Başkanlık Dışlanırsa Sakat Kalır

Başkanlık Dışlanırsa Sakat Kalır
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa ve başkanlık sistemine ilişkin önemli mesajlar verdi: Yeni anayasa yerli olmalıdır. Parlamenter sistem artık miadını doldurdu. Mevcut sistem bir anormallik halidir. Başkanlık sistemini dışlayan anayasa sakat kalır.

Türkiye'nin ihtiyacı yeni bir anayasa için “Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" çağrısı ile yola çıkan Türkiye Anayasa Platformu, ilk toplantısını ATO Congresium'da yaptı. 16 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu platformun çağrısına 300 sivil toplum kuruluşu da destek verdi. İlk toplantıya katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni anayasa ve başkanlık sistemi konusunda önemli açıklamalarda bulundu:

Bu mesele millidir, bu mesele yerlidir, milli olan her meselede, yerli olan her meselede Cumhurbaşkanı olarak ben de varım, bunu açıkça söylüyorum. Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hakim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz.

ARTIK OYALAMAYIN

Yeni anayasadan rahatsız olanlar mevcut anayasadan memnun demektir. Mevcut anayasa sürekli değiştirilmesine rağmen ıslahı mümkün olmayan bir metin durumundadır. Artık burada yapılması gereken, yeni anayasa çağrılarına kulak tıkayan, oyalayıcı, topu taca atıcı tavırlar yerine samimi bir şekilde tekliflerin ortaya konulmasıdır. Yeni anayasa, ne kadar geniş temsil kabiliyetine sahip bir yapı tarafından inşa edilirse tatbiki, uygulaması da o derece güçlü, o derece gerçekçi olur.

DARBE METİNLERİ

Bizdeki anayasa metinleri dayatmadır, darbe direktifleri olarak hazırlanmıştır. Gelin darbecilerin değil bizatihi bu milletin, onun temsilcilerinin yaptığı bir anayasayı bizden sonraki nesillere armağan edelim. Bu yeni anayasa, ruhuyla, diliyle, yöntemiyle milletimizin birikimini, kültürünü, tarihini, özlemlerini yansıtan bir metin olmalıdır. Bu anayasaya baktığımız zaman millet kendini görmelidir, geleneklerini görmelidir, tarihini görmelidir.

USULÜ İYİ BELİRLEMEK GEREKİYOR

Yeni anayasanın yapımındaki usulü çok iyi belirlemek gerekiyor. 2011'deki yöntemin sonuç vermediğini gördük. Kimin dürüst olduğunu, kimin akşam başka, sabah başka olduğunu öğrenmek bakımından aslında bu 60 maddelik o çalışma çok önemli bir ispattır. Şimdi sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla milletimizin tüm kesimlerini de içine alacak bir anayasa yazım süreci yürütmeliyiz. Hani zaman zaman diyorum ya 'Türk tipi başkanlık'. İşte bu konuda da milleti merkeze alan, 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesiyle ifade ettiğimiz kadim yönetim geleneğimize yaslanan bir anayasa Türk tipi anayasadır.
 

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın, Fatih Sultan Mehmet'in Bosna Fermanı'nın bulunduğu bir tablo hediye ettiği Erdoğan, “Yeni anayasa meselesi milletimizin güçlü bir talebi haline dönüşmüştür. Milletimiz sivil toplum kuruluşları aracılığıyla artık konuya el koymuştur


SİSTEM YENİDEN YAPILANDIRILMALI

Başkanlık sisteminin ne olduğu, nasıl uygulanacağı meselesi geniş bir tartışma alanıdır. Dünyada bu sistemin çok farklı uygulamaları var. Biz bunların hepsini de inceleyip kendi ihtiyaçlarımıza, kültürümüze uygun mevcut birikimlerimizden azami düzeyde faydalanarak, yeni ve gerçekçi bir sistem oluşturmalıyız. Bu durum mahalle yönetiminden ülke yönetimine kadar tüm sistemin yeniden yapılandırılmasını gerektiriyor.

NİHAİ KARARI MİLLET VERMELİDİR

Yapılması gereken kriz halinin ortaya çıkmasını beklemeden, bugünden tedbir alarak yarım kalan işi tamamlamak, yani başkanlık sistemine geçmek. Yeni anayasanın bu anlayışla hazırlanması en doğrusu. Bu ihtiyacı tümden dışlayan yeni anayasa süreci sakat doğar. Benim teklifim, kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir ama parlamentonun bu kararı arkasından da millete gidilmelidir ve nihai kararı vekiller değil, asil olan millet vermelidir.

Erdoğan, “7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında, bu konuda bedelini hala ödediğimiz bir tereddüt yaşandı mı? Yaşandı. Her taraf kan gölüne döndü mü? Döndü. Niye? İşte açık ortada. Bir koalisyon zemini ortaya çıktı, bunu fırsat bilen yamyamlar ülkemizi kan gölüne döndürdü. Başkanlık sistemi, sağladığı mutlak istikrar ortamıyla Türkiye'yi bu tür sıkıntılardan, risklerden koruyabilme özelliğini sahiptir" dedi.

Cumhurbaşkanı, “Adı ve söylemi ne olursa olsun hiçbir devlet, paralel devlet veya paralel yapı bunlara izin vermeyiz, veremeyiz. Nasıl, sözde 'cemaat' adı altında devlet içinde bir paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak, 'özerklik' adı altında, 'öz yönetim' adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız, bunun böyle bilinmesi lazım" diye konuştu.
 

Anormallik hali ortadan kalkmalı

Başkanlık sistemine geçilmesinin ileriye doğru atılmış bu önemli ancak yarım kalan hamleyi tamamlayacağını dile getiren Erdoğan, “Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen, uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içerisinde çalışıyoruz ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir cumhurbaşkanıyla da ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum. Aynısı yarın, cumhurbaşkanı, başbakan farklı önceliklere sahip değişik siyasi anlayışlardan olursa bu iş nasıl yürüyecek? Geçmiş dönemlerde Meclis'in seçtiği cumhurbaşkanlarının dahi bu tür durumlarda hükümetlere nasıl güçlük çıkardığını milletimiz gayet iyi biliyor" dedi.

Bu sistem miadını doldurdu

Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarında, en çok tartışılacak hususlardan birinin güçler ayrılığı meselesi olacağını belirtti. Sıkıntıların temelinde, mevcut anayasanın güçlerin çatışmasını esas alan anlayışının yattığını belirten Erdoğan, “Parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Yeni Türkiye'nin inşası sürecinde yeni anayasaya ve onunla birlikte hayata geçirilecek başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Başkanlık sistemi, Erdoğan'ın kişisel meselesi değil ülkenin geleceği meselesidir" dedi.

2014'te ilk adım atıldı

Halkın, yeni anayasa ve başkanlık sistemi konusunda daha fazla bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Başkanlık sistemi konusundaki bir diğer önemli avantajımız, 10 Ağustos 2014 itibarıyla cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmeye başlanmış olmasıdır. Adım atıldı, bu iş yürüyor. Ülkemizde bu sistemle seçilen hiçbir cumhurbaşkanının, siyasi gündemden tecrit edilmiş bir şekilde sadece sembolik konumda bulunması düşünülemez. Meclis'in seçtiği cumhurbaşkanlarının da yetkilerini tarafsız kullandığını söyleyebilmemiz mümkün değildir, kendimizi aldatmayalım" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.