'Kapıdan Kovsalar Pencereden Girerler'

'Kapıdan Kovsalar Pencereden Girerler'
Numan Kurtulmuş, "Dünya bu haliyle devam ederse kapıdan kovsalar mülteciler pencereden Avrupa'ya gitmeye çalışacaktır" dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "İsterlerse sınırlarına duvar örsünler, hatta gök kubbeye de çelikten bir kubbe koysunlar, dünya bu haliyle devam ederse kapıdan kovsalar mülteciler, pencereden Avrupa'ya gitmeye çalışacaktır" dedi.

Kurtulmuş, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Platformu Derneği Ankara Temsilciliğinin "Sabah Namazı Buluşmaları"na katıldı.

Sabah namazını Kocatepe Camisi’nde kılan Kurtulmuş, daha sonra dernek üyeleri ve gençlerle kahvaltı yaptı.

Kurtulmuş, Türkiye Diyanet Vakfı toplantı salonundaki "Sabah Namazı Buluşmaları" etkinliğinde yaptığı konuşmada, Cihannüma’nın kuruluşunu yakından takip ettiğini ve belli bir seviyeye gelmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Bugün dünyanın son derece önemli altüst oluşlardan geçtiğini ve yeni tarihsel bir süreç yaşandığını dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'nin küresel ölçekte çok ciddi sıkıntı ve problemlerle karşı karşıya olduğunu söyledi.

"Dünyada, vekalet savaşları ve küresel adaletsizlik olmak üzere iki büyük küresel sorun bulunuyor" diye konuşan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Dünya sisteminin amacı, bir denge durumunun oluşmasıdır. Dengenin ortada kalmadığı durumlarda düzen yerini düzensizliğe, barış yerini savaşlara bırakır. Özellikle 1990'dan sonra gelişen süreç, iki kutuplu dünya sisteminin ortadan kaldırılmasıyla oluşan süreç, bugün geldiği nokta itibarıyla tam da böyle bir noktadadır. Dünyanın kurum ve kuruluşları, siyasal mekanizmaları hiçbir şekilde dünyadaki sorunların hiçbirisini çözebilme yeteneğine sahip durumda değildir. Dünyada ne Ukrayna krizi ne Suriye krizi ne de bir başka krizi çözme yeteneği maalesef bulunmamaktadır. Bunun vermiş olduğu birtakım karışıklıkları hep beraber yaşıyoruz. Uzunca bir süredir bu karışıklıklar, aslında dünyada işgaller, iç savaşlar, çatışmalar şeklinde zuhur ediyor. Afganistan'ın önce Ruslar, arkasından Amerikalılar tarafından işgaliyle başlayan süreç, dünyada aslında yeni bir kırılma hattını ortaya koydu. Yine arkasından Irak'ın işgaliyle gelişen süreç ve Suriye'deki gelişmelerle birlikte dünya, bugün bambaşka bir noktaya geldi."

"DÜNYANIN DERLENİP TOPARLANMASINA İHTİYAÇ VAR"

Bugün gelinen noktada dünyada bir düzen değil düzensizlik söz konusu olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Birleşmiş Milletler diye bir kuruluşun varlığını biliyoruz ama Birleş Milletler dediğimiz kuruluş, inanın ki Cihannüma kadar etkili bir kuruluş değildir. Bunu, maalesef geldiğimiz noktanın vehametini anlatmak bakımından söylüyorum. 'Göçmen sorunu' dersiniz BM tavsiye eder, 'Ukrayna krizi' dersiniz BM gözlemcilik yapar, 'Suriye'ye barış getirin' dersiniz BM, sonsuz, sonuçsuz ve amaçsız birtakım otel toplantılarıyla sorunu çözebileceğini zanneder. Dolayısıyla bu anlamda bakıldığında dünyadaki en temel sorunların başında gelen şey, yönetilebilir bir dünya sisteminin, kurum ve kuruluşlarının henüz kurulamamış olmasıdır. Tam da yeni bir dünya bunun için gereklidir. Çünkü ikinci dünya savaşından sonra kurulan ve bugün var olan sistem, yeryüzünde sizin istediğiniz gibi adaleti kurmak üzere kurulmuş bir sistem değildir. Güçsüzün hakkını güçlüden alıp, herkesin insanca yaşadığı yerküreyi oluşturmak için kurulmuş bir sistem değildir. Sadece elinde silah bulunan, ekonomisi bulunan ve dünyada siyasi güç olarak güçlü olanların gücünü korumak için kurulan bir sistemdi. Şimdi dünyadaki bütün bu sorunları çözebilecek yeni bir perspektife ihtiyaç var. Yeniden, dünyanın derlenip toparlanmasına ihtiyaç var. 'Yeni bir dünya' sözünü kaç senedir söylüyoruz, bunu sadece bir temenni olarak değil aslında özellikle bizim siyasi mücadelemizde bunu bir ihtiyaçtan dolayı söylüyoruz. Yeryüzü bu anlamda yönetilemez hale geldiği için, bunun yönetilebilmesi ancak yeni fikirlerle, yeni paradigmalarla ve o paradigmalar çerçevesinde oluşmuş olan yeni kurumlarla mümkündür. Yapmış olduğumuz bu çalışmaların hiçbirisini değersiz lütfen görmeyin. Bu çalışmaların hepsi değerlidir ve inşallah yeni bir dünyanın kurulmasına katkıda bulunacak olan hususlardır."

"DAEŞ TERÖRÜNÜ BİTİREBİLMENİN YOLU"

Afganistan'da önce Rusların, ardından da Amerikalıların işgaliyle hiçbir sorun çözülemediği gibi söz konusu ülkede yönetilebilir bir düzenin de kurulamadığını belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Maalesef Afganistan’daki o işgaller dolayısıyla yeryüzünde küresel bir terör network'ü olarak bir El-Kaide örgütünün çıktığını gördük. Amerika'nın ve Rusların Afganistan'ı işgali olmasaydı bugün dünya böylesine önemli terör network'üyle karşı karşıya kalmayacaktı. Aynı şekilde Suriye'deki meseleyi demokrasi, insan hakları ve adalet çerçevesinde dünya sistemi çözemediği için bugün Suriye yönetilemez hale geldi. Suriye'nin ve Irak'ın bu yönetilemezliğinin içerisinden, DAEŞ diye bir terör örgütü ortaya çıktı. Bunu biz söylediğimiz zaman rahatsızlık duyuyorlar. Ama Pentagon'un istihbarat biriminin başındaki zat da aynı tespiti yaptı. 'Bugün IŞİD ile mücadele ediyoruz ama Amerika'nın Irak'ı işgaliyle başlayan süreç olmasaydı bugün IŞİD diye bir uluslararası terör şebekesi olmayacaktı' dedi. Dünya sistemi bir taraftan işgallerle, savaşlarla, çatışmalarla sorunu çözemez hale gelmiştir, diğer taraftan da bu sorun çözemezliğin ürettiği yeni bir terör dalgasıyla karşı karşıyadır. DAEŞ terörünü bitirebilmenin yolu, sadece DAEŞ'i kullanarak 'ona karşı mücadele ediyorum' diye bir tiyatral gösterinin içerisinde bulunmaktan ibaret olamaz. DAEŞ ve benzeri örgütlerle mücadele etmenin yolu yeni bir paradigmayı ortaya koymak ve yeryüzünde bütün bu savaşları, işgalleri sona erdirecek yeni bir dünya düzenini kurmakla mümkündür."

"BU BİZİM İÇİN İNSANLIK DAVASIDIR"

Dünyanın gündemindeki bir başka önemli konunun da göç dalgası olduğunu belirten Kurtulmuş, bugün Türkiye'ye, "Size 3 milyar verelim, sesinizi çıkarmayın, bu göçmenlere Avrupa sınırlarını kapatın, onları içeriye alın. Bu birkaç milyar dolarla idare edin ve dünyanın mültecilerinin toplama kampı haline gelin" denildiğini aktardı.

Kurtulmuş, dünyadaki bütün mültecilere kucak açan, Suriye ve Irak'tan yaklaşık 3 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapan, dünyanın başka yerlerinden gelen insanları Ege ve Akdeniz’den toplayan Türkiye'nin, bütün bunları insanlık vazifesi olarak yaptığını belirtti.

"Kim bize kaç kuruş yardım eder" düşüncesiyle mültecilere bu yardımların yapılmadığını dile getiren Kurtulmuş, "Bunu asla bir bütçe, yardım meselesi olarak görmüyoruz. Bu bizim için insanlık davasıdır, insanlığımızı tescil etmenin sadece araçlarından birisidir. 3 milyar dolar diyorlar. Nasıl, ne şekilde verecekleri çok belli değil ya, zaten Türkiye 8 milyar dolar Suriyeli mülteciler için destek olmuş vaziyette. Bizden çok daha zengin, kuvvetli ekonomiye sahip ülkeler var. Mülteci meselesinde insani vazifenizi yapabilmiş olmak, bütçenizin zenginliğiyle ilgili değil gönlünüzün, vicdanınızın zenginliğiyle ilgili bir meseledir" diye konuştu.

"AVRUPA KAPIDAN KOVSA..."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, göç sorununu, Türkiye'nin bir insanlık meselesi olarak gördüğünü ancak aynı sorunun batı tarafından "şark meselesi" olarak görüldüğünü ifade etti.

"İsterlerse sınırlarına duvar örsünler, hatta gök kubbeye de çelikten bir kubbe koysunlar, dünya bu haliyle devam ederse kapıdan kovsalar mülteciler, pencereden Avrupa'ya gitmeye çalışacaktır" diyen Kurtulmuş, 20 sene önceki konuşmalarında, yeryüzünün büyük bir mülteci sorunuyla karşı karşıya kalacağını dile getirdiklerini hatırlattı.

DAEŞ ve PKK’nın eylemlerine de dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Mesele sadece PKK ya da DAEŞ ile ilgili mücadele değildir. Bu ülke, bir zamanlar ASALA diye bir terör örgütüyle uğraşıyordu. Kullanım tarihi bitti, çöp tenekesine attılar. PKK’nın da kullanım tarihi bittiğinde çöp tenekesine atacaklarından hiç şüpheniz olmasın. Uzunca süredir El-Kaide’nin ismini duyuyor musunuz? El-Kaide’nin de kullanımı bitmek üzere, onu da çöp tenekesine atacaklar. Yarın bir gün IŞİD’in de kullanım tarihi bitecek, onu da atacaklar çöp tenekesine ama terör bitmeyecek. Dolayısıyla burada Türkiye’ye büyük görevler düşüyor. Türkiye, bu coğrafyanın kilit taşı olarak, irfan geleneğinin büyüyen, yürüyen en önemli ülkelerinden birisi olarak önce coğrafyamızı ciddi şekilde derleyip toparlamak ve ardından eş zamanlı olarak dünyaya adalet ve eşitlik ekseninde yeni sözler söylemek mecburiyetindedir."

AA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.