meslek sahibi olmalarına da yardımcı olduk. Hatta kendi aralarında muhtarlarını seçerek bir demokrasi örneği içerisinde nasıl yaşanabilir, bunun da tecrübelerini elde etmelerini temin ettik. Bu anlamda Türkiye'de bulunan eğitim çağındaki Suriyeliler'in yüzde 50'sinden fazla çocuğun eğitim sisteminin içerisine alınmasını sağladık. Önümüzdeki yıldan itibaren Türkiye'deki Suriyeli çocukların tamamının eğitim sisteminin içerisinde yer almasını sağlayacağız. Bütün bunları yaptık, bütün bunların daha iyisini inşallah yapma imkanı olur. Ama diyoruz ki artık burada bulunan Suriyeliler, onlara devletin, sivil toplum kuruluşlarının bir takım yardımlarıyla desteklerle değil onlar da kendi alın terleriyle Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunsunlar. Bunu yaparken de haksız bir rekabet içerisine asla Türkiye'deki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımız karşılaşmayacaklar. O insanların hem Türkiye ekonomisine katkı sağlaması hem bundan sonraki süreçte yeni Suriye'nin kurulmasında Türkiye'yi seven, Türkiye'nin dostları olarak orada bulunmaları herhalde Türkiye için büyük bir kazanç olacaktır."
YÜKSEK GÜVENLİKLİ POLİS MERKEZLERİ KURULMASI
Bir gazetecinin Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun terörle mücadele kararlılık vurgusunu hatırlatarak, "Bu kapsamda özel harekat polislerin sayısının artırılması, yüksek güvenlikli polis merkezi kurulmasına yönelik hükümetin bir çalışması var mı?" sorusuna Kurtulmuş, "Şuanda özel harekat, normal emniyet görevlileri, Jandarma Özel Harekat ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin diğer unsurlarıyla birlikte bir koordinasyon içerisinde çok kapsamlı bir harekat devam ediyor. Bu harekatta da başarılı sonuçlar alındığını biliyoruz. Örneğin en son Silopi'de fevkalade önemli, başarılı bir sonuç alındı. Bugün itibarıyla Silopi'de herhalde terör unsurlarının çok büyük bir kısmı temizlenmiş görünüyor" karşılığını verdi.
Bu çerçevede öncelikli olarak etkin bir terörle mücadele için ciddi bir koordinasyon gerektiğini anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Ciddi bir şekilde o anlamda yeterli sayıda emniyet kuvvetine sahip olmanızı gerektiriyor ve tabii ki bir takım alet ve ekipman gerektiriyor. Öncelikli olarak burada temizlenen yerlerde polis merkezlerinin kurulması, özel harekatçı polislerin buralarda konuşlandırılması, İçişleri Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı bir konudur. Sokak sokak, mahalle mahalle artık bu bölgeleri biliyoruz. Burada nerede hangi ilave tedbirlere ihtiyaç varsa bunları İçişleri Bakanlığımız alacaktır. Ümit ediyoruz ki bu bütün tedbirlerin sonunda en kısa zaman terör bütünüyle sona erecek, Türkiye'de terör örgütü bu faaliyetlerini yapamaz hale gelecektir. Sonuçta biz bu durumun arızi bir durum olduğunu düşünüyoruz. Yani Türkiye 38 yıldır terörle mücadele ediyor ama terörle mücadelede bu kadar yoğun bir dönem geçmiş dönemde çok az yaşanmıştır. Bu dönemin arızi olmasını ve sonuçta bu memleketin her yerinde bütün insanlarımızın özgürlükleri korunmuş birinci sınıf yurttaşlar olarak Türkiye'nin her yerinde barış ve esenliğin, huzur ve sükunun olmasını isteriz. Bizim için Edirne ne kadar önemliyse Şırnak da o kadar önemlidir. Bizim için Trabzon ne kadar önemliyse, İstanbul ne kadar önemliyse Diyarbakır da o kadar önemlidir. Diyarbakır ne kadar Diyarbakırlılar için önemliyse, Mardin ne kadar Mardinliler için önemliyse, İstanbul da Ankara da o kadar önemlidir. Dolayısıyla terörle mücadelede bu terör örgütlerini artık hareket edemez hale getirmektir. Ama bu bölgede yaşayan yurttaşlarımız ve sivil vatandaşlarımızın da kılına zarar gelmeden, bütün hak ve özgürlüklerini koruyarak, hatta geliştirerek özgür ve eşit yurttaşlar olmasını sağlayacak kararlılıkla yolumuza devam etmektir."
"İNŞALLAH BU ARIZİ DURUMU EN KISA ZAMANDA BİTİRİRİZ"
"Terörle mücadele başka bir konudur. Terörle mücadele yaparken 'Nasılsa terörle mücadele yapıyoruz' diye insan hak ve onurundan vazgeçilebileceğini zannetmekse bambaşka bir konudur" diyen Kurtulmuş, "Biz asla insan hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeden bölgede yaşayan kardeşlerimizin her birisinin değerli insanlar, özgür ve eşit bireyler olduğunu unutmadan yeni Türkiye'nin inşası konusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki halkımızın da bu sürece nasıl katkısı olacak, onun üzerinde çalışıyoruz. İnşallah bu arızi durumu en kısa zamanda bitiririz, terör sona erer ve hep beraber elele, gönül gönüle halaylar çekerek, türküler söyleyerek yeni Türkiye istikametinde devam ederiz. Bunu da bir parantez olarak görürüz. 'Şu tarihler arasında terör vardı, milletimizin önüne çukurlar kazdılar, önünü kesmeye çalıştılar. Biz bunların hepsini bertaraf ettik, yolumuza devam ettik ve hep beraber eşit ve özgür yurttaşlara olarak yeni Türkiye'yi kurduk' deriz" ifadelerini kullandı.
"Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Mardin belediyeleri içinde yürütülen bir soruşturma var mı?" sorusuna ise Kurtulmuş, "Zaten devam eden bir süreç var, haklarında soruşturma açılmış olan belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri var. Bunların zaman zaman İçişleri Bakanlığımız açıklamasını yapıyor" karşılığını verdi.
''TÜRKİYE'YE SIĞINAN SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİ…’’
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Türkiye'ye sığınan Suriyelilere çalışma izni verilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın yapmış olduğu son derece detaylı ve önemli bir çalışma, Türkiye'nin hassasiyetlerini de dikkate alan bir çalışma bugün Bakanlar Kurulu'nun bilgisine sunuldu" dedi.
Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısında Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun kurulması, Ar-Ge Reform Paketi ve Suriyeli sığınmacılara çalışma izni konularının ele alındığını bildirdi. Reform paketinde yer alan önemli konuların gündeme alındığını ve bunlarla ilgili yasal düzenlemelere son şeklinin verilmesi için Bakanlar Kurulu'nda gerekli müzakerelerin yapıldığını vurgulayan Kurtulmuş, söz konusu düzenlemelerin önümüzdeki günlerde TBMM'ne gönderileceğini belirtti. Kurtulmuş, bunlardan ilkinin Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun kurulmasıyla ilgili yasal düzenleme olduğunu açıkladı. Türkiye'de İnsan Hakları Kurumu ile adaletsizlik ve ayrımcılıkla mücadeleyle ilgili başka bir kurumun daha şuanda olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bunların birleştirilerek yeni bir kurul haline getirilmesiyle ilgili çok detaylı bir çalışmaya bugün son şeklinin verildiğini belirtti. İnsan hakları ihlallerinin önlenmesinin bu kurulun amaçlarından biri olduğunu açıklayan Kurtulmuş, diğer amaçlarının ise ayrımcılıkla mücadele edilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve ayrımcılığın sonuçlarının giderilmesi ile işkencenin önlenmesi olduğunu bildirdi.
İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS
AK Parti hükümetlerinin kuruluşundan bu yana "işkenceye sıfır tolerans" politikasıyla Türkiye'de insan hakları ihlallerinin mümkün olduğunca azaltılabilmesi için hızlı bir perspektifle hareket ettiğini söyleyen Kurtulmuş, "Bu çerçevede Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu çalışmaları, mal ve hizmetlere erişim, sosyal hizmetlere erişim ve istihdam konusunda kamu ve özel sektörün içerisinde karşılaşılabilecek olası insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığa karşı düzenleyici bir kurul olarak vazife görecektir. Bu kurul altını çizerek ifade ediyorum bir düzenleyici kuruldur, yoksa bu kurulun amacı yasama, yürütme ve yargıya müdahale ederek onların fonksiyonlarını yerine getirmek değildir, bir mahkeme, bir üst kurul değildir. Bu çerçevede düzenleyici bir kurum olarak yasama, yürütme ve yargının içerisinde mümkün olabilecek olan bu alanlardaki ihlallere karşı düzenleyici bir fonksiyon icra edecektir. Yoksa ikame edici bir rolü yoktur" ifadelerini kullandı.
Yeni kurulacak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu için Avrupa Birliği (AB) müktesebatından istifade edildiğini belirten Kurtulmuş, bu kurumun AB'nin vize muafiyeti kapsamında Türkiye'den istediği gelişmelerden birisi olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, "Bu anlamda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu mahiyetinde bütüne sahip olan ve bütüncül bir bakış açısıyla hareket eden bu anlamda insan hakları ihlallerini ve ayrımcılık konularını gündeme getiren bir kurula Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu kurumun Türkiye'nin ihtiyaçları çerçevesinde olgunlaştırılması ve inşallah Türkiye'nin bundan sonraki siyasi ve hukuki reformlar alanındaki önemli kurumlarından birisi olmasını temin edeceğiz. Türkiye için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" dedi.
BAKANLAR KURULU'NDA İKİNCİ BAŞLIK AR-GE
Bakanlar Kurulu toplantısında Ar-Ge Reform Paketi'yle ilgili düzenlemenin uzun bir süre müzakere edildiğini anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"64. Hükümet'in ekonomide de çok önemli faz değişikliği içerisine girdiği aşikardır. Ekonomide sadece geçen hafta Merkez Bankası sunumuyla ilgili ifade ettiğim gibi makro dengeler ve makro ihtiyati tedbirlerle yol alınabilmesi ve Türkiye'nin nitelikli büyümeyi sağlayabilmesi mümkün değildir. Bunun için Türkiye hem nitelikli büyümeyi sağlamak hem nitelikli büyümeyi sürdürmek hem de Türkiye'nin olası bir orta gelir tuzağına düşme riskini ortadan kaldırmak için gerçekten Ar-Ge'de çok önemli, devrim niteliğinde adımlar atmaya ihtiyacı vardır. Bu çerçevede Türkiye 2002'den 2014 yılına kadar Ar- Ge alanında çok önemli gelişmeler kaydetmiş olmakla beraber ne yazık ki sonuç yeterli değildir. 2002'de Türkiye'nin gayri safi yurt içi hasılasının sadece yüzde 0.53'ü Ar-Ge'ye giderken, bu rakam 2014 yılı itibarıyla yüzde 1.03'e çıkmıştır. Yükseliş yüzde 100'den fazladır ama Türkiye için yeterli değildir. 2023 hedefimiz, Türkiye'nin Ar-Ge'ye ayırmış olduğu gayri safi yurt içi hasıla içerisindeki payının yüzde 3 seviyesine çıkmasıdır. İşte bu seviyeye nasıl çıkarız ve 2023'ten sonra bu seviyenin ötesine nasıl geçeriz? Bununla ilgili de çok detaylı bir çalışma ortaya konulmuştur."
Türkiye'de Ar-Ge çalışmalarında özel sektörün önemine dikkat çeken Kurtulmuş, hedeflerinin 2023 yılına gelindiğinde özel sektörün Ar-Ge payının yüzde 67'ye çıkmasını sağlamak olduğunu açıkladı. Numan Kurtulmuş, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Ar-Ge Reform Paketi vasıtasıyla biri siyasi ve hukuki alanda, bir diğeri ise ekonomi alanında çok önemli iki reformun bugün Bakanlar Kurulu gündemine alınarak kararlaştırıldığını ve bunlarla ilgili yasal düzenlemelerin önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edileceğini açıkladı.
SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİ
Bakanlar Kurulu'nda Türkiye'de bulunan Suriyelilerin çalışma izniyle ilgili düzenlemelerin de ele alındığını bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Suriye'de iç savaşın başladığı 28 Nisan 2011 tarihinden bu yana düzenli olarak Suriyeli kardeşlerimiz hangi mezhebe, hangi meşrebe, hangi dine, hangi etnik kökene bağlı olursa olsun kendisini hayati risk altında hisseden yaklaşık 2 milyon 411 bin Suriyeli kardeşimiz, o tarihten bu yana Türkiye'ye sığınmacı olarak gelmişlerdir. Bunlara zaman içerisinde 2014 yılında geçici korunma altına alınmalarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmış, Suriyeli buradaki sığınmacılardan 7 bin 351'ine de çalışma izni verilmiştir. Şimdi daha önceki yasal mevzuat gereği Bakanlar Kurulu yönetmeliği ile Türkiye'ye sığınan Suriyelilere çalışma izni verilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın yapmış olduğu son derece detaylı ve önemli bir çalışma, Türkiye'nin hassasiyetlerini de dikkate alan bir çalışma bugün Bakanlar Kurulu'nun bilgisine sunuldu. Bununla ilgili yasal düzenleme de Bakanlar Kurulu yönetmeliği olarak önümüzdeki günlerde yayınlanacaktır. Öncelikli olarak bu konuyu çok hassas bir konu olduğu için istismar edilmemesini de rica ederek birkaç konunun altını çizmek istiyorum. Öncelikli olarak Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin varlığı aslında bizim milletimizin hamiyetperverliğinin, misafirperverliğinin, ensar ruhunun çok canlı uygulamalarından birisidir. Mülteciler konusunda birkaç yüz bin karşılaştığı zaman ne yapacağını bilemeyen ülkelerin, bizden çok zengin ülkelerin aksine Türkiye bugüne kadar Suriyeli sığınmacılar konusunda gerçekten müşfik bir ev sahibi ve dost, kardeş bir komşu görevini yerine getirmiştir. Suriyeliler konusunda gösterilen hassasiyet dolayısıyla bir kere daha milletimizin tamamına teşekkürümüzü bir borç olarak ifade etmek isteriz. Bu bizim ülkemizin iktisadi gücünün ya da hükümetin sadece siyasi gücünün bir sonucu değil, milletimizin içinde var olan hamiyetperverlik duygusunun açık bir yansımasıdır. Bu süre içerisinde burada bulunan Suriyelilerin çalışma hayatında istismar edilenler yani kayıt dışı çalıştırılanlar, çok kötü şartlarda çalıştırılanlar gibi çok farklı Suriyelilerle ilgili çalışma hayatımızda bazı şikayetlerin olduğunu görüyoruz."
SURİYELİLERE ÇALIŞMA İZNİNE İLİŞKİN DETAYLAR
Suriyelilere verilen çalışma izninin Türk vatandaşlarının istihdamlarını kısıtlayacak bir alan olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "çok iyi hazırlanmış bir yönetmelik taslağı" olarak tanımladığı düzenlemenin bazı maddelerini paylaştı. Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Öncelikli olarak geçici koruma sağlanan yabancılar, geçici kimlik belgesi düzenleme tarihinden 6 ay sonra çalışma izni için başvurabilecek. Birincisi bu. Bu insanlar Suriyeli buradaki sığınmacılar, Türkiye'nin herhangi bir yerinde çalışma izni değil İçişleri Bakanlığı tarafından kendilerine kimlik belgesi verilen, ikamet ettikleri illerde ancak çalışma hakkına sahip olacaklar. Dolayısıyla bunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. Yine Suriyeli bu mülteci kardeşlerimizin çalışmalarını kısıtlayan bir başka alan ise çalıştıkları iş yerindeki toplam çalışan sayısının yüzde 10'unu geçemeyecekler ancak buna bir istisna getiriliyor. Başvuru tarihi itibarıyla geriye dönük olarak 4 haftalık sürede açık bulunan işlerin kapatılmadığı iş yerlerinde, burada yüzde 10 kotasının dışına çıkmak mümkün olacak. Ayrıca geçici tarım işçisi olarak çalışan tarım ve hayvancılık işlerinde uğraşan ya da uğraşacak olan Suriyeli mülteciler için bu kota uygulaması dışında valiliklerin izni aranacak, valiliklerin izinleri çerçevesine çalışmaları sağlanacak. Yani valilik de isterse bu kotaların illerin ihtiyaçlarına göre tarım ve hayvancılıkta uğraşan geçici tarım işçisi Suriyeliler için valilikler bu kotaları esnetebileceklerdir.
Yine çok önemli alanlardan birisi burada bulunan Suriyeli sağlık personeli ve özellikle eğitim alanında çalışmaları muhtemel olan Suriyeli eğitimciler için sadece Çalışma Bakanlığı'nın vereceği ya da valilikler kanalıyla verilecek izinler değil aynı zamanda bu izin öncesinde Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) da bu konudaki olurlarına başvurulacak. Onların olurları çerçevesinde bu konu gündeme gelecektir. Dolayısıyla bu çerçevede hem istihdamın kayıt altına alınmış olması hem Türkiye'de bulunan Suriyelilerin içerisinde nitelikli olan Suriyelilerin gerçekten Türkiye'de özellikle çok ciddi şekilde istihdam imkanı bulması ve onların buradaki hayatlarının da koordinasyonunun sağlanması bakımından uzun zamandır konuşulan bu çalışma izninin faydalı olacağı kanaatindeyiz. İyi düzenlenmiş, daha fazla detayını sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşırız. Bu çerçevede Türkiye'de iş hayatına katkı sağlayacak, istihdam edilmeleri bakımından katkı sağlayacak bir düzenleme olduğu kanaatindeyiz. Ayrıca burada çalışma izni alan Suriyeli sığınmacılar, çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatı bakımından Türk vatandaşlarının sahip oldukları yükümlülüklere de sahip olacaklardır. Bu genel çerçevede üç ana konu bugün Bakanlar Kurulumuzda gündeme gelmiştir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.