'Yoldaşların' Düşman Olduğu Şair Arif Nihat Asya Anıldı

Şair Arif Nihat Asya, "Arif Nihat Asya'yı anlamak" paneliyle anıldı. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğünce, "Bayrak Şairi" Arif Nihat Asya'yı anmak için Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'nde panel düzenlendi.

Panelde konuşan Yrd. Doç. Dr. Erol Ülgen, şairin 1960 yılında Kıbrıs'ta iki sene öğretmenlik yaptığını söyledi.

"Arif Nihat Asya, onu tanıyanların anlattıklarına göre sadece öğrencilerinin değil tüm Kıbrıslıların öğretmeni olmuştur" diyen Ülgen, şairin Kıbrıs Türklerinin umutsuzluğa düştüğü günlerde yazdığı eserlerle onlara umut verdiğini anlattı.

Ülgen, Asya'nın Kıbrıs günlerinin pek bilinmediğini dile getirerek, "Kıbrıs’ta görev yaptığını biliyorduk ama kiminle nerede, nasıl çalıştığını pek bilmiyorduk. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bizzat müracaat ettim ve Arif Nihat Asya Kıbrıs'a ne zaman gelmiş, kimlerle çalışmış oradan gönderdikleri belgeler sayesinde bu bilgilere ulaştım" diye konuştu.

Yazar İsa Kocakaplan da Asya'nın şair kimliğinin tam olarak anlaşılamadığını aktardı.

Şairin şiirlerine sadece "Bayrak Şiiri" üzerinden bakanların, onun sadece Turancı tarafını gördüklerine dikkati çeken Kocakaplan, "Ancak Asya çok yönlü bir şairdir. Şiirlerinde aruz, hece, serbest tüm şiir yazım vezinlerini kullanmıştır. Şiir söz konusu olunca ilgi alanı en geniş olan sanatçılarımızdan biridir aynı zamanda bir Mevlevi şeyhidir. Beşeri aşk, ilahi aşk, nükte, tarih, tabiat hepsi eserlerinde yer alır" ifadelerini kullandı.

Daha sonra şair ve gazeteci Özcan Ünlü, viyolonsel sanatçısı Murat Süngü'nün müziği eşliğinde, şairin eşi Servet Asya'ya yazdığı mektuplardan örnekler okudu, şairin "Süleymaniye", "Kubbeler", "Selimiye" gibi şiirlerini seslendirdi.

Arif Nihat Asya'nın 'Bayrak' şiiri, 'candaş' kesimi rahatsız ediyor. İşte o şiir:

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!