Reyhani göçeli iki yıl oldu

Reyhani göçeli iki yıl oldu
Aşıklık geleneğimizin son halkalarından Aşık Reyhani'yi 2 yıl önce bugünlerde kaybetmiştik...

Reyhanimiz gitti, başlar sağ olsun
Mahşer günü gülen yüzü ağ olsun
Sevenlerin, ardın sıra dağ olsun 
Aşıkların gönül dostu Reyhani


EMİR ALLAH'IN...
   
Emir Allah'ın… Memleketim olan Mersin'in Silifke ilçesinde taziye ziyaretlerinde "Allah rahmet eylesin" ve "başınız sağolsun" yerine hep bu cümle söylenir. Akdeniz Bölgesinde özellikle de Orta Toroslar yöresinde yani Yörüklerin çokça yaşadığı yörelerde "Emir Allah'ın" yaygın olarak kullanılır. Emir Allah'dan yani en büyük makamdan, kudreti sonsuzdan gelmektedir. Dolayısıyla bize düşen "göklerden gelen bu karara" isyan değil itaat etmek, tevekkülle karşılamaktır.

Aşıklık geleneğinin köklü çınarı ve dava adamı Aşık Reyhani'nin vefatını televizyon haberlerinden ilk öğrendiğimde "İnna lillah ve inna ileyhi raciun" ayetiyle birlikte "Emir Allah'ın" sözleri ağzımdan dökülüvermişti. Gurbetteki aşığın "dünya sürgünü" daha fazla uzatılmamış, aşık maşukuna nihayet kavuşmuştu. İnşallah sonsuza kadar da ondan ayrılmazdı.

Reyhani karşımda…


2006 yılında vefatından beş-altı gün sonraydı. Ankara'da Anadolu Eğitim, Kültür ve Bilim Vakfı Genel Merkezi'nde "İslam'ın Hıristiyanlığa Bakışı" konulu sohbetinden sonra şair-yazar Mustafa Yıldız Beyin vesile olmasıyla merhumla ilgili bir yazı yazmaya niyetlendim. Ertesi akşam tam da bu yazıyı kaleme almaya başlamışken, Rabbimin denk getirmesiyle Mesaj TV'de merhum aşığı karşımda buluverdim. Aşık için hazırlanan bu özel program 24-4-2004 tarihinde Meltem TV'de canlı olarak yayınlanan programın tekrarıydı. Öncelikle bizde sanatçılar öldükten sonra ardından program yapma geleneği varken, Meltem TV'nin incelik göstererek aşık hayattayken bu programı gerçekleştirmesi tam bir vefa örneğiydi. Birçok aşığın da yer aldığı zengin programda, hasta olduğu her halinden belli olan ve çok zor konuşan Reyhani sık sık duygulanıyordu. Özellikle ama bir sanatçı kendi türküsü "dost odur ki dar gününde yar ola, geniş günde düşman bile yar olur"u söylerken Reyhani artık gözyaşlarına hakim olamıyordu.

Bir Reyhani geldi, gitti

Bursa merkez Yıldırım İlçesindeki evinde 9 Aralık 2006 tarihinde yani iki yıl önce 74 yaşındayken kaybettiğimiz üstad Reyhani bir şiirinde hayatını şöyle anlatmıştı;


SÖYLEYİN


Beni sizden sorarlarsa dostlarım
Bir Reyhani geldi gitti söyleyin
Hayatı çileli muradı yarım
Heder etti, ah tüketti söyleyin

Aldı kırık sazı kapıdan çıktı
Ağlar gözler ile gülerek baktı
Dağın ufuğunda bir akşam vakti
Güneşle beraber battı söyleyin

Ara sıra sazı verdik destine
Name yazdı yarenine dostuna
Ceketini yorgan ettik üstüne
Kolu yastık oldu yattı söyleyin

Bir duvara yaslamıştı yanını
Sılasına çevirmişti yönünü
Gurbet elde hasret yaktı canını
Sitem vurdu, dert çürüttü söyleyin

Aşık Reyhani'ymiş kıldı ah u zar
Dolaştı alemi diyar be diyar
Parça parça etmiş bir deli rüzgar
Yaşı yağmur göz buluttu söyleyin

Bursa'ya göç, Erzurum'a hasret

Merhum aşık çok sevdiği memleketi Erzurum'dan Bursa'ya göç etmesini bir sohbetinde Erzurum şivesiyle tatlı tatlı şöyle anlatmıştı;

"Ben de Erzurum'lu Aşık Reyhani olarak Erzurum'dan Bursa'ya göç ettim. Bazıları dediler ki, Reyhani Erzurum'dan çok küskün, dargın ayrılmış. Hayır efendim, Erzurum'un hiçbir küskünlük dargınlık bir tarafı yoktur bende… Ben orda büyüdüm, o sert sulardan, sert dadaşlarlan, mert dadaşlarlan haşır neşir oldum. Ben de oranın çocuğuyum, orda büyüdüm, kimseye küskünlüğüm yoğudu.

Ancak sanat dünyüsında sanat çerçevesindeki kişilerlen bir başka bakış, bir başka ölçü, bir başka çıkmaz içine girmiştim. Biraz ipucunu veriyim. 'Aşık Reyhani 9 tane evlidir' diyorlardı. Halbuki ben 9 tane evli değildim. Yani bir koca karı var, bir de ben varım. Bazı hikayeler gelmiş geçmişse de 9 evli olmak demek değildir. Bunu bana bazıları mal ediyorlardı. Meslektaşlarım ben bundan olur ki ölürsem, müsellede bana Aşık Reyhani 9 evli derlerse, ben de Allah'ın huzuruna 9 evli gitmiyim diye Erzurum'dan göçümü çıkardım. Bir akşam vaktı yükledim gezin düzüne indim. Geriye döndüm, Palandöken Dağlarına baktım. Şehitlerin mezarı bana 'getme aşık' diyordu, 'bu memleket senin yurdundur, getme' diyor, göz kırpıyordu adeta… Yıldızlar bana birşeyler söylüyordu. Eh, 50 sene yaşadığım memleketten ayrılmak kolay değildi elbette… Ona gidirem dedim, bir şiir tutturdum. Bunu bir daha tekrar ediyorum ki, Erzurum'lulara bu şiirim armağandır. Bu şiir Erzurum'u çok sevdiğimi anlatır, Erzurumluyu çok sevdiğimi anlatır, başka bir şey bilmem...

Öz canımdan çok sevdiğim Erzurum
Çaresiz dişimi sıktım gidirem
Gafillerden darbe yedi gururum
Kaderime boyun büktüm gidirem

Selam olsun ecdâd ile ebâya
Abdurrahman Gazi, Habip Baba'ya
Tuz ektiler çalıştığım çabaya
Emeğimi suya kattım gidirem
 
Kırılmış sazımı astım tavana
Çevirdim yönümü döndüm divâna
Gurbet kelepçedir yurdu sevene
Bilerek koluma taktım gidirem
 
Palandökenlerin sisli dumanı
Engininde bulamadım gümanı
Ezanlar okundu seher zamanı
Üç kez geri döndüm baktım gidirem

Benim canım feda bin cana
Bin can az gelirse ikibin cana
Kırksene gözyaşı döktüm fincana
Kattım Karasu'ya aktım gidirem

Yel devirsin sebeplerin kökünü
Sırtıma verdiler sitem yükünü
Kırk senedir beklediğim ekini
Harmana dökmeden yaktım gidirem

Alnımız apaçık yüzüm karasız
Buna rağmen bırakmadılar yarasız
Tambura köyünden Emrah çaresiz
Ben de Erzurum'dan çektim gidirem

Reyhani'yim derdim gamım dinmedi
İftira darbesi cana sinmedi
Zeynel, Horasan'a gitti dönmedi
Bu da benim karabahtım gidirem"

Hasta olup yatağa düştüğü ve saz çalamaz olduğu günlerde ise Tuncay Akdeniz isimli bir dostu şunları yazmıştı;

 
Aşık Reyhani baba

Küsmüş kaderine yatıyor hasta 
Kaç yıldır dinmedi sızın Reyhani

Aşıklar babası sen yaşar usta 
Neden gülmez oldu yüzün Reyhani

Yetmiş yıldır bir köz ile yanarsın 
Her iklime dört mevsimle kanarsın 
Şimdi ağustosta üşür donarsın 
Kara kış mı oldu yazın Reyhani

Düğüm,düğüm olmuş iplik yumağı 
Bir derya ummandı aklı dimağı 
İlim okuluydun gönül emeği 
Şiir mayasıydı sözün Reyhani

Gam kederi yaşıyordun özünle 
Meydanlarda yarışırdın sazınla 
Çok gözleri ağlatırdın hüzünle 
Yürekler yakardı közün Reyhani

Aşık binasının temel yapısı 
Gönül sarayının giriş kapısı 
İkram eden eller gönül tapusu 
Erzurumlu gelin kızın Reyhani

Baba yok mu dertlerinin çaresi 
Ağzında dilinde yasın süresi 
Nazlı yara bir çiçekti yaresi 
Arılar çekmiyor nazın Reyhani

Nihani babayla gittin yarıştın 
Ortak oldun dertlerine karıştın 
Gönüllerde coşan sevgi barıştın 
Hasretine yanmış özün Reyhani

Tuncay'ın gönlünde sevgin doludur 
Sendeki yol ozanların yoludur 
Sazın da tel Sümmani'nin telidir 
Dert ortağın susmuş sazın Reyhani

Ardından kaleme aldığımız bu yazımızı bir seveninin anlamlı dörtlüğüyle tamamlayalım.

Reyhanimiz gitti, başlar sağ olsun
Mahşer günü gülen yüzü ağ olsun
Sevenlerin, ardın sıra dağ olsun 
Aşıkların gönül dostu Reyhani

Rıfat Yörük/Habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.