Devlet Bahçeli, Başbakan'ı Maho Ağa'ya Benzetti
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ameliyatından sonraki ilk Meclis grup konuşmasını oturarak yapmıştı.
Bahçeli, bu hafta Meclis grubuna ayakta hitap etti.
Bahçeli, Başbakan'ı Suriye politikasından ötürü Züğürt Ağa'ya benzetti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
MHP lideri Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları şöyle:
HÜKÜMETE DIŞPOLİTİKA ELEŞTİRİSİ
"İç ve dış politikada üst üste kaybedilen mevziler ülkemizi zora sokmaktadır. Türkiye siyaseti sıkışma yaşamaktadır. AKP Türkiye'yi meçhule sürüklemektedir. Endişelerimiz bir hayli fazladır. Milli güvenliğimiz aşırı riskle karşı karşıyadır. Artık gizleyecek bir şey kalmamıştır.
İçinde bulunduğumuz şartlar ağırdır, hükümetimiz ise pasiftir. Yaşananlar geleceğimizi rehin altına almaktadır. AKP böylesi çaresizliğe göz göre göre düşmüştür. Ne ortadaoğudaki oyunu doğru okuyabilmiş, ne küresel güçlerin planlarını görebilmiştir. Davutoğlu atmış ama tutmamıştır, gaflet ve yanılgısının kurbanı olmuştur. Bu yanılgının Türkiye'ye yansıması son derece olumsuzdur.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU'NA FİLM TAVSİYESİ
Davutoğlu bu fecaatin bir numaralı failidir. Geçmişte hem Davutoğlu hem Erdoğan öyle konuşmalar yapmıştır ki yüzleri varsa bugün kızaracaktır. "Ortadoğu'nun sahibi, öncüsü olacaktık. Suriye halkının sözcüsü olacaktık. Başkalarının gündemine dublör olma devri kapanmıştı. Yeni bir Ortadoğu doğuyordu, ülkemizin etrafından istikrar ve refah kuşağı oluşacaktı." Bu sözleri Davutoğlu söylüyor. Davutoğlu Dışişleri Bakanı'yken, her fırsatta konuştu, aklına ne geliyorsa söyledi. Stratejik derinlikte boğulduğunu hiç anlamadı. Sınırlarımıız Propaganda filmine benzeten yine Davutoğlu'ydu. Sayın Davutoğlu'na Köyden İndim Şehire ve Sahte Kabadayı filmlerini izlemesini öneriyorum. Ya da Kibar Feyzo'daki Maho Ağa'yı incelemesini öneriyorum.
Türkiye'nin dışpolitikasına yön veren kişinin sözleri ve önerilerine ibret alarak bakınız. Dışpolitikada ördüğü teorik çatının gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını fark etmiş midir? AKP çuvallamış ve içpolitikada olduğu gibi dışpolitikada da şanzımanı dağıtmıştır. Biz sorun yumağı diyerek coğrafyamızı değiştiremeyiz, tarihimizi inkar edemeyiz. Biz doğudan batıya, kuzeyden güneye ilelebet payidar kalacak Türkiye Cumhuriyetiyiz. Neyle uğraşacaksak mevcut avantaj ve dezavantajlarımıza göre bunları başarmak zorundayız. Hamasi nutuklar bir şey kazandırmamaktadır. Türkiye'nin yanlış ellerde heba olduğunu görmek mecburiyetindeyiz.
MÜLTECİ POLİTİKASI
Yaklaşık 3 milyon mülteci Türkiye'dedir. Mülteci sayısının 100 bine ulaşmasını kırmızı alarm olarak gören Davutoğlu'nun 3 milyona yakın Suriyeli mülteci için ne diyeceği meçhuldür. Yeni bir mülteci kalabalığı sınırımızda birikmiştir. Geçtiğimiz hafta Münih'te düzenlenen toplantıda çatışmaların durdurulması kararlaştırılmışken, Rusya'nın sivil insanları katletmesi barbarlıktır. Mülteci sayısının artacağı, 600 bin yeni mülteci ile karşı karşıya kalabileceğimizi göstermektedir. Türkiye Suriye buhranının ceremesini çekmektedir. AB 3 milyar euroluk rüşvet ile Suriyeli mültecileri almamızı dayatmaktadır. AKP ise meseleyi makul bir yere indirmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi'nde AB liderleriyle yaptığı mülteci pazarlığı medyaya sızmıştır. Ensar politikası diyenler AB tarafından vaadedilen parayı yetersiz bulmuştur. Alnımızda enayi yazmıyor diyen Erdoğan, BM'den gelen 455 milyon doları eleştirmektedir. Bir yönü ile Erdoğan haklıdır. BM üç maymunu oynamaktadır. Erdoğan ve AKP hükümeti ne kadar haklı olsada ikircikli ve çelişkilidir. Ya döviz, ya otobüs sözleri çok sorunludur. Sorun kaynağında kurutulmadıktan, Türkiye'nin mülteci sorununundan kaçması beklenemez. Küresel adalet ve insanlık değerleri ortak hareket etmeyi gerektirmektedir. Balıklara yem olan insanlar hepimiz için uyarıcı olmalıdır.
AKP hükümeti kamplarda bulunan mültecilere elbette desteğini vermelidir. Ensarız diyenlerin tarihi sorumluluğu bu olacaktır. Ancak mülteci sorununu paraya endekslemek ülkemizin ve milletimizin saygınlığını hiçe saymak olacaktır. AB ve BM elini taşın altına koymaktan kaçındıkça yanan ateş insanlığın bacasını tutuşturacaktır. Halep, Osmanlı'dan ayrıldığından beri üzerine güneş doğmamış, karanlıkta kalmıştır.
SURİYE'YE KARA OPERASYONU İDDİALARI
Türkiye'nin Suudi Arabistan'la ortak faaliyete hazırlanması en çok konuşulan konulardan biri olmuştur. Suudi yönetiminin keşif çalışmasından sonra İncirlik'e 5 savaş uçağı göndermiştir. AKP'nin Dışişleri Bakanı, Suudi askerlerinin Türkiye'den geçmesinin temenni olduğunu söylemiştir. Suudi Arabistan'ın başını çektiği ülkelerle Türkiye kara operasyonuna girmeye hazırlanmaktadır. Bundan TBMM'nin haberi yoktur. Senaryonun kim tarafından yazıldığı belli olan savaşa katılmaya kim karar vermiştir? Türkiye muz cumhuriyeti midir?
BM Güvenlik Konseyi 2014 yılında aldığı kararlarla Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını teyit etmiştir. Hal böyleyken savaş çığırtkanlığı Türkiye'yi tehlikeye sürüklemek değil midir? Riyad'a bu rolü kim vermiştir? Suudi Arabistan, PKK/PYD terörüyle mücadelemizde hangi katkıyı sunmuştur? ABD terörle mücadele ettiğini ifade etmekte ama PYD ve PKK ile sarmaş dolaş gayri ahlaki davranmaktadır.
Türkiye'yi bölgenin hedef tahtası haline gelmesiyle ne umulmaktadır? Hükümet, acilen TBMM'ye bilgi vermelidir. Bunun pahalıya mal olacağı akıldan çıkarılmamalıdır.
Her türlü askeri operasyon milli görevdir. Türkiye'nin egemenlik hakları her türlü yaklaşımın üstünde ve önündedir. Bağımsızlık, şerefli yaşamak için ölmesini de biliriz. Türk milletinin kimseden korkusu yoktur. Ancak her askeri aktivitenin hukuki temeli olmalıdır.
SURİYE TEZKERESİ
2003 yılında 1 Mart tezkeresinde karar verememiş, Türkiye'nin eli zayıflamıştır. 1 Mart tezkeresi kabul edilmiş olunsaydı PKK'ya karşı etkili davranılabilecek, peşmergenin önüne geçilebilecek, Irak'ın geleceğinden söz sahibi olunabilecek, uluslararası etkinliğimiz daha bir sonuç olabilecekti. 1 Mart tezkeresine yanlış bakış fırsatların kaçmasına neden olmuştur. Şimdi Suriye'de bir Kandil yaratmanın peşindeler. Şimdi buna kesinlikle müsaade edilmemelidir. Amaç teröristlere devlet kazandırmaktır. Şark meselesi 4 parçalı Kürdistan kurulmadığı müddetçe emellerinden hiçbir şey kaybetmeyecektir.
AZEZ'E BOMBARDIMAN
Obüslerle PKK/PYD teröristleri hedef alınmaktadır. PYD Azez koridorunda kanlı ve alçak ilerlemesine devam etmektedir. Salih Müslim Türkiye'ye meydan okumaktadır. Bu terör örgütü şımartılmıştır. Kobani döneminde teröristleri tedavi ettiren AKP'nin günahları fazladır. Kobani'yi selamlayan bu Serok Davutoğlu'dur. Peşmerge ve PKK militanlarına karşılama töreni düzenleyen Erdoğan'ın başında olduğu AKP hükümetiydi. PYD terör örgütünün lideri Salih Müslim, 3 defa Türkiye'de hiç utanmadan, kaygı duymadan misafir muamelesi görmüştür. CHP'de çürümüş bazı vekiller de PYD'nin sözcüsü gibi konuşuyorlar. PKK eşittir, PYD'dir. Katil her yerde katil, terörist her yerde teröristtir. Bu teröristler Türkiye'ye kafa tutmaktadır. Sözde terör kantonlarını birleştirme gayretindedirler.
Bunlar at hırsızı, tren soyguncusu değil teröritlerdir. Türkiye üzerinde hesapları vardır. Biden kimdir ki, binlerce kilometre öteden emirler yağdırmaktadır. Fransızca ahlaksızca çağrı yapmaktadır.
ABD'YE SERT TEPKİ: KARAR VER!
Erdoğan'ın Sur ve Cizre'de için sözleri talihsiz ve yürek yaralayıcıdır. Bu topraklar Türkündür ve gelecek yıllar da Türk kalacaktır. Aksini iddia edenlerse vatan hainidir. Bu gerçeği hiçbir küresel güç değiştiremeyecektir.
ABD, PYD'ye silah verdikçe, bu silahlar PKK ile Türkiye'de şahadete yol açmaktadır. ABD karar vermelidir. ABD, Rusya ile hareket edip Kürdistan'ın kuruluşunda rol mü üstlenmektedir? Türk milleti böyle rezil niyetlere papuç bırakmaz. Bu kovboy numaralarına Türk milleti geçit vermez. Artık "Ey Amerika" diyerek hiçbir sorun çözülmez. Türkiye milli varlığını korumak için ne gerekiyorsa yapmalıdır. AKP korkmasın, pısmasın, alttan almasın. Türkiye birliği için beraberdir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.