O Devletler İnsanları Öldürüyorlar

O Devletler İnsanları Öldürüyorlar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esed rejiminin sivil halka karşı varil bombası, balistik füzeler ve kimyasal silahlarla başlattığı savaşın şiddetini artırarak sürdürdüğünü açıkladı.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Şili'nin başkenti Santiago'daki BM Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu'nda (ECLAC) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada dünyanın bu coğrafyasına uzak ancak insani etkileri bakımından herkese çok yakın olan Suriye krizinin trajik sonuçlarının her geçen gün daha da ağırlaştığını vurguladı. Erdoğan, "Şam yönetimi 2011 yılı Mart ayından beri kendi halkına terör ve şiddet uyguluyor. Suriye'de ölen insanların sayısı ne kadar? 400 bin. Bunlar nasıl öldürüldü? Konvansiyonel silahlarla. Bunların içinde bin 500-2 bin kimyasal silahlarla öldürülen var. Dünya diyor ki, kimyasal silahlarla öldürüyor, onu dikkate alıyor ama konvansiyonel silahlarla öldürülenleri dikkate almıyor. Sonucu ölüm olan hangi silahla olursa olsun bunların hepsi insanlık suçu işlemiştir. Türkiye olarak, Şam yönetimini halkın demokratik taleplerine kulak vermesi ve gerekli reformları yapması için defalarca geçmişte uyardık, ancak Esed rejimi bu uyarılarımızı dinlemediği gibi sivil halka karşı varil bombası, balistik füzeler ve kimyasal silahlarla başlattığı savaşın şiddetini artırarak sürdürüyor. Şimdi yanında bir de kim var? Rusya var, İran var. Şimdi birlikte bunu yürütüyorlar. Birlikte bu insanları öldürüyorlar" dedi.

DÜN OLAYLARI DIŞARIDAN SEYREDEN AVRUPA BUGÜN BAĞIRMAYA BAŞLADI

Suriye'deki insani krizin beraberinde ciddi bir sığınmacı akımı getirdiğini kaydeden Erdoğan, "Burada BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkenin cumhurbaşkanı olarak bulunuyorum. Size şu anda bu tablonun cumhurbaşkanı olarak hitap ediyorum. Latin Amerika ve Karayipler coğrafyasının bu krizin çözümü konusunda uluslararası alanda yapabileceği önemli katkılar olduğuna inanıyorum. Sığınmacı krizi, bugün bölgesel gibi gözükse de aslında küresel bir sorundur. Dün olayları dışarıdan seyreden Avrupa ülkeleri, bugün sığınmacı krizini kendi içlerinde en derin şekilde yaşıyorlar. Şimdi bağırmaya başladılar, "Bize gelmesin" diyorlar. Peki 2,5 milyon insanın ülkesine sığındığı Türkiye ne yapacak? Bize kimseden maddi herhangi bir destek de gelmiyor. Türkiye'ye şuana kadar gelen destek dışarıdan, çok açık net söylüyorum 420 milyon dolardır. Yaptığımız harcama 9 milyar doları aşmıştır. Fakat Türkiye, "Acaba bize bir yerden yardım gelir mi gelmedi mi?" buna bakmadı. Kapılarını kimseye kapamadı, gelen kim olursa olsun, ırkı, dini, dili bunlara bakmadı, kapısını açtı. Niye? Çünkü gelenler insandı. Bu insanlar 7'den 70'e ölümden kaçıyordu, bombalardan kaçıyordu. Bombalardan kaçan insanlara biz kapımızı kapayamazdık. Açtık. Bir taraftan çadır kentleri kurduk, diğer taraftan konteyner kentleri kurduk. Kızılay'ımızla, AFAD'ımızla bunların yardımlarına koştuk. Eğitimine, sağlık koşullarına, giyimine, kuşamına, her şeyine gerekli desteği verdik" dedi.

BÖYLE BİR ANLAYIŞ OLAMAZ

Yaşanan krizin çözümüne katkıda bulunmanın tüm insanlığın ortak görevi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel düzeyde kalkınmanın yolu barış ve istikrarın tüm dünyada hakim olmasından geçiyor. Uluslararası toplum bu insani krize çözüm bulamazsa, küresel kalkınma çabalarının meşruiyeti vicdanlar tarafından sorgulanmaya başlayacaktır. Bugün bize, yarın bir başkasına. Bir tarafta masum insanlar kitleler halinde öldürülürken, diğer tarafta ekonomik gelişmelerden söz edilmesi sürdürülebilir bir durum değildir. Sınırları sermaye, mal ve enerji akımlarına açan ancak hayatlarını kurtarmak için gelen insanlara kapatan bir anlayışı biz asla kabul edemeyiz, böyle bir anlayış olamaz" dedi.

ALMANYA BİZDEN DAHA MI FAKİR? FRANSA BİZDEN DAHA MI FAKİR?

Türkiye'nin dönem başkanı olduğu G-20 Zirvesi'nde sığınmacı krizinin gündemde yer almasına özel önem verdiklerini ifade eden Erdoğan, "Dedik ki, gündeme bunun girmesi lazım. Mevcut resim küresel sınamalara karşı, küresel çözümler getirilmesi ilkesinin doğruluğunu bizlere bir kez daha gösteriyor. Nitekim alınan güvenlik önlemleri ve kapatılan kapılar sığınmacı ve göç akımlarını engellemeye yetmiyor. Almanya bizden daha mı fakir? Fransa bizden daha mı fakir? Hollanda, Belçika bunlar bizden daha mı fakir? Ama bunlar kapılarını kapatıyor, biz ise tam aksine kapılarımızı açıyoruz. Niye? Gökten yağdırılan tüm o bombalara karşı, kaçan insanlara bizim başka yapacak hiç bir şeyimiz yok. Biz kapılarımızı da açtık, gönlümüzü de açtık ve onları şu anda misafir ediyoruz" diye konuştu.

Kaynak:İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.